Haberler
Antalya açıklarında 4.8 büyüklüğünde deprem

Antalya açıklarında 4.8 büyüklüğünde deprem

Bakan Uraloğlu açıkladı: Özel araçlara kış lastiği zorunluluğu geliyor

Özel araçlara kış lastiği zorunluluğu geliyor

Suriye'de 'rejim askerlerinin kullandığı iletişim cihazları patlatılıyor' iddiası

'Rejim askerlerinin iletişim cihazları patlatılıyor' iddiası

Beşiktaş'ın yeni başkanı belli oldu

İşte Beşiktaş'ın yeni başkanı

Ekonomi Yerine Siyaset Konuştu

Ekonomi Yerine Siyaset Konuştu
Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Tüsiad'ın Bugün Gerçekleştirilen, Siyasetin ve Toplumun Tüm Tüm Kesimlerini Bir Araya Getiren Toplantının Basına Kapalı Bölümünde Ağırlıklı Olarak 'Siyaset' Konuşulduğu Öğrenildi.

TÜSİAD'ın bugün gerçekleştirilen, siyasetin ve toplumun tüm tüm kesimlerini bir araya getiren "Anayasa Konvansiyonu" kurulmasını önerdiği Yüksek İstişare Konseyi toplantısının basına kapalı bölümünde ağırlıklı olarak "siyaset" konuşulduğu öğrenildi.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), 2008 yılının ilk Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısını, bugün Sabancı Center'da yapıldı.

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa V. Koç ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın açılış konuşmalarıyla başlayan YİK toplantısında, hükümete ve siyasetçilere sert uyarılar geldi.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Kemal Derviş konuk konuşmacı olarak katıldığı YİK toplantısına, Anayasa değişikliği tartışmalarının sağlıklı bir zeminde sürdürülmesine ilişkin girişimler ve bu konuda oluşturulacak işbirliği alanları ele alınması kapsamında davet edilen TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TİSK Başkanı Tuğrul Kutadgobilik, TÜRKONFED Başkanı Celal Beysel, TÜRK-İŞ Başkanı Mustafa Kumlu, DİSK Başkanı Süleyman Çelebi ve HAK-İŞ Başkanı Salim Uslu'da davet edilmişti.

Türk-İş ve Hak-İş başkanları yaptıkları açıklamada TÜSİAD toplantısına katılmayacaklarını belirtirken, bugün davetli olan Hisarcıklıoğlu, Çelebi de YİK toplantısına gelmedi. Kemal Derviş'in tekrar siyasete girmeye hazırlandığı ve buna da TÜSİAD'ın ön ayak olması gerekçesiyle YİK toplantısına katılmadıkları öğrenildi.

-KAPILAR ARDINDAN SİYASET KONUŞULDU-

TÜSİAD Yönetim Kurulu eski Başkanı Tuncay Özilhan'da YİK toplantısının basına kapalı bölümünde neler konuşulduğuna ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özilhan, basına kapalı yapılan toplantının bu bölümünde ekonominin konuşulmadığını ağırlıklı olarak siyasetin konuşulduğunu söyledi.

Özilhan, bugünkü davete katılmayan sendika konfederasyon başkanlarıyla daha sonra bir araya gelineceğini kaydetti.

-ANAYASA KONVANSİYONU ÖNERİSİ-

TÜSİAD, siyasetin ve toplumun tüm kesimlerini bir araya getiren bir "Anayasa Konvansiyonu" kurulmasını önerisini, toplantıda dağıtılan "Anayasa Konvansiyonu Nedir, Neden Gereklidir?" başlıklı metinle de deklere etti.

Türkiye'de bugüne dek yapılan tüm anayasaların, olağanüstü dönemlerin ürünü olduğuna dikkat çekilen metinde, 1921 Anayasası'nın, Milli Mücadele'yi yürüten Büyük Millet Meclisi tarafından yapıldığı, Cumhuriyet'in kurulmasından kısa bir süre sonra 1924 Anayasası'nın hazırlandığı hatırlatıldı.

TÜSİAD metninde, 1924 Anayasası'nın uzunca bir süre yürürlükte kaldığı, yapılan değişikliklerle birlikte çok partili hayata geçilmesinden sonra dahi uygulandığı kaydedilerek, 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi ile başlayan sürecin, 1961 Anayasası ile sonuçlandığı, 12 Mart 1971'deki askeri muhtıra sonucunda, zaman zaman 1971 Anayasası olarak da adlandırılan ve köklü anayasa değişiklikleri içeren düzenlemeler yapıldığı, 12 Eylül 1980'deki askeri müdahale ile birlikte 1982 Anayasasının doğduğu, halen yürürlükte olan 1982 Anayasası'nın, hem hiçbir toplumsal/siyasal kesimin oluşumuna katılamaması, hem de demokrasi seviyesi bakımından asgari standartların altında otoriter karakteri nedeniyle, neredeyse hiçbir siyasi hareketten kabul görmediği belirtildi.

Metinde, bu memnuniyetsizliğe karşın, farklı siyasi görüşlerin uzlaşamaması ve eylem birliği yaratamamış olması nedeniyle yerine yenisinin de konamadığına da dikkat çekilerek, Cumhuriyetin kuruluşunda bu yana, Türkiye'de -Devletin kuruluşu ayrı tutulursa- demokrasinin sekteye uğraması gibi olağanüstü durumlar dışında, yeni bir anayasa kaleme alınmadığı kaydedildi.

Anayasaların "toplumsal sözleşme" olma niteliğinin, hazırlanan metnin toplumda ve dolayısıyla siyasette kabul görmesi açısından katılımın önemini artırdığına dikkat çekilerek, "Hazırlık sürecinde katılımın sağlandığı bir anayasa, siyasal krizlere dayanıklı ve uzun ömürlü olacaktır. Bir anayasanın, daha en baştan bazı kesimlerce reddedilmesine yol açacak bir hazırlık dönemi sonrası için sağlıklı değildir. Yürürlükte çeyrek asrı tamamlamış 1982 Anayasası'nın defalarca değişikliğe uğramış olmasına karşın hala sorunlarla dolu olduğu müşahede edilmektedir. Daha özgürlükçü doğrultuda yapılan değişiklikler ile aynı kalmış otoriter maddeler uyumsuzdur. Metnin ruhundaki otoriter karakter, yapılan tüm değişikliklere rağmen ortadan kaldırılamamıştır. Ayrıca, Anayasa uygulandıkça, kendi iç tutarsızlık veya muğlaklıkları da ortaya çıkmakta ve sert siyasi tartışmalara yol açabilmektedir" görüşüne yer verildi.

Metinde, 1982 Anayasası'nın, çağdaş bir demokratik bir anlayışı yansıtan bir metin olmadığı, bu çerçevede, Türkiye'de yeni bir anayasa hazırlamak artık zorunlu hale geldiği, bunu gerçekleştirmek için de siyasetin ve toplumun tüm kesimlerini bir araya getiren bir "Anayasa Konvansiyonu"nun kurulmasının gerekli olduğu kaydedildi.

Dünyada son 30 yılda yapılan yeni anayasalar için çeşitli yöntemler kullanıldığı, Anayasayı yapacak kurul için seçim yapmak, mevcut yasama meclisini kurucu meclis addetmek veya anayasa metni hazırlaması için sıra dışı yapılar oluşturmak uygulanmış yöntemler olduğu dile getirildi.

Türkiye için aşağıda çerçevesi çizilen "Anayasa Konvansiyonu" yapısının uygun olacağı belirtilerek, şu görüşlere yer verildi:

"Anayasa Konvansiyonu, TBMM'de temsil eden siyasi partileri, anayasal düzeyde kurumsal çoğulculuğun temellerini teşkil eden yargı organları, toplumun kendini ifade ettiği temsil gücünü haiz gönüllü sivil toplum kuruluşlarını ve anayasa hukukçularını bir araya getirecektir. Böyle bir yapı, hazırlanacak metnin hem kamuoyu tarafından benimsenmesini, hem de siyasal krizlere dayanıklı olmasını temin edecektir. Konvansiyon'a başkanlık etmek için en uygun makam TBMM Başkanlığıdır. Meclis Başkanı başkanlığındaki Konvansiyon'un üyelerinin 3/5'i Meclis'te temsil edilen siyasi partilerin temsilcilerinden oluşmalıdır. Konvansiyon'un üye sayısı 50 civarında belirlenirse, çalışmalar daha verimli ve hızlı yürütülebilecektir.

Konvansiyon, belirlenmiş bir süre -örneğin 18 ay- çalışarak uluslararası standartlara uygun yeni bir anayasa metni hazırlayacaktır. Konvansiyon'un hazırlayacağı metin, Meclis'teki milletvekillerinin imzasına açılacaktır. Böylece metin, bir anayasa değişiklik teklifi halini alacak, 110 milletvekilinin imzasının toplanmasının ardından, önce TBMM Anayasa Komisyonu?na sonra Genel Kurul'a sevk edilerek, olağan yasama sürecinden geçecektir. Bu süreçte Konvansiyon, toplumsal bir uzlaşma zemini olarak görevini tamamlamış olacaktır.

Konvansiyon'nun kurulması için öncelikli koşul; siyasi partilerin, yeni bir anayasanın geniş bir katılımla yapılması gerektiği konusunda ortak bir noktada buluşmasıdır. Konvansiyon'un yasayla kurulması sağlandığı takdirde, bu girişimin başarı şansı da yüksek olacaktır." (ANKA)

(EYL/NB/ZG)

Kaynak: ANKA / Güncel
title