"Erdoğan Maşallah, Zaloğlu Rüstem Gibi!"

"Varsa yoksa başkanlık sistemine ya da 'başkan babalığa' dönük hesaplar, öyle mi?.. Sayın Başbakan, kim bilir, belki de aslınıza dönüyorsunuz veyahut genlerde zaten mevcut milliyetçilik ve muhafazakârlık, demokrasi ve özgür düşünceyi arka plana itiyor..."

Bu sözler Başbakan Erdoğan'ın da saydığı sevdiği bir yazara, "Erdoğan'ın Hasan Abi'si" Hasan Cemal'e ait.

Hatta Hasan Cemal eleştirilerini öyle bir noktaya taşıdı ki usta yazarın kaleminde şu satırlar döküldü: "Tayyip Erdoğan, maşallah, Zaloğlu Rüstem gibi. Elinde koca bir pala, ya Allah bismillah deyu, durmadan her yana sallıyor kelle almak için... İyi ki son haftalarda denizlerdeydim. Yoksa arada benim kelle de kazaya gidebilirdi."

"Sayın Başbakan; Ne bu şiddet, bu celal?.." diye soran Cemal Başbakan Erdoğan'la aynı görüşte olmadığı konuları sıraladı.

"BU KONULARDA SİZİNLE AYNI DÜŞÜNMÜYORUM"

-Kürtaj, sezaryen...

-Uludere...

-Her kürtaj bir Uludere'dir.

-Tek din...

-Dindar nesil...

-Ölüsevici...

-İdris Naim Şahin...

-O tüyler ürpertici gazeteciler ve tasma açıklaması.

-Despot aydınlar...

-BDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için KCK fezlekesi.

-Fazıl Say davası.

-Ağzınızdan neredeyse hiç düşmeyen hainlik söylemi.

-BDP'ye dönük kalleşlik sözü.

-Uludere konusundaki "Özür açıklanmaz, dilenir" başlıklı yazısı üzerine işinden olan Yeni Şafak'ın Washington temsilcisi, değerli meslektaşım Ali Akel...

-Arena stadyumundaki siyasal gösterinin büründüğü otoriter liderlik halleri...

-Kürt sorunu konusunda derinlik ve inandırıcılıktan yoksun olan son Diyarbakır konuşması...

"Farklı düşünmektir demokrasileri demokrasi yapan. Ancak siz, bir Başbakan olarak, yalnız farklı düşünmüyorsunuz. Aynı zamanda sizin gibi düşünmeyenlere öfke saçıyorsunuz." sözleri ile Başbakan Erdoğan'a tepkisini dile getiren Cemal köşe yazısını şu vurucu cümle ile tamamladı:

"ASLINIZA DÖNÜYORSUNUZ!"

"Kim bilir, belki de aslınıza dönüyorsunuz; genlerinizde zaten mevcut milliyetçilik ve muhafazakârlık demokrasi ve özgür düşünceyi arka plana itiyor. Arada bir vakit ayırıp kendi kendinizle iç hesaplaşma yaptığınız oluyor mu, nereden gelip nereye gidiyorum diye?..."