Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Müftüoğlu'ndan "Kıbrıs" Açıklaması
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Hüseyin Müftüoğlu, Kıbrıs Türklerini Ada'da eşit siyasi ortak olarak görmemekte ısrar eden Rum tarafının Ada'nın doğal kaynaklarının tek sahibi gibi hareket etmekten vazgeçmesini ve geçen yıllarda da tanık olunduğu üzere kapsamlı çözüm çabalarını...
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Hüseyin Müftüoğlu, Kıbrıs Türklerini Ada'da eşit siyasi ortak olarak görmemekte ısrar eden Rum tarafının Ada'nın doğal kaynaklarının tek sahibi gibi hareket etmekten vazgeçmesini ve geçen yıllarda da tanık olunduğu üzere kapsamlı çözüm çabalarını akamete uğratabilecek hidrokarbon faaliyetlerini durdurmasını beklediklerini bildirdi.
Müftüoğlu, Rum lider Nikos Anastasiadis'in ABD'de bir hidrokarbon şirketinin temsilcileriyle yaptığı temaslara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Anastasiadis'in ABD'de 22 Mart'ta, Rum yönetiminin sözde münhasır ekonomik bölgesindeki üçüncü uluslararası ruhsat ihalesine katılan hidrokarbon şirketlerinden birinin yetkilileriyle görüştüğüne dair haberlerin medyaya yansıdığını hatırlatan Müftüoğlu, "Bu temaslar, Güney Kıbrıs Rum yönetiminin hidrokarbon faaliyetlerini Ada'nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türk halkının doğal kaynaklar üzerindeki asli haklarını göz ardı ederek tek taraflı olarak sürdürdüğünü bir kez daha gözler önüne sermektedir." ifadesini kullandı.
Müftüoğlu, Rum tarafının bu bağlamda son olarak 17 Mart tarihli Bakanlar Kurulu toplantısında, üç ayrı hidrokarbon sahası için aralarında söz konusu şirketin de bulunduğu bazı işletmelerle keşif ve üretim sözleşmeleri imzalanmasına onay verdiğini anımsattı.
Bu tutumun, Rum yönetiminin Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye'nin ulaşmak için yoğun çaba sarf etmekte olduğu muhtemel kapsamlı çözümle Ada'da ve Doğu Akdeniz'de ortaya çıkabilecek kazan-kazan temelli ekonomik iş birliği potansiyelini henüz idrak edemediğini gösterdiğini vurgulayan Müftüoğlu, şunları kaydetti:
"Kıbrıs Türklerini Ada'da eşit siyasi ortak olarak görmemekte ısrar eden Rum tarafının, Ada'nın doğal kaynaklarının tek sahibi gibi hareket etmekten vazgeçmesini ve geçtiğimiz yıllarda da tanık olunduğu üzere kapsamlı çözüm çabalarını akamete uğratabilecek hidrokarbon faaliyetlerini durdurmasını bekliyoruz. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki çıkarlarını ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarını korumak için her türlü tedbiri alacağını da bu vesileyle bir kez daha hatırlatıyoruz."