Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Kreş tartışmasında CHP'li Başarır ağzını fena bozdu: Tweet bu kadar, geri zekalı

CHP'li Başarır ağzını fena bozdu! Varank'ın yanıtı ise daha bomba

Naci Görür'den Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

"En büyük eroin operasyonu" sanıkları hakim karşısında

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Erzurum'da, 1 ton 535 kilogramla "Cumhuriyet tarihinde tek operasyonda ele geçirilen en büyük miktardaki eroin" olarak kayıtlara geçen operasyona ilişkin yakalanan, aralarında uyuşturucu şebekesi elebaşı olduğu iddia edilen Mehmet Zeki Fidan'ın da bulunduğu 7'si tutuklu 8 sanığın...

Erzurum'da, 1 ton 535 kilogramla "Cumhuriyet tarihinde tek operasyonda ele geçirilen en büyük miktardaki eroin" olarak kayıtlara geçen operasyona ilişkin yakalanan, aralarında uyuşturucu şebekesi elebaşı olduğu iddia edilen Mehmet Zeki Fidan'ın da bulunduğu 7'si tutuklu 8 sanığın yargılanmasına başlandı.

Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Mehmet Zeki Fidan, Saruhan Özçelik, Ali Yıldırım, Mahmut Mısır, Ahmet Özdemir, Erdal Ergi, Hacı Karahan, tutuksuz sanık Mazlum Özdemir ve sanıkların avukatları katıldı.

Sanıklar geniş güvenlik önlemleriyle Erzurum Adliyesi'ne getirildi.

Kimlik tespiti yapılıp iddianamenin okunmasının ardından savunmasını yapan Fidan, sanıklardan Özçelik'i uzun süredir tanıdığını söyledi.

Karahan'ı bir kere gördüğünü ve şirket kurmasıyla ilgili bilgisinin olmadığını belirten Fidan, "Davada bahse konu olan özel telefon dünyada 4 tane üretilen değil binlerce üretilen telefon. Aynı telefonu kullanmak bir suç bağı oluşturmaz. Ben bu telefonu yurt dışından aldım." dedi.

Fidan, dosya kapsamında ele geçirilen ajandasında yazılı ibarelerle ilgili, iki kişinin müzik doldurdukları CD'lerin ses analizi için kendisinden yardım istediğini öne sürerek, "Ben de CD'leri tanıdığıma gönderdim. Aradan bir süre sonra beni aradı sonucu söylediler. Ben de 'onlara anlatacağım şekilde bana anlatın' dedim. Ajandada yazan '90 Tenör' ibaresi sesin çıktığı son noktayı temsil ediyor. 'Kireç' diye not anılan kısım ise yabancı olarak farklı bir kelimeyle şarkının adı. CD'lerden birinde 'siyah' birinde ise 'mavi' yazıyordu. Bunun uyuşturucuyla ilgili kısmı yok." ifadesinde bulundu.

Mısır'ın ifadesinde "Beni cipine alarak yumruk attı, arabadan atladıktan sonra ayaklarıma sıktı" ifadesiyle ilgili olarak Fidan, "Yalanın inandırıcı olanı makbuldür. Yumruk attığımı iddia ediyor ama doktor raporuna baktım. Sadece kurşunla ilgili kısım var, başka bir şey yok. Bu mümkün müdür? Ben silahla onu vurmadım. Ayrıca Alman plakalı beyaz cipim olduğunu söylüyor ama benim siyah otomobilim var." ifadesini kullandı.

Fidan, telefonunda "Ateş" ve "Rüzgar" kod isimlerinin kayıtlı olmasıyla ilgili olarak, "Onlar benim yabancı çalışanlarımı çağırmak ve uzun isimlerini kısaltmak için kullandığım takma isimler." dedi.

Mahkeme başkanının, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma talebine ilişkin sorusuna Fidan, "Faydalanmak istemiyorum. Suçsuzum, beraat edecekken kimseyi suçlayamam. Ben bu oluşumun hiçbir yerinde olmadığım için kimseyi suçlayamam." diye konuştu.

"Hala tehdit altındayım"

Mısır, savunmasında yurt dışında madencilik yaptığını söyledi.

Fidan'ı İran'da, Yıldırım'ı ise önceden tanıdığını anlatan Mısır, "Yıldırım beni arayarak İran'a gelip iş yapmak istediğini söyledi. Parası olmadığı için "Hacı Bey" dediği Fidan'dan para alarak sermaye yapacağını söyledi." ifadesini kullandı.

Mısır, Yıldırım'ın kendisinden 2 tır maden aldığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bunlardan birini Belçika'ya gönderdiğini ikinci tırın ise deposunda olduğunu söyledi. Depoya gittiğimde çuvallar içerisine bir şeyler karıştırdıklarını gördüm. Ali sonra bana Belçika'daki tırın yakalandığını ve zarar ettiklerini söyledi. Daha sonra Ali beni Fidan'ın yanına götürdüğünü söyleyince arabadan indim. Fidan geldi arabaya aldı ve gümrükte olan arabayla neden ilgilenmediğimi söyleyip bağırmaya, hakaret etmeye ve vurmaya başladı. Ben de görüntülü olarak Ahmet Özdemir'i aradım, tırı sordum. Arabadan inmek istedim, yavaşlayınca da atladım. O esnada silahla beni yaraladı. Hastanede bu olayı tanımadığım biri beni vurdu diye polise söyleyip olayı kapattım."

Eroin yüklü tırın yakalandığını öğrenince Yıldırım'ı aradığını belirten Mısır, "Ben bunların bu işi yaptığını biliyordum ama 1,5 ton kadar olduğunu bilmiyordum, 100-200 kilo diye düşünüyordum. Ben bu işlerin yapıldığını görüyordum, biliyordum ama vurulmamdan, tehdit edilmemden dolayı korkuyordum, ihbar etmedim. Allah'tan devletten korkmadım, ailemden ve çevremden korktum, duysun istemedim. Şimdi tüm Türkiye duydu bundan sonra neden anlatmayayım, bildiklerimi anlattım. Hala tehdit altındayım, ailem cezaevine bile gelemiyor. Bu tırın yakalanmasıyla bir işim yok, suçsuzum." diye konuştu.

Mısır ayrıca, kendisine verilen telefondan arama yapılmadığını, sadece mesaj gönderildiğini, şifreyle giriş yapıldığını ve bilmeyen birinin bu telefonu kullanmasının imkansız olduğunu söyledi.

Savcılıkta verdiği iki ifadeyi de reddetti

Sanık Özçelik de üzerine atılı suçlamaların tamamını reddederek, bu işle bir alakası olmadığını öne sürdü.

Önceki ifadeleri kendisinin vermediğini ve sadece imza attığını ileri süren Özçelik, savcılıktaki ifadesi esnasında İstanbul'dan iki avukatın geldiğini öğrenmesiyle ifadelerini değiştirip avukatlar gittikten sonra tekrar beyanlarını değiştirerek yeniden dinlenme talebini kabul etmedi.

Mahkeme başkanının savcılıkta 2 ifade vermesini sorması üzerine Özçelik, "Kendi irademle vermediğim, veremediğim beyanları kabul edemem. Ben ne böyle bir oluşum içerisindeyim ne de başka bilgim var. Ben sadece Hacı Karahan'ın iş sahibi olması için uğraştım." ifadesini kullandı.

Sanık Hacı Karahan ise Mehmet Zeki Fidan ile şirketi kurduktan sonra Saruhan Özçelik aracılığıyla tanıştığını belirtti.

Özçelik'in kendisine bahsettiği florit madenini almak için depo tutması gerektiğini aktardığını savunan Karahan, şöyle konuştu:

"Sebebi olarak madenin her zaman alınamadığını, hazırda bulundurmam gerektiğini söyledi. Depoyu tuttum ve maden alıp satmaya başladım. 2. turda 20 çuvaldan 4'ünün ağzı bağlıydı. Üzerinde siyah yazıyla 90 tenör yazıyordu. Saruhan yanıma gelerek 4 çuvalın bana ait olmadığını söyledi ve istediği yere yolladım. 2 gün sonra aynı çuvallar ağzı açık ve toplanmış bir şekilde geri geldi. Nedenini sorduğumda bir şey olmadığını söyledi. Beşinci sevkiyatta 7 çuval geldi. Üzerleri mavi ve siyah yazılı çuvallardı. Saruhan gelip 4 çuvalın gideceğini 3 çuvalın kalacağını iletti. 'Niye' diye sorduğumda 'sonra anlatırım' dedi."

Karahan, Özçelik'in kendisine telefon verdiğini ve şifresinin de "Rotterdam" olduğunu söylediğini ileri sürerek, "Telefonda 'lord' ve 'dayı' kayıtlıydı ve Saruhan harici kimseyle görüşmedim. Sonradan tekrardan maden geldi, ayrılan çuvallar oldu. Saruhan kullanmam için bana verdiği arabayı tekrardan bir yere götürmemi istedi. Götürdüğümde ilk defadaki kişi gelip arabayı aldı. Ben iyice şüphelendim ne olduğunu sordum Saruhan ısrarla bir şey söylemedi. Hiçbir türlü terör örgütü üyesi değilim. Uyuşturucuyla bir bağlantım yok. Ben bankadan kredi çektim, otobüsü kullanırım. Hangi uyuşturucu ticareti yapan, bunları yapar." ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet savcısı mütalaasında sanıkların tutukluluk hallerinin devamını ve tanık ifadelerinin sonraki duruşmada alınmasını talep etti.

Bu sırada söz alan sanık Özçelik'e tepki gösteren ve mahkeme başkanı tarafından duruşma salonundan çıkarılan sanık Karahan'ın annesi, duruşma salonu önünde baygınlık geçirdi.

Sanık avukatlarının savunmalarını dinleyen mahkeme heyeti, sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek duruşmayı erteledi.

İddianameden

Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, gümrükteki şirket ortakları Ahmet Özdemir ve Erdal Ergi ile organizatör Hacı Karahan'ın "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" ve "uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etmek" suçlarından 162 yıla kadar, Ali Yıldırım, Mahmut Mısır ve Mehmet Zeki Fidan'ın "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" ve "uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etmek" suçlarından 166 yıl 6 aya kadar, organizatör Saruhan Özçelik'in, "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etmek" ve "Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma" suçlarından 169 yıl 6 aya kadar, gümrük şirketi çalışanı Mazlum Özdemir'in "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" ve "uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etmek" suçlarından 162 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.

Kaynak: AA / Güncel
title