"Hırsız Var" Pankartı Açan Şahıs, "Polis İşkencesini" AYM'ye Götürüyor
Erdoğan'ın başbakan olduğu dönemde Osmaniye mitinginde "hırsız var" pankartı açan İbrahim Alıcı, polis işkencesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu dönemde Osmaniye mitinginde 'Hırsız var' pankartı açtığı için korumaların kendisine işkence yaptığını öne süren 36 yaşındaki İbrahim Alıcı'nın şikayeti üzerine açılan soruşturmada takipsizlik verildi. Yaptığı itirazın da reddedilmesi üzerine İbrahim Alıcı'nın avukatı Tugay Bek, "Anayasa Mahkemesi ve sonrasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde buradaki hukuksuzluğun takipçisi olacağız" dedi.
MİTİNGDE "HIRSIZ VAR" YAZILI PANKART AÇTI
Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 Mart 2014'te Osmaniye mitinginin yapıldığı Devlet Bahçeli Bulvarı'nda, üzerinde ampul bulunan ve 'Dikkat. İtinayla yürütme yapılır' yazan tişörtle giden eski uzman çavuş İbrahim Alıcı, bir süre sonra da yanında getirdiği 'Hırsız var' yazılı pankartı açtı. İlk olarak partililer tarafından tartaklanan Alıcı, daha sonra polis tarafından gözaltına alındı. Kamu görevlisine hakaret suçlamasıyla ifadesi alınan Alıcı, emniyete götürülmeden önce Başbakanlık korumaları tarafından 1 saat boyunca dövüldüğünü ve işkence gördüğünü öne sürdü.
KORUMALARIN EYLEMİ HUKUKA UYGUN
İbrahim Alıcı, bu iddialarını aldığı doktor raporuyla yargıya taşıyıp Başbakanlık Korumaları ve Osmaniye'de görevli bazı polisler hakkında Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığı'nda suç duyurusunda bulundu.
Soruşturma sonunda Cumhuriyet Savcısı takipsizlik kararı verdi. Savcılık kararında, 'kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturur net ve inandırıcı delil elde edilmediği, düşünce ve ifade özgürlüğünü engelleme suçunun unsurlarının oluşmadığı, polislerin eylemleri hukuka uygunluk sınırında kaldığı' kaydedildi.
"DOKTOR RAPORU VAR"
İbrahim Alıcı'nın avukatı Tugay Bek, Osmaniye Sulh Ceza Mahkemesi'nde savcılığın takipsizlik kararına itiraz etti. Ancak mahkeme başvuruyu reddetti. Avukat Tugay Bek, İbrahim Alıcı'nın darp edildiğine ilişkin doktor raporu olduğunu gözaltında 1 saatlik sürede işkence gördüğünü öne sürerek kararı şu sözlerle eleştirdi:
"Bütün bunlar sabit olmasına rağmen savcılığın ve mahkemenin kararının bir siyasi baskı neticesinde verilmiş kararlar olduğunu düşünüyoruz. Yargının baskı altına alındığını, aksi bir karar halinde savcının veya itiraz merci olarak başvurduğumuz mahkemenin şu an vermiş olduğu karar dışında bir karar vermesi halinde de bakanlığın, hükümetin, mesleki hayatı üzerinde bir baskı uygulayacağı yönünde yargıda tüm diğer uygulamalardan görüldüğü kadarıyla bir kanaat oluştuğu ve bu baskı neticesinde böyle bir karara imza attığını düşünüyoruz. Yoksa hiçbir hukuk adamı, hukuk eğitimi almış kişi, savcı, hakim böylesine kötü bir muamelede bulunan, açıkça işkence yapan polis memurları hakkında böyle bir karar vereceğini düşünmüyoruz. Hak arama hürriyetini sonuna kadar kullanacağız. Bundan sonraki süreçte Anayasa Mahkemesi ve sonrasında Avrupa İnsan hakları Mahkemesi'nde buradaki işkence ve kötü muamelenin, hukuksuzluğun takipçisi olacağız."