Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Aliağa'daki Tüpraş Rafinerisi'nde patlama

Aliağa'daki Tüpraş Rafinerisi'nde korkutan patlama

Naci Görür Malatya'daki son depremi işaret ederek uyardı: Endişe verici

Son depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

Malatya'nın Doğanşehir ilçesinde 4,6 büyüklüğünde deprem

Malatya'da şiddetli deprem! Sarsıntı çevre şehirlerden de hissedildi

'Eğitimde Gelecek" Konferansı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Genel Başkanı İbrahim Taşel, sınav sistemimin uzun yıllar içinde denetlenebilir, ölçülebilir olması ve çok kısa aralıklarla değiştirilmemesi gerektiğini belirterek, "Objektif, adaletli bir seçme ve sıralama yapılmalıdır.

Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Genel Başkanı İbrahim Taşel, sınav sistemimin uzun yıllar içinde denetlenebilir, ölçülebilir olması ve çok kısa aralıklarla değiştirilmemesi gerektiğini belirterek, "Objektif, adaletli bir seçme ve sıralama yapılmalıdır. Bunun için de üniversite sınavında yapılan son değişiklik olumludur." dedi.

Taşel, Boğaziçi Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve MEF Üniversitesi eğitim fakülteleri koordinasyonunda düzenlenen "Eğitimde Gelecek" konferansının "Yeni Sınav Sistemleri" başlıklı oturumunda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin genç nüfusu nedeniyle sınavlarla iç içe bir ülke olduğunu söyledi.

Geri bildirimsiz bir eğitim sistemi olamayacağını ve sınavın da geri bildirimin en pratik biçimi olduğunu belirten Taşel, " Türkiye'de ciddi bir sınav düşmanlığı var. 'Bu sınavlar neden var, bu çocuklar neden çalışıyor' gibi son derece mesnetsiz, yerine hiçbir şey ikame etmeden konuşmaya dayalı bir eleştiri bombardımanı yapılıyor. Bu eleştiriye de toplumun büyük bir kesimi katılmak durumda kalıyor. Sınavsız bir hayat hiçbir zaman olmayacak, bu ütopik bir şeydir. Eğitim süreçlerini sınavsız geçiren bir ülke yok. Dünyanın birçok ülkesinde bu sınavlar sadece öğrencileri ölçmüyor, eğitim süreçlerini de ölçüyor. Yani eğiteni de değerlendiriyor." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de ailelerin çocuklarına bakış açısıyla ilgili sınavların abartıldığını ve çocukları sınava maruz kalmış gibi göstererek sınavların öcü haline getirildiğini ifade eden Taşel, anne baba eğitiminin de bu işin bir parçası olduğunu belirterek, "Çocukların kaygısını artıran sınavlar değil ebeveynlerdir." dedi.

İbrahim Taşe, Türkiye'nin, sınav sistemleri üzerinde ciddi sayıda araştırma yapan bir ülke olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sınav sistemi uzun yıllar içinde denetlenebilir, ölçülebilir olmalı ve çok kısa aralıklarla değiştirilmemelidir. Objektif, adaletli bir seçme ve sıralama yapılmalıdır. Bunun için de üniversite sınavında yapılan son değişiklik olumludur. Çünkü 9. ve 10. sınıflarda gösterilen derslerin bir fen okuryazarlığının, bir sosyal bilimler okuryazarlığının bir şekilde sınavla ölçülmesi gerekiyordu ve bu son değişiklikle konuldu. Bir sınav motamot uygulanmaz. Ülkemizde 'üniversite sınavında başarılı olanlar hayatta başarılı olamıyor" diye bir şehir efsanesi var. Ben sınavda ilk bine giren öğrencilerimi takip ediyorum. Sınavlarında dereceye giren öğrencilerin nerelere geldikleri araştırılırsa, üniversite sınavlarının güzel bir ölçme yaptığı görülür. Sınav Türkiye için bir gerekliliktir, bundan vazgeçilemez."

Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) Genel Başkanı Nurullah Dal da, eğitimi değişen ve gelişen bir olgu şeklinde tanımlayarak, sınav sistemi değişikliğinin milyonlarca insanı ilgilendiren bir konu olduğunu ve talepler doğrultusunda değişikliğe gidildiğini söyledi.

Sınavın eğitim sistemi içerisinde araç olduğunu fakat 40 senedir sınavların amaç olarak görüldüğünü belirten Dal, "Sınav araç olarak kullanıldığı müddetçe eğitim sisteminin olmazsa olmazıdır." dedi.

"Sınav sisteminde değişim olması gerekiyordu ve oldu"

Velilerden "Benim çocuğumun şu okullara girme şansı yok", "Ben bu sınavı niye istemiyorum, çocuğum benden kurs istiyor" gibi şikayetler aldıklarını dile getiren Dal, şunları kaydetti:

"Toplum olarak öyle bir sistem oluşturduk ki hedef sınav, ona göre de bir sistem. Kursa, özel derse git. Sonuçta gel dön dolaş mahallendeki veya bölgendeki okula yerleş. Ama bir, iki sene sen bunun için büyük bir enerji sarf et ve bu 1 milyon insanı etkileyen bir şey. Çok ciddi bir enerji kaybı oluyordu. Sınav sisteminde değişim olması gerekiyordu ve oldu. Bu kadar da hızlı olmalıydı. Çünkü herşey çok hızlı değişiyor. Sınavı amaç edindiğimiz zaman ki o maalesef hepimiz onun altındayız. Sen üniversite sınavına göre kendini şekillendiriyorsan zaten ciddi bir hata içindesin."

TEOG'la gelen yabancı dil sınavıyla 3-4 sene içinde Türkiye'de ortaokullarda İngilizce'ye ilginin arttığını ve öğrencilerin yabancı dil öğrenmeye başladığını ifade eden Dal, sınavlardaki etkinin toplumda belirleyici noktalara geldiğini belirtti.

Nurullah Dal, yeni sistemde özel okulların bir kısmının sınavlı bir kısmının da sınavsız öğrenci alacağını hatırlatarak, "Sınavla öğrenci alacak özel okullarımızda ayrı ayrı sınav yapılmasının ciddi bir kaos yaratacağını düşündük. Üyelerimizle de görüşerek dernekte ağırlıklı olarak aldığımız karar, bu sene devletin yapacağı merkezi sınavın sonuçlarını kullanarak kayıtlarımızı yapacağımız yönünde. Öğrencileri ve velileri düşündüğümüz için yeni bir sistem ve yeni bir sınavın üstüne bizde sınav koyarak kargaşa yaratmak istemedik. Seneye değişebilir bu." diye konuştu.

MEF Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin ise ülke olarak eğitimde iyiye gidildiğini fakat dünyaya göre nerede yer alındığının önemli olduğunu vurguladı.

Yurt içinden ve dışından yaklaşık bin 200 eğitimcinin katıldığı konferans, yarın MEF Üniversitesi'nde gerçekleştirilecek çalıştaylarla sona erecek.

Kaynak: AA / Güncel
title