Haberler

Dünya Astım Günü

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Türk Toraks Derneği Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Dağlı: "Bugünkü temamız, astımın kontrol edilebilen bir hastalık olduğunu, çocukların ve erişkinlerin kaderi olmadığını, düzgün tıbbi tedaviyle bugünkü tıp olanaklarının astımı kontrol edebildiğini vurgulamaktır" "Astım krizi geçirmemek bir insanlık hakkıdır.

Türk Toraks Derneği Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, astımın kontrol edilebilen bir hastalık olduğunu belirterek, "Bugünkü temamız, astımın çocukların ve erişkinlerin kaderi olmadığını, düzgün tıbbi tedaviyle bugünkü tıp olanaklarının astımı kontrol edebildiğini vurgulamaktır"? dedi.

Dünya Astım Günü dolayısıyla Şişli Belediyesi Konferans Salonu'nda, Türk Toraks Türkiye Alerji ve Klinik İmmunoloji ile Göğüs Hastalıkları derneklerince, Türkiye'de astım hastalığına dikkati çekmek amacıyla basın toplantısı düzenlendi.

Toplantının açılışında konuşan Dağlı, astımın Türkiye için son derece önemli bir kronik hastalık olduğunu belirterek, dünyada 300 milyon astımlı bulunduğunu, bunlardan yılda 250 bininin bu hastalıkla ilişkili bir nedenle hayatını kaybettiğini söyledi.

Dağlı, gelişmiş ülkelerin astımdaki artışı durdurduğunu, düşük gelirli ülkelerde ise artışın devam ettiğini vurgulayarak, "Önümüzdeki 10 yıl içerisinde dünyada toplam astımlı sayısının 400 milyona ulaşacağı hesap edilmektedir. Bu, dünya nüfusuyla oranlandığı zaman o tarihteki dünya nüfusunun 20'de birinin astımlı olacağı hesabını getirmektedir" dedi.

Astımın, nefes darlığı, hırıltı, göğüs sıkışması gibi belirtileri olduğunu ve alevlenmeler sırasında belirtilerin arttığını ifade eden Dağlı, astımın kontrol edilebilen bir hastalık olduğunu, ancak tüm dünyada ve Türkiye'de yeterince teşhis almayan çocuklar bulunduğunu dile getirdi.

"Türkiye'de tahminen 2 milyon astımlı çocuk var"

Dağlı, çocukların bu nedenle tedaviye ulaşamadığını, tedavi gören hastaların tedavilerini düzgün kullanmadığını ve sık alevlenmelerle hastane başvurularının arttığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Bugünkü temamız, astımın kontrol edilebilen bir hastalık olduğunu, çocukların ve erişkinlerin kaderi olmadığını, düzgün tıbbi tedaviyle bugünkü tıp olanaklarının astımı kontrol edebildiğini vurgulamaktır. Türkiye'de tahminen 2 milyon astımlı çocuk var. Henüz teşhis edilmemiş yakınmalarıyla enfeksiyon teşhisleriyle her defasında grip geçirdiği düşünülerek sadece alevlenmelerin tedavi edildiği hastalar var. Ayrıca teşhisi konulmuş ancak tedavisi uygulanmamakta olan hastalar var. Alevlenmelerle hastane başvurularının ekonomik maliyeti çok yüksektir. Tek bir atağın acilde tedavi maliyeti, hastane yatışıyla birlikte 2 bin liraya karşılık gelmektedir. Yıl içerisinde 3-4 defa alevlenme geçiren çocuğun Türkiye'de maliyeti 15 bin lirayı bulabilmektedir. Halbuki düzgün ilaç kullanımı bu atakların engellenmesini sağlamaktadır. Ayrıca çocuğun okul kaybının, çeşitli iştahsızlık ve enfeksiyonlar nedeniyle yaşanan başka komplikasyonların önlenmesini sağlayacaktır."

Astım uzmanı olmayanların hastalıkla ilgili verdikleri önerilerin dinlenilmemesi gerektiğini ifade eden Dağlı, ilaçlardan korkulmaması gerektiğini, kortizon kaygısıyla kullanılmayan ilaçlar nedeniyle astım ataklarının görüldüğünü ve arttığını kaydetti.

Dağlı, kontrolsüz astımın çocuklarda büyümeyi durduracağını belirterek, şöyle devam etti:

"İlaçtan korkmak büyümeyi geriletecektir. Hekiminize güveniniz. İlaç dozlarınızı düzgün kullanınız. Sigara yasakları astım nöbetlerini İstanbul'da yüzde 20 azalttı. Ancak kapalı alanlarda hala sigara içenler var. Türkiye'nin 10'da biri astımlı. Dolayısıyla bu insanların nöbetleri artıyor. İstanbul'un birçok eğlence mekanlarının bulunduğu lüks semtlerinde dört katlı nargile kafeler var. Dört katlı kapalı alan yapıyorsanız kanunu delmek istiyorsunuz demektir. Astım krizi geçirmemek bir insanlık hakkıdır. Kapalı alanda sigara ya da tütün dumanına maruz bırakarak size astım krizi geçirtenler varsa, bunlardan davacı olmak zorundasınız diye düşünüyorum. Lütfen 184 hattına, derneklerimize haber verin, biz sizin için davacı olalım."

"Hastalarımızdan yüzde 30-40'ında obezite mevcut"

Türk Toraks Derneği GARD (Kronik Solunum Hastalıklarına Karşı Küresel İşbirliği) Temsilcisi ve GARD Türkiye Koordinatör Yardımcısı Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu da astımlı her dört hastadan birinin acillere başvurduğunu ve büyük bir kısmının da yatarak tedavi gördüğünü söyledi.

Doğru tedavinin Türkiye'de mümkün olduğunu ifade eden Gemicioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hastalarımız ilaçlarını iyi bir teknikle almalılar. Bunun yanında hastalarımızdan yüzde 30-40'ında obezite mevcut. Bu şişmanlık nedeniyle yanlış tanıya maruz kalıyorlar ya da astımları düzelmiyor. Astımların düzelmesi için bu hastaların zayıflatılması gerekli. Astım hastalarının yüzde 10 hatta 20'si sigara içmeye devam ediyor. Bunları bıraktırıyoruz. Gittikleri yerde kanunun uygulanması için onlar da bizim gibi savaşamıyorlar. Bazı engellenemeyen hava kirliliği ve biber gazı gibi pek çok çevresel sorun mevcut. İşte bunlara dikkati çekerek hastalarımızın nelerden korunacağını ve neler yapmaları gerektiğini tekrar tekrar anlatarak, onların düzgün, rahat bir yaşantısı olmasını sağlamaya çalışıyoruz."

"Çocuklarda hiçbir bitkisel tedavinin etkinliği gösterilmemiş"

Türk Toraks Derneği Çocuk Göğüs Hastalıkları Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Refika Ersu da astım semptomlarının kontrol altına alınmasıyla çocukların normal yaşamlarını sürdürebileceklerine dikkati çekerek, "Bu tedaviler (astım tedavileri) yan etkiler açısından son derece güvenli. Uygun şekil ve sürelerde kullanıldığında çok da başarılı tedaviler" dedi.

Astımlı çocukların tekrarlayan defalar antibiyotiklerle tedavi edilmesinin ve uygun olmayan yüksek dozlarda tedavi almalarının, pratikte karşılaştıkları en büyük sorunlardan olduğunu belirten Ersu, şöyle devam etti:

"Onun için bu çocukların yeterli tanı ve sonrasında da uygun tedaviyi almaları son derece önemli. Hem ekonomik açıdan hem de çocukların ruhsal ve bedensel gelişimlerini sağlamak açısından son derece önemli. Bizim en sık gördüğümüz sorunlardan biri, uygun olmayan alternatif bitkisel tedaviler kullanılması. Bunların birtakım yan etkileri olacağını hiçbir zaman unutmamak lazım. Maalesef çocuklarda hiçbir bitkisel tedavinin etkinliği gösterilmemiş. Onun için çocuklarımızı enfeksiyonlardan koruyalım, grip aşılarını yaptıralım ama onun dışında doktorunuzun önereceği uygun tedavileri kullanalım."

Ersu'nun astım hastası kızı Ada Ersu da bazen öksürerek kustuğunu, o zamanlar sprey ilaçları kullandığını söyledi.

Ada Ersu, "Bu ilaçları kullanmak biraz kolay, biraz zor. Bu ilaçlar beni rahatlatıyor. O zaman daha rahat koşup, oynuyorum. Bazen griplerim uzuyor. Bazen okula gidemediğim oluyor. Ancak fısfısımı kullandığım zaman okula gidebiliyorum. Öksürmeyi sevmiyorum. Çocuklar ilaçlarını doğru düzgün içsinler ve fısfıs yapmaları gerektiğinde yapsınlar" diye konuştu. - İstanbul

Kaynak: AA / Güncel
Türkiye, Somali'de uzay üssü kuracak

Erdoğan müjdeyi verdi! Türkiye o ülkede uzay üssü kuracak

Netanyahu UCM'nin tutuklama kararı sonrası kameralar karşısına geçti tehdit etti

Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı sonrası kameralar karşısına geçti tehdit etti

Bebeğini biberona tiner koyarak öldüren anne çorbasına da çamaşır suyu dökmüş

Bebeğini tiner içirip öldüren anne bununla da yetinmemiş

Nazilli'de sağanak cadde ve sokakları suyla doldurdu, belediye başkanı özür diledi

Sağanak hayatı felç etti! Belediye başkanı sahaya inip özür diledi

title