Dünya İnsani Zirvesi
Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Siyasi İlişkiler Genel Müdürü Hasan Ulusoy, Dünya İnsani Zirvesi'ne ilişkin, "Demek ki perspektifimiz bir anlam taşıyor ki bu kadar ülke ve diğer paydaşlarla krizlerden etkilenen kesimler buraya geldiler.
Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Siyasi İlişkiler Genel Müdürü Hasan Ulusoy, Dünya İnsani Zirvesi'ne ilişkin, "Demek ki perspektifimiz bir anlam taşıyor ki bu kadar ülke ve diğer paydaşlarla krizlerden etkilenen kesimler buraya geldiler. Bu tabiatıyla farkımızı ortaya koyuyor. İnsani alanda liderliğimizi, düşüncelerimizi, değerlerimizin nasıl taktir edildiğinin de bir anlamda nişanesi olarak görebiliriz." dedi.
Ulusoy, Türkiye'nin ev sahipliği yaptığı Dünya İnsani Zirvesi kapsamında Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından düzenlenen "Türkiye'nin İnsani Yardım Perspektifi" başlıklı oturumda konuştu.
Türkiye'nin insani yardım alanında bir farkının bulunduğunun kesin olduğunu, bakıldığında tarihteki ilk insani zirveye katılımın da bunu açıkça ortaya koyduğunu dile getiren Ulusoy, zirveye henüz resmi olmamakla birlikte yaklaşık 8 bin kayıtlı katılımcının geldiğini aktardı.
Ulusoy, bu zirvenin bir anlamda Türkiye'nin farkını gösterdiğini ifade ederek, "Demek ki perspektifimiz bir anlam taşıyor ki bu kadar ülke ve diğer paydaşlarla krizlerden etkilenen kesimler buraya geldiler. Bu tabiatıyla farkımızı ortaya koyuyor. İnsani alanda liderliğimizi, düşüncelerimizi, değerlerimizin nasıl taktir edildiğinin de bir anlamda nişanesi olarak görebiliriz." diye konuştu.
Her şeyden önce insani yardım perspektifine bakmak için arka plana gidip tarihi incelemek gerektiğini vurgulayan Ulusoy, bu anlamda Türkiye'nin tarih boyunca yardıma ihtiyaç duyan herkese sınır ve gönül kapılarını açtığını anlattı.
Ulusoy, bu anlamda bakıldığında Türkiye'nin bu anlayışı yüz yıllardır geliştirerek günümüze getirdiğini aktararak, son dönemde diplomasiye, dış politikaya da yansıyan bu durumda en önemli unsurun vizyon sahibi bir dış politika ve kapasite artışı olduğunu kaydetti.
İnsani diplomasiyi sadece insani yardıma bağlamamak gerektiğine dikkati çeken Ulusoy, "İnsani diplomasi daha geniş bir kavram. İnsan odaklı, insan vicdanını, onurunu öne çıkaran diplomasi araçları insani diplomasimizin temelini oluşturuyor." dedi.
Ulusoy, böyle bakıldığında Türkiye'nin baştan itibaren bir farkının olduğunun görüldüğünü ifade ederek, şöyle devam etti:
"Kültürel birikim, buna dayalı bir diplomasi ve kapasiteli kurumlar. Üçü bir araya geldiğinde zaten ortaya insani yardım perspektifi çok rahat çıkıyor. Fakat bunun ötesinde insani yardım alanında Türkiye'nin bir önemli farkı daha var, o da Türkiye'nin bir yanda küresel anlamda neredeyse dünyanın her yerine insani yardım yapan bir ülke durumunda olması, diğer yanda ise sınırlarımızdan kaynaklanan sorunlardan dolayı ülkemizde de oldukça fazla 3 milyonu aşkın sığınmacıyı barındırıyor olamamız. Bir anlamda krizlerden etkilenen toplumların yaşadıklarını biliyoruz, bir anlamda da donörlerin yaşadıklarını biliyoruz. Yani insani yardım sisteminin iki yönünü de daha iyi görebiliyoruz. Bu esasen zirve açısından da önemli bir kazanç. Çünkü burada ilk kez bu iki kesim bir araya geldi, çözüm arayışlarında bulunuyor. Bu tabii bizim tecrübelerimizi dünyayla paylaşmamızı daha da kolaylaştırıyor."
Hasan Ulusoy, insani yardım perspektiflerinin öncelikle insan odaklı olduğunu, bunu yaparken de klasik anlamda insani yardım yapmakla kalmadıklarını, gittikleri yerleri kalkındırmaya çalıştıklarını dile getirerek, bunu kalkınma odaklı insani yardım olarak formüle ettiklerini söyledi.
Türkiye'nin insani yardım anlayışının çok paydaşlı bir sistemden oluştuğunu vurgulayan Ulusoy, bunun masa başında değil, pratikte oluşup, gelişen bir yapı olduğunu aktardı.
"Türkiye yardımlarına devam edecektir"
AFAD İyileştirme Daire Başkanı Cengiz Akın da Suriye'de yaklaşık 5 yıldır devam eden insani kriz neticesinde 3 milyon Suriyelinin sınırlardan Türkiye'ye girdiğini hatırlatarak, 10 ildeki 26 kampta 300 bin Suriyeliyi barındırdıklarını söyledi.
Akın, AFAD olarak bu geçici barınma merkezlerindeki Suriyelilerin barınma, gıda, sağlık, eğitim gibi tüm ihtiyaçlarını karşıladıklarını anlatarak, şöyle devam etti:
"Bu geçici barınma merkezlerimizin uluslararası standartların çok üzerinde olduğu bilinerek, dünya kamuoyu tarafından da taktirle karşılanmaktadır. Biz bu hizmetleri verirken yaklaşık 10 milyar dolar gibi bir harcamamız olmuştur. Ülkemiz dünyada dara düşene hiçbir fark gözetmeden, hiçbir proje istemeden yardım elini uzatmaya devam etmektedir. Konu acil yardımdır, bunun bir projesi olmaz. Yapılan yardımlar insana yapılan yardımlardır. Bu kapsamda dünyada sel, deprem, kıtlık, kuraklık, yangın, iç karışıklık olan ülkelerdeki milyonlarca insana yardım elimizi ülke olarak uzatmaktayız. AFAD olarak tüm dünyaya hiçbir ayrım gözetmeden umut oluyoruz, yardım ulaştırıyoruz."
AFAD bünyesinde bulunan tecrübeli insani yardım ekiplerinin yardımları çeşitli yöntemlerle ihtiyaç sahiplerine ulaştırdığını dile getiren Akın, yardımların nasıl yapıldığına ilişkin bilgi verdi.
Akın, son 6 yılda AFAD'ın 5,2 milyar lira acil yardımda bulunduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Dünyada bugün tarihte hiç olmadığı kadar fazla mülteci evlerini, yurtlarını terk ederek başka ülkelere sığınmak zorunda kalmışlardır. İnsani yardıma şiddetle ihtiyaç duyan bu insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması ve onlara insan onuruna yakışır bir yaşam sunulması her örgütün, her devletin, her bireyin sorumluluğudur. Dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ve dünyanın her noktasına hiçbir ayrım gözetmeden yardım ulaştıran ülkemiz insani ve vicdani sorumlulukları gereğince yardımlarına devam edecektir. Dara düşenin yanında olacaktır."