Haberler

Doç.Dr. Güngöroğlu, "Yağış gelmediği sürece yasakların devam etmesi gerektiğini düşünüyorum"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Doç.Dr. Güngöroğlu, "Yağış gelmediği sürece yasakların devam etmesi gerektiğini düşünüyorum" KBÜ Orman Fakültesi Anabilim Dalı Başkanı Doç.Dr.

Doç.Dr. Güngöroğlu, "Yağış gelmediği sürece yasakların devam etmesi gerektiğini düşünüyorum"

KBÜ Orman Fakültesi Anabilim Dalı Başkanı Doç.Dr. Cumhur Güngöroğlu'dan yangında zarar gören alanlarla ilgili açıklama:

"30 yılda gösterişli bir orman haline gelebilir"

"Tohumlama yeteneği olan yerler kendi haline bırakılacak"

"Bakımlar yoluyla ormanın yangına karşı direncinin artırılmasını söyleyebilirim"

KARABÜK - Karabük Üniversitesi Orman Fakültesi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Cumhur Güngöroğlu, Türkiye'nin en büyük blok ormanlarını içinde barındıran ve Avrupa'nın 100 sıcak noktasından biri olan Karabük ormanlarına giriş-çıkışların yasaklanması kararının yağışların geleceği güne kadar devam etmesi gerektiğini belirtti. Güngöroğlu, Akdeniz ve Ege Bölgesi'nde meydana gelen orman yangınlarında zarar gören alanların da 30 yılda eski haline dönebileceğini kaydetti.

Karabük Üniversitesi Orman Fakültesi Anabilim Dalı Başkanı Doç.Dr. Cumhur Güngöroğlu son günlerde meydana gelen orman yangınlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

İhlas Haber Ajansı muhabirine konuşan Güngöroğlu, maki ve kızılçamın Akdeniz iklimine özgü bir yetişme ortamı bulduğunu belirterek, "Yangına karşı da adaptasyonları yüksek durumda. Hızlı yanabilirler ama hızlı gençleşebilirler. Bu onlara yangına karşı adaptasyon dediğimiz adaptif bir yetenek sağlıyor" dedi.

"Kızılçamın daha uygun olacağı görülüyor"

Akdeniz ve Ege civarında denize yakın alanlarda, Kızılçam ormanları, maki sahaları ve onun türlerinin egemen olduğu sert yapraklı ormanlar olduğunu ifade eden Güngöroğlu, "Oraya başka ağaç türleri getirilmesi zaten imkansız. Çok geniş alanlarda kızılçamın orman ekosisteminde devamlılığını sağlamak için korumanız gerekiyor. Diğer yandan iklim değişikliğine bağlı olarak kuraklıkların artacağını düşünür olursak Kızılçamın daha uygun olacağı görülüyor. Kızılçamın yerine başka bir ağaç getirmeye kalksanız bu ekolojik olarak mümkün değil zaten. Orman ekosistemini devam ettirmek istiyorsanız, ormanlardan sağlanan mal ve hizmetleri devam ettirmek istiyorsanız biyolojik çeşitliliği korumak, erozyonu önlemek gibi fonksiyonları sağlamak istiyorsanız kızılçama devam etmeniz gerekiyor" dedi.

"Tohumlama yeteneği olan yerler kendi haline bırakılacak"

Yangın nedeniyle zarar gören ormanlık alanların eski halini almasının 30 yılı bulabileceğini söyleyen Güngöroğlu, "Yangın sonrasında yapılacak olan en önemli şey yangın alanlarının önce bir yerinin çevrilmesi gerekir. Yanan alanlarda Kızılçamın sahaları belli. Eski haritalarımız var. 10 yılda bir Türkiye'nin orman alanları haritalanıyor. Oradaki kızılçam ormanlarının tohum tutma kapasitesini, tohumlama yeteneğinin yeterli olup olmadığını, yaş, boy ve çap durumuna göre belli oluyor. Tohumlama yeteneği olan yerler kendi haline bırakılacak. Daha önce ilk defa dikilmiş veya arka arkaya yangın geçirmiş alanlara tohum takviyesi gerekebilir. Yeşeren yerler kendi haline bırakılacak. Yeşermesi az olan yerlere tohum takviyesi yapılacak. O da kendi etrafındaki ağaçlardan toplanan tohumlarla. Çünkü bizim orman fidanlıklarında her zaman tohum tutulur ve temin edilir. Hiç fidan çıkmayan yerlere de getirip yetiştirilmiş fidanlar dikilecek" diye konuştu.

Karabük'te de Kızılçam ormanların yer aldığını aktaran Güngöroğlu, "Karabük'ün Soğanlı ve Araç Çayı vadisinin taban ve 400-500 rakımlarına kadar Kızılçam ormanları var. En tehlikeli yanıcı olanları Kızılçam ormanlarıdır. Bunun üzerinde Kızılçam ve Karaçam karışımı başlıyor. Onun üstünde de Karaçam başlıyor. Şunu da söylemek gerekiyor. Çok aşırı bir kuraklık esnasında Karaçam ormanları da yanma riski altında. Karabük'ün geçmiş yangınlarına baktığımızda Kızılçam ormanları tehdit altında. İlk yanacak ormanlar Kızılçam ormanları gözüküyor. Bunlar daha çok Soğanlı ve Araç Çayında vadi tabanlı olduğu için tarımla iç içe alanlarda olduğu için insanla etkileşimi fazla olan ağaçlardır. Fakat ekstrem, mega yangınlar dediğimiz derecede yangınlar oluşursa Karaçam ormanları da yanabilir" şeklinde konuştu.

"Bakımlar yoluyla ormanın yangına karşı direncinin artırılmasını söyleyebilirim"

Yangınların büyümesinin önlenebilmesi için kuruyan otların ve çalıların yaz aylarında temizlenmesi gerektiğini dile getiren Güngöroğlu, "Yerleşim yerleri ve ziraat alanlarıyla orman ara kesim dediğimiz, onların komşu olduğu yerlerde bakımın yapılması gerekiyor. Kuruyan otların, çalıların şeritler halinde temizlenmesi ve yaz boyunca bunların temiz tutulması gerekiyor. Diğerleri ise Kızılçam ormanlarının bakımının yapılması gerekiyor. Kızılçam ağaçlarının odun değeri biraz daha diğer ağaç türlerine göre düşük . Bakımlar yapılarak tepe yangınlarını kıracak aradaki bakımsız çıkarılması gereken kızılçamların çıkarılması ve ormanın bakımlar yoluyla yangına karşı direncinin artırılmasını söyleyebilirim" ifadelerini kullandı.

Karabük'te yağış olmadığı sürece kurak gittiği sürece ormanlara giriş-çıkışların yasaklanması ile ilgili kararın devam etmesi gerektiğini belirten Güngöroğlu şu ifadelere yer verdi: "Yanıcı maddenin nemi artmadığı sürece yangın riski devam edecektir. Yağışlar geldiği sürece sıkıntı azalıyor. Vatandaşların kendi başlarına orman içerisinde ve yakınında ateşle piknik yapmamalarını öneriyorum.

Doç.Dr. Güngöroğlu,
Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel
title
Close