Haberler
Netanyahu'dan orduya Orta Doğu'yu cehenneme çevirecek talimat: Yoğun savaşa hazırlanın

Netanyahu'dan orduya Orta Doğu'yu cehenneme çevirecek talimat

Türkiye sınırında kritik gelişme: Muhalifler, ikinci büyük kenti ele geçirmek üzere

Türkiye sınırında kritik gelişme! Muhaliflerin ikinci büyük kenti geçirmesi an meselesi

İslam Memiş uyardı: Sadece dolar değil sahte euro da var

Kritik uyarı: Sadece dolar değil sahte euro da var

Fuhuşa zorlanan 17 yaşındaki kızın anlattıkları kan dondurdu: Günde 180 kişi ile birlikte oluyordum

Günde 180 kişiyle birlikte olmaya zorlamışlar

DüzeltmeSaat 14.58'de Yayımlanan "Darbe Girişiminde Kasırga'nın Alıkonulmasıyla İlgili Dava"...

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin davanın sanıklarından Süleyman Selek, alıkonulurken Kasırga'nın sağ koluna kendisinin, sol koluna da sanıklardan Ali Hızlı'nin...

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin davanın sanıklarından Süleyman Selek, alıkonulurken Kasırga'nın sağ koluna kendisinin, sol koluna da sanıklardan Ali Hızlı'nin girdiğini bildirerek, "Ambulansa bindirdik. Ellerini bağlamaya çalıştık, 'Gerek yok' dedi, bıraktık. 40-45 dakika yolculuktan sonra Akıncı Üssü'ne götürdük. Burada Burhan Özdil ve bir kişi, içeriye götürdüler. Sonra Özdil gelerek şahsın Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri olduğunu ifade etti." dedi.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi kampüsü içindeki mahkeme salonunda görülen davanın bugünkü duruşması, suç tarihinde "binbaşı" rütbesiyle Kara Kuvvetleri Hareket Başkanlığı NATO Plan Subayı olarak görev yapan Süleyman Selek'in savunmasıyla başladı.

İddianamede, Kasırga'nın koluna girerek zorla ambulansa bindiren iki kişiden biri olduğu ve ambulansla Akıncı Üssü'ne gittiği bildirilen Selek, "İddianamedeki hususları reddediyorum." diyerek başladığı savunmasında, suç tarihinde hamile eşinin rahatsızlığı nedeniyle hastaneye gittiğini, birliğine döndüğünde sanıklardan eski binbaşı Ali Hızlı'nın aradığını, içeri girince görüştüğü Hızlı'nın, "Bu gece tatbikat olacak. Sen de buna dahilsin." dediğini anlattı.

Hızlı'nın, 23.30'da, sanıklardan Sicil Kıdem Şube Müdürü Albay Ertuğrul Yavuz'un Dikmen'deki evinin yakınlarında buluşarak, Muhafız Alayına gideceklerini söylediğini bildiren Selek, evin yerini bilmediğini söylemesi üzerine kendisini Milli Kütüphanenin yakınlarından alacaklarını belirttiğini kaydetti.

Selek, akşam dışarıda yemek yiyecek bir yer bakarken, Hızlı'nın kendisini arayarak, "tatbikatın erken saate alındığını" söylediğini bildirdi.

Kendisini almalarının ardından üç araçla Muhafız Alayına gittiklerini belirten Selek, buranın girişinde sanıklardan Ertuğrul Yavuz'un görevlilere, "Koruma tatbikatı" dediğini aktardı.

"Yavuz, ordunun yönetime el koyduğunu söyledi"

Selek, "İçeride, revirin oraya gittik. Personel, bizi gazino tarzı bir yere götürdü. Bu sırada uçak sesleri geliyordu. Ertuğrul Yavuz, gidip geldikten sonra ordunun yönetime el koyduğunu, bir şahsın Akıncı Üssü'ne götürüleceğini söyledi." diye konuştu.

O sırada Muhafız Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış'ı da gördüğünü, ardından alay içinde bir başka yere gittiklerini ifade eden Selek, burada, sanıklardan Haydar Aktaş'ın gruba, "Ordu yönetime el koydu. Sıkıyönetim komutanlığının emirlerine uyun." dediğini kaydetti.

Selek, "Sivil şahıs için 'Alın' dendi. Şahsın sağ elinden tuttum. Soluna da Ali Hızlı girdi. Ambulansa bindirdik. Ellerini bağlamaya çalıştık, 'Gerek yok' dedi, bıraktık. 40-45 dakika yolculuktan sonra Akıncı Üssü'ne götürdük. Burada Burhan Özdil ve bir kişi, şahsı içeriye götürdüler. Sonra Özdil gelerek, şahsın Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri olduğunu ifade etti." diye konuştu.

Sanık avukatlarının sorusu üzerine Selek, "Kasırga alındığı sırada korumalar yanında değildi, etrafta olabilirlerdi." dedi.

Fevzi Şimşek'in savunması

Suç tarihinde binbaşı rütbesiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel İşlem Daire Olay İnceleme Şubesinde görev yapan ve iddianamede kaçırma olayının Muhafız Alayı kısmına katıldığı belirtilen tutuklu sanık Fevzi Şimşek de savunmasında, soruşturma aşamasında alınan ifadelerindeki kimi yerlerin yanlış olduğunu kaydetti.

İfadelerinde, "FETÖ üyeliğini kabul etmiyorum." dediğini söyleyen Şimşek, "Bu, tutanağa 'FETÖ terör örgütünü kabul etmediğim' şeklinde geçmiş." dedi.

Sanıklardan Burhan Özdil ile görüşmesinde, kendisine "Sen bilirsin, çoluğunu çocuğunu unutma." demediğini kaydeden Şimşek, sanıklardan Ali Hızlı'yı arayarak "tatbikat" olacağından bahsetmediğini savundu.

Şimşek, ifadelerinin altında imzasının olduğuna dikkat çekilmesi üzerine, "4 sayfa ifadeyi 2 dakikada okuyamazdım. Tamamen okuyamadan imzaladım." savunmasını yaptı.

FETÖ/PDY ile kendisinin veya yakınlarının bağı olmadığını, örgütün okullarına, dershanelerine gitmediklerini kaydeden Şimşek, darbe girişimi sırasında hiçkimseyi hürriyetinden yoksun bırakacak eylemde bulunmadığını ifade etti.

Şimşek, "Burhan binbaşı, Tuğgeneral Ali Kalyoncu'nun beni koruma tatbikatında görevlendirdiğini söyledi. Bunun üzerine göreve gittim. Olayları anlayınca kışladan çıkmak için çok çaba harcadım. Alay komutanı izin verdikten sonra eve gittim. Ne firar etmeyi ne de ülkeyi terk etmeyi düşündüm." diye konuştu.

Adem Parlak'ın savunması

İddianamede, Kasırga kaçırılmadan önce yapılan provada ve kaçırma sırasında kullanılan ambulansı ayarladığı öne sürülen ve suç tarihinde Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında tabip binbaşı olarak görev yapan sanık Adem Parlak da FETÖ ile iltisakı bulunmadığını, örgütün okullarında eğitim görmediğini, ByLock kullanmadığını söyledi.

Parlak, 13 Temmuz'da askerlerin, "Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış dahili hattan arıyor." dediğini bildirerek, Barış'ın, konuşmada, cuma günü alayda tatbikat yapılacağını ve bazı ambulansların da tatbikatta kullanılacağını söylediğini kaydetti.

Aynı gün Barış ve sonradan sanıklardan eski Albay Ertuğrul Yavuz olduğunu öğrendiği kişinin revire gelerek burayı dolaştığını anlatan Parlak, 15 Temmuz akşamı, İngilizce kursunda bulunduğu sırada, Barış'ın kendisini aradığını ve tatbikat için hemen revire geçmesini emrettiğini kaydetti.

Kurstan çıkarak, denileni yaptığını belirten Parlak, "13 Temmuz'da revire gelen sivil şahıs, askerlerle birlikte buraya geldi. Binbaşı Haydar Aktaş aradı, tatbikatın başladığını, acele etmem gerektiğini söyledi." dedi.

Revire gelen ambulansın önüne oturduğunu, nizamiyelerden birine yakın bir yere gittiklerini, bir kişiyi ambulansa bindirdiklerini anlatan Parlak, bu sırada korktuğunu dile getirdi.

Aynı dakikalarda bir kişinin, TSK'nın yönetime el koyduğunu söylediğini bildiren Parlak, "15 Temmuz'da icra ettiğim faaliyetler, suç teşkil etmeyen eylemlerdir. Kimseyi derdest etmedim. Kasten ve bilerek darbe girişiminin içinde bulunabilecek biri değilim." diye konuştu.

Parlak, çapraz sorgusu sırasında, burada 3 yıldır görev yaptığını ve daha önce koruma tatbikatlarında ambulans kullanılmadığını bildirdi.

Fahri Kasırga'nın derdest edilişini görmediğini, o sırada ambulansın önünde bulunduğunu söyleyen Parlak, "Alınan kişinin Fahri Kasırga olduğunu sonradan öğrendim." dedi.

"Beni ezin öyle geçin"

Kasırga'nın derdest edildiği 25 numaralı nizamiyenin nöbetçi astsubayı Mennan Yeşilbaş da ifadesinde, suç tarihinde nöbetçi olmadığını, kendi isteğinin dışında, komutanının emriyle başkasına ait nöbeti devraldığını öne sürdü.

Olay günü 25 nolu nizamiyeye gelen Fahri Kasırga'nın, "Hiçbirinizi istemiyorum." diye kendilerine kızdığını anlatan Yeşilbaş, ne olduğunu anlayamadıklarını, cesaretini toplayıp Kasırga'nın yanına giderek, "Güvenlik tehdidi varmış efendim" diyebildiğini anlattı.

"Size bu emri kim verdi?" diye soran Kasırga'ya bunun alay komutanının emri olduğunu ilettiğini belirten Yeşilbaş, nöbetçi subay Binbaşı Haydar Aktaş'ı arayarak telefonu Fahri Kasırga'ya verdiğini, Genel Sekreterin, konuşmanın ardından telefonu geri verdiğini, ardından korumalarının "Biz gidiyoruz" diyerek kapıya yöneldiklerini söyledi.

Telefonla görüştüğü Binbaşı Aktaş'ın, "Zor kullan, gönderme. Geliyoruz." emri üzerine araçların önüne geçtiğini belirten Yeşilbaş, güvenlik endişesiyle Kasırga'nın çıkışına izin vermediğini, bu sırada korumalara, "Beni ezin öyle geçin" dediğini aktardı.

Daha sonra Binbaşı Aktaş'ın alay komutanına ait bir araçla geldiğini bildiren Yeşilbaş, bundan sonra hiçbir şeye karışmadığını söyledi.

Yeşilbaş, kendisine verilen emir doğrultusunda, vazife bilinciyle ve Genel Sekreteri koruma içgüdüsüyle hareket ettiğini savunarak, hiç kimseye "Gereğini yapın" şeklinde emir vermediğini, kimseye silah doğrultmadıklarını, silahlarının da boş olduğunu öne sürdü.

Korumaların çıkışını engellemek amacıyla nizamiye kapısına bir araç çekilmesi emrini kendisinin vermediğini savunan Yeşilbaş, bu emrin Aktaş tarafından verildiğini iddia etti.

Sanık Mustafa Deyan da tankçı olduğunu, 2103 yılında beyin kanaması ve kısmi felç geçirmesi üzerine sınıfının değiştirildiğini ve Kara Kuvvetleri Komutanlığında personel sınıfında görevlendirildiğini anlattı.

Olay günü Burhan Özdil'in kendisine Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında gerçekleştirilecek koruma tatbikatına gözlemci olarak katılacaklarını söylediğini belirten Deyan, hasta olduğunu hatırlattığı komutanın "Gözlemciyiz, birşey yapmayacağız." dediğini, araç tahsis edilmediği için iki arkadaşını da alıp akşam lojmanın önünde buluşup özel araçla alaya geçtiklerini söyledi.

Kamuflajlarını Özdil'in emriyle lojmanda giydiklerini belirten Deyan, alayda kendilerine gösterilen yerde beklerken Binbaşı Haydar Aktaş'ın bir ambulansla kendilerini alıp nizamiye tarafına götürdüğünü, rahatsız olduğu için araçtan inip gruptan uzaklaştığını ve bu sırada sivil bir kişinin ambulansa bindirildiğini gördüğünü anlattı.

Tekrar nizamiyeye döndüklerinde üstlerine ayrılmak istediğini defalarca ilettiğini savunan Deyan, saat 03.00 sularında alay komutanının "gidebilirsiniz" talimatıyla alaydan çıktıklarını bildirdi.

Sanık Burak Ercan da Fahri Kasırga 25 nolu nizamiyede beklerken ambulansla gelen ekibin araçtan iner inmez silah doğrulttuğunu, ortamın bu sırada gerildiğini, bundan önce bir çatışma ortamının bulunmadığını savundu.

Kasırga'nın korumalarının ambulansla gelen ekip tarafından etkisiz hale getirilerek tel örgülere dayandırıldığını öne süren Ercan, nizamiyede bulunan askerlerin olaya karışmadıklarını iddia etti.

Korumalarının daha sonra Kasırga'ya götüren ambulansı takip etmek istediklerini belirten Ercan, Binbaşı Haydar Aktaş'ın buna izin vermediğini söyledi.

Adının hiçbir tatbikat listesinde yer almadığını belirten Ercan, terör saldırısı ihbarına kayıtsız kalamadığı için alaya geldiğini öne sürdü.

Duruşma, sanık savunmalarıyla devam ediyor.

Kaynak: AA / Güncel
title