Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu -
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Ne Çanakkale şehitleri, Ne Halepçe şehitleri nede Filistin şehitleri hiçbir zaman unutulmayacak" dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Ne Çanakkale şehitleri, Ne Halepçe şehitleri nede Filistin şehitleri hiçbir zaman unutulmayacak" dedi.
Partisi'nin seçim çalışmalarına katılmak üzere Siirt'te gelen Davutoğlu, Siirt Valisi Ahmet Aydın tarafından öğretmenler evinde verilen yemeğe katıldı.
Kamu Kurum ve STK temsilcilerin yoğun katılım gösterdiği yemeğin ardından konuşma yapan Davutoğlu, Siirt'te daha önce geldiğini ve geceyi damda yattığını anlatan Davutoğlu, Siirt kendisi için özel yeri olan bir şehir olduğunu söyledi.
Hiç gelmemiş olsan bile Siirt'te özelikle de Tillo'ya İbrahim Hakkı Hazretlerine ve İsmail Fakirullah Hazretlerine bütün bu diyarın köklü kültürüne hayran olmamak mümkün olmadığını belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Bizim kültürümüz medeniyetimiz bu topraklarda kök saldırdı, bunun manevi merkezide yine bu şehirlerde Siirt'te, Van'da, Urfa'da Peygamberler diyarında Evliyalar diyarında, Veyselkarani'nin diyarında buralarda inşa edildi. 2001 yılında Siirtli olan bir öğrencim ile birlikte o zaman akademisyen olduğum için rahat rahat gezebiliyordum. Ailemle birlikte adım adım dolaştık bütün Güneydoğu'yu hayran olamamak mümkün değil Hasankeyf'i gezdiğimizde Tillo'ya gittiğimizde bütün o manevi havanın bu topraklarda nasıl nüfuz ettiğini gördük. Siirt'te bir yaz günü damda yattık. Damdan yatmak öyle sıradan bir şey değil, o tecrübeyi yaşayanlardan biriyim. Aslında damda yattığımızda sadece serinlemiş olmuyorsunuz. Ben uzun süre uyuyamamıştım. Yatıp gök kubbeye doğru yıldızlara baktığımızda uyurken dahi zikir halini yaşıyorsunuz. Rabbinizi sürekli tefekkür halini yaşıyorsunuz. Çünkü o kainatın o büyük kubbenin içinde her birimiz birer zerreyiz."
Bir devleti, devlet yapan şefkat ve kudret olduğunu ifade eden Davutoğlu, şefkati olmayan devletin ve siyasi otoritenin zalimleştiğini kudreti olmayan devlettin de acizleştiğini söyledi.
Bir Evde bir baba şefkati yoksa çocuklarına zulüm edeceğini kudreti ve iradesi yoksa çocuklarına dahi söz geçiremeyeceğini söyleyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Şefkati olmayan bir devlettin yaptığı katliamın yıl dönümündeyiz. Halepçe katlimı, Kudreti vardı Saddam'ın ama şefkati olmadığı için oradaki kardeşlerimize kimyasal silahlarla saldırdı. Bundan yaklaşık 25 yıl önce, kimyasal silahlarla saldırdı ve tarihin görmüş olduğu en acı katliamı yaptı. Orda ölen kardeşlerimiz Kürt kardeşlerimizdi. Akın akın Anadolu'ya geldiler. 500 bin kişi, hepsine sizler kucak açtınız. Halkımız kucak açtı. Şimdi yine şefkati olmayan bir zalim kudretim var düşüncesiyle, Esad aynı zulmü Suriye'de yapıyor. Kendi halkına zulüm ederek onları kimyasal silahlarla öldürüyor. Bizim üzerimize Allah şahittir en büyük vazife oradan gelen bütün mazlum kardeşlerimize kucak açmaktır. Onun için 3 senedir ne kadar eleştirildiğimizi biliyoruz. Kim ne derse desin bizim toprağımıza sığınan kim olursa olsun. Mezhebine, etnik kökenine bakmayız ve zalimden kaçana kucağımızı açarız."
Gelecek hafta 18 Mart Çanakkale destanının 99'nı yıl dönümü olduğuna işaret eden Davutoğlu, Çanakkale'de şehit olanların sadece Türkiye'den olmadığını anlattı.
Çanakkale'de savaşanların hiçbiri ırk mezhep ayrımı yapmaksızın birlikte omuz omuza savaştığını belirten Davutoğlu, Çanakkale'deki ruhu şöyle anlattı:
"Çanakkale'de sadece sınırlarımızın içinde olanlar değil, sınırlarımızın dışında olanlarda omuz omuza İstanbul esaretini korumak, İslam'ın izzetini korumak bu milletin izzetini korumak için bile bile şehadette yürüdüler. Yanındaki şehadet şerbetini içerken yanındaki kardeşinin Türk mü, Kürt mü, Arap mı Arnavut mu ve Boşan mı olduğuna bakmadan ve hepsi son nefesini verirken tek bir şey söylediler. Oda kelimeyi şehadettir. Şimdi bizim dedelerimiz yan yana orada kimisi Üsküpten gelmiş kimisi Yemen'den Irak'tan kiminle karşılaşsam tanıştıklarımın çoğu benim dedem Çanakkale'de derler. Bazıları Türkmen'dir, Bazıları Arap bazıları Kürt'tür. Çoğunun akrabası Çanakkale'de savaşmış. Orda savaşı verenlerin 99'ncı yılını idrak ediyoruz. Onların torunları olan bizlere Sen Türk'sün, sen Kürt'sün sen Arap'sın, sen Arnavut'sun, sen Boşanak'sın diye aramızda böyle duvar örmek istercesine fitne kimin haddinedir. Bizim siyasetimizin esası aynı o damda gökyüzüne bakarken gök kubbede gördüğümüz her bir yıldız. Diğer yıldızla eşit duruyorsa ırkı, mezhebi ve rengi ne olursa olsun her bir adem oğlu Havva kızı o yıldızlar gibi birbirine eşittir."
Mavi Marmara gemisinde şehit düşen İbrahim Bilgen'in gönlündeki aş ateş ile mazlumlarla yardıma gittiğini anlatan Davutoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Burada çok değerli şehidimizin rahmetli İbrahim Bilgen'in ailesinde var. Mavi Marmara şehidi, Allah ona da gani gani rahmet eylesin. Yasin Aktay kardeşim bahsetti dedi ki, 'Rahmetli İbrahim abim 1981'de bir kitap evi açmıştık' dedi. Demek ki kitap evi açarken de, mazlumlara yardıma giderken de gönlünde bir aşk ateşi vardı ki o şehadet şerbetti içti. Ama ne Çanakkale şehitleri, Ne Halepçe şehitleri nede Filistin şehitleri hiçbir zaman unutulmayacak. Biz elimizden geldiğince hangi ırktan ve hangi mezhepten olursa olsun bütün mazlumlara bu aziz milletin fertleri gibi her türlü yardımı yapacağız."
Konuşmasının ardından, Mavi Marmara gemisinde İsrail askerleri tarafından şehit edilen İbrahim Bilgan'in eşi ve oğlu Yusuf Bilgen ile eden Davutoğlu, Ak Parti il teşkilatı tarafından Kültür Müdürlüğü Konferans Salonunda düzenlenen toplantıya katıldı.