Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Tarım Stratejik Sektör, Planlı Üretimle Destekleyeceğiz
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, tarımı stratejik sektör olarak gördüklerini belirterek, "Planlı üretim kavramıyla hareket ediyoruz.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, tarımı stratejik sektör olarak gördüklerini belirterek, "Planlı üretim kavramıyla hareket ediyoruz. Tarım desteklerine güçlü şekilde devam edeceğiz." dedi.
AAtölye'de Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Yılmaz, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Yılmaz, beklentilerin Amerikan Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankasının (ECB) faizleri düşüreceği yönünde olduğunu kaydederek, enflasyonla mücadelede belli bir noktaya gelindiğini anlattı. Bu mücadelenin gelişmekte olan ülkelere de yansımalarının olacağını ifade eden Yılmaz, "Dünyada likiditenin arttığı bir döneme girmiş olacağız. Faizler düştükçe gelişmekte olan ülkelere yönelik fon akımları artmış olacak. Bundan biz de bazı gelişmekte olan ülkeler de pay alacak." diye konuştu.
Amaçlarının orta vadede hem enflasyonu hem de faizleri düşürmek olduğuna işaret eden Yılmaz, bunun 2013'te başarıldığını, anılan dönemde enflasyonun 6, faizlerin de 4,5 civarında seyrettiğini anımsattı.
Yılmaz, 2013'ün ardından Gezi Parkı olaylarından başlayarak Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023'teki depremlere kadar pek çok hadisenin yaşandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Şu an Türkiye çok daha huzurlu bir ortamda, terörle mücadelesini çok başarıyla yürütmüş ve sürdüren bir ülke konumunda. Huzur ve güven ortamı içinde siyasi istikrarını çok güçlü bir şekilde devam ettiriyor. Türkiye'nin tecrübeli güçlü bir liderliği ve kadroları var, dolayısıyla tekrar bunu yapmamak için hiçbir sebep yok planımız ortada. Bunlar popülist söylemlerle olacak işler değil, planlı programlı politika çerçevesinde, belli adımlarla olacak işler. TCMB bu amaçlar çerçevesinde araç bağımsızlığına sahip. Önümüzdeki dönem enflasyonun ana eğiliminin nasıl gittiğine, beklentilerin nasıl geliştiğine bakacaktır, kararını ona göre oluşturacaktır."
"En ciddi katkıyı sulamaya verdik"
Gıda enflasyonunda, ağustosta, uzun bir zamandan sonra fiyatların mutlak oranda gerilediğini dile getiren Yılmaz, sadece oranın değil, fiyatların da gerilediği bir dönem yaşadıklarını söyledi.
Yılmaz, yaşanan düşüşte mevsimsel unsurların da etkili olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"İyi bir tarım dönemi yaşıyoruz, üretim açısından baktığımızda. Tarımda bir büyüme ve üretim artışı söz konusu birçok üründe. Dolayısıyla bu fiyatlara da yansıdı. Bunu çok önemli buluyorum. Çünkü dar gelirlilerinin harcamaları içinde gıdanın payı nispi olarak daha yüksektir. Tarımı stratejik sektör olarak değerlendiriyoruz. Planlı üretim kavramıyla hareket ediyoruz. Tarım desteklerine güçlü şekilde devam edeceğiz. Özellikle salgın döneminde bunu gördük, savaşlarda, jeopolitik gelişmelerde gördük, iklim değişikliğiyle bunu görüyoruz. Bütün bunlarla baktığınızda tarım stratejik bir sektör, bu gözle bakıyoruz ve planlı üretim kavramı ile hareket ediyoruz."
Tarım ve Orman Bakanlığınca planlı üretimle ilgili çok önemli bir çalışmanın gerçekleştirildiğini dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti:
"Havzalara bakarak, suyun varlığını da dikkate alarak, hangi havzamızda daha fazla su varsa onu dikkate alarak yeni bir destekleme modeli üzerinde çalıştı. Destek kalemlerini de sadeleştiren bir çalışma yaptı. Geçtiğimiz günlerde birçok alanda yaşadığımız gibi tarımda bir dezenformasyon da yaşadık. Sanki 'gübre desteği, mazot desteği kalkmış' gibi yanlış algı gerçekleştirildi. Uzaktan, yakından gerçekle ilgili ilgisi olmayan bir algı oluşturulmaya çalışıldı. İlgili kurumlarımız, tabii ki, hemen yalanladılar bunu. Bu dezenformasyonları yangınlarda da ekonomi ile ilgili birçok konuda da görüyoruz."
Yılmaz, özellikle gençlerin daha fazla tarıma yönelmeleri konusunda çalışmalar yaptıklarına işaret ederek, kırsal kalkınma kavramının da çok önemli olduğunu söyledi.
Gıda konusundaki ana politikalarından birinin aracı maliyetlerini düşürmek olduğunun altını çizen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
"Tarladan tüketiciye gelirken üreticiyi ve tüketiciyi gözetmek ama aradaki maliyetleri olabildiğince düşürmek. Burada kayıp kaçaklar oluyor, tarladan markete gelinceye kadar, iklim şartlarından ve yol şartlarından dolayı. Bu da fiyatları artırabiliyor. Buna benzer çok detayları olan bir şekilde çalışıyoruz. Gıda komitemiz var. Gıda komitemizde bütün bu konular tartışılıyor, konuşuluyor. Önümüzdeki dönemde hiç tereddütsüz en temel önceliklerimizden biri tarım ve gıda konusu olacak. Nitekim kamu yatırımlarında da sulamaları önceliklendirdik, en ciddi katkıyı sulamaya verdik. Oradan hiçbir kesinti yapmadığımız gibi ilaveler yaptık ki daha verimli bir şekilde tarımsal faaliyetlerimiz sürdürülsün. Bu anlayışla hareket etmeye çalışıyoruz."
"Bütçe açığımızı, kamu harcamalarımızı iyi bir noktada tuttuğumuza inanıyoruz"
Yılmaz, Orta Vadeli Program'ın (OVP) makro çerçeveyi ve bütçe sürecini güncelleyen temel doküman olduğunu belirterek, buradaki en önemli meselelerden birinin deprem olduğunu söyledi. Depremin bazen unutulduğuna ve acil müdahale bitince olayın bittiği gibi bir algının oluştuğuna dikkati çeken Yılmaz, asıl meselenin ve çabanın şu anda sahada devam ettiğini vurguladı.
Yılmaz, deprem bölgesindeki illerin eskisinden daha iyi hale getirilmesi için yüz binlerce konutun inşa edilmesinin yanında altyapının rehabilite edilmesi, ekonomik ve sosyal hayatın canlandırılması gibi alanlarda da çalışmaların devam ettiğini dile getirdi.
Bunun da bütçeye büyük bir yük getirdiğini ifade eden Yılmaz, şunları söyled:
"İlk hesaplamalara göre 104 milyar doların üzerinde bir kaynağın kullanılması gerekiyor. Bu, en gelişmiş dediğimiz ülkeler için bile önemli bir yük. Bütçe üzerindeki yükünü düşünürseniz, 2023 ve 2024'ü topladığımızda deprem ve deprem bağlantılı harcamalara yaptığımız toplam tahsisat 2 trilyon lira civarında. Geçen yılı bugünkü fiyatlara getirirsek, kabaca söylüyorum, küsuratlar değişebilir ama 2,5 trilyon lirayı bu 2 yılda bugünkü fiyatlarla bu alana kaynak tahsis etmişiz."
Yılmaz, bu yükün gelecek 3 yılda da süreceğini ancak 2025'ten başlayarak giderek hafifleyeceğini belirtti.
Söz konusu harcamalara rağmen bütçe açığını, kamu harcamalarını iyi bir noktada tuttuklarına inandıklarını dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:
"Geçen yıl OVP yaparken, 2024 yılı için kamu harcamalarının milli gelire oranı yüzde 26,9 olacak demişiz. Gerçekleşme yüzde 25,4 olacak gibi görünüyor. Dolayısıyla burada çok ciddi anlamda kamu harcamalarında bir düşüş görüyorsunuz. Milli gelir revizyonumuz ise 3 trilyon lira civarında. Bu, milli gelirimizin beklentimizden daha yüksek olacağını gösteriyor. Kamu harcamalarınız ise sadece 124 milyar lira artmış. Yani nominal baktığınızda bir miktar harcama artışı gibi görünüyor ama esasında milli gelire oranladığınızda da milli gelirde daha yüksek bir nominal artış olduğu için, oran düşmüş oluyor. Dolayısıyla kamu harcamalarında ciddi anlamda kontrollü, disiplinli bir yaklaşım sergilediğimizi bu oranda görebilirsiniz."
Gelirler kısmında farklı bir görünüm olduğunu belirten Yılmaz, bu alanda lira bazında artmış göründüğünü ancak kamu gelirlerinin milli gelire oranladığında pek bir değişiklik olmadığını söyledi.
"Şehirlerimizi çok daha güçlü hale getireceğiz"
Yılmaz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un göreve geldiği günden itibaren deprem bölgesinde olduğunu vurgulayarak, bölgenin "dünyanın en büyük şantiye alanı" olduğunu ifade etti.
Afet bölgesinin tasarruf tedbirleri kapsamına alınmadığını da hatırlatan Yılmaz, "Bu afet bağlantılı hadiselere her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. O şehirlerimiz eskisinden bile daha güçlü şekilde yoluna devam edecek. Canları geri getirmek mümkün değil ama şehirlerimizi çok daha güçlü hale getireceğiz." dedi.
Yılmaz, kentsel dönüşümün önemini vurgulayarak, "Özellikle riskli yapıların hızlı bir şekilde dönüştürülmesi, hem can kaybını önlemek anlamında hem de ekonomik olarak çok daha düşük maliyetle bu süreçleri yönetmek anlamında çok kıymetli. Afet öncesi yaptığınız 1 liralık harcama afet sonrası sizi 7 liralık maliyetten kurtarıyor." diye konuştu.
"Harcamalarımızın milli gelire oranında ciddi bir gerileme söz konusu"
Kamuda tasarruf paketine aynı zamanda "verimlilik paketi" denildiğini hatırlatan Yılmaz, paketteki verimlilik boyutunun unutulmaması gerektiğini söyledi.
Yılmaz, kaynak kullanmanın ötesinde sonuç odaklı ve verimli şekilde harcamalar yapılması gerektiğine dikkati çekerek, yayımlanan genelgeyle ilk defa güçlü bir izleme sisteminin kurulduğunu bildirdi.
Tasarrufun hem kamu hem özel alana dair bir kültür olması gerektiğini söyleyen Yılmaz, bu kültürün çok daha güçlü bir hale gelmesini ve sürekli olmasını istediklerini belirtti.
Yılmaz, tasarruf tedbirlerinin etkilerine dair de şu ifadeleri kullandı:
"Harcamalarımızın milli gelire oranında, deprem, EYT gibi birtakım yeni harcama unsurlarına rağmen, ciddi bir gerileme söz konusu. Merkezi yönetim bütçe açıklarının milli gelire oranı yüzde 6,4 olacak demiştik. Güncellediğimiz OVP'de bu yüzde 4,9'a düştü, depreme rağmen, EYT'ye rağmen. 1,5 puan civarında öngörülenden daha iyi bir performans sergilemiş olduk. Bu, gerçekten büyük bir başarı."
Tasarrufların devam ettiğini de dile getiren Yılmaz önceliklendirme, odaklanma ve verimliliği artırma anlamında ciddi bir çalışmanın sürdüğünü anlattı.
"Bitmek üzere olan projelere öncelik veriyoruz"
Bilişim ve sanayinin de öncelik verilen alanlar olduğunu aktaran Yılmaz, kamu yatırımlarının da bu anlamda gözden geçirildiğini ve proje bazlı bakıldığını söyledi.
Yılmaz, şunları kaydetti:
"Hangi sektörler öncelikli, kaynaklar daha çok oralara tahsis ediliyor. Proje bazı olarak şöyle bir prensibimiz var. Bitmek üzere olan projelere, belirli bir oranın üzerinde tamamlanmış, bir miktar ekstra çalışmayla bitecek projelere öncelik veriyoruz. Bu da verimliliği artırıcı oluyor. Kamu yatırımlarının enflasyonist etkisini bu azaltır. Sadece harcayıp bir çıktı elde etmediğiniz bir proje, aslında enflasyonist bir etki de yapar. Dolayısıyla projeleri hızla bitirip bunların hizmet üretmesini sağladığınızda bu, ekonominin genel verimliliğini ve enflasyonun düşmesine de katkı sunan bir anlayış. Yine yatırım programımızda böyle bir anlayışla hareket ediyoruz."
(Sürecek)