Er Sevag Balıkçı'nın Öldürüldüğü Birlikte Keşif Yapılacak
Batman'ın Kozluk İlçesi Gümüşörgü Jandarma Karakolu'nda vatani görevini yaparken er Kıvanç Ağaoğlu'nun tüfeğinden çıkan kurşunla yaşamını yitiren Ermeni asıllı er Sevag Şahin Balıkçı davasında, mahkeme olay yerinde keşif yapılması kararı verdi.
Batman'ın Kozluk İlçesi Gümüşörgü Jandarma Karakolu'nda vatani görevini yaparken er Kıvanç Ağaoğlu'nun tüfeğinden çıkan kurşunla yaşamını yitiren Ermeni asıllı er Sevag Şahin Balıkçı davasında, mahkeme olay yerinde keşif yapılması kararı verdi. Önceki celse bilirkişi olarak atanan Adli Tıp Uzmanı Ersin Annak hazırladığı raporda, Balıkçı'nın ölümüne neden olan kurşunun çıktığı sırada G-3 piyade tüfeğinin vücuda doğru düz tutulduğunu belirtti.
Er Sevag Balıkçı'nın ölümüyle ilgili davanın 6'ncı duruşması bugün Diyarbakır 2'inci Hava Kuvvet Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya, tutuksuz yargılanan ve 'bilinçli taksirle adam öldürmek' suçundan 3- 9 yıl arasında hapis cezası istenen sanık Kıvanç Ağaoğlu, avukatı İbrahim Gök, Sevag Şahin Balıkçı'nın babası Garabet, annesi Ani Balıkçı ile avukatları İsmail Cem Halavurt katıldı. Mahkemenin önceki celse bilirkişi olarak atadığı 7'inci Kolordu Komutanlığı 16'ıncı Mekanize Piyade Tugayı 1'inci Tank Tabur Komutanlığı'nda görevli Harekat ve Eğitim Subayı Tank Yüzbaşı Murat Yazgan ve Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğü'nde görevli uzman Ersin Annak da duruşmada hazır bulundu.
BİLİRKİŞİ RAPORU: EMİR KOMUTA ZAAFİYETİ VAR
Duruşmaya bilirkişi olarak katılan Tank Yüzbaşı Murat Yazgan, dosyayla ilgili hazırladığı raporu okudu. Yazgan'ın hazırladığı 5 sayfalık bilirkişi raporunda çarpıcı ifadeler yer aldı. Raporda olayın meydana geldiği karakolun nöbetçi astsubay çizelgesi ile 'Personel görevlendirilmesi ve dikkat edilecek husular' konulu emirleri arasında, sorumluluk paylaşımında tereddüt doğuracak farklılıklar olduğu belirtilerek, kontrol nöbetlerinin uygun olarak yazılmadığı vurgulandı. Yüzbaşı Yazgan, ifade tutanaklarına göre hizmet için götürülen erlerin sorumlu lider personel tarafından tespit edilmediğini ve jandarma er Abdullah Irmak'ın bu görevi yaptığını belirterek şöyle dedi:
"İfade tutanaklarında bulunan, 'Doldur-boşalt yapmadık' ifadesinden hareketle, erbaş ve erlerin doldur boşalt yaptırılmadan görev yerine gönderildikleri anlaşılmıştır. Doldur-boşalt, istasyonlarda rütbeli personel tarafından yapılmalıdır. Personel güncelliğinin sağlanmadığı, tanık ifadeleri ve dosyadaki raporlara göre emniyetin birinci derece öncelikli konu olduğunun bilinmediği anlaşılmıştır."
Dosyada bulunan iki askerin ifade tutanaklarına göre hizmet defterinin talimatlara uygun tutulmadığını belirten Yüzbaşı Yazgan, bu defterin bizzat karakol komutanı tarafından el yazısı ile yazılmadığının tespit edildiğini belirtti. Yazgan şöyle devam etti:
"Diğer tanık ifadelerinden hareketle, yakın emniyet unsurunun mevzileneceği yer ve gözetleme yapacağı alan lider personel tarafından izah edilmediği, herhangi bir talimatın verilmediği, hatta görevlendirme dahi yapılmadığı anlaşılmaktadır. TSK'da emir komuta ilişkilerinde rütbe esastır. Olay mahalinde 2 onbaşı bulunmasına rağmen, emir-komutayı er rütbesi ile sanığın üstlenmesi emir komuta zaafiyetine delalettir."
'İLK FİŞEĞİN ÇEKİRDEĞİ OLMAMALI'
Raporda, güvenlik talimatları gereği birlik içindeki görevlerde şarjöre konulan ilk merminin büzmeli manevra fişeği olması gerektiğini, bu fişeğin ise çekirdeği olmadığını, sadece ses çıkardığını belirtti. Raporla ilgili çok sayıda belgenin dosyada bulunmadığını ifade eden Yüzbaşı Yazgan, olay yerinde keşif yapılması gerektiğini de söyledi.
MAHKEME BAŞKANI'NDAN BİLİRKİŞİYE TEŞEKKÜR
Daha sonra söz alan Mahkeme Başkanı, bilirkişinin dosyanın iyi bir röntgenini çektiğini ifade ederek, rapor için Yüzbaşı Murat Yazgan'a teşekkür etti. Hakim, bilirkişinin daha rahat çalışabilmesi için özellikle jandarma yerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan seçildiğini ifade etti.
Sanık avukatının sorularını da yanıtlayan Yüzbaşı Murat Yazgan, iç güvenlik açısından evraklarda eksik varsa bile uygulamanın tam olması gerektiğini belirterek, "Personel konusunda zaafiyet oluştuğu kuvvetli bir intiba, Terör tehlikesi varsa önceliğimiz evraklardan ziyade emniyettir. Dosya kapsamında lider personelin zaafiyetinin olduğu açıktır" dedi.
SEVAG'IN ELBİSELERİNDE MERMİ GİRİŞİ YOK, ÇIKIŞI VAR
Dosyaya atanan ikinci bilirkişi olan Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğü'nde görevli uzman Ersin Annak da olayla ilgili 3 sayfalık raporunu mahkemeye sundu. Annak, olayın adli tıp boyutuyla incelediği raporunda, Jandarma Genel Komutanlığı'nca hazırlanan 'Atış artığı ve atış mesafesi belirleme' raporuna atıfta bulundu. Raporda Balıkçı'nın üzerinden çıktığı belirtilen beyaz atlet ise tartışmalara neden oldu. Sevag Balıkçı'nın babası Garabet Balıkçı, oğlunun hayatı boyunca hiç bir zaman beyaz atlet giymediğini söyledi. Raporda beyaz atlet ve haki renk fanila üzerinde delinme bulunduğu ancak giysiler üzerinde atış artığına rastlanmadığı belirtildi.
'JANDARMA RAPORU ÇELİŞKİLİ, DİKKATE ALINMASIN'
Annak raporda, Jandarma Genel Komutanlığı'nca hazırlanan raporun çelişkilerine dikkat çekerek şu ifadelere yer verildi:
"Giysilerin incelenmesi için Jandarma Genel Komutanlığı'na gönderildiği, ancak yapılan incelemede giysilerde sadece sol karın bölgesinde delik tespit edildiği, bu deliğin çıkış yarasına denk geldiği, bu nedenle elbisedeki delik etrafında atış artığının olmamasının doğal olduğu, bu nedenle raporda uzak mesafe atışı şeklinde bildirilen mesafe tayininin dikkate alınmaması gerekir."
HAKİM BALIKÇI'NIN DELİK TİŞÖRTÜNÜ GÖSTERDİ.
Adli Tıp raporunun okunmasının ardından Mahkeme Başkanı, raporun tıbbi ifadeler içerdiğini belirterek, Balıkçı'nın olay sırasında üstünde bulunan siyah tişörtünü delil poşetinden çıkardı. Bu sırada Balıkçı'nın annesi Ani Balıkçı, duruşma salonunu terk etti. Adli tıp yorumunun mermi deliği bulunan tişört üstünde yapılmasını isteyen hakim, kurşun yarasının uyumlu olup olmadığını sordu. Ersin Annak ise, "Tişörtün ön bölgesindeki delik bilirkişi raporuyla uyumlu olp çıkış deliğidir. Giriş deliğinin olmaması mümkün değil. Olay sırasında Sevag çıplaktı veya giydiği tişörtler yukarı doğru sıyrılmıştı. Kriminal raporlarda çıkış deliğine göre değerlendirme yapılmış ve ve uzak atış olduğu söylenmiştir" diye konuştu
'ATLET ÜZERİNDE GİRİŞ DELİĞİ OLMAMASI ŞÜPHELİ'
Atlet ve tişörtler üzerinde mermi giriş deliğinin bulunmamasının şüpheli bir durum olduğunu savunan Adli Tıp Uzmanı Doktor Ersin Annak şunları söyledi:
"Aynı eksende çıkışın olup, girişin olmaması mümkün değildir. Çıkış yarası, tişört üzerindeki delikle uyumludur. Ancak giriş deliğinin olmamasını açıklayamamaktadır. Mermi girişine göre tişörtün sıyrıldığı bile düşünülürse, 15- 20 santimetre sıyrılma sözkonusu olmalıdır. Dokularda hiç bir atış artığı yok. En azından giriş yarası yanında yanık olmalıdır. jandarma sadece bir deliğe göre uzak atış diyor. Otopsiye göre giriş sağda. Ama elbiselerde giriş deliği yok. Tişört üzerindeki bulgular mantıklı değil. Silahın vücut eksenine dik olduğu anlaşılmaktadır. Mermi sağdan girerek soldan çıkmış. Çok hafif bir sapma olabilir. Giriş yara deliğinin yuvarlak olması, silahın vücuda paralel olduğunu gösterir."
AVUKATLARIN TARTIŞMASI
Sanık avukatının bilirkişiye yönelttiği, "Kıyafet konusu bizi nereye götürecek?" sorusu ise tartışmaya yol açtı. Araya giren Balıkçı ailesinin avukatı İsmail Cem Halavurt, "Bu yoruma dayalı bir sorudur. Kimse dosyaya girmemiş bir delilin bizi nereye götüreceğini kestiremez. Yargılama sonucu ne olursa olsun giriş deliği önemlidir. Bu hususun adil yargılama konusunda çok önemli olduğunu düşünüyoruz" dedi.
Bunun üzerine araya giren Hakim Yüzbaşı Kenan Taş, "Burada olması gereken neyse, maksimum şekilde onu yapıyoruz. Ancak burada oturan herkesin kafasında açıklanması gereken şeyler var. Hangi sonuca ulaşacağımıza burada hep birlikte karar vereceğiz. Herkes her şeyi sorsun" diye konuştu.
Daha sonra söz hakkı verilen Adli Tıp uzmanı Ersin Annak şu bilgileri verdi:
"Üzeri giyili iken, giysi üzerindeki giriş deliği görülmeden atış mesafesi tayini yapılamaz. Burada bir muamma olduğunu düşünüyorum. Kıyafetler üzerinde giriş yok. Çift delikli olan en dış giysi varsa, bitişik atış yapılıp yapılmadığı belirlenebilir. Barut izi olmazsa bile yanık olur. Ancak şu durum namlunun ağzının vücuda dik olduğunu gösteriyor."
TİB TELEFON KAYITLARINI GÖNDERMEYİ REDDETTİ
Bir önceki celse dinlenen tanık Halil Ekşi'nin kullandığı 3 adet cep telefonunun görüşme detaylarının istenmesine ilişkin yazılan yazıya Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından ret cevabı verildi. Mahkemeye yazı gönderen TİB, kararın şüpheli veya sanık olarak açıkça nitelendirilmeyen şahsa ait numaranın iletişim tespitine hükmettiğini belirterek, yeniden değerlendirilmesini istedi. Bu nedenle kararın yeniden değerlendirilmesini, itiraz nedenleri yerinde görülmediği taktirde itirazı incelemeye yetkili merciye gönderilmesi gerektiğini belirtti. Balıkçı ailesinin avukatı Halavurt ise, TİB'in kararının özel yaşamın gizliliği ile ilgili olduğunu ve itiraz edilmesi gerektiğini söyledi.
SEVAG'IN ANNESİNİN TEPKİSİ
Daha sonra söz hakkı verilen Balıkçı'nın annesi Ani Balıkçı, '1 Nisan oğlumun doğum günüydü. Yaşama hakkı elinden alınmasaydı 26 yaşında olacaktı. Eğer bu sizin çocuklarınıza olsaydı ne yapardınız. Benim oğlum onun için ötekiydi ve malum günde yok edilmeliydi. En üst cezayı alması gerekir. Umarım bizi başka ülkelerde hakkımızı aramak zorunda bırakmazsınız. Ben bundan çok utanırım" dedi.
Balıkçı ailesinin avukatı ise, Sevag Balıkçı'ya ait tüm elbiselerin dosyaya getirilmesini talep ederek, "Olay yeri fotoğrafları ve tespit tutanakları birbiriyle uyuşmuyor. Olay yerinde keşif yapılmalıdır" dedi.
HAKİM'DEN O SÖZLERE ÇARPICI CEVAP
Sanık Kıvanç Ağaoğlu, Sevag Şahin Balıkçı'nın nişanlısı Melani Kumruyan'ın talimatla verdiği ifadesinde, "Bir telefon görüşmesinde aynı karakolda askerlik yaptığı A. isimli bir arkadaşının, 'Ermenistan ile bir savaş olursa ilk öldüreceğim insan sensin' dediğini anlatmıştı' sözleriyle ilgili konuşmak istediğini söyledi. Söz hakkı verilen Ağaoğlu, "Abdullah Irmak'ın söylediği ifade edilen konuşmayı Akif isimli çavuş yapmış. Bunu bana Sevag söyledi. Konuştuğunda yanında 3- 5 kişi daha varmış. O yanlış sözlerin düzeltilmesi için söyledim" dedi. Bunun üzerine araya giren Mahkeme Başkanı, "O cümle yanlış değil ayıp. Kim söylerse söylesin, büyük bir ayıp" diye konuştu.
'ÖNEMLi OLAN DURUŞMA BİTTİĞİNDE ANNE VE BABANIN YÜZÜNE BAKABİLMEK'
Sanık avukatı İbrahim Gök'ün "Biz başka yerlerde adalet aramıyoruz. Bu mahkemenin bu kadar hassas olduğunu görmek bize gurur veriyor. Bu kadar adil yargılama olan başka bir mahkeme görmedim. Sonuç ne olursa olsun başka yerde adalet aramayacağız" sözleri üzerine araya giren Mahkeme Başkanı Hava Hakim Yüzbaşı Kenan Taş, "Biz eğer yanlış yapıyorsak, ama bu ülkede, ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden dönsün. Heyet olarak bizim için önemli olan bu duruşma bittiğinde, dışarıda anne ve babanın yüzüne bakabilmek. Önemli olan budur" dedi.
ÖLDÜRÜLDÜĞÜ YERDE KEŞİF YAPILACAK
Kısa bir aradan sonra kararını açıklayan mahkeme, er Sevag Balıkçı'nın öldürüldüğü Batman'ın Kozluk İlçesi Gümüşörgü Jandarma Karakolu'nda keşif yapılmasına hükmetti. Mahkeme kararında keşif sırasında sanık Kıvanç Ağaoğlu, olay olduğu zaman karakolda görevli olan 6 tanık, tüm rütbeli personelin de hazır bulunması gerektiği belirtildi. Mahkeme kararında Sevag Balıkçı'nın adli emanette bulunan tüm elbiselerinin de gönderilmesini isteyerek duruşmayı erteledi. - Diyarbakır