Dink Ailesinin Avukatı Açıklaması
Dink ailesinin avukatlarından Fethiye Çetin, TİB kayıtlarına ilişkin yaptıkları incelemede bazı numaraların, sanıklardan Mustafa Öztürk ve Sahil Hacısalihoğlu ile doğrudan irtibatlı oldukları ve tespit edilen numaraların olay günü ve saatinde olay yerinde olduğunun tespit edildiğini ifade etti.
Dink ailesinin avukatlarından Fethiye Çetin, TİB kayıtlarına ilişkin yaptıkları incelemede bazı numaraların, sanıklardan Mustafa Öztürk ve Sahil Hacısalihoğlu ile doğrudan irtibatlı oldukları ve tespit edilen numaraların olay günü ve saatinde olay yerinde olduğunun tespit edildiğini ifade etti.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edilen duruşmada tutuklu sanıklar Erhan Tuncel ve Yasin Hayal hazır bulundu. Duruşmanın başlamasının ardından söz alan müdahil avukatlarından Fethiye Çetin, mütalaaya karşın görüşlerini ifade etmeye geçmeden önce TİB kayıtlarına ilişkin yaptıkları incelemeye değineceklerini belirtti.
"TİB tarafından mahkeme dosyasına gönderilen 6 bin 235 görüşme ve 9 bin 300 numaranın yer aldığı kayıtlarda, mahkemenizde yargılanmakta olan sanıklarla irtibatlı herhangi bir kişinin olmadığı bilgisi doğru değildir" diyen Çetin, bu kayıtlarda bulunan bazı telefon numaraları ile dosya sanıklarının doğrudan irtibatlarını tespit ettiklerini belirtti.
Olay günü bölgede bulunan 5 kişinin veya numaranın sanıklarla doğrudan irtibatlı olduğu ve olay gününden önce değişik tarihlerde görüşme yaptıklarının TİB kayıtlarından ortaya çıktığını ifade eden Çetin, "Bir numaradan, sanıklardan Mustafa Öztürk ile 22 Ekim 2005-27 Ocak 2007 tarihleri arasında 19 görüşme yapıldığı dosyamızdaki mevcut belge ve kayıtlardan anlaşılmaktadır. Bu numaranın olay günü olay yerinde olduğu da TİB'den gelen kayıtlarda açıkça görülmektedir" dedi.
Olay günü olay yerinde olmamakla birlikte, olay yerinden aranan 14 kişinin de yine sanık ve şüphelilerle irtibatlı olduklarını tespit ettiklerini ifade eden Çetin, şunları söyledi:
"Bu kadar kısa zamanda ve çok hızlı bir biçimde tarafımızca yapılan bir çalışmada dahi elde edilebilen sonuçların teknik olanaklar bakımından çok gelişmiş olduğunu bildiğimiz emniyet birimlerince nasıl görülemediğini ve bunun doğru bir bilgi imiş gibi savcılığa nasıl rapor edildiğini bir hata olarak değerlendirmek asla mümkün değildir. Bu kayıtlara ulaşmamızın çok zaman aldığı ve zor olduğu gerçeği ile İstanbul Emniyeti'nin bu kayıtlardan hiçbir veriye ulaşamadığı şeklindeki açıklamasını birlikte
değerlendirdiğimizde İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün yargı makamlarını yanıltma, delil karartma, maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engelleme yönündeki tutumunu ısrarla sürdürdüğünü not etmek gerekir.
Duruşma şu sıralar müdahil avukatlarından İnce İşbulur'un mütalaaya karşın görüşlerini belirtmesiyle devam ediyor. - İSTANBUL