Dünya Hak İhlalleri Raporu 2013"
Rapordan: "Türkiye, Brezilya ve Mısır gibi ülkelerde yaşanan gelişmelere bakıldığında, toplumsal reflekslerle gerçekleştiği düşünülen olayların, aslında bu ülkelere büyük ekonomik zararlar verdiği görülmektedir.
Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi'nin (UHİM) hazırladığı "Dünya Hak İhlalleri Raporu 2013"te, Türkiye, Brezilya ve Mısır gibi ülkelerde yaşanan gelişmelere bakıldığında, toplumsal reflekslerle gerçekleştiği düşünülen olayların, bu ülkelere büyük ekonomik zararlar verdiğinin görüldüğü belirtildi.
"Siyaset-Hukuk", "Ekoloji", "Sağlık", "Kültür-Sanat", "Ekonomi", "Medya", "Eğitim", "Tarih-Toplum" başlıklarını içeren rapor, UHİM Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Küçük tarafından, Malta Köşkü'nde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.
Raporun "Siyaset-Hukuk" başlığında, ABD'de silah lobisinin dünya üzerinde daha çok savaş olması için elinden geleni yaptığı ve son yıllarda açılan yeni üsler ve askeri takviyelerle ABD'nin yeni rotasının Afrika olduğunun görüldüğü iddia edildi.
Dünyanın pek çok bölgesinde küresel aktörlerin işgal ve askeri müdahalelerinin devam ettiği, bazı bölgelerde iç savaşın tetiklendiği, yerel unsurlar tarafından sürdürülen katliamlara göz yumulduğu kaydedildi. Başta Suriye'de devam eden, yüzbinlerce insanın hayatını kaybettiği, milyonlarca insanın mülteci durumuna düştüğü iç savaş olmak üzere Arakan'dan Doğu Türkistan'a kadar geniş bir coğrafyada küresel aktörlerin "bizzat" sürdürdüğü veya "göz yumarak görmezden geldiği" katliam ve soykırımların devam ettiği ifade edildi.
Raporda, "2013'te Türkiye ve Brezilya'da yaşanan toplumsal hadiselerde bu ülkeleri halka karşı daha özgürlükçü olmaya davet eden ülkelerden İngiltere ve Almanya, aynı tarihlerde kendi ülkelerinde yaşanan olaylarda şiddet kullanmaktan çekinmemiştir. Son 2 yıldır Ortadoğu'da yaşanan 'Arap Baharı' süreci ile bu coğrafyada yeni bir dizayn politikası yürüterek, Arap toplumlarını maniple eden ve dünya devletlerine sürekli demokratikleşme yönünde talimat vermekten çekinmeyen Batı, Mısır'da yaşanan 3 Temmuz Darbesi'nde darbeci vesayete verdiği destekle tutarsızlığını ortaya koymuştur" denildi.
Avrupa'da yabancı kökenlilere karşı her yıl binlerce şiddet eylemi gerçekleştiğine, özellikle Müslümanlara ait ev, işyeri ve araçlar kundaklandığına, aile ölümleri yaşandığına değinilerek, "Eğitimden ticarete, siyasal temsilden bürokrasiye, kültürel hayattan gündelik yaşamın en küçük ayrıntılarına kadar hemen her alanda sistematik bir ayrımcılık yaşanmaktadır. Bütün bu yaşananlar İslamofobi'nin 'İslam korkusu' mu yoksa 'İslam düşmanlığı' mı olduğu sorusunu akıllara getirmektedir" ifadelerine yer verildi.
"Ekoloji" başlığında, çok uluslu şirketler ve gelişmiş devletlerin politikalarının, telafisi mümkün olmayan çevre felaketlerine ve canlı türlerinin yok olmasına yol açtığı, uluslararası anlaşmalarla tohum çeşitliliğinin yok edilmeye, tüm üretici ve tüketicilerin tohum tekellerine muhtaç bırakılmaya çalışıldığı anlatıldı.
Dünyada her yıl yaklaşık 50 milyon hayvanın kozmetik, eğelence, giyim gibi sektörlerin çıkarları için katledildiği, bu katliamların büyük kısmının "hayvan hakları söylemini bir politika olarak benimseyen" Batılı devletlere bağlı küresel şirketler tarafından gerçekleştirildiği kaydedildi.
"Sağlık" başlığında yüzde 95'ine küresel şirketlerin hükmettiği ve karlılık oranı diğer sektörlere göre 4 kat fazla olan ilaç sektörünün çeşitli yöntemlerle hekim ve eczacıları hastalara daha fazla ilaç verme konusunda baskı altına aldığı savunularak, "İlaç firmaları karlılıklarını artırmak için, üretimlerini maliyetlerin düşük olduğu ülkelere taşırken, altyapıları ilaç üretimi için yetersiz olan bu ülkelerde atıklar, çoklu ilaç direnci olan mikropların oluşmasına sebebiyet vermektedir" denildi.
"Sinema endüstrisi, küresel sisteme hizmet etmeye devam etti"
"Kültür-Sanat" başlığında, işgal, iç savaş ve ilgisizlik sebebiyle özellikle İslam coğrafyasındaki kültür mirasının zarar gördüğü, Suriye'deki iç savaş sebebiyle resmi istatistiklere göre 2 milyar dolar değerindeki tarihi eserin yurt dışına kaçırıldığı, ülkedeki müzelerin tahrip edildiği, dünya kültür mirası listesinde yer alan pek çok mekanın yıkıma uğradığı anlatıldı.
Sinema endüstrisinin küresel sisteme hizmet etmeye devam ettiği iddia edilerek, "Özellikle 11 Eylül sonrasında İslamofobik yapımlara yönelen endüstri, 2013'te de bu desteğini devam ettirmiş, Argo, Zero Dark Thirty, Homeland gibi İslamofobik yapımlar Altın Küre, Oscar, ABD Yapımcılar Derneği gibi endüstrinin prestijli ödüllerini toplamıştır" ifadelerine yer verildi.
Ekonomi
"Ekonomi" başlığında, ABD, Çin ve Japonya başta olmak üzere dünya ekonomisinde önemli role sahip devletlerin, ulusal para birimlerinin değerlerini düşük tutmak suretiyle avantaj sağlamaya çalıştığı öne sürülerek, şunlar kaydedildi:
"Türkiye, Brezilya ve Mısır gibi ülkelerde yaşanan gelişmelere bakıldığında, toplumsal reflekslerle gerçekleştiği düşünülen olayların aslında bu ülkelere büyük ekonomik zararlar verdiği görülmektedir. Brezilya'da otobüs biletlerine yapılan zam, Türkiye'de ise Gezi Parkı'ndaki ağaçların sökülmesi gerekçe gösterilerek başlatılan olaylar, her iki ülkede büyük ekonomik zarara sebebiyet vermiş, dış yatırımcı güven kaybına uğratılmış, hisse senetleri büyük değer kaybı yaşamıştır. 17 Aralık'ta başlatılan ve 'yolsuzluk operasyonu' olarak lanse edilen süreç de Türkiye ekonomisine büyük zarar vermiştir. Halkbank üzerinden Türkiye'yi kıskaca almayı hedefleyen bu operasyonun Türkiye'ye maliyetinin 100 milyar doları aştığı resmi ağızlardan telaffuz edilmiştir."
"Küresel medya organları, Mısır'daki sürece sırtını döndü"
"Medya" başlığında başta CNN, BBC, Reuters, El-Cezire olmak üzere uluslararası medya organlarının Türkiye'de yaşanan Gezi Parkı olaylarını yansıtma biçiminin "dezenformasyon" olduğu belirtilerek, "Türkiye ve Brezilya'da yaşanan toplumsal olaylarda manipülatif bir tutum sergileyen medya, İngiltere'de G-8 zirvesi öncesindeki protestolarda ve Almanya'nın Hamburg kentinde gerçekleşen olaylarda güvenlik güçlerinin tavizsiz tutumunu ise görmezden gelmeyi tercih etmiştir. Öte yandan küresel medya organları Mısır'daki askeri darbe ve sonrasında yaşanan kanlı sürece de sırtını dönmüştür" denildi.
"Eğitim" başlığında, Türkiye'de eğitim ve sınav sisteminin son 11 yılda 13 kez değiştiği ve aynı süreçte 5 Milli Eğitim Bakanının görev yaptığı hatırlatılarak, mesleki eğitim veren okulların verimli olamadığı, mesleki eğitim uygulamalarının iş hayatını tanıtmakta yetersiz kaldığı belirtildi.
"Tarih-Toplum" başlığında popülist yaklaşımlar, ilkesiz uygulamalar ve günübirlik çözümlerle toplumsal yapı bozulmaya devam ettiği, özellikle her geçen gün yeni birinin inşasına başlanan AVM'lerin, çarşı kültürünü, toplu konutlarınsa mahalle kültürünü yok ettiği öne sürüldü.
Sosyal medya ve internetin kullanım biçiminin, televizyon dizileri ve popüler kültürün, ahlaki değerleri zafiyete uğrattığı kaydedilerek, son yıllarda giderek artan aile içi şiddetin, yalnızca bireysel zafiyetlerle izah edilemeyeceği, toplumsal yapının bozulması ve aile kurumunun zayıflatılması gibi faktörlerin, aile içi şiddeti körüklediği ve sorunu derinleştirdiği ifade edildi. - İstanbul