DHA YURT ÖZEL GÜNDEM
Donörler hayal kırıklığına uğrattı İZMİR'de, çocukluk aşkıyla evlendikten 4 ay sonra lenfoma kanseri teşhisi konulan İlayda Hacıoğlu Gürleyen'e (28) ailesi tarafında başlatılan kök hücre bağışı kampanyasında bulunan 10'da 10 uyumlu 2 donör nakilden vazgeçti.
Donörler hayal kırıklığına uğrattı
İZMİR'de, çocukluk aşkıyla evlendikten 4 ay sonra lenfoma kanseri teşhisi konulan İlayda Hacıoğlu Gürleyen'e (28) ailesi tarafında başlatılan kök hücre bağışı kampanyasında bulunan 10'da 10 uyumlu 2 donör nakilden vazgeçti. Umutla naklin yapılacağı günü bekleyen İlayda'nın annesi Seval Hacıoğlu, "Üç tüp kan vermek hayat kurtarmak demek ama önemli olan bunu sonuna kadar götürebilmek. Eğer kan verip sonradan vazgeçiyorsanız 'hiç vermeyin' derim. Bir insana hayatını bağışlamak o yolun sonuna kadar gitmek demektir" dedi.
Karşıyaka'da yaşayan İlayda Hacıoğlu Gürleyen, geçen 4 Ağustos'ta çocukluk aşkı Ali Kaan Gürleyen (28) ile evlendi. Çift Soma'ya yerleşirken, İlayda'ya lenfoma kanseri teşhisi konuldu. Çift yumurta ikizinin verdiği örnek uyumlu çıkmayınca İlayda'nın eşi ve ailesi, kök hücre aramaktan vazgeçmedi. Eşi destek olmak için saçlarını kazıttı. Doktoru, her kürü 97 saat süren kemoterapinin 3'üncü kürünü tamamlayan Gürleyen'e, uyumlu donör bulunursa, 4'üncü kürden sonra nakil olabileceğini söyledi. Uygun kök hücrenin bir an önce bulunması için aile, ilk olarak Soma'da Türk Kızılay aracılığıyla kan bağışı kampanyası düzenledi. 750 kişiden kök hücre bağışı toplandı. Karşıyaka Spor Kulübü taraftarrının desteği ile ikinci kampanya, Karşıyaka'da düzenlendi. İlayda ve eşinin düğün fotoğraflarının olduğu pankartlar, Karşıyaka sokaklarına asıldı. Hastalığı yenebileceğine inanan İlayda, İzmirlileri kök hücre bağışı yapmaya çağırdı.
10'DA 10 UYUMLU İKİ DONÖR DE VAZGEÇTİ
İlayda, Kent Hastanesi'nde gördüğü kemoterapi tedavisinin 4'üncü kürünü tamamladığı sırada, doktorundan sevindirici haberi aldı. 10'da 10 uyumlu 2 genetik ikizinin bulunduğunu öğrenen İlayda ve ailesi, heyecanla nakil gününü beklemeye başladı. Ancak, hastaneye kontrole gittiğinde aldığı haberle yıkıldı. İki donörün de nakilden vazgeçtiğini öğrenen İlayda Hacıoğlu Gürleyen, sosyal medya hesabından, "Donör vazgeçmiş. Peki ya sizin de başınıza gelse? İnsanlık ölmüş. Vicdan duyguları tamamen yitirilmiş. Bir insanın umutlarıyla oynamak ne kadar basit olmuş. Ben mücadelemden vazgeçmiyorum, vazgeçmeyeceğim de. Yalnızca sizlerden isteğim, lütfen bu tarz bağışlar yaparken karşınızda bu iyiliği bekleyen insanların yerine kendinizi koymanız ve umutlarıyla oynamamanız. Mücadeleye devam durmak yok. Zafer inananlarındır" paylaşımını yaptı.'YOLUN SONUNA KADAR GİDİN'
Anne Seval Hacıoğlu ise "Dördüncü kürün sonunda güzel haberi aldık. 'Bundan sonra yıpranmayacak, çok daha rahat atlatacak' diye düşünmüştük. Fakat öğrendik ki donörlerin ikisi de vazgeçmiş. Bizim için de İlayda için de bir yıkım bu. Ama inanıyorum ki bulacağız ve tedavimize devam edeceğiz. İlayda'nın kırılmışlıkları var ama hala pozitif bakıyor. Bugün bize aynı enerjiyle devam edeceğini söyledi. Kampanyalarımız ve donör arayışımız devam edecek" diye konuştu.'SONUNA KADAR GİTMEYECEKSENİZ, VERMEYİN'
Donörlerin vazgeçme sebebinin koronavirüs korkusu nedeniyle hastaneye gelmek istememeleri olduğunu düşünen anne Hacıoğlu, üzgün olduklarını dile getirdi. Kök hücre bağışı yapan kişilere seslenen Hacıoğlu, "Üç tüp kan vermek hayat kurtarmak demek ama önemli olan bunu sonuna kadar götürebilmek. Eğer üç tüp kan verip sonradan vazgeçiyorsanız 'hiç vermeyin' derim. Bir insana hayatını bağışlamak o yolun sonuna kadar gitmek demektir. Lütfen gerçekten bağışçı olmak istiyorsanız, yolun sonuna kadar gidin" dedi.'YAPILAN İŞLEM CANLARINI YAKAN BİR ŞEY DEĞİL'
İlayda'nın doktoru, İç Hastalıkları ve Hematoloji Prof. Dr. Gürhan Kadıköylü ise, "İlayda, T hücreli, lenfoblastik lenfoma ve lösemi hastasıydı. 4 kür kemoterapi sonrasında tam yanıt sağladık. Daha sonra alojenik kemik iliği nakli yapılması gerekti. Konsey kararı alındı, Türkkök'e başvuruldu. 10'da 10 iki donör bulunmuştu, fakat son aldığımız bilgilerde bu iki donörün vazgeçtiğini öğrendik. Donörler vazgeçmeseydi İlayda hem çabuk iyileşecekti hem de 10'da 10 uyumda çok fazla risk olmayacaktı. Donör olmak gönüllülüğe dayanan bir şey, vazgeçmemeleri hastaların hayatı için çok önemli. Yapılan işlem canlarını yakan bir şey değil. 5 gün koldan bir iğne yapılıyor. Daha sonra kök hücre toplanıyor, yapılan bu kadar" diye konuştu.'İNSANLARA CAN VERİYORLAR'
Kök hücre bağışçılarına seslenen Kadıköylü, "Hayat kurtarıyorlar, çok önemli. Kendilerine zararı olan bir şey değil, çok büyük yan etkileri yok. Sadece ufak ağrıları olabilir. İnsanlara can veriyorlar" dedi.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------1 Mart 2020 tarihli haberin arşiv görüntüleri Aileden detay görüntülerAnne Seval Hacıoğlu ile röportajProf. Dr. Gürhan Kadıköylü ile röportajHaber: Melis KARAKUZULU - Kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR,
=============================
Balıkçıların 'balon balığı' hazırlığı
TARIM ve Orman Bakanlığı'nın, zehirli balon balığı için 'Kuyruğunu getir 5 lirayı al' projesi, balıkçıları memnun etmişti. Balıkçılar, balon balığının avlanması için bakanlığın mevzuat değişikliği yapmasını bekliyor. Antalya Yeni Liman Balıkçı Kooperatifi üyesi İlhan Kaplan, "Balon balığını oltayla avlayacağız. İnce tel misinalar var. Bu balık tel misinayı koparamıyor. Biz avlanma için hazırız. Bakanlığın bu açıklamasından sonra bir iş doğuyor. Boşta gezenler vardı. 5 lira iyi para" dedi.Akdeniz sahillerinde görülmeye ilk olarak 2000'li yıllarda başlayan ve 7 türü olan zehirli balon balığı için Tarım ve Orman Bakanlığı'nın, 'Kuyruğunu getir 5 lirayı al' projesi balıkçıları memnun etmişti. 15 Nisan'da başlayacak olan denizde avlanma yasağı öncesi balıkçılar, ağları delen ve misinaları koparan zehirli balon balığı için hazırlıklarını yapıyor.
'TEL MİSİNA KULLANACAĞIZ'
Antalya kent merkezinde bölgenin balık ihtiyacını karşılayan 110 balıkçının üye olduğu Antalya Yeni Liman Balıkçı Kooperatifi üyesi İlhan Kaplan, bakanlığın projesinin yerinde olduğunu söyledi. Kaplan, "Balon balığını oltayla avlayacağız. İnce tel misinalar var. Bu balık tel misinayı koparamıyor. Balon balığı oltadaki yemi yedikten sonra misinayı koparıyor. 300 paraketa atıyoruz, 150'sini koparıyor. Biz avlanma için hazırız. Bakanlığın bu açıklamasından sonra bir iş doğuyor. Boşta gezenler vardı. 5 lira iyi para. Balon balığının kola kutusunu koparması ise önemli değil, tel veya çelik misinayı koparamaz" diye konuştu.'BÜYÜK BALIKÇILARA TEŞVİK VERİLSİN'
38 yıllık balıkçı Cemal Talas ise büyük çaplı sac teknelerle bu işin üstesinden gelinebileceğini söyledi. "Daha fazla tutma şansları var" diyen Talas, "Devletin bu konuda teşvik vermesi lazım. Bizim ağlarımız küçük" dedi. Talas, "Olay, koronavirüs gibi olunca önlem alıyoruz. Büyük balıkçı bunu ağlarla yakalar. Bizim tuttuğumuz balon balığı ile Akdeniz'de balon balığı tükenmez ama teşvik verilirse bizim için çok iyi olur" dedi.'MEVZUAT BİR AN ÖNCE SONUÇLANSIN'
Antalyalı Süleyman Emen, bakanlığın balon balığı konusunda ödemenin nasıl yapılacağına bir an önce açıklık getirmesi gerektiğini söyledi. 40 yıllık balıkçı Emen, şöyle konuştu: "Koronavirüs çıktı, restoranlar kapandı. Tuttuğumuz balığı nereye vereceğiz. Biz balon balığını tel veya çelik misina ile avlarız. Ben günde 150 ile 200 balon balığı tutarım. Her taraf kaynıyor. Büyük ağları koparıyor, yırtıyor. En büyük dileğimiz bakanlığın bir an önce mevzuatı sonuçlandırması. Korona var balık da satamayacağız. En azından 3, 5 kuruş kazanırız."Tarım ve Orman Bakanlığı, zehirli olması yüzünden balon balığının avlanması ve karaya çıkarılmasını 2008 yılındaki genelge ile yasaklamıştı. Ege ve Akdeniz sahillerini istila eden zehirli balon balığı ve aslan balığı için hazırlanan proje, geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki komisyon görüşmelerinde 'Kuyruğu getir 5 lira al' projesi dile getirilmiş, mücadele şekli anlatılmıştı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------Balon balıklarının deniz içinde görüntüsü Ölü balon balıklarının görüntüsü Deniz görüntüsüBalıkçı kayıklarının görüntüsüAğlarını tamir eden balıkçıların görüntüsüBalıkçıların av malzemelerinin görüntüsüRÖP 1: İlhan KaplanRÖP 2: Cemal TalasRÖP 3: Süleyman EMENDHA Muhabiri Ahmet İstek ANONS DetaylarHABER: Ahmet İSTEK- KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA, ==================================Koronavirüse karşı bitkisel ürünlere talep arttı
SAMSUN'da, koronavirüs salgınından korunmak isteyen vatandaşlar, bitkisel ürünlere ilgi gösteriyor. Vatandaşların ilgisiyle aktarlarda ıhlamur, zencefil, zerdeçal, karanfil ve tarçının satışları arttı.
Türkiye'de her geçen gün vaka sayısının arttığı koronavirüsten korunmak için kişisel hijyene dikkat eden vatandaşlar bir yandan da bağışıklık sistemlerini güçlendirmeye çalışıyor. Samsun'da da bağışıklık sistemini güçlendirmeye çalışan vatandaşlar, aktarlarda satılan bitkisel ürünlere ilgi göstermeye başladı. Özellikle ıhlamur, zencefil, zerdeçal, karanfil, tarçın, kekik, lavanta ve çay ağacı gibi türlü bitkisel ürünlere ilgi gösteren vatandaşlar sayesinde aktarlarda satışlar arttı.
'YÜZDE 50 TALEP ARTTI'
35 yıllık aktar Tayyar Çalık, koronavirüs nedeniyle satışlarda artış yaşandığını belirterek "Ağırlıklı olarak vatandaşlar bağışıklık sistemini güçlendirici takviye edici bitkiler ile dezenfekte edici yağlar tüketiliyor. Bu yağların dezenfekte özelliği var. Ayrıca arı sütü, bal, propolis de çok tercih ediliyor. Koronavirüsten sonra bu ürünlere talep yüzde 50 arttı" diye konuştu.'IHLAMUR, ZENCEFİL, TARÇIN İLK SIRADA'
20 yıllık aktar Olgun Yeşiltaş, ise "Kış döneminde insanlar bitkisel ürünlere biraz yönelirler. Ama bu virüs dolayısıyla daha çok ilgi oldu. Bağışıklık sistemi güçlendirici bitkilere yönelme var. Ihlamur, zencefil, zerdeçal, tarçın, karanfil gibi bitkilere biraz daha fazla talep var" dedi.Eren Yeşilot ise ailesiyle birlikte zorunlu olmadıkça evden dışarı çıkmadığını söyleyerek "Koronavirüs nedeniyle özellikle boğaz ağrısına karşı ıhlamur aldım. Zencefil de alacağım. Kumanya stoğumuzu da yaptık. Evimizde ailemle birlikte oturuyoruz, dışarı çıkmıyoruz" diye konuştu.
'BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİRMEK İÇİN'
Bitkisel ürünlerle bağışıklık sistemini güçlendirmeye çalıştığını belirterek Şeref Kökçü, "Boğaz ağrılarına iyi gelen bağışıklık sistemini güçlendiren bitkiler alıyoruz. Kolonya ile dezenfekte ediyoruz ama vücudumuz için de bitkisel çözümler bulmaya çalışıyoruz. Daha önce de bitkileri tüketiyordum ama koronavirüs üzerine daha çok ağırlık vermeye başladım. Kendimizce önlem almaya çalışıyoruz" dedi.Görüntü Dökümü:
-------------------------Aktarlarda bitkilerden detaylar-Aktarlara gelen vatandaşlardan detaylar-Röportajlar-Muhabir anonsu-DetaylarHaber-Kamera: Yaprak KOÇER- Hüseyin KALAY/SAMSUN,
===================================
Muş'ta bahar müjdecisi kardelenler çiçek açtı
MUŞ'ta baharın müjdecisi olarak bilinen kardelenler çiçek açmaya başladı. Ham vatandaşların hem de fotoğrafçıların ilgi odağı olan kardelenler ile Muş Ovası beyaza büründü.
Baharın müjdecisi olarak bilinen ve her yıl Mart ayının sonu ile Nisan ayının başında açan kardelenler, bu yıl da çiçek açtı. Muş Ovası'nı beyaza bürüyen kardelenler, birçok fotoğrafçının ve vatandaşın ilgi odağı oldu. Yılın ilk çiçeği olan kardelenler, ayrıca karlı dağlara karşı kartpostallık görüntüler oluşturdu.
Kırmızı renkte giysiler giydirdiği kızının, merkeze bağlı Çöğürlü köyünde çiçek açan kardelenler içinde fotoğraflarını çeken Olcay Tekin, beyaz kar örtüsünün bulunduğu dağlara karşı baharın yaşandığı ovada kardelen çiçeklerinin eşsiz fotoğraflarını kadrajına aldığını söyledi. Kardelen çiçeklerinin içinde babasına pozlar veren Irmak Tekin ise, birbirinden renkli karelerde yer edindi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Çiçek açan kardelenlerden detay-Kar ve kardelenlerden detay-Kardelenlerden genel detay-Kardelenlerden yakın detaylar-Kardelenlerin açtığı tarladan detay-Kardelenlerle fotoğraf çekilmesinden detaylar-Kardelen toplayan kız çocuğundan detay-Kız çocuğundan yakın ve genel detaylar-Kardelenleri fotoğraflayan Olcay Tekin Röp.-Kız çocuğu Irmak Tekin Röp.Haber ve Kamera: Muhammed Sami MARAL/MUŞ,
=======================================
Kahvehanelerin kapatılması onlara yaradı
ERZURUM'da koronavirüs salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında kahvehanelerin kapatılması, çay satan iki arkadaşın kazancını artırdı. Kent meydanında bardağı 1 liradan çay satan Yunus Koçak ve Ersin Keleş, işlerinin iyi olduğunu söyledi.
Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve dünya genelinde 13 binden fazla, Türkiye'de ise 30 kişinin ölümüne sebep olan koronavirüs salgınını önlemeye yönelik tedbirler kapsamında İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan genelge ile yurt genelinde tüm kahvehaneler, internet kafeler sinema ve tiyatrolar kapatıldı. Kahvelerde oturamayan vatandaşlar kent merkezindeki meydanlara akın etti. Yakutiye Kent Meydanı'nda banklara oturarak güneşli havanın keyfini çıkaran vatandaşlara çay servisini ise termosla çay satan Yunus Koçak ile Ersin Keleş yapıyor.
Eldivenle çalışan Koçak, alış-veriş arabasında termosta çayın yanında isteğe göre su ve çikolata satışı da yapıyor. 2017 yılında matematik öğretmenliğinden mezun olduktan sonra ataması yapılmadığını söyleyen Koçak, "Bizde geçimimizi sağlamak için böylesine günlük işlerde çalışıyoruz. Elimizde termosla çay satıyoruz. Gerekli hijyen önlemlerini alarak vatandaşa yardımcı oluyoruz" dedi.
Termos ve tek kullanımlık bardak koyduğu çantasıyla kent meydanını gezen Ersin Keleş ise, "Malum virüs sebebiyle kahvehaneler kapalı. Biz de Yakutiye Kent Meydanı'nda çay hizmeti veriyoruz. Vatandaşlar, burada oturuyor, işlerimiz gayet iyi. Çayın bardağını 1 liradan satıyoruz" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Yakutiye Kent Meydanı görüntüsü-Meydanda banklarda oturanlar-Yunus Koçak'ın vatandaşlara çay satması-Yunus Koçak ile röp-Ersin Keleş'in çay satması-Ersin Keleş ile röp-Kent meydanında oturan vatandaşlar-İki arkadaşın çay satmasından detaylarHaber-Kamera: Salih TEKİN / ERZURUM,
====================================
Sağlıkçıların koronavirüsten korunması için 'siper maske' yaptı
BURSA'da, yazılımcı Gökhan Zıngıl koronavirüse karşı 'Siper Maske' üretti. 3D yazıcılarla üretilen ve özellikle sağlık çalışanları tarafından kullanılması planlanan maske için, Sağlık Bakanlığı'ndan talep gelmesi halinde seri üretime geçilecek.
Bursa'da yazılımcı ve eğitmen Gökhan Zıngıl, Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan, kısa sürede dünyaya yayılan ve yaklaşık 14 bin kişinin ölümüne yol açan koronavirüsün Türkiye'de de görülmesinin ardından, özellikle sağlık çalışanlarının kullanabileceği 'Siper Maske' geliştirdi. Sosyal medya üzerinde, meslektaşlarıyla '3 boyutlu destek ağı' adı altında bir araya gelerek sağlık çalışanları için 3D yazıcılarla maske üretmeye başlayan Zıngıl, Sağlık Bakanlığı'ndan talep gelmesi halinde seri üretime başlayacaklarını söyledi. İtalya'da 24 saat içinde 3 boyutlu yazıcılardan elde edilen solunum cihazlarının kendilerine örnek teşkil ettiğini söyleyen Zıngıl, 67 ilde 3 boyutlu destek ağının faaliyet gösterdiğini söyledi.
"TÜRKİYE'DE BİZİM GİBİ DÜŞÜNEN BİRÇOK İNSAN VAR"
3D yazıcı firmalarıyla sosyal medya üzerinden koordineli bir şekilde üretim yaptıklarını belirten Zıngıl, "İtalya'daki sıkıntı bizi çok etkiledi. İtalya'da bir solunum cihazının tedariği 24 saat içinde 3 boyutlu yazıcılardan elde edildi. Yerel 2 firma parçanın hem tasarımını yaptı hem de 100 adet üretimini gerçekleştirdi. Solunum cihazında kullanıldığı için çok önemliydi. Tedarik sıkıntılarının bizde de olabileceğini düşünerek ne yapabiliriz diye düşündük. Sağlık alanındaki akademisyen arkadaşlardan fikir aldık. Ön hazırlıkları yapmaya başladık. Türkiye'de bizim gibi düşünen bir çok insan var. Sosyal medya gruplarından destek istedik. İstanbul'da bir kaç arkadaşa ulaştık ve ardından sosyal medyada büyük bir platform oluşturduk" dedi.SAĞLIK BAKANLIĞI'NDAN TALEP BEKLENİYOR
Sağlık Bakanlığı'nın ihtiyaç duyması halinde 38 adet 3D yazıcı ve 465 kişilik bir grupla üretime hazır olduklarını belirten Zıngıl, "Koruyucu siper, doktorların gözlük ve maske üzerine takacakları bir siper. Solunum cihazlarının plastik parçaları var. Onların üretimi söz konusu olabilir. Onların yetmemesi gibi bir durum söz konusu olabilir. Onların tasarımını yapabilecek arkadaşlarımız da var. Siper maskenin yapımı yaklaşık 2 saat sürüyor. Parçalar hazırlandıktan sonra montajı çok basit. Kolay bir şekilde montaj yapılabiliyor. Elimizde 4 tane makine var. Gruba dahil olan arkadaşlarda çok sayıda makine var. Aynı anda çok sayıda üretim yapmak mümkün. Şu an gruba dahil olan bin 38 yazıcı var. 465 kişi ve kurum var. 67 ilde 3 boyut destek ağı faaliyet gösteriyor. Yaptığımız iş tamamen gönüllü iş. Bir çok yerden arayanlar oldu. Görev bekliyoruz. Görev geldiğinde yapmaya hazırız" diye konuştu.Görüntü Dökümü
-----------------------Maske yapımından detaylar-3D yazıcılardand detaylar-Maskeden detaylar-Anons Haber: Semih ŞAHİN - Kamera: Huzeyfe ÖZDEMİR/BURSA,===================================
Köpeğin motosiklet üzerinde seyretmesi kamerada
BURSA'nın İnegöl ilçesinde, motosikletinin arkasında, ayakta duran köpeğiyle hareket halindeki sürücünün tehlikeli yolculuğu başka bir sürücünün cep telefonu kamerasıyla görüntülendi.
Bursa- Ankara yolunda ismi öğrenilemeyen sürücü, köpeğini de motosikletinin arkasına koyup, yola çıktı. Sürücünün tehlikeli yolculuğu, görenlerin yüreğini ağızlarına getirdi. Kimi zaman eğilen motosiklet üzerindeki köpeğin güçlükle ayakta durduğu görüldü. Sürücünün tehlikeli yolculuğu başka bir sürücünün cep telefonu kamerasıyla görüntülendi. Özellikle virajda eğilen motosiklet üzerindeki köpeğin ayakta durabilmesi dikkat çekti.
Görüntülerin ardından harekete geçen polis sürücüyü yakalamak için çalışma başlattı.Görüntü dökümü;
-Köpeğin motosiklet üzerinde seyrettiği görüntülerHaber-Kamera: Yavuz YILMAZ/ İNEGÖL (Bursa),==============================
Türkiye'nin en büyük konteyner limanında sıkı koronavirüs önlemleri alındı
TEKİRDAĞ'da kurulu olan, Avrupa'nın ikinci, Türkiye'nin en büyük konteyner limanı Asyaport'ta, koronavirüse karşı sıkı tedbirler alındı. Limana yanaşan yabancı ülke gemilerindeki personelin karaya çıkmasına izin verilmezken, ihtiyaçları, paket yiyecekler halinde lojistik firmalarınca karşılanıyor. Tam kapasiteyle çalışılan Asyaport'ta, başta gıda, ilaç ile temizlik maddelerinin ithalat ve ihracatında Türkiye ve dünyaya büyük katkı sağlanıyor.Tekirdağ'daki Avrupa'nın en büyük ikinci konteyner limanı olan Asyaport'ta, koronavirüs salgınına karşı alınan tedbirler artırıldı. Günde 5 bin konteynerin indirme ve yükleme işlemlerinin yapıldığı limanda, yaklaşık 1000 kişilik personel sağlık taramasından geçirildi. Mesaiye gelen personel, termal kameradan geçtikten sonra maske ve eldiven takarak, işbaşı yapıyor. Limana yanaşan gemilerdeki personelin karaya çıkmasına izin verilmezken, ihtiyaçları ise paket yiyecekler halinde lojistik firmaları tarafından karşılanıyor.
'SINIRLARINI KAPATAN HİÇBİR ÜLKE, MAL HAREKETİNİ KISITLAMAMIŞTIR'
Asyaport Liman Operasyon Müdürü Hüseyin Karaca, koronavirüse karşı bakanlıkların talimatlarına harfiyen uyulduğunu belirterek, "Sağlık, Ulaştırma ve Altyapı ile Ticaret bakanlıklarının talimatları doğrultusunda kamu hizmetini aksatmadan ve gerekli tedbirleri en üst seviyede uygulayarak çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Ülkemizin ithalat ve ihracatını kısaca tedarik zincirini aksatmadan sürdürmek üzere bütün çalışanlarımız özveriyle çalışmaktadır. Hiçbir malın eksikliğinin hissedilmemesi sorumluluk hisleriyle çalışan lojistik sektörünün fedakar insanları sayesinde dünyada şuan en çok tüketilen ihtiyaç malzemelerinden olan tuvalet kağıtlarının, kağıt havluların konteynerler ile ihracatı limanlarımız sayesinde sürdürülmektedir. İlaç ve imalat için gerekli hammaddeler de yine konteynerler ile limanlarımıza gelmektedir. Dünyada alınan önlemler insan hareketini önlemeye dönüktür. Sınırlarını insanlara kapatan hiçbir ülke, mal hareketini kısıtlamamıştır" diye konuştu.'TİTİZLİKLE ÇALIŞMALARIMIZA DEVAM EDİYORUZ'
Limana yanaşan gemilerdeki personelin karaya çıkarılmadığını dile getiren Karaca, "Kendi personelimiz de onlarla hiçbir şekilde etkileşime girmeden gerekli konteyner çözüm aşamasında bulunup gemiden iniyor. Bu kapsamda tahsis edilen 2 personelimiz zaten limanımızda 7/24 dezenfekte işlemleri yapılıyor. Çalışanlarımızın hepsi kontrol altındadır. Yemekhanemiz ve toplanma alanların da bakanlığımızın belirlediği sosyal mesafe kuralı uygulanmaktadır. Limanda vardiyalı olarak çalışan yaklaşık 1000 personelimizin liman sahasında her noktaya yerleştirilen dezenfektanlarla hijyeni sağlandığı gibi iş çıkış ve girişlerinde termal kameralar ve vücut ısıları ölçen cihaz ile de sürekli kontrol ediliyorlar. Limana günlük maksimum 5, minimum 2 gemi yanaşıyor ve yaklaşık 5 bin konteyner transferi yapılıyor. Bu da ülkemize çok büyük katkı sağlıyor. İthalat ve ihracatın aksamadan, ihtiyaç duyulan tüm malzemelerin ülkemize girmesini sağlamak adına buradaki çalışanlarımız ile titiz şekilde çalışmalarımıza devam ediyoruz" dedi.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Açıktan limana yanaşan gemiler-Limanın denizden karaya görüntüleri-Limanda bulunan dev gemiden yük indirme işlemleri-Liman içerisinde dezenfekte yapan işçiler-İşçilerin limana girerken termal kamera ile kontrol edilmeleri-Maskeli çalışanlar-Operasyon müdürü ile röportaj-Genel ve detay görüntülerHaber-Kamera: Ruhan YALÇIN/TEKİRDAĞ,-
===========================
Kolonya firmasından uyarı: Sahte kolonya kör edebilir, ölüme yol açabilir
TÜRKİYE'de, koronavirüse karşı tedbir amacıyla en çok tercih edilen ürünlerin başında gelen kolonyanın sahtesinin, sağlık açısından çok tehlikeli olduğu belirtildi. En eski kozmetik ve kolonya firmalarından Pereja'nın Ar-Ge sorumlusu, kimya mühendisi Fatih Uluç, sahte kolonyada kullanılan metil alkolün kör edebileceğini, ölüme kadar götürebileceğini söyledi.Dünyaya yayılan ve Türkiye'de de görülen koronavirüse karşı tedbir amacıyla en çok kullanılan ürünlerin başında kolonya geliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 65 yaş ve üzerindekilere koruyucu maske ve kolonya dağıtılacağını açıklamasının ardından özellikle kolonyaya rağbet iyice arttı. Firmalar tarafından da taleplerin karşılanması için kolonya üretimi artırıldı.
'KÖRLÜĞE VE ÖLÜME YOL AÇABİLİR'
Türkiye'nin en eski firmalarından Pereja'da kozmetik üretimi durdurulup, sadece kolonya üretimine geçildikten sonra merdiven altı ve sahte kolonyaya karşı uyarılar yapıldı. Pereja Ar-Ge sorumlusu ve kimya mühendisi Fatih Uluç, firmalarının laboratuvarlarında büyük titizlikle çalıştıklarına ve sahte kolonya yapımında kullanılan metil alkolün vücuttaki zararına dikkat çekti. Sahte kolonya kullanımının körlük, felç ve ölüm gibi sonuçları olduğunu belirten Uluç, "Burada dikkat etmek gereken şey, kolonyanın etil alkolden üretilmiş olmasıdır. Etil alkolden üretilmiş kolonyaların kullanılmasında herhangi bir problem yok. Zaten güvenilir, bilindik firmalar da etil alkol kullanmaktalar. Bunun yanında merdiven altı, sertifikasız üretim yapan firmalar da elbette ki var. Koronavirüs ile birlikte bu ürünler çoğalmış gözüküyor. Burada dikkat edilmesi gereken şey, merdiven altı firmaların metil alkol kullandığı. Metil alkol, vücudumuzda toksin birikime neden olduğu için çok tehlikelidir. Zaten biliyorsunuz daha önce Türkiye'de pek çok vaka yaşandı bununla ilgili. İçkide metil alkol kullanıp da vefat eden pek çok insan oldu. Metil alkolün de kolonya da kullanılmasının sakıncası kokusunu içinize çektiğinizde körlüğe kadar, ölüme kadar yol açabilecek sonuçları olur" diye konuştu. "Metil alkolün buharını içimize sürekli çekersek bu vücutta birikime neden olmakta. Formikasit dediğimiz bir yıkıma neden olmakta" diyen Uluç, şöyle devam etti: "Vücutta bu biriktikçe körlüğe, felçlere ve ölüme neden olabiliyor. Burada insanlarımızın çok dikkat etmeleri gerekiyor. Metil alkol vücut tarafından emildiğinde, yavaş yavaş sinirleri etkiyerek gözlerde körlüğe kadar götürüyor. Metil alkolün yıkımıyla bu buharı çektiğimiz için vücudun her yerinde bu tahribat, asit birikimi olmakta. Bu da vücudun tüm uzuvlarını etkilemekte. En son ölüme kadar götürüyor. Metanol ile etil alkol birbirine çok yakın yapısı olan iki ham madde. İkisinin de suda çözünürlüğü var. Burada tek önemli olan şey bilindik firmalardan alınması. Bilindik firmalardan alındıktan sonra herhangi bir problem yok. Güvendiğimiz yerlerden almamız gerekiyor."'KOLONYA YÜZEY TEMİZLİĞİNDE DE KULLANILABİLİR'
Sahte kolonyayı gerçeğinden ayırmanın zor olduğunu belirten Fatih Uluç, tek çözümün bilindik markaların tercih edilmesi olduğunu söyledi. Uluç, "Metanol ile etil alkol birbirine çok yakın yapısı olan iki ham madde. İkisinin de suda çözünürlüğü var. Burada tek önemli olan şey bilindik firmalardan alınması. Bilindik firmalardan alındıktan sonra herhangi bir problem yok. Güvendiğimiz yerlerden almamız gerekiyor. Onun kalitesini böyle anlarsınız" diye konuştu. Kolonyanın yüzey ve kapı kolu temizliği gibi bölgelerde dezenfektan amaçlı da kullanılabileceğini kaydeden Uluç, "Kolonya kullanırken de her zaman insanlar aşırı dozda kullanmamalı. Dozunu iyi ayarlamak gerekiyor. Zaten bu konuda doktorlar da açıklama yapıyor. Özellikle bir yere temas ettikten sonra kolonyayı kullanmalısınız, dezenfektan amaçlı. Kolonya 80 derece olduğu için dezenfektan özelliği taşır. Evlerimizde kapı kollarında veya yüzey temizliğinde rahatlıkla kullanılabilir. Herhangi bir sakıncası yok. Dezenfekte edici özelliği vardır ve her noktada kullanabilirsiniz" dedi.YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI: MERDİVEN ALTI ÜRETİMLER VAR
Pereja Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şendoğan Susesi ise koronavirüsle birlikte halkın kolonyaya rağbet ettiğini belirterek, merdiven altı üretimlere kesinlikle dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'nin kolonyasız kalmayacağını söyleyen Susesi, şunları kaydetti: "Bu olayı avantaja çevirmek isteyen merdiven altı üretimler ortaya çıkıyor. Özellikle kolonya alırken, tanınmış bilindik yerlerden kolonya alın. Bilinmedik, sağda solda satılan varsa onlara dikkat edin. Çünkü bunlar bizim etil alkol, doğal alkol. Onların ürettiği metil alkol, çok ciddi zararları olan bir alkol. Yüze ve gözlere sürüldüğü zaman çok ciddi sağlık sorunlarına kadar giden bir madde. Kolonyanın bu arada çok ciddi derecede kullanımı arttı. Kolonya kullanırken şuna çok dikkat etmek lazım. Aşırı fazla kolonya kullanmak elleri de tahriş edebiliyor. Elinizle bir yere değdiğiniz zaman, kapı kolu olur veya başka bir yer, o zaman kolonya kullanabilirsiniz, bu dezenfektan olarak geçer. Esas tehlike şu; bu aralar merdiven altı firmalar görüyoruz. Bunlar da etil alkol yerine metil alkol kullanıyorlar. Etil alkol aslında doğal alkol. Metil alkol ise çok ciddi sorunlar yaratan bir alkol türü. Bunun için alacağınız kolonyaları, bildiğiniz markalar, tanıdığınız kişiler, eski markaları almanızı tercih ederim. Bu konuya dikkat çekmek istiyorum. Metil alkol kullanıldığı zaman kolonyada, yüzünüze değdi zaman cildinizi tahriş eder ve körlüğe kadar neden olabilir. Bu nedenle alacağınız kolonyalara dikkat edin" diye konuştu.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------------------------Kolonya üretiminden detaylar-Firmanın laboratuvarındaki çalışmalar-Uluç'un çalışmaları anlatması-Laboratuvardaki çalışmalar-Kimyager Uluç ile röp.-Üretimden detaylar-Şendoğan Susesi ile röp.-Kolonya üretimi-Susesi ile röp-DetaylarHaber-Kamera: Gurbet GÖKÇE - Resul ORUÇOĞLU / EDİRNE, -=====================================
Gökyüzünde çelloyla 'Uzun İnce Bir Yoldayım' türküsünü çaldı
MUĞLA'nın Fethiye İlçesinde yamaç paraşütüyle 1965 rakımlı Babadağ'dan uçan Amerikalı Frederic de Wulf, gökyüzünde çelloyla Aşık Veysel'in 'Uzun İnce Bir Yoldayım' türküsünü seslendirdi.
Diş tedavisi için Amerika'nın Seattle şehrinden Fethiye'ye gelen Frederic de Wulf, dünyaca ünlü yamaç paraşütü merkezi Babadağ'dan yamaç paraşütüyle uçmak istedi. Yamaç paraşütü pilotu Ferdi Toy ile birlikte Babadağ 1700 metre pistine çıkan Wulf, kucağına aldığı çelloyla tandem (ikili) atlayış yaptı. Wulf, Ölüdeniz semalarında çelloyla Aşık Veysel'in 'Uzun İnce Bir Yoldayım' türküsünü çaldı.
'NE OLURSA OLSUN YÜRÜMEYE DEVAM ETMEMİZ GEREKTİĞİNİ ANLATIYORDU'
Kurduğu bir hayali gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadığını belirten Frederic de Wulf, Aşık Veysel'i ilk dinlediğinde şarkının ne kadar duygulu olduğunu hissettiğini belirtti. Yaptığı araştırmada Veysel'in mütevazi ruhununa büyük hayranlık duyduğunu anlatan Wulf, "Şarkısında dünya yolculuğunun iki kapı arasında geçtiğini, ne olursa olsun yürümeye devam etmemiz gerektiğini anlatıyordu. Bu büyüleyici bir etkiydi ve bunu ölümsüzleştirmek istedim. Bu projede bana destek olan pilotumuz Ferdi Toy'a teşekkür ediyorum" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Yamaç paraşütünde çelloyla türkü çalınmasından görüntüHaber - Kamera: Ergün TOS / FETHİYE (Muğla),
==================================
'Beyaz Cennet' koronavirüs önlemleri nedeniyle sessiz
UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi'nde yer alan ve geçen yıl 2,5 milyonun üzerinde turistin ziyaret ettiği Pamukkale, koronavirüse karşı alınan tedbirler kapsamında, müze ve ören yerlerinin geçici süreyle ziyarete kapatılmasının ardından boş kaldı.
Türkiye'nin önemli turizm merkezlerinden olan Pamukkale'de koronavirüse karşı alınan önlemler kapsamında, müze ve ören yerlerine ziyaretlerin geçici süreyle ertelenmesi kararı alındı. Kararın ardından Pamukkale'deki eski kalabalık görülmedi. Beyaz travertenleriyle dünyanın dört bir yanından ziyaretçinin geldiği, geçen yıl 2 milyon 580 bin 245 kişinin ziyaret etmesiyle turist sayısında rekor kırılan Pamukkale'de, sessizlik hakim oldu. Travertenlerin boş kaldığı Pamukkale'deki işlek cadde ve sokaklar da kimse görülmedi. Bazı kişilerin ise Pamukkale'nin yanındaki göletin çevresinde yürüyüş yaptığı görüldü. Bölgede birçok otelde turist olmadığı için hizmetleri durdurma kararı alındı. 'Beyaz Cennet'te esnaf da satış yapamadığı için kepenk kapattı.
'HAYALET İLÇEYE DÖNDÜ'
Pamukkale'de Atakan Baban, ailesiyle birlikte yürüyüşe çıktığını belirterek, "Uzun yıllardır Denizli'de yaşıyorum. Pamukkale'yi bu şekilde ilk kez görüyorum. Normalde buralar çok kalabalık olur. Koronavirüse karşı önlem alınması çok iyi oldu. 'Evde kal' çağrısına uyuyoruz. 10 dakika yürüyüş yapıp, hava almak için buraya geldik. Tekrar eve döneceğiz" dediRestoran işletmecisi Ahmet Aydeniz ise işlerin durgun olduğunu dile getirip, "Koronavirüs nedeniyle ziyarete kapanmasının ardından Pamukkale, hayalet ilçeye döndü. Etrafta kimse yok. Esnaf iş yapamaz durumda. Bugün sadece 1 müşteri geldi. Bu yaz sezonu bizim için kötü geçecek gibi görünüyor" diye konuştu.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ---------------------------------Pamukkale'den genel görüntü-Pamukkale giriş noktasından görüntü-Pamukkale'deki boş sokaklardan görüntü-Atakan Baban ile röp.-Ahmet Aydeniz ile röp.Haber-Kamera: Deniz TOKAT / DENİZLİ,
================================
Konak Meydanı'nda güvercinler, aç kaldı
İZMİR'de koronavirüse karşı alınan tedbirler kapsamında, halkın evlerinden zorunlu olmadıkça çıkmaması nedeniyle meydanlar boş kaldı. En kalabalık olan yerlerden Konak Meydanı'ndaki güvercinler ise yem atan olmayınca aç kaldı. Kuş yemi satıcıları da işlerinin durduğunu söyledi.Koronavirüs tedbirleri kapsamında alınan, sosyal hayatın kısıtlanması kararının ardından 65 yaş ve üzerindekiler ile kronik hastalığı bulunanlara da sokağa çıkma yasağı getirildi. Zorunlu olmadıkça çıkılmaması nedeniyle İzmir'de cadde ve meydanlar boşaldı. Halkın boş vakitlerini değerlendirmek için genellikle tercih ettiği, haftanın 7 günü, gece gündüz yoğunluğun azalmadığı Konak Meydanı, günlerdir sessiz kaldı. Meydanın simgesi haline gelen güvercinler de yem atan olmayınca aç kaldı. Meydandaki yem satıcıları da işlerinin durduğunu söyledi.
'20 KİLO YEM SATARDIK, ŞİMDİ 2 KİLOYU BULAMIYORUZ'
Konak Meydanı'nda kuş yemi satan Mehmet Uslu, "Mecburen çalışmak zorundayım. 2 çocuk okutuyorum ve bir şekilde para kazanmam gerekiyor. Maske ve eldiven takarak tedbir almaya çalıştım. Önceden Konak Meydanı cıvıl cıvıldı, kalabalık olurdu. Şimdi artık bomboş, ben de eskisi gibi yem satamıyorum; ama önlem almak iyidir" diye konuştu.Satıcılardan Şahin Ulutaş ise "Meydan artık bomboş. Önceden günde 20 kiloya kadar yem satardık şimdilerde bu rakam, 2 kiloya kadar düştü. Kuşlarla birlikte biz de aç kaldık" dedi.
'KUŞ BESLEMEK İÇİN ÇIKTIK'
Annesi Nigar Tepe ile birlikte Konak Meydanı'na gelip, kuşlara yem atan Gül Tepe (10), "Bir kuşum vardı. Pusuya yatan bir kedi onu yakalamıştı o zaman çok üzülmüştüm. Biz nasıl aç kaldığımızda kötü oluyorsa bu kuşlar için de böyle. Normalde ben dışarı çıkmam. Hem kuşları beslemek için geldik hem de annemin bir işi vardı" diye konuştu. Nigar Tepe de "Normalde koronavirüsün yayılmasının önlenmesi yönünde alınan tedbirler kapsamında evdeyiz, dışarı çıkmıyoruz. Kalp hastası olmam nedeniyle daha fazla risk grubundayım. Kolonya ve mendil kullanarak önlemlerimizi alıyoruz" dedi.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------Konak Meydanı'ndan görüntüMeydandaki kuşlardan görüntüKuşyemi satıcısı Şahin Ulutaş ile röportajMeşhur Saat Kulesi'nden görüntüKuşyemi satıcısı Mehmet Uslu ile röportajKonak Meydanı'ndan drone görüntüsü Genel ve detay görüntüHaber: Davut CAN - Kamera: Mücahit BEKTAŞ - Ahmet Turhan ALTAY / İZMİR,
===================================
Eczanelerde 'koronavirüs' tedbirleri
İZMİR'deki birçok eczanede, koronavirüse karşı önlemler artırıldı. 1 metre mesafe kuralına uyan eczacılar, kapıya koydukları bankonun arkasından ya da 'pencere servisi' yöntemini kullanarak, satış yaptı.Dünyaya yayılan ve Türkiye'de de görülen koronavirüse karşı tedbirler kapsamında, her işletmede olduğu gibi eczanelerde de çeşitli önlemler alındı. İzmir'in Gaziemir ilçesinde eczanenin giriş kapısını banko koyarak, kapatan Gökhan Akkoyun, ilk vakanın açıklanmasının ardından böyle satış yapmayı tercih ettiğini anlattı. Müşteriler ile aralarına mesafe koyduklarını dile getiren Akkoyun, "Böylece dükkan içine girilmesini engellemiş olduk. Gelenlerle sağlıklı olsalar dahi aramızdaki mesafeyi uzak tutuyoruz. Vatandaşlar memnun. Bir kişi içeri giremediği için itiraz etti. Ama 2 kişi arasındaki mesafenin 1- 1,5 metre olması gerekir. Bizim amacımız hem kendimizi korumak hem de içeridekilerin birbirine çok yakın durmak zorunda kalmasını önlemek. Bu eczanelerde alışılmayan bir şey. Risk geçene kadar uygulamamıza devam edeceğiz" diye konuştu.
PENCEREDEN SERVİS
Eczanenin camını kestirerek, pencere açtıran eczacılardan Mehmet Atakan Kocabıyık da kimseyi içeri sokmamak için bu yolu tercih ettiklerini dile getirdi. Kocabıyık, "Gelen kişiyle pencereden iletişime geçerek ne istediğini öğreniyoruz. Zaten sürekli eldiven, maske ve dezenfektan satışı yapıyoruz. Pencere servisi herkes tarafından olumlu karşılandı. İçeride insan birikmesinden ziyade açık havada beklemeleri riski azaltıyor. Son günlerde yoğunluğumuz arttı. Sosyal medyada yayılan bazı vitamin takviyelerine ilgi çok. Yaşlıların gelişinde azalma var. İlk 3 gün korunma amaçlı bilgilendirme yazıları hazırlamıştık. İlaç torbalarının içine koyuyorduk. 1 haftadır pencere servis var. Daha önce bu cam düzdü. Camcıyla görüşüp kestirip pencere açtırdık. Yarım saat süren bir uygulama ile pencere açtırmış olduk. Kendimizi daha güvende hissediyoruz" dedi.Pencere servisini ilk görenlerin şaşkınlık yaşadığını anlatan eczacı Aylin Kartal ise "Olumsuz tepkiler de var. Onun dışında beğenenler de var. Hastaların kendi sağlığı açısından gerekliydi. İçeri girdiklerinde sağa sola dokunabiliyorlar. Ardından başka bir kişi girdiğinde virüsün yayılma riski yükseliyor. Böyle bir önlem aldık. Kapalı sanıp dönenler oldu. İçeriden sesleniyoruz. Camı görmeyebiliyorlar. Ama yavaş yavaş alışacaklar" diye konuştu.
'MESAFELİ' SATIŞ
Pencere uygulamasını beğendiğini söyleyen kent sakinlerinden İsmail Yanç da zorunlu haller dışında dışarı çıkmadığını vurgulayıp, "Pencere uygulaması sağlığımız açısından çok iyi. Kimin hasta olduğunu kimse bilemez. Ancak test olduktan sonra anlaşılıyor. Yaşlıların risk altında olduğu söyleniyor. Ama gençler de de çıkıyor bu hastalık. Virüs genç yaşlı dinlemez. Ben de dışarı çıkmamaya dikkat ediyorum. Ama bir ilacım var kullanmam gereken. İnsanlarla arama 1 metre mesafe koymaya dikkat ediyorum" dedi.Öte yandan bazı eczanelerde, girişlere 'Bekleme sırasında hastalar arasında en az 1 metre mesafe olması sizlerin sağlığı açısından çok önemlidir' ve 'Sağlık güvenliği açısından bu süreçte mesafeli hizmet gereği doğmuştur. Anlayışınız için teşekkür ederiz' yazılarının asıldığı görüldü.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
--------------------------------Eczanelerde alınan önlemlerden detay görüntü,-Pencereden yada bankonun arkasından alışveriş yapanlardan görüntü,-Eczacılarla röp,-Vatandaş İsmail Yanç ile röp.Haber - Kamera: Nevra UÇKAÇ / İZMİR,
===============================
Alanya'nın gizemli mezarları
ANTALYA'nın Alanya ilçesindeki mezarlıkta, başlarına deniz taşları yerleştirilmiş ve üzerinde hiçbir bilgi yazmayan mezarlar bulunuyor. 16 yıllık muhtar Ahmet Top, mahallede 14 mezarlık olduğunu, ancak Gilikli Mezarlığı taşlarının mahalleli ve turistler arasında merak uyandırdığını söyledi.İlçenin Mahmutlar Mahallesi'nde bulunan Gilikli Mezarlığı'nda, sahilden sökülerek ve yontularak mezar taşı haline getirilmiş deniz taşları olan çeşitli boyutlarda yaklaşık 500 mezar bulunuyor. Üzerinde hiçbir işaret veya yazı bulunmayan mezar taşlarının, yaklaşık 200 yıl veya öncesinden kalma olduğu düşünülüyor. Mahalle halkı, üzerinde mezar sahibine ait hiçbir bilginin olmaması ve taşların gelişigüzel boyutlandırılmasından dolayı merak konusu olan mezar taşlarının incelenmesini istiyor. Mezarlığın kenar kısımlarına ise son yıllarda definler olduğundan dolayı bilinen şekilde mezarlar da bulunuyor.
MERAK KONUSU OLDU
Mahallede 16 yıldır muhtarlık yaptığını ve mezar taşlarının her zaman merak konusu olduğunu belirten Mahmutlar Mahalle Muhtarı Ahmet Top, mahallede 14 mezarlık bulunduğunu, ancak Gilikli Mezarlığı taşlarının mahalleli ve turistler arasında merak uyandırdığını söyledi. Muhtar Ahmet Top, "Burası Gilikli Aile Mezarlığı, bizim atalarımızın mezarlığı, dedem, nenem burada. Bu mezarlığın içinde. Tahminen 200 yıllık, Selçuklulardan mı, Osmanlı'dan mı kalma bilmiyoruz. Sınırlar içine alınmış, büyük taşlı, isimsiz mezarlar var. Halkımız gelip soruyor, merak ediyor, kimdir, nedir, hangi kavimdendir diye. Gerçekten de ilginç, mesela bazılarının etrafını çevirmişler. Bir aile mi, bir kavim mi, toplum mu bilmiyoruz. Ben yetkililerin bunu aydınlatmasını istiyorum. Sonuçta Müslüman din kardeşlerimizin mezarları ama isimsiz ve bu taşlar ilginç" dedi.'BİLENE RASTLAMADIK'
Mahallede 35 yıldır esnaflık yapan Yılmaz Ay (65), bu isimsiz mezarlıkların sırrını çözemediklerini ve araştırılmasını çok istediklerini belirterek, "14 yıldır mezarlığın yanındayım. Bu mezarlığı ben de merak ediyorum. Çünkü taşlara bakıyorum deniz taşı. Yani dikili taş da duvar olarak yapılan taş da deniz taşı. Dediklerine göre 150- 200 yıllık varmış. Burada İtalyan da var, eski mezarlık olduğu için şu anda yerliler de buraya gömülüyor. Merak ediyoruz, bunun aydınlatılması gerekmiyor mu? Çünkü kimler var kimler yok bilmiyoruz. Gelen turistler sorduğu zaman bilemiyoruz. Mesela bir tanesi çevrili, buranın ağası gibi ama iki tane mezar var, geriye kalanı boş. Yıllardır da böyle. Bir incir ağacı dikilmiş o kadar. Mahalleli de bilmiyor, bilenlere de rastlamadık. Bunların bir anlamı vardır illa ki yoksa adam neden buraya böyle farklı boyutlarda taş getirsin. Sonuçta o taşı getirmek de bir sorun o zaman vinç de yoktu" diye konuştu.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------Mezarlık genel görüntüsü Mezarlardan genel ve detay görüntüler Muhtarın mezar taşlarını incelerken görüntüsü Ahmet Top RÖP Yılmaz Ay RÖPHABER- KAMERA: Engin ANAK/ALANYA (Antalya),