DTCF'de "Sanasaryan Koleji ve Sanasaryan Vakfı Davası" konferansı düzenlendi

DTCF'de
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Ankara Üniversitesi (AÜ) Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde (DTCF) "Sanasaryan Koleji ve Sanasaryan Vakfı Davası" başlıklı konferans düzenlendi.

Ankara Üniversitesi (AÜ) Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde (DTCF) "Sanasaryan Koleji ve Sanasaryan Vakfı Davası" başlıklı konferans düzenlendi.

Muzaffer Göker Salonu'nda gerçekleştirilen konferansın açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Ermeni asıllı Rus vatandaşı Mıgırdıç Sanasaryan'ın vasiyetiyle Erzurum'da kurulan Sanasaryan Koleji'nin geçmişi hakkında bilgi verdi.

Prof. Dr. Ünüvar, Ermeni Patrikhanesinin, Sanasaryan Vakfının gelirlerini aktarmaması üzerine ödenek yetersizliği nedeniyle kapanan kolej ve vakfa ait diğer taşınmazların mülkiyetiyle ilgili dava sürecinin bugüne kadar geldiğini ifade etti.

DTCF Dekanı Prof. Dr. İrfan Albayrak, konferansın, fakültenin 90. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında düzenlendiğini belirterek, vakıf mallarının mülkiyeti ve kullanımına ilişkin konuların, hukuki açıdan ele alınacağı konferansta emeği geçenlere teşekkür etti.

DTCF Kafkas Dilleri ve Kültürleri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Birsen Karaca ise Sanasaryan Koleji'nin kurucusu, öğretmen kadrosu, eğitim programı ve gelir kaynakları üzerinde yoğunlaşan çalışmanın, elde edilen bilgiler ışığında uluslararası ve hukuki boyutlara yöneldiğini aktardı.

Bu etkinliğin, Sanasaryan Koleji üzerine yapılacak diğer bilimsel ve hukuki çalışmalar için ilham kaynağı olmasını temenni eden Karaca, konunun bilim ve hukuk dünyasının dikkatine sunulmasının önemli olduğunu belirtti.

"Mazbut vakıf statüsünde"

Konferansa konuşmacı olarak katılan Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Tarihi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gül Akyılmaz, Sanasaryan Vakfının, Rus vatandaşı ve Ermeni asıllı Mıgırdıç Sanasaryan tarafından vasiyet yoluyla kurulduğunu belirtti.

Vakfın 1901 tarihli vakfiyesi ve 1910 tarihli zeylinin (eki) Osmanlı mahkemelerince tescillenmiş durumda olduğunu söyleyen Akyılmaz, vakfın, Erzurum'daki Sanasaryan Mektebi'nde eğitim gören fakir öğrencilerin eğitim, gıda ve giyim masraflarını karşılanması amacıyla kurulduğunu dile getirdi.

Sanasaryan Vakfı üzerindeki hukuki ihtilafın, İstanbul Ermeni Patrikliğinin, 2011'de, İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tapu iptal ve tescil davasıyla başladığını ifade eden Akyılmaz, vakfın 1987 yılından beri Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından mazbut vakıf statüsünde idare edildiğini vurguladı.

Prof. Dr. Akyılmaz, "İstanbul Ermeni Patrikliği, vakfın mülkiyetinin tescil edilmesini talep etti ve iç hukuk yolları tüketildikten sonra 2019 yılında Anayasa Mahkemesine başvurdu. AYM, 2022 yılında verdiği kararla mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmederek davanın yeniden görülmesi için dosyayı yerel mahkemeye gönderdi. İlk derece mahkemesi ise bu kez aksi bir karar aldı ve süreç istinaf mahkemesine taşındı." diye konuştu.

Hukuki statü tartışmaları

Akyılmaz, Sanasaryan Vakfının Osmanlı dönemi vakıf hukukuna tabi hayri bir vakıf olduğunu ve vakfiyesinde belirlenen amaca uygun şekilde kurulduğunu dile getirdi. Cemaat vakfı kavramının Osmanlı döneminde olmadığını, bu kavramın 20. yüzyılda geliştiğini belirten Akyılmaz, Sanasaryan Vakfının bu nedenle cemaat vakfı sayılamayacağını bildirdi.

Prof. Dr. Gül Akyılmaz, 1935 tarihli eski Vakıflar Kanunu'nu gereğince, vakfın yönetiminin (mütevelli) bir makama şart edilmiş olması ve vakfın amacını yerine getirememesi durumunda mazbut vakıf statüsüne alınabileceğini belirtti. Akyılmaz, Sanasaryan Vakfının vakfiyesinde yönetiminin Ermeni Patriği'ne bırakılmış olması ve vakıf amacının ortadan kalkmış olması nedeniyle bu statüye alınmasının hukuka uygun olduğunu belirtti.

Sanasaryan Vakfı davasının, şu an yalnızca Sanasaryan Han için açılmış olsa da davanın kazanılması durumunda vakfa ait diğer taşınmazlar için de benzer davaların açılabileceğine dikkat çeken Akyılmaz, bu kararların Türk hukuk sistemi için emsal teşkil edeceğini dile getirdi. Akyılmaz, bu bağlamda, mahkemelerin "hayri vakıf" ve "cemaat vakfı" ayrımını gözeterek karar vermesinin önemine vurgu yaptı.

Prof. Dr. Akyılmaz, "Bu dava, mülkiyet hukuku açısından kesinlikle haklı olunan bir dava. Sanasaryan Vakfı da Osmanlı hukukuna göre kurulmuş olan hayri bir vakıf. Dolayısıyla mazbut vakıf statüsüne alınmasında hiçbir sakınca yok." dedi.

"Bina Sanasaryan'a ait değil"

Çankırı Karatekin Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Cem Karakılıç ise Ermeni tarihçilere göre, babasının vefatından sonra eğitimine devam edemeyen Rus vatandaşı Mıgırdıç Sanasaryan'ın, bu durumun etkisiyle Anadolu'daki yoksul Ermeni çocuklarının eğitimine katkıda bulunmayı amaçladığını ve Erzurum'da bir okul kurmaya karar verdiğini söyledi. Karakılıç, o dönemde bölgedeki Ermeni çocukları için nitelikli bir ortaokul bulunmamasının bu girişimi destekleyen bir diğer faktör olduğunu belirtti.

Kolejin finansmanına ilişkin açıklamalarda bulunan Karakılıç, okul masraflarının Sanasaryan'ın servetinden karşılandığına dair yaygın görüşün aksine, kolejin ciddi bir gelir kaynağına sahip olduğunu ifade etti.

Erzurum Kongresi'ne de ev sahipliği yapan Sanasaryan Koleji'nin faaliyet gösterdiği binanın Sanasaryan'a ait olmadığını vurgulayan Karakılıç, 1881'de küçük bir konakta faaliyetlerine başlayan okulun, zamanla farklı binalara taşındığını söyledi.

"Bina, vakfa ait değildi"

Karakılıç kolejin Erzurum'daki binasının Sanasaryan Vakfına ait olmadığını belirterek, "1901 yılında kurulan Sanasaryan Vakfının kayıtlarında okul binasıyla ilgili herhangi bir ifade veya ibare yoktur. 1881'de küçük bir konakta kurulan okul, öğrenci sayısı artınca önce Erzurum Piskoposluğuna taşınmış sonra da Hripsime Kız Mektebinin binasına yerleşmişti. Sanasaryan Koleji okul binası için yıllık on bin kuruş kira vermekteydi. Kiranın kime ve ne şekilde verildiğini tam olarak bilemiyoruz fakat binanın Sanasaryan Vakfına ait olmadığını kesin bir şekilde söyleyebiliriz." ifadelerini kullandı.

Karakılıç, kolejin yalnızca Apostolik Ermeni Kilisesi'ne bağlı öğrencilere eğitim verdiğini, Katolik ve Protestan Ermeniler ile Türklerin okula kabul edilmediğini söyledi.

Cem Karakılıç, okuldan mezun olanların bir bölümünün Sanasaryan bursuyla Avrupa'da eğitim gördüğünü, bazı mezunların siyasete atıldığını ve bunlar arasında Erzurum milletvekilleri Armen Garo (Karakin Pastırmacıyan) ve Vartkes Serengülyan'ın bulunduğunu dile getirdi.

"Ermeni metinleri, Türk tezini doğrular nitelikte"

Sanasaryan Koleji ve Vakfıyla ilgili gündeme getirilen iddiaların, Ermenice kaynaklarla çürütülebileceğini belirten Karakılıç, Osmanlı Ermenilerinin 1915 öncesinde ürettiği metinlerin de Türk tezini doğrular nitelikte olduğunu bildirdi. Karakılıç, bu kaynakların incelemesiyle sözde mağduriyet iddialarının ve dezenformasyonların ortadan kaldırılabileceğini ifade ederek, Türk tarihçilerin bu alanda Osmanlı ve Avrupa arşivlerinden yararlandığını ancak Ermenice kaynaklara daha fazla eğilmenin sorunun çözümüne katkı sağlayacağını söyledi.

Kaynak: AA / Serdar Açıl - Güncel
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title