Dünya İnsani Zirvesi
Kamu Denetçisi Mehmet Elkatmış, Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin durumuna ilişkin, "Biz seve seve kabul ettik. Bunlara kardeşimiz gibi bakıyoruz.
Kamu Denetçisi Mehmet Elkatmış, Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin durumuna ilişkin, "Biz seve seve kabul ettik. Bunlara kardeşimiz gibi bakıyoruz. Ensar ve muhacir ilişkisinde davranıyoruz. Zorda kalanları görünce ciğerimiz yanıyor." dedi.
Elkatmış, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda " Türkiye'de Bulunan Suriyelilerin Hukuki Durumu ve Suriyelilere Sağlanan Hak ve Hizmetler" konulu panelde dünyanın büyük bir tehdit altında olduğunu belirterek, insan hakları anlamında zor zamanlardan geçildiğini anımsattı.
Bugünkü durumun tarih boyunca yaşanan sıkıntıların çok üstünde olduğunu anlata Elkatmış, buna insanların neden olduğunu söyledi.
Elkatmış, Soğuk Savaş'ın bitmesiyle iyimser bir hava oluştuğunu dile getirerek, "Bu hava 21. yüzyılla beraber tam tersine döndü. Savaşlar devam ediyor. Irak'ta öyle. Teröristler dünyanın her yerinde cirit atıyor. Kendilerince dünyaya nizam vermeye çalışan güvenlik konseyi üyeleri bu konulara duyarsız kalıyor. Suriye nüfusunun yarısı göçmen durumuna geldi. Türkiye'deki mülteci kardeşlerimizin yarısı 18 yaşın altında." diye konuştu.
Barınma merkezlerinde kalan mültecilerin durumlarını sık sık denetlediğini aktaran Elkatmış, mülteci ailelerden her birinini ailesinden en az bir kişi öldüğü bilgisini verdi.
Elkatmış, en önemli şeyin vatan olduğunu dile getirerek, insan için her şeyin başında vatan kavramı geldiğini söyledi. Mülteci hukuku karışıklığına vurgu yapan Elkatmış, sadece Suriyelilerin değil dünyanın her yerinden mültecinin Türkiye'ye geldiğini aktardı.
Elkatmış, Anadolu halkının dünyanın her yerinden gelenlere kucak açtığını ve tarihte bunun birçok örneği olduğunu hatırlattı.
"Ciğerimiz yanıyor"
Türk halkının yardımlarda din, dil ve milliyet ayrımı yapmadığına dair örnekler veren Elkatmış, şöyle devam etti:
"Biz seve seve kabul ettik. Bunlara kardeşimiz gibi bakıyoruz. Ensar ve muhacir ilişkisinde davranıyoruz. Zorda kalanları görünce ciğerimiz yanıyor. Burada emekleri geçen kurumlara teşekkür ediyorum. Bugüne kadar 10 milyar dolar yardımda bulunduk. Sivil toplumun yaptığı yardımlar bunun dışındadır. Mesela İHH 130 ülkede varlar. Reklam yapmıyorum ama harika hizmetleri var. Onların yetim programları var. On binlerce yetimi barındırıyorlar. Su kuyuları açıyorlar."
"Sınıra duvar yaparak çare bulamazsınız"
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Osman Hacıbektaşoğlu, zirvenin Türkiye'de gerçekleştirilmesinin çok önemli olduğunu söyledi.
Dünyada en çok mülteci barındıran ülkenin Türkiye olduğunu anımsatan Hacıbektaşoğlu, "Bu tarihi bir zamandır. Burada ortaya çıkacak sonuçlar ve eylemler göçmenler için hayırlı neticeler doğuracaktır. 2011 Mart döneminde Türkiye'ye büyük göçler başlamıştır. İnsanlar can korkusuyla göç ettiler. Türkiye'de 2 milyon 750 bini Suriyeli olmak üzere 3 milyon mülteci vardır. Türkiye ilk günden beri açık kapı politikası gütmüştür." değerlendirmesinde bulundu.
Hacıbektaşoğlu, Türkiye'nin 10 milyar dolara yakın harcama yaptığını dile getirerek, kamunun yanı sıra sivil toplumla beraber Türkiye'nin söz konusu durumla mücadele ettiğini kaydetti.
Dışarıdan gelen yardımların sınırlı olduğunu anlatan Hacıbektaşoğlu, iyi niyetle yapılan bütün çalışmaları takdir ettiklerini söyledi.
Hacıbektaşoğlu, insanlığın bundan sonra duruma farklı bakacağını ifade ederek, Türkiye'nin düzensiz göçü önlemek için çaba sarf ettiğini anlattı.
Denizlerde kurtarılan mültecilerin durumunu anımsatan Hacıbektaşoğlu, "Duvar yaparak göç konusuna çare bulamazsınız. Bunu bütün toplumların ve devletlerin görmesi lazımdır. İnsanlığı ve insanlık değerlerini öldürmeden bunu yapmak zorundayız." dedi.
"Ülkemle gurur duyuyorum"
Türk Kızılayı Genel Müdür Yardımcısı Alper Küçük de dünyanın en cömert ülkesinin vatandaşı olmaktan gurur duyduğunu söyledi.
Suriye krizinde Türkiye'nin olaya en başından beri insani baktığını belirten Küçük, "Burada Kızılay'ın sınır üstü yardımlarından bahsedeceğim. 2012'den itibaren sınır hattı boyunca sınır yardım merkezleri kurduk. 12 farklı noktada bu merkezlerde personeller gelen yardımları alarak, Suriyeli ihtiyaç sahiplerine sıfır noktasında teslim ediyor." dedi.
Küçük, normal bir krizdeki ortaklıklarını gerçekleştiremediklerini dile getirerek, şunları söyledi:
"AFAD'ın koordinasyonuyla böyle bir yol bulduk. Yardım malzemelerini tampon bölgelerinde yaptık. 2012'den beri bunları sürdürüyoruz. 2012'de 1 milyon ihtiyaç sahibiyle başlayan durum 13,5 insanın yardıma muhtaç hala gelmesiyle devam ediyor. Türkiye'den yardımlarla ulaştığımız insan sayısı 6 milyon. Bu insanların başka yerden yardım alma ihtimali yok. Tek ümitleri Türkiye. Bu nedenle yardımlarda böyle bir yöntem seçildi."
AFAD 1. Hukuk Müşaviri İsmail Yeşil ise "Suriye İnsani Krizinin Etkileri", "Suriyelilerin Hukuki Durumları" ve "Suriyelilere Ülkemizde Tanınan Haklar" başlıklarında bir konuşma gerçekleştirdi.
Panelde Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Grup Başkanı Bayram Yalınsu ile Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Kültürel ve Sosyal İlişkiler Koordinatörü Muhammet Musa Budak da birer sunum gerçekleştirdi.