Erdoğan: 'İyi Ki Hazırlıklı Geldim'
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ : Brookings Enstitüsü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD'de Erdoğan, Brookings Enstitüsünde soruları yanıtladı: (1) "Tutuklu gazeteci olduğu iddia edilen 52 isim başta terör suçları olmak üzere birçok suçtan temyiz aşamaları da tamamlanmak suretiyle cezası kesinleşen isimlerdir.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
Brookings Enstitüsü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD'de
Erdoğan, Brookings Enstitüsünde soruları yanıtladı: (1)
"Tutuklu gazeteci olduğu iddia edilen 52 isim başta terör suçları olmak üzere birçok suçtan temyiz aşamaları da tamamlanmak suretiyle cezası kesinleşen isimlerdir. Bunlar ne gözaltıdır ne tutukludur, bunlar mahkumdur"
"Tutuklu gazeteci olduğu iddia edilen cezaevlerinde sadece 7 isim vardır. Gazeteci olduğu iddia edilen tutuklu 7 isimden sadece ikisinin sarı basın kartı vardır. Yani bunlar da bizi aldatmasın. 7 isimden 4'ünün -bunun altını çiziyorum- PKK terör örgütüne üye olmak, 3'ünün ise FETÖ terör örgütüne üye olmaktan yargılanmaları devam ediyor"
"Cezaevlerinde anayasayla teminat altına alınan basın hürriyeti kapsamında hükümlü ve tutuklu hiçbir gazeteci yoktur"
"Bu ülkede yargı var. Varsa elinde bir belge, bunu yargıya götür. Muhalefet, varsa elinde bir belge, götür yargıya gereği neyse orada bunu yap. Hele hele FETÖ'cülerin yargıda egemen olduğu dönemde bunu çok daha rahat yapabilirdin"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Tutuklu gazeteci olduğu iddia edilen 52 isim, başta terör suçları olmak üzere birçok suçtan temyiz aşamaları da tamamlanmak suretiyle cezası kesinleşen isimlerdir. Yani bunlar ne gözaltıdır ne tutukludur, bunlar mahkumdur" dedi.
Erdoğan, Brookings Enstitüsünde, "Küresel Sınamalar ve Türkiye'nin 2023 Hedefleri" temalı konuşmasının ardından soruları yanıtladı.
Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin soru üzerine Erdoğan, süreçle ilgili bilgi verdi. Erdoğan, şu andaki Güney Kıbrıs yönetimiyle 2013'te bir yere gelindiğini belirterek, "Bir mutabakat metni ortaya çıktı. 'Mutabık mıyız', 'Mutabıkız'. 'Artık bununla yola devam edebilir miyiz', 'Tamam' denildi. Fakat bir anda ne olduysa, şeytanlar devreye girdi yine iş bozuldu. Şu anda aynı noktadayız. Tekrar olumlu bazı adımlar atalım diye çalışmalar var. Biz arkadaşlarımıza 'Siz işin pozitif yanında olacaksınız' diyoruz ve bu şekilde süreci devam ettiriyoruz. Mayıs'ta Güney Kıbrıs'ta seçimler var. Seçimlerden sonra tekrar bu süreç temenni ederiz ki olumlu bir şekilde başlar ve devam eder" ifadesini kullandı.
Erdoğan, AB üyeliğine ilişkin soruya da Türkiye'nin fiili olarak Avrupa Birliğine müracaatının 1959, resmi müracaatının ise 1963 yılında yapıldığını anımsatarak, "1963'ten bu yana biz Avrupa Birliğinin kapısındayız. Hep bizi oyalamışlardır" görüşünü dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakanlığı döneminde hep liderler zirvesine katıldığını, o zaman Fransa'dan Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın, Almanya'dan da Şansölye Schröder'ın bulunduğunu ve çok olumlu çalışmalar yaptıklarını anlattı.
O zamanki süreçte açılan faslın kapanması imkanının bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, "Daha sonra gerek Chirac gerek Schröder'in görevlerinden ayrılmasından sonra yeni gelen Fransa'da ve Almanya'daki yöneticilerin döneminden sonra bu kapama olayı kaldırıldı. Açma var, kapama yok" diye konuştu.
Erdoğan, ayrıca gündeme imtiyazlı ortaklığın geldiğini de hatırlatarak, "Avrupa Birliği müktesebatının içinde böyle bir şey yok, nereden çıktı bu? Öyle bir noktaya geldik ki artık kuzuya diyorlar ki 'Seni yiyeceğim, suyu bulandırdın'. İş burada. Her şey yapılıyor, nasıl bir bulandırma bu? Maalesef şu anda 14 fasıl, bunun bir tanesi aç-kapadır. Diğerlerinin sadece açması yapılmıştır, kapaması yapılmamıştır. Süreç de çok ağır işlemekte ama arkadaşlarımız sabrediyor, bizler de sabrettik. Süreci bu şekilde işletiyoruz. Temenni ederim ki bu yeni süreçte Avrupa Birliği, mülteciler sorunundaki yaşadığı sıkıntılar karşısında Türkiye'nin nasıl bir cefakarlık ortaya koyduğunu görüyor. Bütün bunlar yeni bir sürecin başlamasına vesile olur" değerlendirmesinde bulundu.
"İyi ki hazırlıklı geldim"
"Bazı Türk gazetecilerinin hapis cezasıyla karşı karşıya kaldıklarını duyuyoruz, sizleri eleştirdikleri için, muhalif görüşler paylaştıkları için. Bu da ABD'de bazı kaygılar doğurmaktadır. Bununla ilgili bize Amerikalıların sormuş oldukları ve serbest özgür medya ortamının Türkiye'de sağlanmasıyla ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İyi ki hazırlıklı geldim. Bize sürekli olarak yurt dışından, zaman zaman bizlerin bu konudaki hassasiyetlerini bildiği halde gelip, kendilerine bütün dosyaları önlerine koymamıza rağmen yine ülkemizdeki iktidarlara adeta düşman görüntü içerisinde olanların vermiş olduğu bilgilerle hareket edenler var" cevabını verdi.
Erdoğan, salonda bulunanlara "Şimdi ben, size tutuklu gazetecilerle ilgili burada Adalet Bakanlığımızın bütün dosyalarını içeren bilgiyi vereyim. Eğer detayını isterseniz tek tek her dosyanın detayı da elimin altında" diyerek şöyle devam etti:
"Ben özetini vereyim. Tutuklu gazeteci olduğu iddia edilen 52 isim başta terör suçları olmak üzere birçok suçtan temyiz aşamaları da tamamlanmak suretiyle cezası kesinleşen isimlerdir. Yani bunlar ne gözaltıdır ne tutukludur, bunlar mahkumdur. 4 isimse cezası yerel mahkemeler tarafından hüküm verilen, temyiz süreci devam eden isimlerdir. Tutuklu gazeteci olduğu iddia edilen cezaevlerinde sadece 7 isim vardır. Gazeteci olduğu iddia edilen tutuklu 7 isimden sadece ikisinin sarı basın kartı vardır. Yani bunlar da bizi aldatmasın. 7 isimden 4'ünün -bunun altını çiziyorum- PKK terör örgütüne üye olmak, 3'ünün ise FETÖ terör örgütüne üye olmaktan yargılanmaları devam ediyor."
"FETÖ"nün açılımını da anlatan Erdoğan, "O da milli güvenlik strateji belgesiyle, legal görünüm altında, illegal faaliyetler gösteren bir örgüttür. Bu bizim artık milli güvenlik strateji belgemize de girmiştir" dedi.
"O bağıran çağıranlar da bu işi bildikleri için bağırıp, çağırmıyorlar"
"Cezaevlerinde Anayasa ile teminat altına alınan basın hürriyeti kapsamında hükümlü ve tutuklu hiçbir gazeteci yoktur" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ama bunlar buralarda çok farklı bir şekilde ifade ediliyor. Şimdi içeri girerken, orada bazı bağıran çağıranları gördüm. O bağıran çağıranlar da bu işi bildikleri için bağırıp, çağırmıyorlar. Sadece Türkiye'de ilk defa yapılmış bir cumhurbaşkanlığı seçiminde yani halkın seçtiği cumhurbaşkanlığı seçiminde, yüzde 52 ile cumhurbaşkanı seçilmiş olan Erdoğan'a karşı burada illegal bir görüntü sergiliyorlar. Şu anda yüzde 52 desteğe sahip olan Erdoğan, diğer adaylardan bir tanesi ki, en yakın olan aday yüzde 35 almıştır arada 17 puan fark var, 14 siyasi partinin desteği olmasına rağmen yüzde 35 almıştır. Biz yüzde 52'yi alırken halkımız herhalde bizi kaşımıza, gözümüze değil ülkemizde yaptıklarımıza bakarak buraya getirdiler."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin standartlarının ekonomik, siyasi, sosyal alanlarda yapılan yatırımlarla yükseltildiğine işaret ederek, "Ben şuna inanıyorum. Halkın iradesi, en güçlü iradedir. Halk, kolay kolay yanılmaz ve bizde de yanılmamıştır" ifadesini kullandı.
"Eleştiri noktasında bizim hiçbir sıkıntımız yok"
"Bizim ülkemizde başkanımız sıklıkla eleştirilir ve basından eleştiriler alır, muhalefetten eleştirilir ve farklı kesimlerden kendisi eleştirilir. Aslında bu da bizim özgür toplumumuzun bir parçası. Sizlerin, sizi eleştiren gazetecilerle ilgili bir sıkıntınız var mıdır?" sorusu üzerine Erdoğan, "Bu ifadeyi seçerek kullandığınıza inanıyorum. Eleştiri noktasında bizim hiçbir sıkıntımız yok. Ama hakaret noktasında sıkıntımız var" dedi.
Erdoğan, kendisini eleştirenlere teşekkür ettiğini belirterek, hakaret edildiğinde ise avukatlarının hemen yargıya gittiğini söyledi.
Hakaretin ve eleştirinin birbirinden farklı şeyler olduğunu bildiren Erdoğan, hakareti insani bulmadığını ama eleştiriyi insani bulduğunu ifade etti.
Tam aksine eleştirilerin istikamet verdiğini ve güç kattığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Onun için keşke hep böyle eleştirilerle bize yaklaşılsa. Ama öyle hakaretler yapılmıştır ki aileme, çocuklarıma tepeden tırnağa ilgili ilgisiz çok korkunç yaklaşımlar. Hırsızlıktan tutunuz, bütün ülkenin imkanlarını, vesairesini çalıp çırpmaya varıncaya kadar, bütün bunları söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Bu ülkede yargı var. Varsa elinde bir belge, bunu yargıya götür. Muhalefet aynı şekilde varsa elinde bir belge, götür yargıya gereği neyse orada bunu yap. Hele hele FETÖ'cülerin yargıda egemen olduğu dönemde bunu çok daha rahat yapabilirdin. Nitekim o yola da tevessül ettiler. Yani benim Milli İstihbarat Müsteşarımın üzerinden bizi vurmak gibi bir yola da girdiler."
Erdoğan, tüm yaşananların karşısında halkın 10 Ağustos'ta kendisini yüzde 52 ile cumhurbaşkanı yaptığını belirtti.
(Sürecek)