Haberler
Ateşkes sonrası Hizbullah'tan ilk açıklama: Ellerimiz tetikte kalacak

Tarihi antlaşma sonrası Hizbullah'tan ilk açıklama

İsrail Savunma Bakanı Katz: Ateşkes ihlal edilirse güçlü bir şekilde yanıt vermeye hazırız

Dünya rahat nefes aldı derken yeni bir tehdit daha

Türkiye'yi sarsan 'sahte dolar skandalı' büyüyor

Piyasaları altüst eden olayda detaylar ortaya çıktı

Bomba iddia: En düşük emekli aylığı için 3 rakam belirlendi

En düşük emekli aylığı için 3 rakam belirlendi

Doç. Dr. Özdemir: 21.Yüzyıl Bilimi Toplumla Kucaklaşmalı

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

DELSA Global'ın kurucu üyelerinden Doç. Dr. Vural Özdemir, 21'inci yüzyıl biliminin sadece "Neyin keşfi yapıldığına" dair değil "Nasıl bilim yapıldığı" üzerine olduğunu söyledi.

Kanada'nın McGill Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Amerika Seattle şehrindeki Halk Bilimi'ne (Citizen Science) destek veren DELSA Global'ın kurucu üyelerinden Doç. Dr. Vural Özdemir, 21'inci yüzyıl biliminin sadece "Neyin keşfi yapıldığına" dair değil değil "Nasıl bilim yapıldığı" üzerine olduğunu belirtti. 'Nasıl bilim yapmalıyız?' sorusunun cevabının ise bilim tasarımının halka açılması ile verilebileceğinin altını çizen Özdemir, toplumun her kesiminden insanların da bilimsel çalışmaların içinde olması gerektiğini dile getirdi.

Gaziantep Üniversitesi TARGET TTO (Teknoloji Transfer Ofisi) tarafından düzenlenen "21. Yüzyılda Çağdaş Üniversite Teknolojik Bilgi Üretimi ve Kalkınma Nasıl Olacak?" konulu toplantının açılış konuşmasını yapan Gaziantep Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Türkay Dereli, toplumun yararı ve hizmeti için kullanılacak bilimsel araştırma ve çalışmalarda, toplumsal gerçekler ve sahada olanların fikirlerinin göz ardı edilmesinin, elde edilen sonuçların uygulanabilirlik oranını düşürdüğüne dikkat çekti.

Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun ise, üniversitenin kabuğunu kıran, gelişen bir üniversite hüviyetiyle, her geçen gün yeni ufuklara yelken açtığını dile getirdi. Üniversitelerin bilimsel çalışmaların yapıldığı yer olduğu gerçeğinin göz ardı edilemeyeceğini, ancak gelişen çağımızda üniversitelerin artık toplumla iletişim ya da toplumsal dinamikleriyle yakından alakalı bir duruş sergilemesi gerektiğini ifade eden Coşkun şöyle devam etti:

TOPLUMDAN AYRIŞMA OLMAZ

"Biz, yönetim olarak farklı bir üniversite anlayışı ortaya koymak istiyoruz. Bunu da akademik kadromuzla, sizlerle yapıyoruz. Bu durumda bizim toplumdan ayrı, yani toplumdan arınmış, kendi içinde yaşayan organizasyon olamayız. Biz üniversite olarak toplumla iletişim içerisinde olmak zorundayız. Sahadan insanları bilimsel araştırma yapan ekiplerin içine almak zorundayız. Yani, bilimin meteorolojisini kurmak, geleceğe yönelik bilimsel tahminleri yapmakla yükümlüyüz. Bunun için de sahadaki insanların bilimsel çalışmalara katkısını sağlamamız lazım."

Bilimin küresel olduğu, lokal, bölgesel bilimin yanı sıra uluslar arası bilimin de takibinin zorunluluğuna işaret ederek konuşmasına başlayan Doç. Dr. Vural Özdemir, bilimin sadece teknolojik değil, sosyal ve sosyolojik gerçekleri de dikkate alması gerektiğini vurgulayarak, "Sadece teknolojiye yatırım yaparak, teknolojinin sosyal ve ekonomik getirilerinin sağlanması mümkün değildir. Onun için bilimi gözlem istasyonları sayesinde gözlemlemek, inovasyona dayalı olarak yönlendirmemiz gerekir. Aksi takdirde bilim, rotasız olarak gelişir" dedi. Konuşmasında çeşitli konulara ilişkin araştırmalarının sonuçlarını dinleyicileriyle paylaşan Doç. Dr. Vural Özdemir, özellikle kişiye özel ilaç tedavisine yönelik ilginç tespitlerini anlatırken de şunları söyledi:

KİŞİYE ÖZEL OLMAYAN İLAÇLAR FAYDALI OLMAYABİLİYOR

"Bütün ilaç kategorilerine baktığımızda, ilaçların faydalı ve yan etkileri insanlar ve toplumlar arasında çok farklılıklar göstermekte. Bu kişisel farklılıkların nedenlerinin anlaşılması kişiye özel ilaç tedavisinin temelini oluşturmaktadır. İlaç yan etkileri Kuzey Amerika'da ve endüstriyel ülkelerde trafik kazaları, şeker hastalığı ve zatürreden sonra 4. Sırada. Bu nedenle, ilaçların neden, hangi insanlarda faydalı olduğunu, kimlerde yan etkileri olduğunu bilmek çok önemli. Kişiye özel olmayan ilaç tedavisi, dümensiz kullanılan bir araba gibidir. Sosyolojik ve inovasyon olarak bakıldığında bu alan aslında çok ilginç. Çünkü, kişiye özel ilaç tedavisiyle ilgili ilk fikir 1957'de ekim ayı içinde sunuldu. Aradan geçen uzun süreye rağmen, genetik testlere dayalı olarak hali hazırda piyasada çok ilaç yok. Niye bu kadar uzun zaman aldı, bu kadar zaman geçti? Bu soruların cevabını sadece teknolojik faktörlerde değil, aynı zamanda sosyal ve politik faktörlere de irdelemek lazımdır."

GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ ÖNEMLİ BİR MERKEZ

Gaziantep Üniversitesi 'nin birçok alanda olduğu gibi bu alanda da önemli katkı ve çalışmalarda bulunan bir üniversite olduğunu kaydeden Doç. Dr. Vural Özdemir, Gaziantep Üniversitesi'nin bu alanda yapılan ilk çalışmalara imza attığını ifade etti. Bu araştırmaların bir de ekonomik boyutunun bulunduğunu dile getiren Özdemir konuşmasını şöyle tamamladı: "Dünya nüfusunun 1,4 milyarı fakirlik sınırının oldukça altında yaşıyor. Yani günlük gelirleri 1.25 doların altında bir gelirle yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Mikro-kredi ve halka yönelik bilim (Citizen Science) sayesinde bilim tasarımını halka açmak mümkündür dedi. Kişiye özel ilaç tedavisiyle ilgili çalışmalar bu açıdan da çok önemli. Gaziantep Üniversitesi'nin bilimsel çalışmalarında toplumla olan paylaşımını da bu yönüyle değerlendirmek gerekir."

Kaynak: Bültenler / Güncel
title