Diyarbakır Sınır Karakolunda Dil Tutulmasına Neden Olan Dayak İddiası
Bursa Gemlik'te vatani görevini yapan er Gökhan Kılıç, nöbette annesiyle cep telefonuyla konuşması nedeniyle komutanı tarafından başından miğfer ile vurularak daha sonra yaşımını yitirmesinden sonra bir dayak iddiası da, Ağrı'nın Doğubeyat ilçesi sınır Karalonundan geldi.
Bursa Gemlik'te vatani görevini yapan er Gökhan Kılıç, nöbette annesiyle cep telefonuyla konuşması nedeniyle komutanı tarafından başından miğfer ile vurularak daha sonra yaşımını yitirmesinden sonra bir dayak iddiası da, Ağrı'nın Doğubeyat ilçesi sınır Karalonundan geldi. Diyarbakır'lı er Orhan Öztep cep telefonu bulundurduğu gerekçesiyle bölük komutanı tarafnıdan öldürüsiye dövüldü, dayak sonrası dili tutulan ve aynı zamanda astım hastası olan Öztep 1 ay hava değişimi raporu verilerek evine gönderildi. Anne Muazzez Öztep, oğlunu döven bölük komutanı hakkında gerekli tüm suç duyuruları yapacaklarını dile getirerek, "Ben oğlumu sağlam askere gönderdim onlar ise oğlumu yarı bir halde gönderdiler. Cumhurbaşkanına çağrıda bulunuyorum, bunlar görevden alınsın. Benim canım yandı, başkasının canı yanmasın. Biz çocuklarımızı bu yaşa getirip bunlara teslim ediyoruz. Bu olayın peşini bırakmayacağım"dedi. Diyarbakır'da yaşayan 20 yaşındaki Orhan Öztep, askere gitmek için 19,5 yaşında başvurdu. 3 ay önce Asker alma daire başkanlığı Öztep'in ısrarlı isteğini yerine getirerek vatani görevini yapması için ilk görev yeri Sivas'a gönderildi. Acemi birliğinini Sivas'ta tamamlayan Öztep, daha sonra usta birliği görevi için Ağrı'ya görevlendirildi. Ağrı'ya geldiğinde Doğubezayıt ilçesindeki 3'üncü Hudut Tabur Komutanlığı 12'inci Hudut Bölüğü'nde mesleği olan aşçı olarak görevlendirildiğini anlatan Öztep, burada bir süre kaldıktan sonra, tuşlu telefon kullandığından dolayı bölük komutanı tarafından ceza olarak Üzengili Jandarma Karokolu'na gönderildiğini söyledi. Karakolun bulunduğu bölge yüksek rakımlı olmasıyla kendisinin de astım hastası olduğundan dolayı zaman zaman rahatsızlık yaşadığı ve buradan gitmek isteğini bir kaç gün sonra karakolu ziyaret edecek bölük komutanına iletmeye kararını veren Öztep, başından geçenleri şöyle anlattı:
"Telefonu kullanırken bir uzman çavuş tarafından yakalanmam üzerine bölük komutanı tarafından Üzengilli Jandarma Karakolu'na gönderildim. Karakolun bulunduğu yerin rakımı yüksek olduğundan dolayı nefes almaktan güçlük çekiyordum. Karakol komutanın yanına gidip, zorluk yaşadığımı söyledim. Bana, bölük komutanın 2 gün sonra buraya geleceğini ve ona anlatmamı istedi. Üsteğmen olan bölük komutanı karakolumuza geldiğinde beni yanına çağırdı. Ne sıkıntı yaşadığımı sordu, burada nefes almadığımı, zorluk çektiğimi anlattım. Bunları söylememle elindeki çay bardığını yere fırlattmasıyla beni dövmeye başladı. Hırsını alamamasıyla kafamı duvara vuruyordu. Oradaki asteğmene, bir silah getirmesini istedi. Asteğmen gitmek istememesi üzerine bölük komutanı bunun bir emir olduğunu söyledi. Asteğmen daha sonra silah ve bir şarjör getirdi. Bunun üzerine ben silahı görmemle düşüp bayıldım. Astım krizine girmişim. Bana müdehale edilmesine izin vermedi. Bir süre sonra iki asker tarafından dışarı çıkarıldım. Bölük komutanı oradaki askerlere 'bırakın gebersin' diye sözlerde bulundu. Bir süre sonra kendime gelince bölük komutanın karşısına çıktım. Beni psikyatriye göndeceğini söyledi. 'Git buraya gelme' dedi. Daha sonra psikyatri servisine gittim burada bana ilaç yazılarak 30 gün rapor verildi."
"ASKER GÖRDÜĞÜMDE KORKUYORUM"
Ağabeyi tarafından Doğubeyazıt'tan alınarak Diyarbakır'a getirilen Öztep, buraya geldikten sonra suç duyurusu için gittiği askeri birlikte askerleri görmesi üzerine çok korktuğunu ifade ederek, "Asker gördüğümde çok korkuyorum. Çünkü bölük komutanı beni tehdit etmişti. Ben şimdi asker gördüğümde elim ayağım tutuşuyor. Askeri birliklerin önünde bile geçmiyorum" dedi.
ANNE ÖZTEP, "ASKERE SAĞLAM GNÖDERDİM, ONLAR BANA YARIM GÖNDERDİ"
Anne Muazzez Öztep, oğlunun askere gitmesinin ardından kendisinin İş-Kur bünyesinde çalışmaya başladığını belirterek, "Ben oğlumu sağlam askere gönderdim onlar ise oğlumu yarı bir halde gönderdiler. Cumhurbaşkanına çağrıda bulunuyorum, bunlar görevden alınsın. Benim canım yandı, başkasının canı yanmasın. Biz çocuklarımızı bu yaşa getirip bunlara teslim ediyoruz. Bu olayın peşini bırakmayacağım. Oğlumu askere gönderdim kendim İş-Kur bünyesinde çalışmaya başladım. Oğlumu bu hale koyunlar cezaları bulsunlar"dedi.
Er Orhan Öztep'in dayısı Mustafa Atlı da, "Yetkililerden istediğimiz şu; telefon ile konuşmak yasak ise bunun bir cezası olmalı ve uygulanması gerekir. Hukukta yeri neyse o uygulansın. Telefonla konuştuğu için çocuk bu hale getirilmez. Çocuk akşamları annesinin yanında uyuyor. Asker gördüğü zaman bayılıyor ve korkuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan ve Genel Kurmay'dan istediğim ordu içerisindeki bu çürükleri yani FETÖ uzantılarını temizleyin. Başka bir şey istemiyoruz. Adalet istiyoruz. Çocuğu bu halen getiren kim bilir başka çocuklara neler yapacak. Diyarbakır'da savcılığa suç duyurusunda bulunacağız. Evraklarımızı hazırladık. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı, CİMER ve BİMER'e de yazacağız. Bu işin peşini bırakmayacağız. Başka çocukların da kanına girmesin. Çürükler temizlensin"diye konuştu.
RAPOR, "HASTANIN KONUŞURKEN KEKEMELİK OLDUĞU GÖRÜLDÜ"
Er Orhan Öztep'in dayak iddiasından sonra gönderildiği Doğubeyazıt Devlet Hastanesinden, "uyum bozuklukları" tanısı raporu ile 1 ay hava değişimine gönderildiği belirtilirken, Diyarbakır Selehaddini Eyubi devlet Hastanesinde verilen raporda ise, "Askeri personel olduğu ve bu görevde iken ruhsal baskı gördüğünü beyan eden hasta değerlendirildi. Hastanın konuşurken patlama tarzında konuştuğu ve kekemelik olduğu görüldü. Buna sebep olacak beyinsel kusur olmadığı çekilen beyin tomografisi ile anlaşıldığı, hastanın psikiyatri hekimi tarafından psikiyatrik muayeneye tutulması gerekmektedir ve önerilir. Şuan için hayati riski yok. Basit tıbbı müdahale ile giderilebilir"denildi.