Dünyaca Ünlü Akademisyenler İzü'de Bir Araya Geldi
İSTANBUL Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) ev sahipliğinde düzenlenen ve İslam dünyasına ilişkin konuların üç gün boyunca görüşüldüğü Uluslararası İslam Dünyası Sempozyumu dün yapılan kapanış oturumu ile sona erdi.
İSTANBUL Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) ev sahipliğinde düzenlenen ve İslam dünyasına ilişkin konuların üç gün boyunca görüşüldüğü Uluslararası İslam Dünyası Sempozyumu dün yapılan kapanış oturumu ile sona erdi. CIGA Başkanı Dr. Sami Al-Arian'ın moderatörlüğünde yapılan oturuma konuşmacı olarak İZÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, Georgetown Üniversitesi'nden Dr. John Esposito ve Oxford Üniversitesi'nden Tarık Ramazan katıldı. Kapanış oturumu Küçükçekmece Belediyesi Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'nde yapıldı.
"ÜMMET OLARAK DAYANIŞMA İÇERİSİNDE OLMALIYIZ"
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut yaptığı konuşmada İslam dünyasında iş birliği yapılması gerektiğine değinerek "Ortadoğu ve İslam Dünyası Arap Baharı'ndan beri krizler içerisinde. Eğer ki iyi bir işbirliği dayanışma yapabilirsek, ümmet olarak sosyal ve siyasi çareler bulabilirsek daha iyi noktalara gelebiliriz. Biz İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi olarak İslam dünyasındaki sorunları çözmek adına çalışıyoruz" diye konuştu. Prof. Dr. Mehmet Bulut Türkiye'nin son 15 yılda kat ettiği ilerlemelere değinerek bu durumun son yıllardaki hükümetlerle bağlantılı olduğunu belirtti. Prof. Dr. Bulut son olarak sempozyuma katkı sağlayan tüm konuklara teşekkür etti.
"AYAĞA KALKMALIYIZ, ÖZGÜR OLMALIYIZ"
Oxford Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Tarık Ramazan konuşmasında İslam dünyasının birlik olması gerektiğini belirtti ve şunları söyledi, "Burada, ülkenizde şartları yerine getirmeniz, müdahil olmanız lazım. İslam'da milliyetçilik yoktur ya da dar, kısır bir aidiyet fikri yoktur Ülkenizi elbette seveceksiniz ama bütün İslam ümmetinin de eleştirel olması gerekir. İnsanlar hapishanedeyse ve orada olmamaları gerekiyorsa o zaman söylemeliyiz, işkence görüyorlarsa o zaman dile getirmeliyiz. Ayağa kalkmalıyız, özgür olmalıyız. Özgür olmak başkasının aleyhinde konuşma özgürlüğü değil. Kendimize karşı özgür olabilmek, kendi hükümetimize karşı özgür olabilmek, diğerlerine karşı özgür olabilmek. Her zaman cesarete sahip olmalıyız. Eğer cesaretli Müslümanlar olmazsak, ümmet kavramı yeniden canlanmayacaktır."
"AVRUPA VE AMERİKA'DA GÖÇMENLİK KARŞITLIĞI YÜKSELİYOR"
Georgetown Üniversitesi öğretim üyesi Dr. John Esposito, Müslüman dünyası ve Batı arasındaki ilişkiler üzerine yaptığı konuşmada insan hakları üzerine düzenlenen bir rapora değinerek, "Rapora göre 9 yıl içinde küresel haklarda ve insan haklarında çok büyük bir düşüş gözlendi, şu anda demokrasi ve insani sistemler tehdit altındadır. 2000'li yılların başından beri Müslümanlar iyilik, özgürlük istediler, sonra ne oldu kaç tane ülkede bunu görüyoruz? Avrupa ve Amerika'ya baktığımızda -ki Amerika bir göçmen ülkesidir- bugün Amerika'da göçmenlik karşıtı gruplar görüyoruz, bir başkan var Müslümanlarla ilgili, camilerle ilgili kötü konuşuyor. Avrupa'daki seçimlerde göçmen karşıtı partilerin yükselişini görüyoruz. Göçmenlik karşıtı partiler yükseliyor ve ana akım partilere dönüşüyor. Ana akım partiler de geri kalmamak için ortama ayak uydurmaya çalışıyorlar" dedi.
"MÜSLÜMANLARIN ÖNCE İYİ İNSAN OLMALARI GEREKİYOR"
Sempozyum süresince İslam dünyasının kendi iç krizlerinin de konuşulduğunu belirten İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, "Müslümanların önce iyi insan olmaları, sorumluluklarını bilmeleri, sorumluluklarını üstlenmeleri yani kendi evlerinin önünü süpürmeleri gerektiği, kendi sorunlarını kendi içlerinde önce tartışmaları ve çözümlerini kendilerinin bulması, sorumluluklarının en büyüğünün bu olduğu üzerinde duruldu. Buradan hareketle üniversitelere, iş adamlarına, siyaset bilimcilere, siyasetçilere, bütün sivil toplum örgütlerine bu anlamda düşen görevler üzerinde duruldu. Bizim teorik olarak çalıştığımız şeylerin bundan sonra uygulamaya geçmesi gerekiyor. Bireysel düzeyde bir misyon birliği, vizyon birliği ve eylem birliğinin olması gerekiyor. İslam dünyasının entellektüel beyinlerinin, üst beyin takımının, belli konularda asgari müştereklerde birleşmesi ve toplumu harekete geçirmesi ve bunun ötesinde genç nüfusun özellikle iyi eğitilmesi, kadınların iyi eğitilmesi, kadınların sosyal ve ekonomik hayatta daha aktif hale gelmesi ve bütün toplumun bilinçlendirilmesi, toplumun sorumluluğunu üstlenerek her yönden daha aktif düzeyde sorunlara katılması konuları konuşulmuş oldu" dedi.
"HRİSTİYANLAR, YAHUDİLER, MÜSLÜMANLAR 500 YIL BURNU BİLE KANAMADAN YAŞADI"
Sempozyum kapsamında dünyada yaygınlaşan İslamofobi konusu da tartışıldı. İslamofobinin Batı'da hala çok önemli bir sorun olduğunu belirten Prof. Dr. Bulut, bu konuda şunları söyledi, "İslamofobi İslam'ı kötü gösterme, olduğundan farklı gösterme durumu. İslam'ın güzel yüzünün gösterilmesi noktasında Türkiye'nin çok iyi bir örnek olabileceği de burada gündeme geliyor. Dolayısıyla bu ekstremizm, yani İslamofobi'nin Batı ülkelerinde oluşmasında Müslümanlar tarafından boyutu olduğu gibi Batı'da da art niyetli yaklaşımlar var. Bütün bunlar içinden çıkmak için bizim bu coğrafyada çok muazzam bir birikimimiz var. Osmanlı medeniyeti bir hoşgörü medeniyetiydi. Osmanlı medeniyetinde Yahudiler, Hristiyanlar, Müslümanlar yıllarca bir arada yaşadı. Beytü'l Makdis'de, Kudüs'de Müslüman, Yahudi, Hristiyan 500 yıl kimsenin burnu bile kanamadan bir arada yaşadı. Balkanlar'da ve Anadolu'da da aynı şekilde. Osmanlı'nın çözülmesinden, Osmanlı'nın durdurulmasından sonra bütün buralarda gözyaşının ve kanın durmadığını görüyoruz. Dolayısıyla bu anlamda İslam'ın o gerçek yüzünün de daha iyi anlaşılması, Müslümanlar tarafından iyi temsil edilmesi, gerçeğin ortaya konulması gerekiyor. Batı'da ortaya çıkan bu stratejilere karşı daha uyanık olması gerekiyor" dedi.
3 gün süren ve dünyaca ünlü akademisyenleri bir araya getiren sempozyum bu oturumla sona erdi. Oturum sonunda CIGA Başkanı Sami Al-Arian tüm katılımcılara hediye takdim etti.
- İstanbul