Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Aliağa'daki Tüpraş Rafinerisi'nde patlama

Aliağa'daki Tüpraş Rafinerisi'nde korkutan patlama

Naci Görür Malatya'daki son depremi işaret ederek uyardı: Endişe verici

Son depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

Malatya'nın Doğanşehir ilçesinde 4,6 büyüklüğünde deprem

Malatya'da şiddetli deprem! Sarsıntı çevre şehirlerden de hissedildi

DSP Genel Başkanı Türker: Diyanet İşleri Kapatılırsa Türkiye Bölünür

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, diyanetin kapatılmasını mevcut iktidarın da içten içe istediğini belirterek, "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kapatılmasını istemek demek Türkiye'yi bölmek ve tarikatlara ayrıştırmak demektir" dedi.

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, diyanetin kapatılmasını mevcut iktidarın da içten içe istediğini belirterek, " Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kapatılmasını istemek demek Türkiye'yi bölmek ve tarikatlara ayrıştırmak demektir" dedi. Türker, CHP'nin açıkladığı projenin ise İsmet Paşa'nın 1924 Lozan görüşmelerinde reddettiği kapitülasyonların benzeri olacağını ileri sürdü.

DSP Genel Başkanı Masum Türker seçim gezileri kapsamında geldiği Sivas'ta, Türk-İş'e bağlı Sağlık Çalışanları Sendikası Şubesini ziyaret ederek, yöneticilerle görüştü. Burada taşeron işçiler sorununa değinen Türker, Türkiye'de her seçim döneminde diğer partilerin taşeronluğunu kaldıracağını vaat ettiklerini, ama kendi kazandıkları belediyelerde bile bunu uygulamadıklarını belirterek, bir tek DSP'li belediyelerde taşeronluk sisteminin olmadığını ifade etti. DSP'nin taşeronluk sistemine son vereceğini belirten Türker, "Biz Türkiye'de bu taşeronluk sisteminin kaldırılmasını veya taşeronların çalıştırdığı işçinin özlük haklarını ana firmaya paralel olarak düzenlenmesini istiyoruz. Özellikle taşeronların yer değiştirmesi halinde özlük haklarının korunması noktasında dikkatli olması gerekiyor. Biz taşeronluk sisteminin kaldırılacağını taahhüt ediyoruz. Özel sektör için de özel bir yasal düzenleme yapmayı ön görüyoruz. Taşeron sistemde alınacak asgari ücretin 2 bin liradan aşağı olmamasını gündeme getirdik. Bu taşeronluğu cazip hale getiren sistemi de ortadan kaldırıyor" dedi.

AKP VE CHP'YE GİDEN ÖDÜNÇ OYLAR GERİ DÖNÜYOR

7 Haziran'da yapılacak olan seçimleri dönüm seçimi olarak nitelendiren Türker şöyle dedi: "Gelecek Türkiye'nin 50 yılını etkileyecek. 4 yıl sonra normal zamanında olursa hem belediye, hem genel seçimler hem de Cumhurbaşkanlığı seçimi beraber yapılacak. Şu an da Marmara Bölgesi hariç Türkiye'nin her ilini gezdik. İnsanlar geçtiğimiz seçimde iktidar partisi AKP ile ana muhalefet partisi CHP'ye verdiği ödünç oyları geri alıyor. CHP bize çok saldırıyor, 'oyları bölmeyin' diyor ama onun oylarının önemli kısmı HDP'ye gidecek. Bizim yaptığımız tespitlere göre böyle. HDP'ye gidince 'biz hayır kurumu değiliz' diyorsunuz, biz niye 15 yıldır hayır kurumuyuz, hep bizim oylarımızı alıyorsunuz. Bu sefer seçmen kendi partisine oy verecek. Baraj artık yüzde 10 değil yüzde 3. Para yardımı alma barajı. Bu dönem insanlar biraz daha akılcı, temkinli ve farklı bakıyor. Şu anki gidişata göre, Ak Parti tek başına iktidar olamıyor zaten. Ana muhalefet de olamıyor. Biz barajı aşacağımız inancı ile çalışıyoruz. Bu inancımızın başka itici gücü var. Biz oylarımızın tamamını geri alamasak bile 1 yıl sonra Ak Parti tek başına iktidar olamayınca zaten cumhurbaşkanı erken seçime götüreceğini ilan etti. O halde gelecek sene esas ciddi hesaplaşma ortaya çıkacak. Türkiye'de hırsızlığın, yoksulluğun en üst düzeye çıktığı, hizmetlerin eksik verildiği dönemde insanca yaşamak için güçlü bir Türkiye yaratmak hepimizin görevi. Güçlü Türkiye ancak bütün siyasi görüşlerin parlamentoda temsili ile mümkün olur."

DİYANET İŞLERİ KAPATILIRSA TÜRKİYE BÖLÜNÜR

Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili devam eden tartışmalar konusundaki bir soru üzerine DSP Lideri Türker, Türkiye'de mevcut iktidarın mezhep kavgasını kızıştırdığını iddia ederek şöyle konuştu: "İktidar bunu yaparken bazı partiler Diyanet İşleri Başkanlığı kalksın diye söylüyor. Diyanetin kalkması demek artık camilerin, diyanet işlerinin cemaat ve tarikatların eline geçmesi demektir. Bu da laik Cumhuriyet yapısına aykırıdır ve bu inanılmaz bir bölünme rüzgarı estirecek ve beklenmedik şekilde Türkiye bölünme eşiğine gelecek. Biz buna yatay bölünme diyoruz. Yani insanların mezhep, ırk, cemaat, tarikat, cami şekilde ayrışmasına. O nedenle Diyanet İşleri Başkanlığı devam etmeli, Alevi vatandaşlarımızın talebi olan cemevleri artık diyanet yeri olarak tanınmalı. Bizimle aynı dine inananların inanç farklılıklarını ifa etmek istedikleri yerleri tanımamak doğru değil. Ayrı bir örgütlenmeye gerek yok. Onların da söz sahibi olmasını tanımak gerekir. Böylece diyanetin dini siyasete alet edecek yapısı da ortadan kalkmış olur. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kapatılmasını istemek demek Türkiye'yi bölmek ve tarikatlara ayrıştırmak demektir. İşin ilginç tarafı bu talebi ilk kez gündeme getirenler, bugünkü iktidar temsilcileridir. 1986 ve 1996 yılında gündeme getirenlerden biri Bülent Arınç'tır, Tayyip Erdoğan'dır. İl ilçe başkanlığı dönemlerinde. Onların dile getirme nedeni tarikatlar ve cemaatlar bağlamında ayrıştırmaktı. Şu anda başka partilerin istemesi kötü gibi göstermektedirler. Aslında iktidar partisi de diyanetin kalkmasını içten içe arzu ediyor. Diyanet İşleri üzerinde siyaset yapmanın bir anlamı yok."

CHP'NİN PROJESİ

CHP'nin açıkladığı 'Merkez Türkiye' projesinin doğru bir proje olmadığını ifade eden Türker şunları söyledi: "Merkez projeyi CHP şu an iktidar olmadığı için fazla eleştirmek çok şık ve etik olmaz. Hatırlatma yapmak istiyorum Projenin ana fikri 1924 yılında Lozan görüşmeleri sırasında reddedilince, taleplerden biri tanesi ABD'nin Türkiye'nin sınırlarını tanımama nedenidir. O zaman Amerikan şirketlerine özel imtiyazlar talep edilmiş İsmet Paşa reddetmişti. Şimdi CHP kendisi böyle bir imtiyazı özel vadi ile vereceğini söylüyor. Bu proje anlatıldığı gibi yapılırsa bir zamanlar Kıbrıs'ı İngilizler'e kiralayıp sonra kaybetmemize benzer. Çinlilerin Hong Kong'u İngilizler'e kiralayıp sonra geri almak için yıllarca mücadele etmesine benzer. Bu proje üretim projesi değil maalesef. Lojistik odaklı bir proje. Oysa bu projenin üretim bazlı olması gerekiyor. Mesela bu proje devlet tarafından Sivas'ta demir cevheri işleyecek tesisleri konulmasını kapsıyorsa anlam ifade eder. Yoksa paketleme yapacak bir proje ise Türkiye'de düşünüldüğü gibi de iş yaratmaz. Seçimden sonra tartışılırsa böyle bir projenin Türkiye'ye vereceği zararları tartışırız. Şimdi tartışmak doğru değil. Ama bir hatırlatma yapıyoruz. Bu projeyle yapılmak istenenin Lozan'da İsmet Paşa'nın reddettiği kapitülasyonlardan farkı yok."

BARAJ KONUSU

DSP'nin seçimlerde barajı aşmayı hedeflediğini belirten Masum Türker, şu anda 6 partinin parlamentoya girebileceğini öngördüklerini bunlardan birinin de DSP olduğunu iddia etti. Türker, yüzde 20 oranında, yanı 10 milyon civarında seçmenin oyunu Ak Parti, CHP, MHP ve HDP'ye vermeyi düşünmediğini, yeni yapıları da parlamentoda görme iradesi gösterdiğini dile getirdi. - Sivas

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title