Eğitim İş Genel Başkanı Demir: Köy Enstitülerinin 74. Kuruluş Yıldönümü Kutlu Olsun
Eğitim İş Genel Başkanı Veli Demir, Köy Enstitüleri'nin 74. Kuruluş Yıldönümünde eğitim kurumlarının kuruluş amacını ve mantığını sahiplendiklerini belirterek, "Amacımız; Köy Enstitülerinin felsefesi, heyecan ve ruhunu okullarımızda yaşatmak, tüm yurtta cumhuriyetin, aydınlanmanın ateşini yeniden yakmak, ülkemizin geleceğine umut ve ışık olabilmektir" dedi.
Eğitim İş Genel Başkanı Veli Demir, Köy Enstitüleri'nin 74. Kuruluş Yıldönümünde eğitim kurumlarının kuruluş amacını ve mantığını sahiplendiklerini belirterek, "Amacımız; Köy Enstitülerinin felsefesi, heyecan ve ruhunu okullarımızda yaşatmak, tüm yurtta cumhuriyetin, aydınlanmanın ateşini yeniden yakmak, ülkemizin geleceğine umut ve ışık olabilmektir" dedi.
Eğitim İş Genel Başkanı Demir yaptığı açıklamada, Köy Enstitüleri'nin, 17 Nisan 1940 yılında 3083 sayılı yasayla, Hasan Ali Yücel'in Milli Eğitim Bakanlığı ve İsmail Hakkı Tonguç'un önderliğinde kurulduğunu belirterek, "Emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı kazanıldıktan sonra çağdaşlaşmanın ve aydınlanmanın, silahla kazanılan bağımsızlığın teminatı olduğunun bilincinde olan Cumhuriyet'i kuranlar, "Köy Enstitüleri' modeli ile bunu uygulamaya koydular" ifadelerine yer verdi.
-"KÖY ENSTİTÜLÜ ÇOCUKLAR YUVALARINI KENDİLERİ YAPAN KUŞLAR GİBİYDİLER"-
Köy Enstitüleri'nin kurulduğu dönemde Türkiye'nin, eğitim düzeyi düşük, sanayisi cılız, nüfusunun yüzde 80'inin köyde yaşayan bir ülke olduğunu vurgulayan Demir şunları kaydetti:
"Bu yıllarda ülkede okuryazarlık düzeyi yüzde 25 civarındaydı. Nüfusu 18 milyona yaklaşan Türkiye'de 1939-40 ders yılında ortaokul öğrencilerinin sayısı 92 bin, lise öğrencilerinin sayısı da ancak 26 bin civarındaydı. Köy Enstitüleriyle ekonomik ve toplumsal kalkınma birlikte hedeflenmiş ve Türk köylüsünün üzerindeki bilgisizlik, cahillik örtüsü kaldırılmaya çalışılmıştır. Çünkü okuryazar olmayan bir toplum ile Atatürk Cumhuriyetinin hedefi olan çağdaş uygarlığa ulaşılamazdı. İşte Köy Enstitüleri ile bu eksiklik giderilmeye çalışılmıştır. Köy Enstitüleri, savaştan çıkmış, viraneye dönmüş, yanmış, yakılmış Anadolu ile yoksullukla, cehaletle boğuşan Anadolu insanını uyandırma, ayağa kaldırma, uygar bir Türkiye yaratma projesiydi. Öğrenciler; öğreniyor, öğrendiklerini uyguluyor ve üretiyordu. Falih Rıfkı Atay'ın dediği gibi "Köy Enstitülü çocuklar yuvalarını kendileri yapan kuşlar gibiydiler.'"
-"ANADOLU'NUN EN ÖNEMLİ AYDINLANMA PROJESİ ORTADAN KALDIRILDI"-
Demir, Köy Enstitüleri'nden yetişenlerin yaktıkları çoban ateşlerinin Anadolu'yu aydınlatmaya başladığının altını çizerek şöyle devam etti:
"Köy Enstitüleri'nden yetişenlerin yaktıkları çoban ateşleri Anadolu'yu aydınlatmaya başlamıştı. Anadolu uyandıkça, karanlıktan, cehaletten beslenenler, yüzyıllardır Anadolu insanını sömürenler, bu uyanışın kendi saltanatlarını yok edeceğini anlayınca Köy Enstitüleri'ni karalama ve itibarsızlaştırma girişimlerine başladı. Atatürk'ün ulusal eğitim anlayışı, siyasi pazarlıklar konusu yapıldı. Önce bilinçli olarak içi boşaltılan ve yozlaştırılan Köy Enstitüleri kapatılarak Anadolu'nun en önemli aydınlanma projesi ortadan kaldırıldı.
Bugün öğretmen yetiştirmeden başlayarak eğitim sisteminin yaşadığı pek çok sorunun kaynağında Köy Enstitülerinin kapatılması yatmaktadır. Köy Enstitülerinin kapatılması ülkemizdeki aydınlanma sürecinin durdurulması ve demokratik işleyişin sekteye uğratılması anlamına gelmiş, genel anlamda da demokrasimizin derin bir yara alması sonucunu doğurmuştur. Köy Enstitüleri'nin 74. Kuruluş Yıldönümünde bu eğitim kurumlarının kuruluş amacını ve mantığını sahipleniyoruz. Eğitim-İş olarak amacımız; Köy Enstitülerinin felsefesi, heyecan ve ruhunu okullarımızda yaşatmak, tüm yurtta cumhuriyetin, aydınlanmanın ateşini yeniden yakmak, ülkemizin geleceğine umut ve ışık olabilmektir. Cumhuriyet öğretmenlerinin yegane örgütü Eğitim-İş, Mustafa Necati'den, Hasan Ali Yücel'den, Fakir Baykurt'tan, hepsinden önemlisi Başöğretmenimiz Mustafa Kemal'den devraldığı bu görev ve sorumluluğu yerine getirme azim ve kararlılığındadır."