DOÇ. DR. ALTINTAŞ: KİRLİ HAVUZLAR, CİLT HASTALIKLARI İÇİN RİSKLİDİR
TEKİRDAĞ'da Göğüs ve Uyku Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nejat Altıntaş, Marmara Denizi'ndeki müsilaj nedeniyle vatandaşların serinlemek için havuzlara yoğun ilgi göstereceğini belirterek, kirli havuz suyunun çeşitli hastalıklara neden olduğunu söyledi.
TEKİRDAĞ'da Göğüs ve Uyku Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nejat Altıntaş, Marmara Denizi'ndeki müsilaj nedeniyle vatandaşların serinlemek için havuzlara yoğun ilgi göstereceğini belirterek, kirli havuz suyunun çeşitli hastalıklara neden olduğunu söyledi.
Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Göğüs ve Uyku Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nejat Altıntaş, Marmara Denizi'ndeki müsilaj nedeniyle vatandaşların serinlemek için havuzlara yoğun ilgi göstereceğini belirterek, kirli havuz suyunun çeşitli hastalıklara neden olduğunu söyledi. Altıntaş, "Suyu durağan olan havuzlar; havaya ve çevreye açık oldukları için, kolaylıkla kirlenebiliyor ve havuz suyunda mikroplar kolaylıkla çoğalabiliyor. Üst solunum yolu enfeksiyonları ve özellikle dış kulak yolu enfeksiyonları. Kulak ağrısı, dış kulak yolunda şişme, kulak akıntısı ve duyma azlığı ile kendini belli eder özellikle çocuklarda daha sık rastlanıyor. Cilt hastalıkları açısından oldukça risklidir. Mantar ve bakteri enfeksiyonları ise bunlar arasında en sık rastlanılanıdır. Özellikle vajinal mantarlar yaz aylarında büyük bir artış gösteriyor. Özellikle bayanlarda sık görülen idrar yolu enfeksiyonlarına da neden olabiliyor. Sık idrara çıkma, idrarda yanma ve sızlama, bazen kasıklara ve bele vuran ağrılar gelişebiliyor, tifo, kolera, basilli dizanteri, giardia. Çocukluk döneminde ağız yolu ile bulaşan hepatit A, bu suların dışkıyla kirlenmesi sonucu aşılı olmayan çocuklara bulaşabiliyor" diye konuştu.
'BULAŞICI HASTALIKLARI OLAN HAVUZA GİRMEMELİ'
Havuzda bulaşan hastalıklardan korunmak için mutlaka dikkat edilmesi gerektiğinin de altını çizen Altıntaş. "Havuz suyu temiz ve berrak olmalı, havuzun dibi ve havuzun boyalı çizgileri görünmelidir. Havuzun Sağlık Bakanlığı'nın onayladığı mikrobiyolojik testlerinin yapılıp yapılmadığı kontrol edilmelidir. PH değerinin de 7,2 ile 7,6 arasında olmasına dikkat edilmelidir. Havuzda koku olmamalıdır. Havuz yeterli düzeyde klorlanmalıdır. Keskin bir kimyasal kokusu havuz suyunun sirkülasyonunda bir sorun olduğunu ve yetersiz klorlandığını gösterir. Havuza girmeden önce ve sonra mutlaka duş alınmalı, duş alırken mutlaka duş jeli kullanılmalı. Terli vücutla girmemeleri çünkü ter klorla birleşerek vücuda zarar verici bir reaksiyona neden olabilir. Ayaklar mutlaka dezenfekte havuzunda temizlenmeli Su yutulmamalı, burun ve kulak tıkacı kullanılabilir. Havuzdan sonra vücudun nemli bırakılmaması gerekir. İyice kurulanmalı ve mayo değiştirilmeli. Parfümlü tampon kullanılmamalı göz enfeksiyonunu önlemek için sualtı gözlüğü kullanılabilir. Suya girerken bone takılması unutulmamalıdır. Ciltte yara kesik varsa buralar kapatılmalı veya yüzme sonrası antiseptikle iyi temizlenmelidir. Bulaşıcı hastalığı ve ishali olanlar başkalarının sağlığı için havuza girmemelidir" dedi.
'MARMARA'DA HAVUZ DOLULUĞU ARTACAK'
Doç. Dr. Altıntaş, özellikle akciğer hastalarının kapalı havuzlarda uzun süre kalmalarının rahatsızlıklarının aratacağını belirterek, "Özellikle kapalı havuzlarda uzun süre maruz kalınması akciğer hastalığı olan kişilerin rahatsızlıklarının artmasına sebep olmaktadır. Bu rahatsızlıkların başında astım ve kanser gelir. Havuzda özellikle metre karesini alıp 1.5 metrede bir kişi olacak kişi olacak şekilde olmalı. Marmara Bölgesi'nde tabi ki havuzların doluluğu artacak. İnsanlar Marmara Bölgesi'nde denize giremediği için bir doluluk olacak havuzlarda. Tabi o bizim için bir risk faktörü. Bu yıl denize girilmemesi benim ciddi tavsiyem" diye konuştu.
'COVİD-19 SU YOLUYLA BULAŞMAZ'
Covid-19 hastalığının insanlara su yoluyla bulaşabileceği konusunda henüz bir tespitinin olmadığını söyleyen Altıntaş,"Covid-19'a neden olan virüs olan SARS-CoV-2'nin bu yerlerde su yoluyla insanlara bulaşabileceğine dair bir kanıt yok. Virüsün, enfekte bir kişi öksürdüğünde, hapşırdığında veya konuştuğunda salınan solunum damlacıklarıyla çoğunlukla kişiden kişiye yayıldığı düşünülmektedir. Bu damlacıklar, yakınlarda bulunan veya muhtemelen ciğerlerine solunabilecek kişilerin ağızlarına veya burunlarına düşebilir. Virüs ayrıca kontamine bir yüzeyden ellere ve ardından burun, ağız veya muhtemelen gözlere yayılabilir. Enfekte kişiler, semptomları olsun ya da olmasın virüsü yayabilir" ifadelerini kullandı.