Dünyada ve Türkiye'de Darbe Yargılamaları Sempozyumu
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş, "Bir daha darbe olmasın, yaşanmasın' diyen herkes önce bireysel olarak demokrat olmaya çalışmalı ve demokrasi kavramını içselleştirmeli" dedi.
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş, "Bir daha darbe olmasın, yaşanmasın' diyen herkes önce bireysel olarak demokrat olmaya çalışmalı ve demokrasi kavramını içselleştirmeli" dedi.
Baş, Hukukçular Derneği'nin ev sahipliğinde İstanbul Üniversitesi'nde düzenlenen "Dünyada ve Türkiye'de Darbe Yargılamaları Uluslararası Sempozyumu"nun "Darbeleri Yargılamanın Tarihi ve Güncel Anlamı" isimli oturumda yaptığı konuşmada, darbe üzerine son yıllarda söylenmeyen hiçbir sözün kalmadığını ancak kavramsal olarak ortak bir tanımın ise yapılamadığını söyledi.
Türkiye'nin darbe geleneğine sahip bir ülke olduğunu ve bunun cumhuriyet öncesine kadar gittiğini anlatan Baş, bütün darbelerde iç ve dış etkenlerin arandığını ancak bu müdahalelerin esas nedeninin demokratik bir kültüre sahip toplum inşa edememek olduğunu ifade etti.
Darbecilerin bugüne kadar yargılanamadığına dikkati çeken Baş, "Bugün herkesten çok demokrat olarak algılanan birçok sol entelektüel, 1960 darbesi ve 1971 muhtırasında herkesten çok alkışlamış adeta gazetelerinde militarist başlıklarla çıkmış, övgü dolu sözlerle teşvik etmişlerdi" diye konuştu.
Her dönem darbe ve darbecileri destekleyen kesimlerin olduğunu belirten Baş, bunların içinde de sadece askerlerin değil üniversiteler, yargı mensupları, medya ve sermaye gücünün de bulunduğunu kaydetti.
Baş, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu çalışmalarından da bahsederek, "Bir daha darbe olmasın, yaşanmasın' diyen herkes önce bireysel olarak demokrat olmaya çalışmalı ve demokrasi kavramını içselleştirmeli" dedi.
Türkiye'nin yeni anayasaya olan ihtiyacına vurgu yapan Baş, Meclis'teki siyasi iradenin yeni anayasa çalışmalarına destek olmasının önemine vurgu yaptı.
Baş, şunları kaydetti:
"Türkiye'deki darbecilerin dünyadaki emsallerinden ayrılan yanı, özellikle askeri müdahalelerin bütün yıpratıcılığına rağmen Türk ordusunun kendisine her zaman 'aranırlık' ve 'imtiyazlı' konumunu kabul ettirmesi konusunda ayrıcalıklı bir yere sahip olduğu söylenebilir. Dünyada darbelerden sonra ordunun iktidarda kalma süresi uzamış, bu süreçte yıpranmışlardır. Bizim ordumuzun darbe yaptıktan en kısa sürede iktidardan sembolik olarak ayrılması yıpranma payını azaltmıştır."
Baş, darbe dönemlerindeki insan hakları ihlallerinin darbelerle yüzleşme kültürünü de zorlaştırdığını dile getirdi.
"27 Mayıs sadece toplum vicdanına mahkum edildi"
Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali, 27 Mayıs'ın ardından darbeye karşı bir işlem yapılamadığını, bu yüzden de 27 Mayıs'ın sadece toplum vicdanına mahkum edildiğini söyledi.
Darbenin ardından bir dönem dedesi eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın da kaldığı Yassıada'yı ve orada yaşananları aktaran Naskali, o yıllarda darbecilerin yargılanmasının da mümkün olmadığını anlattı.
Darbecilerin yargılanmasının ancak güçlü siyasi iktidarlar döneminde olabileceğini ifade eden Naskali, "27 Mayıs darbesinin yargılanması, o yıllarda Türkiye'nin düşünebileceği bir konu değildi, imkansızdı. Darbeyi yargılayacak bir siyasi irade mevcut değildi. Siyasi irade temkinliydi veya sindirilmişti. Darbecilerin nasıl, hangi suçla yargılanacağı bilinmiyordu" diye konuştu.
"Tekrar darbelerin yaşanmaması yeni bir anayasa ile mümkün"
Araştırmacı Erkan Şen ise orduya darbecilik "virüsü"nü bulaştıran müdahalenin 27 Mayıs 1960 darbesi olduğunu belirtti.
"27 Mayıs darbesini diğerlerinden ayıran en önemli özelliği daha orta kademe subaylar tarafından yapılmış olmasıdır" değerlendirmesini yapan Şen, "27 Mayıs'tan sonra amaçlanan bir daha darbe yapacak ortama izin vermemekti" dedi.
Türkiye'nin normalleşme sürecinin 2000'li yıllardan sonra gerçekleştiğini kaydeden Şen, tekrar darbelerin yaşanmamasının da yeni bir anayasa ile mümkün olabileceğini dile getirdi.
Sempozyum öğleden sonra ise "12 Eylül", "28 Şubat" ve "Darbe Yargılamalarını Adalet ve Hukuk Temelinde Sonuçlandırmak" başlıklı oturumlarla devam edecek.