Dumlupınar'ın Son Tanığı Yaşadıklarını Unutamıyor
NATO tatbikatından dönerken 4 Nisan 1953'te Çanakkale Boğazı Nara Burnu önlerinde İsveç bandıralı "Naboland" gemisiyle çarpışarak batan Dumlupınar denizaltısının hayatta kalan son gazisi emekli Seyir Kıdemli Başçavuş Hüseyin Akış, aradan geçen 65 yıla rağmen yaşadıklarını unutamıyor.
SEZGİN PANCAR - NATO tatbikatından dönerken 4 Nisan 1953'te Çanakkale Boğazı Nara Burnu önlerinde İsveç bandıralı "Naboland" gemisiyle çarpışarak batan Dumlupınar denizaltısının hayatta kalan son gazisi emekli Seyir Kıdemli Başçavuş Hüseyin Akış, aradan geçen 65 yıla rağmen yaşadıklarını unutamıyor.
Türk denizcilik tarihinin en büyük denizaltı faciasından hayatta kalan son kişi 96 yaşındaki Akış, Mersin'in Silifke ilçesindeki evinde yaşamını sürdürüyor.
Sağlık problemleri nedeniyle kızı Nevin Erol'un refakat ettiği Akış, evine astığı gazete küpürleri ve denizaltı fotoğraflarıyla o günleri yad ederken, hayatını baştan sona değiştiren Dumlupınar denizaltısını bir an olsun bile aklından çıkarmıyor.
Akış, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aradan uzun zaman geçmesine rağmen şehit olan 81 arkadaşını unutamadığını söyledi.
NATO tatbikatından dönerken Çanakkale Boğazı'nda kazanın meydana geldiğini anımsatan Akış, "Kulede seyir astsubayıydım. Geminin gidiş geliş yönünü çizerim, yol gösteririm. Yıldızlardan, aydan, güneşten, tepelerden, sahillerden kerteriz alırım, haritanın üzerinde yürütürüm, komutana iletirim. Benimle birlikte 2 seyir astsubayı ve 1 telsiz astsubayı daha vardı." dedi.
Akış, çarpışmanın bir anda gerçekleştiğini belirterek, o anları şöyle anlattı:
"Birden kaportadan su girmeye başladı. Su, 2 askeri alıp denize götürdü. Sol elimle çıkış merdiveninin demirini tuttum. Kolum kopacak gibiydi bu sefer 2 elimle tuttum. Ne zaman geminin içerisi tamamen su doldu, bana sanki birisi 'Hadi yürü git' dedi. Su seviyesi tamamen içeriye dolmuştu. Suyun içinden çıkmak için uğraşıyordum. Yine 'Haydi yürü' der gibi dışarıya çıkma hissi geldi. Bir ara kafamı geminin kaportasına vurdum. Gemiden çıktıktan sonra 90 santime kadar deniz dalgası vardı. O an gemiyi terk ediyorum diye düşündüm."
"Aradan 5 dakika geçti, suda kayboldu gitti"
Çarpıştıkları Naboland gemisinin personeli tarafından kurtarıldığını aktaran Akış, şöyle devam etti:
"Ağırlık yapmasın diye ayakkabılarımı çıkardım. Ayağımı köpek balığı ısırır diye korkudan ağlamaya başladım. 'İmdat imdat' diye bağırdım bizimle çarpışan gemiye. Sandal indirdiler. Bir kişi denizden beni alamadı, bir kişi daha geldi. İkisi beni aldılar gemilerine çıkardılar. Onların gemisinin baş tarafı da çarpışma nedeniyle açılmıştı. Gemiye çıktığımda suya baktım. Denizaltının pervaneleri tamamen suyun üzerindeydi. Aradan 5 dakika geçti, suda kayboldu gitti. 95 metre boyundaki denizaltının görüntüsü kayboldu."
Akış, kazada çok sayıda genç askerin de şehit olduğunu vurgulayarak, "Biz denizaltıyla giderken eski bir tarihi gemi yanmıştı. Belki de 100 metre yükseklikte. 'Durun, durun' diye bağırdılar. Yeni subay mektebini bitirmiş askerler vardı. Geldiler aldık içeriye. 5 gün yaşadılar. Gemi battı 5 gün yaşadılar. Ağlamazsın da ne yaparsın? O genç delikanlılar 5 gün yaşadı." ifadesini kullandı.
Kocaeli'de yapılan anma törenlerine sağlık sorunları nedeniyle bu yıl katılamayacağını aktaran Akış, orada bulunamayacağı için üzgün olduğunu dile getirdi.
Akış, bir kez daha Dumlupınar denizaltısında görev yapma imkanı olsa tereddüt etmeden görevi kabul edeceğini sözlerine ekledi.
Akdeniz'de NATO tatbikatına katılan Dumlupınar, 4 Nisan 1953'te Gölcük'teki Donanma Komutanlığına dönmek için girdiği Çanakkale Boğazı Nara Burnu önlerinde İsveç bandıralı "Naboland" adlı gemiyle çarpışmış, denizaltının güvertesindeki ve köprü üstündeki 5 asker kazadan sağ kurtulurken, dışarıya çıkamayan 81 personel şehit düşmüştü.