Erdoğan operasyonu henüz bitmedi
Recep Tayyip Erdoğan, yönetmeye talip olduğu ilk günden bu yana sürekli engelleniyor, oyun dışına itilmeye çalışılıyor.
Beyoğlu Belediye Başkanlığı'na aday olduğu 1989 yılından bu yana hedefte. Seçim gecesi sandıktan başkan olarak çıkması engellendi ama beş yıl sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturması önlenemedi. Ne yazık ki, bu görevden 28 Şubat Darbesi'yle uzaklaştırıldı. Siyaset sahnesine bir daha dönmemesi için hapse atıldı.
"Geleceğin devlet başkanı" ifadesi, Erdoğan'ın önünün kesilmesi için yürütülen çalışmaların ana fikri oldu. Erdoğan'ın muhtar bile olamaması hedeflenirken o Başbakan olarak geri döndü. İşte o zaman küresel güçler devreye girdi. Ezici bir çoğunlukla iktidara gelen partisi kapatılıp derdest edilmek istendi.
Erdoğan ve partisiyle ilgili karar açıklanmadan önce kaleme alınan Erdoğan Operasyonu: Küresel Sermayenin İktidar Savaşı isimli kitap âdeta her şeyi açıklıyordu.
İŞİN İÇİNDE KÜRESEL AKTÖRLER VAR
Erdoğan Operasyonu kitabı, 2008 yılında yayımlandı. O dönemin siyasi atmosferinde, 2007 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya çıkan 367 krizi ve bundan hemen sonra 2008'de Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti)'ne karşı açılan kapatma davası büyük yankılara neden olmuş ve ülkede siyasi bir belirsizlik doğacağına dair çeşitli kaygılar ortaya çıkmıştı.
Prof. Dr. Mahir Kaynak ve Ömer Lütfi Mete, kitapta geniş perspektifli bakış açılarıyla olayları enine boyuna irdeliyor ve meselenin yalnızca ulusal düzeyde olmadığını, işin içinde küresel sermaye ve küresel aktörlerin yer aldığını özellikle vurguluyor: Türkiye'nin geleceğinin nereye doğru seyrettiği, ülkenin başına geçirmek üzere nasıl bir lider tasarlandığı, aktörlerin Türkiye ve Ortadoğu coğrafyası üzerinde oynamak istediği oyunlar, ABD-Rusya ilişkisinin uluslararası ve bölgesel siyaseti nasıl etkileyeceği vb... Üstelik iki yazar, Türkiye'nin geleceği ile ilgili çeşitli öngörülerde bulunuyor ve bir nevi siyasi beyin jimnastiği yapıyor. Böylece, hem zihin açıcı hem de resmin tamamını gözler önüne seren bir bakış açısıyla el atıyorlar meselelere. Bilhassa öngörüleri ve vurguladığı gerçekler açısından bu kitabı şimdi yeniden ve başka türlü okumak gerektiği ortada.
Gazeteci-Yazar Emine Dolmacı'nın hazırladığı kitap, ilk baskısından sekiz yıl sonra 15 Temmuz Darbe Girişiminin ardından yeniden basıldı. Altıncı baskısı yapılan ve baskı adedi toplam 35 bine ulaşan kitap okurlarla yeniden buluştu.
ORTADOĞU COĞRAFYASINDA OYNANAN BÜYÜK KÜRESEL OYUN
Gazeteci-Yazar Emine Dolmacı, 2008 yılında yazılanların neredeyse birer birer gerçekleştiği, gerçekleşmeye devam ettiği kitapla ilgili şunları söyledi:
"Bugün ikisini de rahmetle andığımız iki düşünce adamı Prof. Dr. Mahir Kaynak ve Ömer Lütfi Mete henüz 2007-2008 yıllarını yaşarken birkaç yıl sonra sahneye konacak siyasi operasyonlara dair isabetli öngörülerde bulunmuşlardı. Erdoğan Operasyonu, 2008 yılında yayımlandığında meraklı okur tarafından ilgiyle okunmuş ve art arda baskılar yapmıştı.
Kitabın yayımlandığı günden bu yana, Türkiye'deki siyasi atmosferin doğasına uygun olarak birçok vaka yaşandı. Bugün geldiğimiz noktada görüyoruz ki, "Erdoğan Operasyonu" henüz tamamlanmış bir operasyon değil. Küresel aktörler tarafından daha önce başarılamayan tasfiye girişimleri, Gezi Olayları (2013), 17-25 Aralık (2013) ve 15 Temmuz Darbe Girişimi (2016) gibi büyük siyasi operasyonlarla yeniden sahneye konulmaya çalışıldı. Ancak bu girişimler de tıpkı diğerleri gibi milletin iradesiyle püskürtüldü. Böylece Türkiye, Ortadoğu coğrafyasında oynanan büyük küresel oyunda, ne yapması gerektiği kendisine söylenen bir figüran değil, bir oyun kurucu olduğunu ve kendi iradesi dışında hiçbir iradeye boyun eğmeyeceğini bir kez daha ispat etmiş oldu.
RESMİN TAMAMINI GÖRMEK İÇİN...
Kitabın ilk yayımlandığı 2008'den bu yana Gezi Olayları (2013), 17-25 Aralık (2013) ve 15 Temmuz Darbe Girişimi gibi büyük badireler atlatıldıktan sonra, bilhassa öngörüleri ve vurguladığı gerçekler açısından bu kitabı şimdi yeniden ve başka türlü okumak gerektiği ortada. Çünkü, kitapta yer alan mülakatlar, özellikle 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi etkilerinin henüz zihnimizde yankılanmaya devam ettiği bugünlerden baktığımızda, hem zihin açıcı hem de resmin tamamını gözler önüne seren tespitleriyle de bilhassa önemli.
Ümit ediyoruz ki Türk Milleti, tıpkı darbe girişiminde olduğu gibi, kendisine yaşatılmak istenen böylesi sarsıntılı bir dönemden yine bir ve beraber çıkmayı başaracak. Umuyoruz ki Türk Devleti, dünya siyasetindeki oyunda kendisine hamle yapılan değil, kendisi hamle yapan bir devlet olmaya devam edecek..."