Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Huriye Martı'dan kadın hakları uyarısı
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı, herkesin toplumdaki tüm kadınların haklarını korumak ve şiddet konusunda hiçbir şekilde taviz vermemekle yükümlü olduğunu belirterek, kadına yönelik şiddetin insanlık suçu olduğunu söyledi.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı, herkesin toplumdaki tüm kadınların haklarını korumak ve şiddet konusunda hiçbir şekilde taviz vermemekle yükümlü olduğunu belirterek, kadına yönelik şiddetin insanlık suçu olduğunu söyledi.
Huriye Martı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
İslam'da kadının, Allah'ın huzurunda erkekle eş değer bir varlık olduğunu dile getiren Martı, kadının onurlu, akıllı, yönlendirici ve iyiliklerden sorumlu varlık olarak yaratılmasıyla da kıymetli olduğunun altını çizdi.
Martı, bazı toplumlarda kadının ötelendiğine işaret ederek, Allah'ın ona bahşettiği değerin görmezden gelinmesiyle kadının incitildiğini vurguladı.
Kadın ve erkeğin Allah'ın huzurunda eşit olduğunu belirten Martı, şunları kaydetti:
"Kadın ve erkek, aynı iyiliği yapınca aynı mükafatı kazanan, aynı hatayı yaptığında eşit şekilde cezalandırılan ve Allahu Teala'ya aynı şekilde iman etmek ve kul olmak zorunda olan eş değer iki varlıktır. Bu açıdan toplumumuzu bilinçlendirmek bizim öncelikli hedefimiz olmalıdır. Diğer taraftan kadın ve erkek arasında bir mülkiyet, sahiplik ilişkisi kurmak da aslında çarpık bir zihniyetin ürünüdür. Evli çiftlerde, kadını sanki erkeğin mülkü olmuş gibi algılamak toplumsal bir yanılgıdır. Nikah, eşleri birbirine eşit derecede bağlar."
Martı, Kur'an-ı Kerim'de erkeklere, "Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi kadınların da sizin üzerinizde hakkı var." şeklinde seslenildiğini hatırlattı.
"Kadına yönelik şiddet bir insanlık suçudur"
Ailelerde birbirini saran sarmalayan, koruyan kollayan kadın ve erkek modelinin yaygınlaştırılması gerektiğinin altını çizen Martı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ailelerde güç mücadelesi içine girilen, erkeğin kadının namusundan sorumlu kılındığı ve kadını devamlı baskı altında tutmak zorunda bırakıldığı ortamlar oluşturursak, orada kadın hakları ihlallerinin ortaya çıkması kaçınılmazdır. Biz kadına şiddetle mücadele konusunda, sadece hukuki anlamda değil aynı zamanda ahlaki ve insani anlamda da sorumluyuz. Her birimiz, toplumdaki bütün kadınların haklarını korumak ve şiddet konusunda hiçbir şekilde taviz vermemekle yükümlüyüz. Kadına yönelik şiddet bir insanlık suçudur. Bu suç insanın, büyük bir vebal olarak ahirette karşısına çıkacak bir günahtır. Dolayısıyla bizim toplumumuzu hem dini anlamda hem de hukuki anlamda kadına yönelik şiddet konusunda bilinçlendirmemiz ve kadının daima insan olarak adaleti hakkaniyeti, saygıyı ve merhameti hak ettiğini herkese anlatmamız gerekir."
Kadir Şeker olayından sonra " kadına yönelik şiddete müdahale etmek kişinin kendisine zarar verebilir, başını yakabilir" gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığına işaret eden Martı, bunun kesinlikle doğru bir tavır olmadığına dikkati çekti.
Şiddete müdahalenin tarzını ve niteliğini Hazreti Muhammed'in insanlığa anlattığını anımsatan Martı, şöyle devam etti:
"Hazreti Muhammed, 'Sizden birisi bir kötülük gördüğü zaman onu eliyle engellesin. Eliyle engellemeye gücü yetmezse diliyle engellesin. Diliyle engellemeye de gücü yetmezse, yürekten buğuz etsin, nefret etsin ki bu imanın en asgari şartıdır.' buyurur. Kimi zaman elimizle, dilimizle müdahale edemeyeceğimiz zamanlarda bile toplum olarak bu tarz menfur davranışlara karşı bir duruş sergilemek zorundayız ancak diğer taraftan da bir kadının şiddete uğradığı esnada araya girilmesi, mutlak suretle şiddeti uygulayanın durdurulması şart. Kadir Şeker olayında da eminim ki hak yerini bulacaktır. Burada önemli olan 'bu tarz olaylara müdahale edersen, kendin zarar görürsün. Zarar görmemek için bir kenara çekil ve şiddeti izle' denilemeyeceğini hepimizin bilmesi gerekir."