Diyarbakır Askeri Cezaevi Raporu Savcılık'ta
Diyarbakır Askeri Cezaevi Gerçekleri Araştırma ve Adalet Komisyonu tarafından hazırlanan 'Ön Nihai Rapor', Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na teslim edildi.
Diyarbakır Askeri Cezaevi Gerçekleri Araştırma ve Adalet Komisyonu tarafından hazırlanan 'Ön Nihai Rapor', Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na teslim edildi. Komisyon üyesi Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Turgut Tarhanlı, "1980-84 arası dönemde Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde kalan 516 kişiyle konuşuldu. O kişilerin cezaevinde kendilerine uygulanan muaemele ile ilgili tanıklıkları var. Bunun sonucunda klinik psikoloji yöntemleriyle bunun bir travma endeksi ortaya çıkarıldı" dedi.
'78'liler Girişimi' tarafından oluşturulan Diyarbakır Askeri Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu'nca 3 yıldan bu yana çalışmaları devam eden rapor tamamlandı. 'Ön Nihai Rapor' olarak hazırlanan doküman bugün aralarında 78'liler Girişimi'nden Celalettin Can, Komisyon üyesi Nimet Tanrıkulu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Adli Tıp Uzmanı Prof.Dr. Şebnem Korur Fincancı, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Turgut Tarhanlı, Boğaziçi Üniversitesi'nden sosyolog Yard.Doç.Dr. Nazan Üstündağ, Bilgi Üniversitesi'nden Doç.Dr. Murat Peker, Avukat Fikret İlkiz, Doç.Dr. Ozan Erözden, Hasta hakları uzmanı Dr. Mustafa Sütlaş ve Gazeteci Celal Başlangıç'ın bulunduğu heyet tarafından bugün Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı'na teslim edildi.
500'DEN FAZLA MAĞDURLA GÖRÜŞÜLDÜ
Yaklaşık 3 yıllık çalışma sonucu hazırlanan rapor için 500'den fazla mağdurla görüşme yapılarak, 800 saatlik görsel anlatım kaydı elde edildi. Rapor içeriğinde elde edilen ses kayıtlarından 7 bin sayfalık çözüm yapıldığı ve 1980-84 dönemlerinde Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde çıkan olaylara karıştıkları belirtilen çok sayıda ismin tespit edildiği belirtildi. Raporun teslim edilmesi ardından heyet adına açıklama yapan Celalettin Can, hazırlanan raporun 1980-84 yılları arasında Diyarbakır Askeri Cezaevi'ndeki zulmün ve cinayetlerin en kapsamlı belgesi olduğunu öne sürdü. Çalışmanın Türkiye'nin geçmişiyle yüzleşmeye, demokrasiye geçişe, geçiş dönemi adaletine dönük sivil tek tahkikat komisyonu örneği olduğunu belirten Can, şunları söyledi:
"Bu kapsamda yapılan çalışmalar, Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde yaşananların işkence, insanlık dışı muamele, ve insanlara karşı uygulanan onur kırıcı davranışlarla insanlık suçu işlendiği, mağdurlara sistematik olarak işkence uygulandığı, insanlığa karşı suç işlendiği sonucunu ortaya koymuştur. Hazırladığımız raporun yürütülmekte olan soruşturmaya katkısı olacağını düşündüğümüzden yargının değerlendirilmesine sunulmuştur. Biz inanıyoruz ki Diyarbakır Cezaevi gerçeği anlaşılmadan bugün yaşadığımız sorunların hiçbirini çözmek mümkün değildir."
Diyarbakır Cezaevi'nde zulme karar veren, uygulayanlar, bilerek ya da bilmeyerek ortak olanların yargılanmasını istediklerini belirten Can, "Diyarbakır Cezaevi bugüne kadar topladığımız 100 bin imza verenin talebi doğrultusunda 'İnsan Hakları Müzesi'ne dönüştürülmeli. Komisyon çalışmaları Türkiye geçmişiyle yüzleşene, ülkemiz demokratik bir hukuk devleti olana, Kürt halkının ulusal ve demokratik hakları kabul edilene kadar sürecektir" dedi.
TARHANLI: DEHŞETLE KARŞILADIĞIMIZ ANLATIM VE TANIKLIKLARLA YÜZLEŞTİK
Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Turgut Tarhanlı, çalışmanın disiplinler arası bir çalışma olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Adli süreç sonunda ulaşılmak istenen hedef; hukukta maddi gerçektir. Biz maddi gerçeğin ortaya konulmasına katkı sağlamak için farklı disiplinler açısından bir çalışma ortaya koyduk. Bu akademik nitelikte olan bir çalışmadır. Bu komisyon çalışmaları çerçevesinde 1980-84 arası dönemde Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde kalan 516 kişiyle konuşuldu. O kişilerin cezaevinde kendilerine uygulanan muaemele ile ilgili tanıklıkları var. Bunun sonucunda klinik psikoloji yöntemleriyle bunun bir travma endeksi ortaya çıkarıldı. Ortaya konan tabloyu farklı disiplinlerin birikimi üzerinden değerlendirmeye çalıştık. Bu öyle zannediyorum ki adli süreçte değer taşıyan bir çalışmadır. Bu çalışma geliştirilerek sürüyor. Ortaya konacak diğer sonuçlarda yazılı olarak Savcılığın bilgisine sunulacak. Türkiye'de bugün yaşayan vatandaşların büyük kısmı bu gerçeğin farkında değil. Bizler bu konulara aşinalığımız olmasına rağmen, bizim dahi şaşkınlık ve dehşetle karşıladığımız anlatım ve tanıklıklarla yüzleştik. Bu tablo biraz daha yaygınlaştırılmalı. Bu gerçeğin varlığı,yaşanmış olduğu Türkiye toplumu açısından yaygınlaştırılmalı. Bu bizim kendi yakın geçmişimize bakmak, yüzleşmek ve geleceğe bunlardan arınmış bir şekilde ilerlemek açısından önemli bir tecrübe olsa gerek diye düşünüyorum. Bu sadece bir adli süreç değil, toplum olarak bir öğrenme süreci olarak telakki edilmeli."
BAYDEMİR KIRMIZI KARANFİLLERLE KARŞILADI
Diyarbakır Askeri Cezaevi Gerçekleri Araştırma ve Adalet Komisyonu üyeleri Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'i ziyaret etti. Baydemir, komisyon üyelerini makam odası kapısında kırmızı karanfillerle karşıladı. Komisyon üyelerini kabulünde konuşma yapan Osman Baydemir, o dönemdeki trajedinin bütün boyutlarıyla irdelenmesinin çok değerli olduğunu belirterek, "Geçmişimizle yüzleşmediğimiz müddetçe gelecek nesillerde çok büyük sıkıntılar yaşama riskiyle karşı karşıyadırlar. O nedenle bu çabayı hakikate ulaşma çabası olarak değerlendiriyorum" dedi.
Diyarbakır'ın son yüzyılda çok büyük travmalar yaşadığını söyleyen Baydemir, "Aslında gerçek bir yüzleşmeden bahsetmek için neredeyse 20'nci yüzyılın tamamını mercek altına almak lazım. O dönemi, vicdansızlığını bugünkü vicdanımızla mahkum etmemiz gerekir. Geçmişte yaşanan vicdansızlık, travmalar yüzünden bu kent Ermenileri, Süryanileri, Keldani, Ezidiler'ini yitirdi. O günden bugüne değin bir daha barışı yakalayamadı. Yitirdiklerimizi vicdanımızda yaşatmadığımız müddetçe o prangadan kurtulabileceğini sanmıyorum. Umarım bu çaba boşa gitmeyecektir" dedi.
FB,BB(GG/İD) - Diyarbakır