Haberler
İsrail ile Lübnan arasında sağlanan ateşkes antlaşması yürürlüğe girdi

Ateşkes başladı! Biden'dan dikkat çeken Türkiye açıklaması

İsrail ile Lübnan arasında sağlanan ateşkes antlaşmasının detayları belli oldu

Tarihi antlaşmanın detayları belli oldu! Gündem yaratacak "gizli madde" iddiası

Ateşkes anlaşması sonrası İsrail'den Lübnanlı sivillere yönelik uyarı

Ateşkesin yürürlüğe girmesi sonrası İsrail'den ilk uyarı

Merkel anılarını yazdı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a uzun bir bölüm ayırdı

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili kısım dikkat çekti

Dinleme Kayıtları Fetö Ile Fbı Arasındaki Bir Işbirliğini Gösteriyor"

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Rıza Sarraf ve Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın ABD'de tutuklanmasının 17 Aralık'ta Türkiye'de yapılamayanın ABD'de yapılma teşebbüsü olduğunu söyledi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Rıza Sarraf ve Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın ABD'de tutuklanmasının 17 Aralık'ta Türkiye'de yapılamayanın ABD'de yapılma teşebbüsü olduğunu söyledi. Kararın hukuki bir dayanağı olmadığını belirten Bozdağ, "Orada bir takım dinleme kayıtları var. Ben buradan da sormak isterim, 'bu dinleme kayıtlarını FBI kendi mi dinlemiş, yoksa başkaları dinleyip de FBI'a mı vermiş?' Bu çok net bir şekilde FETÖ ile FBI arasındaki bir işbirliğini de gösteriyor. Çünkü burada hukuka uygun bir şey yok. Bir kumpas var ve kumpas yapan FETÖ'nün yargı ve emniyet içindeki teröristleri, onlar yapıyorlar ve ondan sonra Türkiye'de hukuk işleyince bu kumpas ortaya çıkıyor" dedi.

TGRT Haber televizyonunda Gündem Özel programında İhlas haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar'ın sorularına cevap veren Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in geçici tutuklanması ya da Türkiye'ye iadesiyle ilgili bir sürenin olmadığına değinerek, "Süreye dair bir tahminde bulunabilmemiz için bunun adli makamlara gönderilmesi lazım. Adli makamlar bir karar verdiği zaman Türkiye'de olduğu gibi o kararın itirazı, temyizi, başka başka yerlerde incelenmesi var. Oralarda geçecek zamana dair belki bir tahmin yapılabilir ama daha o sürecin başına gelmedik. Çünkü dosyalar henüz bakanlıktan adli makamlara gönderilmedi.Biz onlara şunu da söyledik; 'Siz o dosyayı gönderin adli makamlara, onlara ne karar veriyorsa biz o kararı görelim.' Onlar bizim bu talebimize rağmen de dosyaları adli makamlara daha göndermedi. Takip edeceğiz. ABD Adalet Bakanlığı ile yaptığımız görüştüğümde uzmanların bu konuyu tekrar ele alması, bir kez daha kendi aralarında konuşması konusunda mutabakata vardık. Şu anda çalışmalar devam ediyor. Yakın bir gelecekte uzmanlarımız Washington'da ya da Ankara'da tekrar bir araya gelecek. Bunların görüşmeleri devam ediyor, daha netleşmedi. İki ihtimal de mümkün. Biz ikisine de açık olduğumuzu söyledik. Tabi yakın bir geçmişte ABD Dışişleri Bakanı Türkiye'ye geldi. Sayın Cumhurbaşkanımızla, Başbakanımızla, Dışişleri Bakanımızla görüşmeleri oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız ile ABD Başkanı Sayın Trump'ın görüşme durumları söz konusu. O görüşmelerde de ana gündem; FETÖ kurucusu ve yöneticisi terörist Gülen'in geçici tutuklanması, iadesi, faaliyetlerinin kısıtlanması olacaktır. Bu, Türkiye-ABD ilişkilerinde her görüşmenin birinci maddesi olma vasfını sona erene kadar devam ettirecek" şeklinde konuştu.

"RIZA SARRAF VE HALK BANKASI GENEL MÜDÜR YARDIMCISINA DÖNÜK YAPILAN İŞ, 17 ARALIK'TA TÜRKİYE'DE YAPILMAK İSTENİP DE YAPILAMAYANIN ABD'DE YAPILMA TEŞEBBÜSÜDÜR VE HUKUKİ BİR DAYANAĞI YOKTUR"

Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın ABD'de tutuklanmasına ilişkin konuşan Bozdağ, "Türkiye Halk Bankasının yaptığı bütün bankacılık iş ve işlemleri, hem Türkiye'nin ulusal mevzuatına uygundur hem de Türkiye'nin taraf olduğu bankacılıkla ilgili, banklarla alakalı bütün uluslararası sözleşmelerin tamamına da uygundur. Çünkü bankacılık işlemleri sadece mevzuata uygun demekle uygun olmuyor, aynı şekilde ulusal ve uluslararası düzeyde bağımsız denetim kurumları tarafından da denetlenebiliyor ve bankaların bütün işlemlerini gören çok büyük bir mekanizma var. O mekanizmalar da Türkiye'deki Halk Bankasının yaptığı bütün iş ve işlemlerin hem Türk hukukuna, hem uluslararası hukuka uygun olduğunu tescil etmişlerdir. Geçmiş döneme dair de, halen de aynı şekilde mevzuata uygun faaliyetlerini devam ettirmektedir. Bunun altını çizmekte fayda var. ABD'de yürüyen soruşturmaya baktığınızda, soruşturmanın 17 Aralık soruşturmasının ABD'nin New York Eyalet Savcısı tarafından açılan bir soruşturmada, ABD'de yeniden canlandırılmasıdır. Orada çok ilginç bir şey var. O dosyaların içerisindeki bilgilerden bazısı FBI'dan oraya intikal ettiğini ve FBI'ın da bunu doğruladığını iddia ediyor. Türkiye'deki FBI yetkililerinin de bunu teyit ettiğini söylüyor. Orada bir takım dinleme kayıtları var. Ben buradan da sormak isterim, 'bu dinleme kayıtlarını FBI kendi mi dinlemiş, yoksa başkaları dinleyip de FBI'a mı vermiş?' Bu çok net bir şekilde FETÖ ile FBI arasındaki bir işbirliğini de gösteriyor. Çünkü burada hukuka uygun bir şey yok. Bir kumpas var ve kumpas yapan FETÖ'nün yargı ve emniyet içindeki teröristleri, onlar yapıyorlar ve ondan sonra Türkiye'de hukuk işleyince bu kumpas ortaya çıkıyor. Burada netice alamayınca FBI üzerinde bu Amerika'ya gidiyor. Doğrudan FETÖ'cüler ilgili yerlere götürüyorlar. Ben daha önce de söyledim. Bu, FETÖ, FBI, Preet Bharara arasındaki bir şeyi de gösteriyor. Onun için bu konunun açıklığa kavuşturulmasında fayda var. Ayrıca Rıza Sarraf dosyasına yargılamayı yapan, yapacak olan ve hala yapan hakim Richard Bellman diye birisi. Kim bu, Mayıs 2014'te 17-25 Aralık kumpasını kuran ve yargı darbesini yapmaya kalkan FETÖ'nün Türkiye'deki diğer kişiler tarafından, mensuplarınca düzenlenen bir uluslararası organizasyon çerçevesinde Türkiye'ye getiriliyor ve burada moderatörlük yapıyor. Arkasından da Türk hükümetine, Türk hukukuna, Türk yargısına dair bir röportaj veriyor ve FETÖ'nün argümanlarını birebir orada kullanıyor. Çok ilginç. Şimdide bu yargılamayı bu hakim yapıyor. Bharara alındı ama ekibi yine orada duruyor. O hakim orada yine duruyor. Daha yerine yenisi atanmadı bildiğim kadarıyla. Buradan çok net söylüyorum; Rıza Sarraf ve Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısına dönük yapılan iş hukuktan ziyade hukukun kullanılarak, tıpki 17 Aralıkta Türkiye'de yapılmak istenip de yapılamayanın ABD'de yapılma teşebbüsüdür ve hukuki bir dayanağı yoktur. Siyasi bir operasyonla karşı karşıyayız. Bu operasyonun mahiyeti ABD tarafından da anlaşılınca çok kısa bir sürede Türkiye'nin lehine neticelenir ama çok net burada siyasi bir operasyon var ve herkesin gözü önünde yürüyor, FETÖ'nün 17 Aralık'ta Türkye'de yapmayı başaramadığını ABD hukukunu kullanarak Newyork'ta yapma teşebbüsüdür ve yaptırma teşebbüsüdür" ifadelerini kullandı.

"DARBE KARARI 1 KASIM SEÇİMLERİNDEN SONRA VERİLİYOR"

Bakan Bozdağ, darbe teşebbüsünün kritik isimlerinden Adil Öksüz ve Kemal Batmaz'la ilgili açıklamalarda bulundu. Akıncı iddianamesinin içeriğine bakıldığında darbe teşebbüsünün hazırlıklarının düşünceden fiiliyata geçmesinin 1 Kasım seçimlerinden sonraya rastladığını kaydeden Bozdağ, şöyle konuştu:

"1 Kasım seçimine kadar 7 Haziran'da parçalı bir iktidar çıkması bu terör örgütü için büyük bir umut oldu. Daha sonra seçim yenilenince beklentiye giriyorlar, 7 Haziran sonucu çıkar diye bekliyorlar. 7 Haziran sonucu çıkmayıp, tek başına iktidar çıkınca ondan sonra karar veriliyor, darbeyi yapmaya karar veriyorlar. Darbe kararı 1 Kasım seçimlerinden sonra veriliyor. Darbeden başka yol kalmadığına karar veriyorlar ve darbe yapmaya karar veriyorlar. Önceki dönemlerden bir takım örnekler veriyor, en son darbeyle iktidarı devirme kararı veriyorlar. 17 Aralık, Gezi hadiseleri, 25 Aralık iktidarı devirme teşebbüsüdür ama en son 1 Kasım seçimlerinden sonra Silahlı Kuvvetleri kullanmak suretiyle netice alma ve iktidarı devirme kararı veriliyor. Ondan sonra Adil Öksüz, Kemal Batmaz ve diğer darbe teşebbüsü içerisinde aktif rol oynayan askerler toplantılar yapıyor. Adil Öksüz, Kemal Batmaz Amerika'ya beraber gidip geliyorlar. Hazırlıkların bazı aşamalarında yapılan çalışmaları götürüp FETÖ elebaşı terörist Gülen'e gösteriyorlar, onunla istişare ediyorlar. En son temmuzda gidiliyor. Nihai onay temmuz ziyaretindeki görüşmelerde alınıyor ve onaylanan plan 15 Temmuz'da devreye sokuluyor ve darbe için düğmeye basılıyor. Baktığınızda darbenin karar aşamasından, bu kararın fiile geçmesi için yapılan çalışmaların geldiği noktalar ara ara bizzat Pensilvanya'ya gidilerek FETÖ elebaşı terörist Gülen'e iletiliyor, görüşleri alınıyor, ona göre geliniyor, planlar programlar üzerinde bir daha çalışılıyor, tekrar gidiliyor, bir daha geliniyor, en nihayetinde gidiliyor ve en son alınan onay çerçevesinde darbe teşebbüsünde bulunuluyor. Darbenin bütün aşamalarını terörist Gülen yakından takip ediyor ve her aşamasına bir onay veriyor. Ondan sonra ileriki aşamalar, en son onayı da temmuzda veriyor. Adil Öksüz'le ilgili iddianamedeki bölüm, FETÖ'nün, Adil Öksüz'ün ve FETÖ'cü subayların nasıl bir organizasyon içerisinde olduğunu ve FETÖ'nün her aşamasında nasıl haberdar olduğunu ve son noktaya nasıl gelindiğini ispat eden son derece güçlü delillere sahip."

Cumhuriyet Başsavcılığı ve savcıların 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra ve öncesinde FETÖ'ye karşı çok yoğun çalıştıklarını dile getiren Bozdağ, yoğun bir mesaiyle, fedakarlıkla dosyaların, delillerin ve iddianamelerin meydana geldiğini kaydetti.

HSYK'NIN TAHLİYE KARARI VEREN HAKİMLERİ AÇIĞA ALMASI

FETÖ'nün medya ayağında alınan tahliye kararlarının ardından HSYK'nın tahliye kararı veren hakimleri açığa almasını değerlendiren Bozdağ, "HSYK'nın görevleri anayasa ve yasada belli. Bu HSYK'nın taktiridir, değerlendirmesidir. Bu açığa alma, görevden alma anlamına gelmez. Orada bir inceleme ve soruşturma maksadıyla yapılmış bir şeydir. O inceleme ve soruşturma sonucuna göre HSYK bir karar verecektir. Tabi bu bir müfettiş eliyle yürür. Ondan sonra gelen rapora göre de HSYK, kanuna, anayasaya uygun şekilde değerlendirmesini yapar. Niye bırakıldıkları yargısal bir konudur, HSYK orada başka bir şey var mı ona bakacak" açıklamalarında bulundu.

"FETÖ, MENSUPLARINA RÜYALAR ÜZERİNDEN MOTİVASYON SAĞLIYOR"

FETÖ'nün mensuplarını nasıl baskı altına aldığı, itirafçı olmamaları için hangi taktikleri kullandığı hakkında bilgiler veren Bakan Bozdağ, şu ifadeleri kullandı:

"Darbe teşebbüsünden önce de, darbe teşebbüsünden sonra da FETÖ sürekli tarih veriyor. 'Hiç merak etmeyin duruma hakimiz, falan gün büyük bir darbe olacak, hepiniz dışarıdasınız. Sizi yargılayanlar, hükümet içeri girecek, siz çıkacaksınız' mesajı veriyor. Sonra o tarih gelip geçiyor, 'Hiç merak etmeyin falan gün olacak', o tarih geçiyor 'hiç merak etmeyin falan gün olacak' diyorlar. Sürekli bir beklenti yaratıyor içeride olanlara, onların dışarıdaki ailelerine ve örgütün inlerine sinmiş, saklanmış, bilmediğimiz kripto çevrelerine bir umut yaratıyor. Diyorlar ki 'aman ha çözülmeyin, dağılmayın, biz sizi kurtaracağız, daha büyük bir darbe geliyor.' Sürekli bir beklenti yaratıyorlar ve bu beklentiyi rüyalar üzerinden yapıyorlar. Bol bol rüya anlatıyorlar. Dışarıdan içeriye, örgüt tarafından üretilmiş sahte rüyalar iletiliyor. Rüyalar üzerinden acayip bir motivasyon yapmaya çalışıyorlar ve örgütü motive ederek dağılmasını, itirafçı olmalarını engellemeye çalışıyorlar. Ceza evindekilere diyorlar ki 'her şeyi reddedeceksiniz' ve reddediyorlar. 'Avukat huzurunda verilmiş ifadeleri dahi reddedeceksiniz' diyorlar ve reddediyorlar. Kendi imzası var, avukatın imzası var, savcının imzası var ve bunları reddediyorlar. Kemal Batmaz görüntüde kendisini görüyor. 'Bu sen misin' diyorlar, 'ben değilim' diyor. Orada konuşuyorlar yan yana, Adil Öksüz'le gidiyorlar, dönerken de Adil Öksüz'le dönüyorlar, tanımadığını iddia ediyor, 'biri bana bir şey sormuştur, ben cevap vermişimdir' diyor. Zannediyorlar ki herkes kendileri gibi Haşhaşi. Herkesin beyni kendileri gibi uyuşturulmuş sanıyorlar. Şimdi dosyaların içerisine 'işkence gördük' ifadesinin dercedilmesini söylüyorlar. Bunların hepsi örgütün faaliyetleri çerçevesinde yapılıyor. FETÖ tarafından itiraf edenler üzerinde çok büyük baskılar yapılıyor. Bu terörist Gülen çok büyük yalanları, iftiraları söylüyor. Bunu yaparken de yalanı Allah rızası için söylüyor, söyletiyor. İftirayı da Allah rızası için yapıyor, yaptırıyor. Allah rızası için yalan söylenmez, söyletilmez. Allah'ın men ettiği şeyde Allah'ın rızası olmaz. İftira en büyük günahlardan bir tanesi ama bunlar Allah'ın rızasını umarak, cennete gidip peygambere komşu olacağını düşünerek en büyük iftiraları yapıyorlar."

(Onur Emre Durak - Uğur Kan Yüksek /İHA)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel
title