Haberler
Ankara'da FETÖ operasyonu! 7'si aktif görevde 35 Emniyet mensubu için gözaltı kararı

Ankara'da operasyon! Çok sayıda emniyet mensubu için gözaltı kararı

Bakan Güler: Zap'ta kilit kapatıldı, toplamda 2 bin 564 teröristin etkisiz hale getirildi

"Zap'ta kilit kapatıldı" diyen Güler ses getirecek rakamı ilk kez paylaştı

Kayapınar Belediye Başkanı Cengiz Dündar gözaltında

Belediye başkanı terör soruşturmasında gözaltına alındı

50 ülkeden İsrail'i yıkacak bir hamle daha: Tasarı resmen kabul edildi

50 ülkenin "Evet" dediği İsrail karşıtı karara 4 liderden "ret" oyu

Ekinci: Kendini Tanımak, Şehrini Tanımaktan Geçer

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

'İslam Geleneğinde Toplum ve Mekân' konferansında konuşan Tarih Profesörü Abdullah Ekinci, "Kendini tanımak, şehrini tanımaktan geçer" dedi.

Memur-Sen'e bağlı Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Şanlıurfa Şubesi her ay düzenlemeye başladığı seminer dizisinin ikincisini gerçekleştirdi.

Bu kez Şanlıurfa Endüstri Meslek Lisesinin Konferans Salonunda düzenlenen 'İslam Geleneğinde Toplum ve Mekân' adlı konferansa konuşmacı olarak katılan Harran Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Abdullah Ekinci, Hz. Peygamber döneminden başlayıp günümüze kadar gelen şehir, şehir hayatı ve şehir hayatının gelecek nesillere aktarılması konusunda bilgiler verdi.

Sendika başkanı İbrahim Coşkun'un kısa bir açılış konuşmasının ardından mikrofonu alan Ekinci, İslam geleneğinden örnekler vererek şehir pratiğini anlattı.

Ekinci, "Şehir bir kitaptır. Müslümanlar, şehir pratiklerini yazan bu kitabı okumalılar. Kendini tanımak şehrini tanımaktan geçer. Bu anlamda Müslümanlar İslam şehirciliğinin örneklerini bilmelidirler. İslam şehirciliğin örnekleri, Hz. Peygamber döneminden başlar, Osmanlı dönemine kadar sürer. Birbirlerinden farklılıkları olan bu İslam şehircilik örnekleri, İslam şehirciliğinin ABC'si hükmünde olan Hz. Peygamberin şehir tasavvuru ile birebir örtüşmemektedir. Adeta yaprakları ve meyveleri gürleşip dalları görünmez hale gelen ağaç misali, İslam'ın ilk dönem şehir tasavvuru da görünmez veya az görünür olmuştur. Buna batı dünyasının Max Weber gibi İslam şehirciliğini yok sayan çabaları, İslam dünyasını savunma hattına çekmiştir. İslam dünyasının kendisini tanıma varoluşunun dinamiklerini bilmesi için İslam şehirciliğinin kaynakları, dönemsel pratiklerini ortaya koymak zorundadır" dedi.

'KUR'ANDA ŞEHİRLERLE İLGİLİ AYETLER VAR'

Kur'an-ı Kerim'de şehir ve medeniyete ilişkin geçen ayetleri hatırlatan Ekinci, tarih boyunca şehir kavramının doğu dünyasını hep büyülediğini söyledi. Kutsal metinlerin şehir ile ilgili kırmızı çizgiler çizdiğini vurgulayan Ekinci, "Kur'an-ı Kerim'de, şehirlerin estetik zevklere uygun şekilde planlanması ve güzel görüntüye sahip bulunması, ayrıca emin ve güvenilir yerler olması gerektiğine delalet eden ayetlerin yanında Müslümanların şehirli bir toplum meydana getirmeleri konusunda yol gösteren, geçmiş topluluklarla ilgili bilgiler de yer alır. Peygamber pratiklerinde buna dair örnekler vardır. Arapça'da şehir karşılığındaki en yaygın isimler Medine, belde ve Mısrdır. Kur'an-ı Kerim'de şehir için 17 yerde Medine (çoğulu medain), 19 yerde beled, belde (çoğulu bilad), 21 yerde dâr (çoğulu diyar), beş yerde Mısr (çoğulu emsar), 56 yerde karye (çoğulu kura) geçmektedir. Mekke, muhtemelen yeryüzündeki yerleşim birimlerinin merkezi ve Müslümanların kıblesi olduğundan "Ümmü'l-kurâ" şeklinde nitelendirilir. Beled-belde, büyük yerleşim merkezi ve ülke demektir" diye konuştu.

'PEYGAMBER ŞEHRİ İKİYE AYIRIR'

Hz. Peygamber döneminde İslam şehir tasavvurunda hak temelli bir şehir modelinin olduğunu kaydeden Ekinci, bu modelde toplum, inanç, irfan ve alternatif oluşturma temelli bir şehir modeli olduğunu söyledi. "Hz. İbrahim, Mekke'de uyguladığı şehri iki bölgeye ayırma çabasını, Hz. Peygamber de tekrarlar" diyen Ekinci, şöyle devam etti: "Şehri iki bölgeye ayırır. Birinci bölge yerleşim bölgesi; ikinci bölge dokunulmaz, korunaklı ve kutsal bölge olan haram-harem bölgedir. İslam şehri prototipi olan Medine örneği de iki bölgeden oluşmaktadır. Hill-yerleşim bölgesi ve haram-harem bölgesi. Medine haram-harem bölgesi, fauna ve florasını koruma ve gelecek nesillere doğal ortamı sunma gibi amaçlara yöneliktir. Ekin ekilen zirâi arazilerin, temiz hava sağlayan ağaçlık-orman alanların, içilen temiz su kaynaklarının, hâsılı toprak, su, hava, ağaç gibi tabiat unsurlarının korunmasına ve yaşatılmasına yönelik olduğu çok açıktır, zîra bunlar olmadan insan hayatı mümkün değildir. Yine harem bölgede avlanmayan (insanların yemediği) hayvanların öldürülmelerinin dahi yasaklanmış olmasından doğal hayat-ekosistem dediğimiz denge durumunun farkında olunduğu anlaşılmaktadır."

CAMİ MERKEZLİ YERLEŞİM

İlk dönem İslam şehirciliği açısından, şehrin bir bölümünün doğal haliyle insanlığın hizmetine sunmanın, şehircilik açısından kayda değer bir husus olduğunu belirten Ekinci, "Hz. Peygamber Yesrib'de (Medine) ibadetin yanında başta eğitim ve öğretim olmak üzere adalet hizmetleri, kamu idaresi ve diğer işlere yönelik hizmetlerin yürütüldüğü Mescid-i Nebevi'yi inşa ettirerek ileride kurulacak Müslüman şehirleri için cami merkezli şehir yerleşim modelini başlatmıştır. Resulullah, şehirde siyasi ve idari durumu yeniden düzenleyip müstakil bir devlet kurmanın yanı sıra bir çarşı pazar yeri belirlemek suretiyle ekonomik hayata da çeki düzen vermiştir. Resûlullah'ın 'mescit' ve 'ev' inşasından sonra aldığı en önemli karar 'Pazar' kurması daha doğrusu bir pazar yeri belirlemesidir. Bu yeni pazar sayesinde Yahudilerin hâkim olduğu tekelci yapı kırılmış ve dileyen herkesin bu yeni pazara girme imkânı sağlanmıştır. Bugün Müslümanların kendi şehirlerini kurmaya niyetlendiklerinde yapacakları ilk işin tekelci kapitalizme karşı Müslüman pazarını-iktisadî yapılarını kurması gerektiği çok açıktır" dedi.

'ŞEHRİN ÜZERİMİZDE HAKKI VARDIR'

Peygamber döneminde başlayan şehir geleneğinin Osmanlı döneminde sürdürüldüğüne dikkat çeken Ekinci, sözlerini şöyle tamamladı: "Hz. Peygamber çevresini, fuzuli inşaat, ihtiyaçtan fazlası inşaat yapmaktan da alıkoymuştur. Sonuç itibariyle Hz. Peygamber'in Medine'de alternatif bir şehir ve toplum modelini mevcutlara dokunmadan inşa etmeye çalıştığını görmekteyiz. Medine site devletinin kırmızı çizgilerini korumak kaydını da burada ifade etmek gerekir. Medine site devleti sakinleri bu hususlara riayet etme zorunluğu söz konusudur. Tüm bu yapılanlara bakıldığında çıkan bir başka değerlendirme de Hz. Peygamber'in Medine şehrine yeni bir merkez tayin etmiştir. Bu merkez Mescid-i Nebevi ve çevresi ile harem bölgesidir. Benzer bir uygulamayı Fatih de İstanbul'u fethederken yapmıştır. 29 Mayıs 1453'te İstanbul'u fethedince, Fatih İstanbul'da 10 yıl rütüş ve mekan tanzimi ile uğraştı. 1463'te de Fatih Külliyesini yaparak şehrin yeni merkezini inşa etti. Şehir bir medeniyet tasavvuru tarafından yaşatılır, kurulur, dönüştürülür veya muhafaza edilir. Şehir bir kitaptır, bu kitabın okunması yöneticiler kadar şehirde hakkı olan sakinleri için de bir zorunluluktur. Şehrin bizde hakkı olduğu gibi bizim de şehirde hakkımız var."

BAŞKAN EKİNCİ SUÇLAMAYA KARŞILIK VERDİ

Seminerin sonunda soru-cevap kısma geçildikten sonra Av. Emin Güneş, protokolde oturan Eyyübiye Belediye Başkanı Mehmet Ekinci'yi hedef alarak, "Peygamber efendimiz dansı yasaklamış ama önümüzdeki günlerde Anadolu Ateşi Urfa'ya geliyor. Bunun duyuru afişlerinde Eyyübiye Belediyesinin logosu da var" dedi. Başkan Mehmet Ekinci de, söz hakkı aldıktan sonra mikrofona gelip, "Çok güzel ve anlamlı bir programdı. Birçok programımızı iptal edip, buraya geldik, istifade ettiğimizi de belirtmek istiyorum. Anadolu Ateşi olayına gelince, ne maddi ne manevi katkımız olmuştur. Bakın benimle görüşme talep edildi, görüşmedim bile. Siz neye dayanarak bu şekilde itham ediyorsunuz? Bu bir zan değil midir? İslamiyet'i yaşamaya çalışan biri olarak, zannın çoğundan sakınmanız gerekmiyor mu? Neden önce bize sormuyorsunuz? Teyidini alın, ondan sonra bu tarz şeyler söyleyin. Her seferinde Eyyübiye Belediyesi olarak böyle bir çalışmanın içinde olmadığımızı ifade ediyorum ama üçüncüsü bu. Şehir adına hassasiyetlerinizi ifade ediyorsunuz. Bakın bu şehir şu an elden gidiyor. Madde bağımlılığı diye bir olay var. Ben geldiğim andan itibaren bununla uğraşıyorum. Bir gün olsun bırakın katkınızı, bir teşekkür bile duymadık sizden. Bir başka husus, tefecilik diye bir olay var Urfa'da, hem de şehrin merkezinde. Hem de aileleri söndürecek tarzda. Bununla ilgili bir gün teşekkür duymadım sizlerden. Ne olursunuz, tribünlere oynamayalım. Yine söylüyorum Kuran'ın da ifade edildiği gibi zannın çoğundan sakınalım." diyerek Güneş'i suçladı.
(Kaynak: Gazeteipekyol)

Kaynak: Temsilci / Güncel
title