Haberler

Dha Yurt Bülteni-5

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Yüzbaşı Şahin: Ömer Halisdemir gibi emri yerine getirdimCUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 47 kişinin yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde, devam edildi.

Yüzbaşı Şahin: Ömer Halisdemir gibi emri yerine getirdim

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1'i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 47 kişinin yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde, devam edildi. Duruşmada ifade veren Özel kuvvetlerde görevli Yüzbaşı Ergün Şahin, "Darbe yaptım mı? Hayır. Emirleri yerine getirdim. Ömer Halisdemir'le aynı tezgahın ürünüyüz. O da özel kuvvetlerde görevli. Ömer Halisdemir nasıl yazılı değil sözlü bir emirle güvendiği komutanın emriyle bir generali vurduysa ben de güvendiğim bir komutanın emriyle aynı şeyi yapardım" dedi.

Geçen 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinin de aralarında bulunduğu 44 tutuklu sanığın yargılanmasına Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde, devam edildi. Yoklamayla başlayan duruşmada ilk olarak Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda Yüzbaşı Ergün Şahin, ifade verdi.

CUMHURBAŞKANININ EMNİYETİNİN SAĞLANMASINA YÖNELİK EMİR VERİLDİ

15 Temmuz döneminde Harp Akademileri Komutanlığı'nda kurmaylık eğitimi aldığını söyleyen Ergün Şahin, "Murat Köse Üsteğmen telefonla arayıp, 'Şükrü Binbaşı'nın görev olduğunu söylediğini, detayını Şükrü Binbaşı'nın da bilmediğini ancak saat 18.00'da nizamiyeden çıkış yapacağımızı' ifade etti. Havalimanına gittik. Kendi aramızda ne olabileceğini düşündük. Çiğli'ye gittik. Gökhan Paşam (tuğgeneral) bizi karşıladı. Malzeme almamız için emir verdi. Ardından bize, TSK'nın yönetime el koyduğunu, sıkıyönetim ilan edildiğini alacağımız emirleri Genelkurmay Başkanı'nın verdiğini bize söyledi. Ben de Cumhurbaşkanı'nın emniyetinin sağlanmasına yönelik bir emrin bize verildiğini timdeki arkadaşlardan öğrendim" dedi.

"KÖPEKLERLE BİLE KARŞILAŞMADIK"

Marmaris'te yaşananları da anlatan Ergün şahin, "İndiğimiz yerde bir grup sivil bize yaklaştı. Sözlü olarak ikaz ettim. Yaklaşmasınlar diye. Gelmeye devam edince 3 - 4 kez havaya ateş ettim, dağıldılar. Biz de ilerlemeye başladık. Silah sesleri geldi. Bomba sesi duldum. Ardından koruma polisi olan birisi evden çıktı. Çıktığında burnu kanıyordu. Biz sadece polisleri silahtan arındırdık. Ben üstünde para çıkınca tekrar polislerin cebine koydum. Bunları yaptığımız sırada tabancayla ateş eden oldu. Bu anda baskı olması için bağrışmalar oldu. Ama hakaret olmadı. Şükrü Binbaşı'ya 5- 6 metre uzaklıktaydım, olsa o sözleri duyardım. Bu durumda şoka girenler oldu. Polisin sakinleştirildiğini gördüm. Otelden ayrıldığımız sırada da bize ateş edildi. Otele saklandık. Mutfakta toplandık. Otelin camından dışarısı görünüyor ama dışarıdan içerisi görünmüyordu. Bizim çembere alındığımızı gördük. Ateş etmedik. Eğer ateş etseydik çok daha fazla ölüm olabilirdi. O çemberden bir şekilde çıktık. Buradan çıkmamızı sağlayan soğukkanlılığımız ve tecrübemizdi. Şükrü Binbaşı'nın meskun mahal çatışma tecrübesiydi. Ormanlık alana geçtiğimiz sırada bir kişi bize yol gösterdi" dedi.

Ormanlık alanda teslim olup olmamayı tartıştıklarını ifade eden Ergün Şahin, ancak polislerle ne zaman karşılaşsalar kendilerine ateş edilmesinden, helikoptere, otele ateş edilmesinden, kendilerinde sağ teslim alınmayacakları kanısı oluşturduğu için de kaçtıklarını öne sürdü. Ergün Şahin savunmasında ayrıca, "Baştan itibaren çatışma yanlısı olmadık. Bunun en büyük kanıtı tüm silahları bırakmamız. Birkaç silahı aldık. O da hayvanlara karşı kullanmak içindi. 16 günlük kaçış süresinde sivillerle bir kez temas ettik. Onda da alışveriş için. Köpeklerle bile karşılaşmadık" dedi.

"DARBE YAPMADIM, EMİRLERİLERİNE GETİRDİM"

İddianamede kendisine yönelik suçlamalara savunmasının bu bölümünde cevap veren Ergün Şahin, Ömer Halisdemir'i örnek verdi. Ergün Şahin, şöyle konuştu: "Darbe yaptım mı? Hayır. Emirleri yerine getirdim. Ömer Halisdemir'le aynı tezgahın ürünüyüz. O da özel kuvvetlerde görevli. Ömer Halisdemir nasıl yazılı değil sözlü bir emirle güvendiği komutanın emriyle bir generali vurduysa ben de güvendiğim bir komutanın emriyle aynı şeyi yapardım. Mala zarar verme, konut dokunulmazlığını ihlal suçlamalarını kabul etmiyorum. Kasten adam öldürme bunu net ifade ediyorum. Bu ülkenin en fedakar iki kurumu TSK ve polis teşkilatıdır. Birçok yerde sırt sırda mücadele ettik. Hal böyleyken, böyle bir suçlamanın yapılması. Bunun savunmasını yapmak bile çok kötü. Biz o gece aynı kaderi paylaştığımız insanlara zarara vermek istemedik. Sürekli teması kesme mücadelesi verdik."

"DEVLETİN BÜTÜN İSTİHBARAT SERVİSLERİ TARAFINDAN SORGULANDIM"

Neden yazılı emir istemedikleri ya da emri sorgulamadıkları yönünde kendilerine sorular sorulduğunu da söyleyen Ergün Şahin, "TSK'nın ani reaksiyon birliğiyiz. Biz zaten yazılı emir sorgulamayız. Bilmem gereken söylenir, onun dışında bilgi verilmez. Sorgularsak reaksiyon vermemiz üç gün sürer. Daha önce de benzer durumlar oldu" dedi. FETÖ üyeliğiyle ilgili de olarak ise Ergün Şahin, "Okul kaydı, banka, dolar, gazete aboneliği, gayri menkul değişimi, By Lock delillerden. Bunlardan iddianamede ismime baktım. Açık kaynak üzerinden bir insanı örgüt üyesi ilan edersek devlet tepeden tırnağa sorgulanmalı. Görev süremde ben devletin bütün istihbarat servisleri tarafından sorgulandım. FETÖ'nün en sadık üyesi kanısı, bu kanıyla bizler suçlanıyoruz. Sadakatten bahsediliyorsa evet sadakatim var ama TSK'ya. Polisler üzerinde muazzam bir bürokratik baskı var. İddia makamlarının üzerinde da baskı var. Temennim aynı baskının sizin üzerinizde de olmaması" dedi.Bunun üzerine söze giren Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Öyle bir şeyin olması mümkün değil" dedi.

TANIK İFADELERİ ÖRNEK GÖSTERİP SENARYO İDDİASINDA BULUNDU

Ergün Şahin, iddianamede tanıkların ifadelerinden saatlere ilişkin örnekler verip, sözlerini şöyle sürdürdü: "Saat 23.30 ile gece 02.30 arası orada muazzam şeyler yaşanmış. Şu an mahkemede onların konuşulması istenmiyor. Basına, Cumhurbaşkanı'na suikast timi diye SAT komandolarından isim veriliyor. Hala o konuşuluyor. Bu liste ne zaman hazırlandı? Tanık ifadelerinde siyah kıyafetli kişilerden bahsediliyor. Siyah kıyafetle operasyon yapan tek birlik SAT komandolarıdır. Tanık ifadelerinden bölgede siyah kıyafetli insanlar dolaşmış. Üç yaşında bir çocuğu çevirseniz 'asker ne giyer derseniz' yeşil der. Birileri burada siyah diyorsa, burada yanılgı yoktur. Cumhurbaşkanımız saat 00.11'e bölgeden ayrılıyor. 23.30 ile 02.00 aralarında tabiri caizse orada cayırtı kopmuş. Cumhurbaşkanı bir suikasttan kurtulmuş. O gece yaklaşık üç saatlik bir zaman dilimi var, bunun üzerinde durmayıp geçiyoruz. SAT komandoları o gece oraya hiç gitmemişler. SAT komandoları oraya gitmemişlerse SAT komandolarının figüranlığını yapanlar kimlerdi ' Bunu kendime soruyorum. Bu olmadıysa olayın sabahı bu listeyi basına kim verdi' Onların oraya gideceği önceden planlanmış gibi. O gece orada bir suikast yaşandıysa bunun sorumluları biz değiliz. Bölgeye saat 03.30'da vardık. Bir suikast filmi çekildiyse bunun figüranlığının rolü bizlere verilmek isteniyor. Dolayısıyla suçlamayı reddediyorum. Biz gittiğimizde zaten film bitmişti. Bizleri ve polislere orada bilinçli karşılaştıranlar sorumlu."

İfadenin tamamlanmasından sonra soru sormak üzere söz alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, "O gece o bölgede başka askeri hareketliliklerin olması mahiyeti düşünüldüğünde olabilir. Olağanüstü bir geceydi. (bu sırada sanık avukatlarının müdahalede bulunmak istemeleri üzerine) Sanıkları kesintisiz dinliyoruz. Birkaç kelimede biz edelim. O gece Cumhurbaşkanı'na orada başka bir amaç için gelindiyse o da başka bir dava konusu. Ancak sanıklar, o gece Cumhurbaşkanı'nın orada olduğunu düşünüp geldikleri sabit olduğuna göre, söylemleri, iddiaları davaya yönelik kuşku uyandırma, spekülasyon amaçlı, algı oluşturmaya yönelik açıklamalar. Maddi gerçeğe dayanmıyor" dedi.

"DOKTOR TARAFINDAN YANLIŞLIKLA YAZILMIŞTIR"

İfade işleminin tamamlanmasından sonra söz alan Duruşma Savcısı, tutuklu sanıkların şehit polis memuru Nedip Cengiz Eker'in ölüm saatine 00.43 yazılmasına yönelik iddialarına yanıt verdi. Duruşma Savcısı ellerinde bulunan kamera kaydı, protokol defteri ve hastane bilgisayarının ekran çıktısını delil olarak mahkemeye sundu. Buna göre şehit polis memurunun hastaneye geliş saati 04.41'dir. Dosya açılış saati ise 05.11'dir. Sanıkların beyan ettikleri 00.43 ise olay gününün yaşanan telaşıyla doktor tarafından yanlışlıkla yazılmıştır. Bu konuda hastane müdürünün de gerekli tutanağı vardır. Şehit polis memurundan bir sıra önce hastaneye gelen hastanın saati ise 04.13'tür açıklamasında bulundu. Sanık askerlerin kendilerinden önce de bir grubun oteller bölgesine gittiği ve polis memurunun farklı bir şekilde öldürülmüş olabileceği iddialarını da çürütmüş oldu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Önlemlerden görüntü.

Sanıkların ring araçlarıyla getirilmesinden görüntüleri.

Haber: Taylan YILDIRIM - Cavit AKGÜN, kamera: Yasin TİNBEK / MUĞLA

=====================================================

'ByLock' kullandıkları iddiasıyla 40 asker gözaltına alındı (1)

İzmir merkezli 26 ilde, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında, "ByLock" kullandıkları

iddiasıyla 71 askeri personelden 40'ı gözaltına alındı.

Haber: İZMİR

========================================

Okul müdürüne silahlı saldırı

HATAY'ın Arsuz İlçesi'nde ilkokul müdürü 40 yaşındaki Ahmet Adliğ, evinin önünde tabancayla bacağından vuruldu. Polis, kaçan 3 saldırganı arıyor.

Arsuz'un Aşağı Kepirce İlkokul Müdürü Ahmet Adliğ, sabah okula gitmek için Karaağaç Mahallesi'ndeki evinden çıkıp otomobiline bindi. Bu sırada henüz kimliği belirlenemeyen 3 kişi, Adliğ'e tabancayla ateş açtı. Bacağından vurulan Ahmet Adliğ, çevredekilerin de yardımıyla hemen İskenderun Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedavi altına alınan okul müdürünün hayati tehlikesinin bulunmadığı bildirildi.

Güvenlik kamerasına yansıyan saldırıdan sonra kaçan 3 şüpheli polis tarafından her yerde aranıyor.

Görüntü Dökümü

--------------------------

***Güvenlik Kamerası***

Okul müdürünün aracına gidişi

Araca binmesi

Üç şahsın müdürün aracına yaklaşması

Müdürün sağlık fotosu

Haber-Kamera: Ufuk AKTUĞ/ARSUZ (Hatay),

=============================================

FETÖ'nün işadamı yapılanması adliyede

ANTALYA ve Isparta'da işadamlarına yönelik FETÖ/PDY operasyonunda gözaltına alınan 22 kişi adliyeye sevk edildi.

Antalya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Isparta ve Antalya'da FETÖ/PDY bağlantılı olduğu iddia edilen Serik Genç İşadamları Derneği'ne operasyon düzenledi. Operasyonda aralarında bir kadının da bulunduğu 22 kişi gözaltına alındı. Sağlık kontrolü sonrasında Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde ifadesi alınan şüpheliler, bugün adliyeye sevk edildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------------

Şüphelilerin polisler arasında adliyeye getirilmeleri

Adliyeye girişleri

Adliye dış plan görüntü

HABER: Bülent TATOĞULLARI-KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA-DHA)

=============================================

TIR'ın altına 43 kilo esrar bırakıp kaçtı

EDİRNE'den Bulgaristan'a açılan Hamzabeyli Sınır Kapısı'ndaki gümrük muhafaza ekipleri bir TIR'ın altında gizlenen 43 kilo esrar buldu. Piyasa değeri 1 milyon lira olan esrarı bırakan şüpheli N.G., güvenlik güçlerince tespit edilerek İstanbul'da gözaltına alındı.

Bulgaristan'a açılan Hamzabeyli Sınır Kapısı'nda devriye görevi yürüten gGümrük muhafaza ekipleri, park halinde bulunan bir TIR'ın lastikleri arasına bırakılmış çuvallar olduğunu fark etti. Bunun üzerine, İstihbarat Bölge Amirliği'nce TIR ile çuvallar incelemeye alındı. Yapılan incelemede çuvallarda 39 adet top şeklindeki paket içinde, 43 kilogram esrar olduğu tespit edildi.

Uyuşturucu madde dolu çuvalların, TIR'ın altına ne zaman ve kimler tarafından bırakıldığının tespiti amacıyla saha kameralarını inceleyen Gümrük Muhafaza ekipleri, çuvalların aynı gün sahaya giriş yapan N.G. yönetimindeki bir TIR'dan aktarıldığını tespit etti. Kara Kapıları Taşıt Takip Programı'ndan ek bilgilere ulaşan ekipler, aracın Romanya'dan hareket ettiğini, alüminyum cinsi eşya taşıdığını ve alıcısının Tekirdağ'ın Çerkezköy İlçesi'ndeki bir firma olduğunu belirledi. Ele geçirilen 43 kilo esrarın piyasa değerinin yaklaşık 1 milyon TL olduğu belirtildi.

Esrarı başka bir TIR'ın altına bırakan ve İstanbul'da gözaltına alınan N.G., ile ilgili soruşturma sürüyor.

Görüntü Dökümü:

(Gümrük Muhafaza Ekipleri Kamerası)

Hamzabeylı Sınır Kapısı tabela

Narkotik köpek çuvallara tepki vermesi

Çivalların TIR'ın altından çıkarılması

GEnel detay görüntüler

Haber: Ali Can ZERAY/EDİRNE,

=================================================

Telefon dolandırıcıların ürkütücü yöntemi kayıtlara geçti

ADANA polisinin telefonla dolandırıcılık şebekelerine yönelik gerçekleştirdiği operasyonda, sahte savcı ve polislere inanan insanların konuşmaları ortaya çıktı. Sahte savcı ve polislerin korkuttuğu Suriyeli bir kadının, "Tamam sayın savcım. Teşekkür ederim sayın savcım. Her şeyim sizin olsun, üzerimde ne var ise gelen arkadaşlara vereceğim, ayrıca birikmiş aylıklarım var bunları da gelin alın" diye yalvarması polisin hazırladığı soruşturma dosyasına girdi.

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yönetiminde yürütülen soruşturmada, Asayiş Şube Müdürlüğü yaklaşık 2 ay süren teknik ve fiziki takip sonrasında telefon dolandırıcılarına yönelik 15 ilde yaklaşık 100 adrese eş zamanlı baskın düzenledi. Vatandaşları milyonlarca lira dolandıran 8 farklı çete ile bağlantılı çalışan 46 kişi gözaltına alındı. Adana Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulanan dolandırıcılık zanlılarından 8'i ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılırken, 38 kişi bir hafta sonra adliyeye sevk edildi. Şüphelilerin 19'u tutuklandı, 19'u da serbest bırakıldı.

Polisin yaptığı teknik takip sırasında dolandırıcılar ile kandırdıkları vatandaşlar arasında geçen telefon konuşmaları soruşturma dosyalarına girdi. Kayıtlarda vatandaşları arayan kişilerin özellikle FETÖ'yü kullanıp vatandaşları korkutarak dolandırmaya çalıştığı, önce bir kişinin polis olduğunu söylediği daha sonra telefonu amire verdiği en sonrada telefonu savcıya verdikleri, vatandaş sahte savcı ile konuşurken onu korkutmak için arkadan amirin ya da polisin telsizle konuşup vatandaşla ilgili talimat veriyor gibi yaptığı belirlendi.

HER ŞEYİM SİZİN OLSUN GELİN ALIN

Dolandırılan yabanca uyruklu bir kadın ile dolandırıcı arasında geçen konuşma ise şöyle kayıtlara geçti:

Vatandaş: Alo

ahte polis: İlçe Emniyet Müdürlüğünden arıyorum ben. Başkomiser ... kimle görüşüyorum.

V: B.A.

S.P.: Telefonun yasal sahibi siz misiniz hanım efendi?

V: Şey ben yabancıyım, fazla Türkçe bilmiyorum anlamıyorum yani.

S.P: Ben sizi amirime veriyorum aktarıyım.

S.Amir: Hanım efendi ...... İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Bürosundan ben ... şuan görüşmüş olduğumuz .. nolu hattın yasal sahibi siz misiniz aslen nerelisiniz hangi memleket?

V: Ben yabancıyım

S.A.: Bayan siz kimsiniz, ne iş yapıyorsunuz?

V: Ben yabancıyım ismim ..... sigorta şirketinde ..... yanında çalışıyorum.

S.A: Neyiniz olur, akrabanız mı?

V: Hayır ben burada çalışıyorum?

S.A: He şimdi kayıp bir kimlik var. Kayıp olan kimliğiniz FETÖ üyeleri tarafından kullanılmış. Ayrıca ne zaman Türkiye'ye giriş yaptınız?

V: Kimin bu kayıp kimlik ne istiyorsun?

S.A: Cumhuriyet başsavcısı şuanda dinlemekte bizi. Yasal olarak telefonlarımız kayıt altına alınıyor.

Bu arada sahte polisler, kadının çalıştığı sigorta şirketinin sahibinin kimlik bilgileri hakkında birçok soru soruyor. Ardından da sahte amir, telefonu Cumhuriyet Savcısı'na verdiği söylüyor araya başka bir dolandırıcı giriyor.

Sahte Savcı: Hanımefendi ....... isimli şahsın TC kimlik numarasını polis memuru arkadaşlarım size okudular mı?

V: Evet, evet

S.S.: Doğru mu

V: Evet

S.S.: .Sigortacı beyin kimliği saat 15.00 sıralarında Diyarbakır'da FETÖ üyesinin üzerinde bulunmuş. Bu şahıs devlet tarafınca aranıyor. 14 yıl yatarı var. Anladın mı? Operasyon ile ilgili tüm bilgileri sana verdim. Sen de operasyona dahil oldun. Bu neden ile sakın kimseye bir şey söyleme, operasyonun gizliliğini bozarsın.

V: Tamam da bu konu beni ilgilendirmez ki. Ben işçiyim burada ..... beyin numarasını vereyim ya da eşininkini onunla görüşün.

S.S: Tamam, ilk önce seni aradık ve operasyona dahil ettik. Daha sonra onları operasyona dahil edeceğiz. Kimseye polisler beni aradı demeyeceksin. Anladın mı? Yoksa operasyonu bozarsın, işinden de olur sınır dışı edilirsin?

V: Kimse söyleyeceğim yani tamam, sen bu konuşmalarla beni korkutuyorsun bir şey mi var?

S.S: Tamam anlatacağım sana, seni ilgilendirmiyor hiç bir şey. Ama operasyona dahil oldun ayrıca bu kayıp kimlik ile kredi çekilmiş kredinin de çalışanları tarafından çekilerek FETÖ'ye verildiği ayrıca kredi kartı çıkartılarak ziynet eşyası alındığı tespit edilmiştir. Şuanda ziynet eşyası olarak orada ne bulunduruyorlar. Çünkü kuyumcu mağdur durumda. İş yerine gelip arama yapacağız. Ayrıca iş yerinden ruhsatsız silah olduğu ihbarını aldık. Biz biliyoruz sizin ve patronunun herhangi bir olaya karışmadığını. Anca temize çıkarmak istiyoruz.

V: Şimdi ben ne yapacağım?

S.S: Ben şimdi polisi yanına göndereceğim. Senin yanında arama yapacak. Anladın mı? Sakın korkma. Kimseye bir şey deme

V: Nerede olacak arama?

S.S. İş yerinde senin çalıştığın yerde.

V: Benim bulunduğum iş yerinde mi?

S.S: Evet şuan polisleri oraya göndereceğim Üzerinde ziynet eşyası ve paran var mı? İş yerine bulunan tüm paraların sayımını yaparak seri numarasını alacağız. Gelene kadar hazır ol, telefonunu kapatma sakın.

V: Neyi arayacaklar?

S.S: Altın almış kuyumcudan. Bunlar FETÖ üyesi. Kredi kartından altın almışlar oradan dövizciye gidip döviz almışlar.

S.S: Arkadaşlar geliyor. Ekiple birlikte hareket etsin arama esnasında farklı bir şey çıkarsa üstüne kalır ona göre. Alo şuan neyin var?

V: Tamam sayın savcım, teşekkür ederim sayın savcım, her şeyim sizin olsun. Üzerimde ne var ise gelen arkadaşlara veririm, ayrıca birikmiş aylıklarım var bunlara da gelin bakın. Ama geri vereceksiniz demi?

S.S: Şunda sizinle görüşen polis memuru arkadaşımıza yardımcı oluyorsunuz. Tamamı bu operasyon gereği şuanda sizde bulunan paranın zaten seri numarası alınacak. Oradan parmak izleri kontrol edilecek. Kimse sizden bir talep bulunduğu zaman sayın savcıya dersiniz bana tamam mı?

Bu arada araya sahte polisler giriyor ve kadına işyerine polislerin geldiğini belirterek telefonu kapatmamasını söylüyor. Bu konuşmalarla korkutulan kadının işlerine gidip kendini polis olarak tanıtan dolandırıcılar Suriyeli kadının hazırladığı para ve ziynet eşyalarını alıp ortadan kayboluyor.

Görüntü dökümü

------------------

-Zanlıların görüntüsü

Haber-Kamera: ANTALYA

================================

Halı çaldığı iddia edilen 5 kişi kovalamaca sonucu yakalandı

AKSARAY'da bir bahçeye kurutulmak için bırakıldığı halıyı çaldığı ileri sürülen 4'ü kadın 5 kişi, yaşanan kovalamaca sonucu jandarma tarafından yakalandı.

Olay, bugün saat 09.00 sıralarında merkeze bağlı Taşpınar Beldesi'nde meydana geldi. İddiaya göre 40 yaşındaki Hakan B., bir evin bahçesinde yıkandıktan sonra kurtulmaya bırakılan bir adet halıyı çalıp geldiği minibüsle 06 ACV 470 plakalı minibüsle hızla olay yerinden kaçtı. Durumu fark eden halının sahibi ise jandarmaya bilgi verdi. Taşpınar Jandarma Komutanlığı ekipleri de beldeye yaptığı araştırma sonucu minibüsü belde çıkışında yakalayıp durdurmak istedi. Ancak Hakan B. yönetimindeki minibüsle 'Dur' ihtarına uymayıp kaçmaya başladı.

Yaklaşık yarım saat süren kovalamaca sonucu minibüs, Sağlık Beldesi'nde yakalandı. Jandarma, Hakan B. ve minibüsteki 4 kadını gözaltına almak istedi. Ancak yanlarında çocuklarında bulunduğu şüpheliler jandarmaya direndi. Bu sırada şüphelilerden 20 yaşındaki Fadime K. baygınlık geçirdi. Bunun üzerine ambulans çağrıldı. Sağlık görevlileri kadına olay yerine müdahalede bulundu, ancak genç kadının baygınlık numarası yaptığı belirlendi. Hakan B., Fadime K. ve yanlarındaki 2 kadın jandarma tarafından gözaltına alındı. Kadın şüpheliler kendilerini görüntülemek isteyen basın mensuplarına ise ayağındaki terlikleri fırlattı. Çalınan halının ise kovalamaca sırasında minibüsten atıldığı belirlendi.

Soruşturma sürüyor.

Görüntü Dökümü

------------------

-Şüphelilerin gözaltına alınmaya çalışması

-Şüphelilerin direnmesi

Kadının baygınlık geçirmesi

Genel ve detay

Haber- Kamera: Hasan BÖLÜKBAŞ AKSARAY

===================================

Rüyasında gördüğü Halisdemir'in mezarını yürüyerek ziyaret edecek

BURDUR'un Bucak İlçesi Avdancık Köyü'nde oturan 4 çocuk babası 63 yaşındaki Osman Koç, 15 Temmuz şehitlerinden Astsubay Ömer Halisdemir'in mezarı, Ankara'daki Özel Harekat Polis Merkezi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ziyaret etmek için yürüyerek yola çıktı. Köyünden aldığı toprağı Halisdemir'in mezarına dökeceğini söyleyen Koç, "Annemi ve babamı öldüğünden bu tarafa hiç rüyamda görmedim. Fakat bu rahmetliyi devamlı rüyamda görüyorum" dedi.

Bucak'a bağlı Avdancık Köyü'nde oturan Osman Koç, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Şehit Astsubay Ömer Halisdemir'in Niğde'nin Bor İlçesi'ne bağlı Çukurkuyu Beldesi'ndeki mezarı, Ankara'daki Özel Harekat Polis Merkezi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ziyaret etme kararı aldı. Osman Koç, hayalini gerçekleştirmek için dün sabah yanına aldığı sırt çantası ve bir poşet toprak ile yola çıktı. Yürüyerek önce Niğde'ye ardından da Ankara'ya gidecek olan Osman Koç, dün akşam saatlerinde Isparta'ya ulaştı. Geceyi bir vatandaşın evinde geçiren Osman Koç, bu sabah yaklaşık 900 kilometrelik yolculuğu için yeniden yola çıktı.

'HALİSDEMİR'İ DEVAMLI RÜYAMDA GÖRÜYORUM'

Bir sopanın ucuna taktığı Türk bayrağı ve sırt çantasıyla Isparta-Eğirdir yolunda yürüyüşüne devam eden Koç, "Annemi ve babamı öldüğünden bu tarafa hiç rüyamda görmedim. Fakat bu rahmetliyi (Ömer Halisdemir) devamlı rüyamda görüyorum. Buna bir vefa borcu olarak soğuk demedim, kar demedim, kış demedim. Yola çıktım. Şu anda yağmur yağıyor. Yoluma devam ediyorum" dedi.

'GERİ DÖNÜŞÜ YOK'

Yolculuğu sırasında kendisini görenlerin araçlarına almak istediğini ancak kabul etmediğini aktaran Osman Koç, "Çünkü sevda çok büyük, sevdalanmak çok büyük bir şeydir. Ben de bayrağıma sevda, vatanıma sevda, cumhuriyetime sevda için bu yola çıktım ve geri dönüşü yok. Vatandaşın yolda çok büyük ilgisiyle karşılaşıyorum. Allah razı olsun. Zaten vatandaş olmasa dün Isparta'ya erkenden gelecektim. Yolda engelliyorlar. 'Amca bin', 'Amca nereye gidiyorsun', 'Amca ne iş yapıyorsun' diyorlar. Bazen araçlardan selam veriyorlar. Korkuyorum bir kaza olmasın diye. Allah göstermesin" diye konuştu.

'ANNESİ VE BABASININ ELLERİNİ ÖPECEĞİM'

Niğde'ye ne zaman ulaşacağını bilmediğini ve bir planlama yapmadığını kaydeden Osman Koç, memleketinden aldığı toprağı Ömer Halisdemir'in mezarına koyacağını anlattı. Osman Koç, şöyle dedi: "Nasip olursa o güzel insanların annesi ve babasının ellerini öpeceğim. Oradan Ankara Gölbaşı'na yürüyeceğim. Özel Harekat Polis Merkezi'ne bomba attılar 15 Temmuz olaylarında, orayı ziyaret edeceğim. Yunan ecnebisinin atmadığı, kurşun sıkmadığı meclisimize bomba attılar. Meclisimizi ziyaret edeceğim. Bayrağı hediye edeceğim. Nasip olursa dönüp geleceğim. Bu kararı 15 Temmuz olaylarında aldım. Fakat sabahlara kadar nöbet tuttuk. 1 ay nöbet tuttum. Sonra yaz sıcaklar olduğu için 'yola çıkılmaz' dedim. ve bu tarihte çıkmaya karar verdim."

Yolda gözlüğünü kaybettiğini anlatan Koç, "Unutmuşum yolda. Sağolsun askerimiz, polisimiz, vatandaşımız 'çay içelim' diye yolda çeviriyor. Allah hepsinden razı olsun" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Osman Koç'un yürümesi

RÖP: Osman Koç

Osman Koç'un toprağı göstermesi

Türk bayrağından detaylar

Detaylar

HABER- KAMERA: Ali ÇEVİKBAŞ/ISPARTA,

================================

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title
Close