Dünyası Kararan Tuana İçin Maddi Tazminat Yolunu Açan Karar
Tıbbi teşhis ve tedavisindeki gecikme nedeniyle görme yetisini kaybettiği iddia edilen Tuana Alkan için bireysel başvuruda bulunulan Anayasa Mahkemesi, çocuğun maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ihlal edildiğine karar vererek, maddi tazminat ödenmesinin yolunu açtı.
LEVENT KİŞİ - Tıbbi teşhis ve tedavisindeki gecikme nedeniyle görme yetisini kaybettiği iddia edilen Tuana Alkan için bireysel başvuruda bulunulan Anayasa Mahkemesi, çocuğun maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ihlal edildiğine karar vererek, maddi tazminat ödenmesinin yolunu açtı.
Antalya'da 2004'te prematüre doğan ve bir ay hastanede kaldıktan sonra taburcu edilen Tuana'nın karanlığa hapsolması üzerine ailesi hukuk mücadelesi başlattı. Yerel mahkemenin kararını yeterli görmeyerek temyize giden, Danıştay'dan da istedikleri sonucu alamayan Alkan ailesi, başvurdukları Anayasa Mahkemesinin emsal niteliğinde olduğu belirtilen kararıyla az da olsa teselli buldu.
Uzak yol gemi kaptanı Mehmet Cemal Alkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kızı Tuana'nın taburcu edilmesinin ardından gittikleri Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde gözlerinin görmeyeceğinin söylendiğini, bunun kendileri için acı bir sürpriz olduğunu ve ne yapacaklarını şaşırdıklarını belirtti.
Sonraki süreçte avukatları aracılığıyla hukuki mücadele başlattıklarını anlatan Alkan, "Bu mücadelede geçen zaman içinde çok yıprandık. Sonunda adaletin var olduğuna ve tecelli edeceğine inandık. Aldığımız sonuçtan dolayı çok mutluyuz." dedi.
Alkan, verilen kararın kendi durumlarındaki diğer aileler için de emsal olacağına inandığını vurguladı.
Kızlarının 13 yaşında olduğunu ve özel eğitim aldığını ifade eden Alkan, "Aslında atlatılan bir şey yok, acımız ilk günkü gibi taze. 'Bugün şu günden daha iyi olduk.' diyemiyoruz. Her zaman o köz içimizde yanıyor fakat kızımız daha özel bir çocuk ve onu çok seviyoruz. Onun geleceği için ve ayaklarını daha iyi yere basabilmesi için mücadele veriyoruz." diye konuştu.
"Emsal teşkil edecek"
Ailenin avukatı Cengizhan Gököz de söz konusu sonuca Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının kabul edilmesiyle varabildiklerine dikkati çekti.
Çocuğun hayatı boyunca görme engelli olmasına yol açan olayla ilgili başlattıkları hukuk mücadelesinde yerel mahkemelerden alamadıkları sonucu Anayasa Mahkemesine başvurarak alabildiklerini belirten Gököz, "Müvekkillerimize maddi tazminat ödenmesi konusundaki hukuki gerçek ortaya çıkmış oldu." dedi.
Gököz, Anayasa Mahkemesinin kararının ardından müvekkillerine maddi tazminat ödenmesi için yeniden mahkemeye başvuracaklarını bildirdi.
Anayasa Mahkemesinin davalarıyla ilgili verdiği kararın, çocukları prematüre doğan ve görme riski yaşayan aileler için de emsal teşkil edeceğini kaydeden Gököz, şöyle devam etti:
"İdari yargı organlarının da bu Anayasa Mahkemesi kararını, benzer olaylarda emsal alması gerektiğini düşünüyorum. Aileleri de bu konuda uyarıyoruz, haklarını arasınlar. Hekimlerden bebeklerinin sağlık durumuyla ilgili ayrıntılı bilgileri istemeleri gerekiyor çünkü bu husus tıp etiğinin de kuralı. Hekimin hastayı aydınlatması gerekiyor. Uyarı sözlü olarak değil, yazılı ve imzalı olarak yapılmalı."
Ankara'da anneannesinin yanında özel eğitim kurumuna devam eden Tuana, karanlık dünyasını müzikle aydınlatmaya çalışıyor. Okuldan arta kalan zamanlarını piyano çalarak değerlendiren Tuana da Yüksek Mahkemenin kararını sevinçle karşıladığını dile getirdi.
Yargı süreci
Olay nedeniyle çiftin başvurduğu Antalya 1. İdare Mahkemesi, bebeğin hastalığının teşhis ve tedavisinde idarenin ağır hizmet kusurunu gerekli kılacak koşulların bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetti.
Alkan çifti bunun üzerine kararı temyiz etti. Başvuruyu değerlendiren Danıştay 10. Dairesi, yerel mahkemenin kararını kısmen bozdu.
Kararda idarenin uyarı görevini gereğince yerine getirmemesinden kaynaklanan hizmet kusuru nedeniyle meydana gelen manevi zararın tazmin edilmesi gerektiği ancak bebeğin taburcu edildiği tarihte dört haftalık olması nedeniyle göz muayenesi yapılması şeklinde tıbbi bir gereklilik bulunmadığından maddi tazminat koşullarının oluşmadığı kaydedildi.
Mahkeme, bozma kararına uyarak başvuruculara müştereken 30 bin lira manevi tazminat ödenmesine, maddi tazminat talebinin ise reddine hükmetti.
Kararın kesinleşmesinin ardından çift, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Yüksek Mahkeme, başvurucuların Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrasında güvenceye alınan maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar verdi.
Çocuğun görme yetisini tamamen kaybetmiş olduğu dikkate alındığında yalnızca manevi zararın değil, maddi zararın da meydana geldiğinin anlaşıldığına işaret edilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Bu zararın idarenin hizmet kusuru sonucu ortaya çıktığı konusundaki derece mahkemelerinin kabul ve tespitleri dikkate alındığında sadece manevi tazminat verilmesinin ihlalin sonuçlarının giderilmesi bakımından yeterli olmadığı, maddi tazminat da verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Olayda idarenin hizmet kusuru, hekimin bilgilendirme ödevini yerine getirmemiş olması nedeniyle başvurucuların bebeğinin rahatsızlığının zamanında tespit ve tedavi edilememesinden kaynaklanmıştır.
Bu yüzden talep sonucunu etkileyen temel iddiaların gerekçede karşılanmaması nedeniyle derece mahkemesi kararlarının konuyla ilgili ve yeterli gerekçe içermediği kabul edilmelidir."