Dha Yurt Bülteni-4
EYLEME GİDEN PKK'LILARIN OTOMOBİLİNDE BOMBA PATLADI: 1 TERÖRİST ÖLÜ, 1 TERÖRİST YARALI (EK)1)TERÖRİSTLERİN HAİN PLANI ORTAYA ÇIKTIİzmir'in Buca İlçesi'nde bombalı eylem hazırlığında olan iki teröristin, hazırladıkları el yapımı patlayıcının infilak etmesiyle ölü ve yaralı ele...
EYLEME GİDEN PKK'LILARIN OTOMOBİLİNDE BOMBA PATLADI: 1 TERÖRİST ÖLÜ, 1 TERÖRİST YARALI (EK)
1)TERÖRİSTLERİN HAİN PLANI ORTAYA ÇIKTI
İzmir'in Buca İlçesi'nde bombalı eylem hazırlığında olan iki teröristin, hazırladıkları el yapımı patlayıcının infilak etmesiyle ölü ve yaralı ele geçirilmelerinden sonra polis önemli bilgiler elde etti. Polisin gerek olay yerindeki araştırmaları gerekse de bulunan ipuçları, teröristlerin planladıkları hain planlarını ortaya koydu. Bombalı saldırı hazırlığı sırasında hayatını kaybeden teröristin TIR şoförlüğü yapan M.S.A. olduğu belirlendi. Yaralı teröristin kimliği de, akrabası H.A. olarak tespit edildi. Kuzey Irak'a yük getirip götürdüğü sırada M.S.A.'nın bağlantı kurduğu teröristlerden bomba yapımını öğrendiği saptandı. Bu bilgiler ışığında da el yapımı bombayı hazırlayan M.S.A. ile akrabası H.A.'nın, çöp konteyneri yanına bıraktığı zaman ayarlı ilk patlayıcıyı infilak ettirdikten sonra, olay yerinde toplanacak vatandaşlar ve özellikle de polislere yönelik ikinci bombayı patlatmayı planladıkları tespit edildi. Ancak korku ve panik yaratmanın yanı sıra polis ve vatandaşlara zarar vermek isteyen teröristlerin hain planları, zaman ayarlı ikinci bombanın hazırlanışı sırasında ellerinde patlamasıyla, bozuldu. Teröristlere yardımda bulunan kişilere yönelik araştırmaların da sürdüğü, yeni gözaltıların yaşanabileceği açıklandı.
Görüntü Dökümü
-----------------------:
Patlama bölgesinden görüntü
Anoslar
Haber: Taylan YILDIRIM, Kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR,
=====================================================
2)EDİRNE MERKEZLİ FETÖ'NÜN 'SUBAY' YAPILANMASI OPERASYONU: 16 TUTUKLAMA
EDİRNE merkezli FETÖ/PDY'nin 'Kara Kuvvetleri Subay' yapılanmasına yönelik düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan 28 subaydan 16'sı tutuklandı. Tutuklanan subayların bazıları, sınav sorularını daha önceden aldıklarını, örgüte bağlılık yemine ettiklerini söyledi. Edirne'de FETÖ/PDY'nin 'Kara Kuvvetleri Komutanlığı Subay' yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Edirne merkezli aralarında İstanbul, Ankara, Antalya, Trabzon, Diyarbakır, Hakkari, Mardin'in de bulunduğu 30 ilde büyük bir çoğunlu piyade birliklerinde görevli çeşitli rütbelerde 28 muvazzaf asker gözaltına aldı. Edirne Emniyet Müdürlüğü'nde ifadeleri alınan subaylar, örgütle ilgili çarpıcı itiraflarda bulundu. Bazı subaylar, Gülen'e bağlı kalacaklarına dair itaat yemini ettiklerini,, girdikleri sınavların sorularının kendilerine önceden verildiğini ve bu sayede askeri okullara girdiklerini belirtirken, bazıları da örgüte bağlı kalacaklarına dair yemin ettiklerini söyledi.
"HOCA EFENDİYE TABİ YEMİNİ EDİP KAĞIDI YAKTIM"
Tutuklanan subaylardan Piyade Üsteğmen O.B., ifadesinde Kara Harp Okulu'na giriş sınav soruları cevabını cemaat abisi olarak bilinen Musa K.'dan Fethullah Gülen'e tabi kalacağına dair yemin etmesinin ardından aldığını söyledi. O.B., "2011 yılı Mayıs ayının ortalarında askeri sınavlara 2-3 hafta kala bana Musa K., içeriğini hatırlamıyorum ama küçük bir not kağıdına yazılmış şekilde bir yemin metni verdi. ve "Risale-i Nur'a bağlı kalacağım, Hoca Efendi'ye tabii olduğum şeklinde bir yemin ederek bu kağıdı bana yaktırdı. Ardından 250-300 tane soru ve cevaplarının bulunduğu nüshaları gösterdi. Göstermiş olduğu soruları kendi evinde çözdürmeye başladı. Girmiş olduğum Kara Harp Okulu yazılı sınavlarını kazandım" dedi.
"BİLEMEZSEN BONUS SORUN OLACAK"
Cemaat abilerinden Musa K'nın sınavı geçmesinin ardından mülakatlarda ne cevap vermesi hakkında da bilgiler verdiğini anlatan O.B., "Kara Harp Okulu mülakatlarına girmeden 1-2 gün önce Musa K'nın evinde buluştuk. Bana, 'mülakattaki sorulara cevap veremezsen bonus bir sorun olacak. Bu soruya onlar sormadan cevap verme ya da bu soru hakkında konuşma' dedi. Ancak uzun zaman olduğundan bu sorunun ne olduğunu hatırlayamıyorum. Ayrıca Musa K, dizüstü bilgisayarından bir yemin metni açarak bana okuttu ve Risale-i Nur'a bağlı kalacağım, Hoca Efendi'ye tabii olduğum, görev yapacak olduğum her yer ve her zaman da cemaatin hizmet anlayışına uygun davranacağıma ve bu yaşananlar hakkında hiç kimseye bilgi vermeyeceğime dair yemin ettirdiler" dedi.
"ŞİFRE, KIZ ARKADAŞIM VAR"
Maltepe Askeri Lisesi'ne örgütün yardımıyla girdiğini itiraf eden tutuklanan subaylar arasında bulunan Üsteğmen M.K., cemaat evlerinde kalmaya başladığında D.D., isimli cemaat abisinin kendisine şifreli cevapları verdiğini anlattı. Askeri Lise sınavları için D.D., isimli cemaat abisiyle Ankara'ya gittiğini anlatan Üsteğmen M.K., "Askeri liseye müracaat ettim. Daha sonra D.D., isimli cemaat abisi beni Ankara'ya götürdü. Sınavlara girmeden önce kaldığımız evde bir odada 2 ya da 3 şahıs karşımda kanepede oturuyorlardı. Beni de ortada bir sandalye ye oturttular ve askeri okul mülakat provası şeklinde bana sorular sordular. Bazı konularda ne söylemem gerektiğini anlattılar. Bunlardan birisi kız arkadaşın var mı diye sorarlarsa var demem şeklindeydi. Ayrıca ehli dünya diye tabir edilen şekilde davranmamı, özellikle makrube diye tabir edilen yemeği sorarlarsa bilmediğimi söylememi, cemaat ile hiçbir bağlantım olmadığı şeklinde davranmamı öğütlediler. Daha sonra Bursa'da mülakata gittik. Önce spor testi oldu, bunu geçtikten sonra sözlü mülakata girdim. Bana mülakatta kız arkadaşımın olup olmadığını sözlü olarak sordular, makrube isimli yemeği yazılı olarak sordular. Ben sorulan sorulara uygun cevapları verdim ve askeri lise sınavları kazanarak, Maltepe Askeri Lisesi'nde okula başladım" dedi.Edirne Emniyet Müdürlüğü'nde soruşturmaları tamamlanan şüpheliler sıkı güvenlik önlemleri altında elleri kelepçeli olarak adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden Piyade Binbaşı M.A.S., piyade üsteğmenler, M.K., U.A., F.A., H.A., C.Ç., A.Ö., Ö.T.G., O.B., M.Y. ve M.Ç. ile piyade teğmenler U.K., M.Ö., F.D., A.T., ve A.A., tutuklanıp cezaevine konuldu. Şüphelilerden E.B., O.K., R.S., M.M., M.G., E.B., R.A., Ö.E., B.E., Z.Ö., ve B.Ç. ise denetimli serbestlik kararı ile yurtdışı yasağı konulup tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Subaylardan S.K., ise serbest bırakıldı.
Görüntü Dökümü
--------------------------------
Zanlıların gelişi araçla gelişi
Zanlıların adliyeye girişi
Genel detay
Haber-Kamera: Ali Can ZERAY/EDİRNE,
======================================================
3)KİMYASAL ATIKLARI MERAYA DÖKTÜLER
TEKİRDAĞ'ın Ergene İlçesi'nde bidonlara konulan kimyasal atıklar henüz kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından meraya döküldü. Çevreye ağır koku yayan kimyasallarla ilgili jandarma soruşturma başlattı.Ergene İlçesi'ne bağlı Velimeşe Mahallesi'nin mera olarak kullanılan Kirazlıdere mevkiinde vatandaşlar kimyasal madde atıklarının bidonlar içerisine konularak meraya döküldüğü görünce durumu jandarmaya bildirdi. Ergene İlçe Jandarma Komutanlığı Velimeşe Karakolu ekipleri ile Ergene Belediyesi Çevre Koruma birimi atıkların bulunduğu bölgeye giderek bir süre inceleme yaptı. Çevreye ağır kokular yayan kimyasal atıklardan numuneler alınırken, jandarma soruşturma başlattı.
Velimeşe Mahallesi Muhtarı Mehmet Erkul, bölgenin sanayi bölgesi olması nedeniyle kimyasal atıkların döküldüğünü belirterek, "Jandarma ekipleri burada gerekli inceleme çalışmayı yaptılar. Kimlerin döktüğü belirlenip, cezai işlem uygulanacak" dedi.
Görüntü Dökümü
----------------------------
-Atılan bidonlar
-Atıklardan detaylar
-Jandarmanın incelemesi
-Muhtar ile röp.
-Detaylar
Haber-Kamera: Mehmet YİRUN/ERGENE(Tekirdağ), -
===============================================
4)BAĞIRSAK HASTALIKLARINDA DIŞKI NAKLİYLE TEDAVİ
İNSANDAN insana yapılan dışkı nakli, antibiyotik ishalli, spastik kolon hastalığı, iltihaplı bağırsak hastalıklarının tedavisinde kullanılıyor. Antalya'da İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Didem Karavelioğlu, 2013 yılında ABD'de yayımlanan makalelerden sonra modern tıpta yerini alan dışkı naklini, Mayıs 2013'te Türkiye'de ilk kez gerçekleştirdi. Yöntemin başarılı olması ile birlikte bu yöntemi uygulamaya başlayan Dr. Karavelioğlu, çalışması hakkında bilgi verdi. Son yıllarda birçok hastalıkla birlikte bağırsak florasının önemini anlamaya başladıklarını belirten Dr. Didem Karavelioğlu, şöyle dedi:
"Maalesef birçok hastalık bu floranın bozulmasından kaynaklanıyor. Antibiyotik ishali, spastik kolon hastalığı, iltihaplı bağırsak hastalıkları başta olmak üzere otizm, diabet, MS, Parkinson gibi rahatsızlıkların, bağırsak florası bozukluğundan kaynaklanabileceği ileri sürülüyor. Bu nedenle dünyada yeni bir tedavi yöntemi olarak uygulanıyor. Aslında yüzyıllardır bilinmesine rağmen modern tıpta, son yıllarda artık makalelere, literatüre geçen bir yöntem."
Dışkı naklinin, sağlıklı bireyden hasta bireye dışkıyı çeşitli yollarla vermekle gerçekleştiğini söyleyen Dr. Karavelioğlu, "Bu yöntemler, endoskopi, kolonoskopi veya nazogastrik tüp ya da lavman olabilir. Bu yöntemlerle dışkıyı hasta bağırsağa nakledilmektedir. Dışkı nakli, 2013 yılında ABD'de onay aldı. Özellikle, tedaviye yanıt vermeyen antibiyotik ishalli hastalara bugün ABD'de yaygın olarak dışkı nakli yapılıyor" diye konuştu. Dışkı ile tedavi yönteminin 500'üncü yılda Mısır'da başlayan bir yöntem olduğunu hatırlatan Dr. Didem Karavelioğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Aileler, hastalanan çocuklarına 'Sarı çorba' adıyla dışkıyı içirerek iyileştirme yoluna gidiyordu. 1950 yılından sonra dünyada da bununla ilgili tek tük araştırmalar başladı ama artık ABD'de ve yurt dışında onaylanan bir tedavi yöntemi olarak biliniyor. Biz de 2013 yılında şiddetli bir bağırsak koliti hastamıza, bağırsak ameliyatına gitmesindense 12 yaşındaki oğlundan aldığımız dışkıyı naklederek 2 seans sonrasında güzel yanıtlar aldık. 1 yıl sonra bağırsak eski halinden eser kalmayan bir kolonospik görüntü verdi. Bu bize cesaret verdi. Ardından, bunu duyan bir hastamız İngiltere'den gelerek aynı tedavinin kendisine uygulanmasını istedi. 1 yıl süren ishal hastalığı, eşinden aldığımız sağlıklı dışkı nakliyle tamamen düzeldi."
Bağırsak florası ile ilgili araştırma maliyetinin çok yüksek olduğuna dikkat çeken Dr. Didem Karavelioğlu, şöyle devam etti: "Bu, uzay araştırmasından çok daha zor ve fazla maliyetli bir iş. Tam olarak içeriği fonksiyonu bilinmeyen bağırsak florası, fakat bozukluğunda bize çok fazla sıkıntı yaratabiliyor. Sağlıklı herkes dışkı vericisi olabilir. Bizim ve hasta için zor bir işlem değil. ve sağlıklı donör seçildiğinde hiçbir riski olmayan bir yöntem. Bu açıdan verici, yani donörün iyi seçilmesi ve gaita tetkiklerinin iyi yapılması gerekiyor. Vericinin, genetik bir hastalığının olmaması, viral hepatit veya HIV taşıyıcısı olmaması, son 2 ay içerisinde antibiyotik kullanmamış olması yeterli. İşlem 4 veya 5 gün, günde 1 seans uygulanarak yapılmakta ve gerekirse aylık seanslarla tekrarı birkaç ay devam etmektedir. Donörün akraba veya aileden birisi olması gerekmiyor. Çünkü bu bir organ ya da doku nakli değil. Hatta dışarıdan birinin donör olması çok daha etkili. Çünkü, benzer mikro floraya aile bireyleri de sahip olabiliyor. Bu nedenle yurt dışında çok sayıda dışkı bankaları kurulmuştur. Sağlıklı bireylerden alınan dışkı örnekleri bu bankalarda depolanıyor. Ardından, ihtiyacı olan hastalara buradan alınarak uygulanıyor. O yüzden bunu bir doku nakli, organ nakli diye kabul etmemek gerekiyor."
Endoskopi veya kolonoskopi yöntemiyle ince bağırsağa geçip, buraya konulan dışkının yeni bir floraya hayat verdiğine vurgu yapan Dr. Karavelioğlu, "Böylece yeni flora ile insanlar pek çok rahatsızlığından kurtulmuş oluyor. 2014 yılında yaptığım 5 vakadan sonra bugün itibarı ile 60 civarında hastayı tedavi ettim. Önümüzde tedavi edeceğimiz çok fazla hasta var. Fakat, bu işi bilen insanların yapması gerekiyor. En büyük açık ise diğer ülkelerin dışkı bankaları kurarak çözdüğü uygun donor bulunması konusu. Ülkemizde de mutlaka sağlıklı, testleri yapılmış bireylerden sağlıklı dışkı alınarak dışkı bankaları kurulmalı diye düşünüyorum" dedi.
MİLLİ SPORCU DONÖR OLDU
68 yaşındaki işadamı ve milli sporcu Ali Bıdı da bu yıl 3 hastaya donör oldu. Sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirdiğini söyleyen Ali Bıdı, kendisine donör olması için gelen teklifi geri çevirmediğini belirterek, "Uzun yıllardır sağlıklı besleniyorum. Yaklaşık 15 yıldır ilaç kullanmıyorum. Didem hanım benim sağlıklı bir donör olabileceğimi söyledi. Ben de bu yıl 3 hastaya bağışçı oldum. Bundan sonra da bağışlamaya devam edeceğim. Sağlıklı beslenip spor yapıyorum" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
--------------------------------
Bağırsak temizleyen cihaz
Hasta yatağından görüntü
Röntgen cihazından görüntü
Afişlerden görüntü
Çalışanlardan görüntü
Uzmanı Dr. Didem Karavelioğlu'nun görüntüsü
Röp1: Dr. Didem Karavelioğlu
Röp2: Ali Bıdı (donor)
Haber- Kamera: Süleyman EKİN/ANTALYA-DHA)
=================================================
5)KEDİLERİNE YABANCI LİDERLERİN ADINI VERDİ
VAN'da 2 çocuk annesi Rezzan Bayram, evinde 9 kedi besliyor. Kedileri için özel oda hazırlayan ve onlara bebek gibi bakan Bayram, Van Kedisi'nden dünyaya gelen 4 yavruya yabancı ülke liderlerinin adlarını verdi. Bayram, siyah kediye Obama, diğerlerine ise Çipras, Putin ve Hollande ismleri taktı.
Van Feyyaz Tokar Eğitim Parkı'nda yöneticilik yapan Rezzan Bayram, kızının kedi istemesiyle, 2 yıl önce Van Kedisi edindi. Kedi tutkusu artan Bayram, şu anda 9 kedisiyle birlikte yaşıyor. Bayram, evin her tarafında dolaşan kedilere gözü gibi bakıyor. Kedilerini çok sevdiğini ve onların enerjisiyle güne başladığını anlatan Bayram, "Herşey kızımın bir Van Kedisi istemesiyle başladı. Kızımın kedisine yaklaşımı sevgisi bende de bir hayranlık oluşturdu. Van Kedisi beslemeye başladım. Bir de eşi olsun dedik ve onlardan da yavru kediler oldu. 34 kedi, bu evde dünyaya geldi. Bunlardan bazılarını bakacağına gerçekten emin olduğum yakınlarıma verdim. Çevremize de bu kedi sevgisini aşılamış olduk. Şu anda evde 9 kedim var. Kediler gerçekten psikolojik olarak insanın ruhunu besleyen hayvanlar. Her birinin kendine özgü yapısı ve kişiliği var" dedi.
Bayram'ın evindeki kedilerin bir özelliği de dünya liderlerinin isimlerini taşıyor olması. Van kedisinden dünyaya gelen siyah kediye Obama ismini veren Bayram, "Son yavru kedilerimizin isimleri dünya liderlerimizin isimlerinden oluşuyor. Tek göz anne ve baba kedilerden 5 ay önce 4 farklı yavrusu oldu. Siyah kedimize Obama ismini verdim. Daha sonra birine lider ismi verip, diğerlerine normal isim verip ayrımcılık yapmak istemedim. ve diğer yavru kedilerimize de diğer dünya liderlerinin isimlerini verdim. Şu anda Obamamız, Çiprasımız, Putinimiz, ve Hollande var. 4 dünya liderimiz artık bu evde tek göz anne babanın yavrusu olarak yaşamlarını sürdürüyorlar" diye konuştu.
Kedilerine bebek gibi bakan Bayram onlar için özel bir odada hazırladı. Kediler için hazırladığı odada bir koltuk takımı, kedilerin uyuyacağı özel yataklar, oyuncaklar bulunuyor. Kedilerin mama ile beslendiğini anlatan Bayram, evdeki yemekleri de ek olarak verdiğini söyledi. Bayram, "Bize getirdiği sevgi dünyası yaptığımız bütün masrafların üzerinde. Kedisiz evler artık bana biraz da neşesiz evler gibi geliyor. Eşim de kedileri çok seviyor. Fakat sayıları artınca bu kadar fazla olmaması gerektiğini düşünüyor" dedi.
Görüntü Dökümü
--------------------------------
-Rezzan Bayram kedileriyle oynaken
-Siyah ve beyaz tüylü kedileri kucaklarken
-Kedilerden genel
-Mama yiyen kedi
-Kedilerin oyun oynamından detaylar
-Rezzan Bayram ile röportaj
=================================================
6)ANADOLU'NUN EN ESKİ ZEYTİNYAĞI ÜRETİM VAKFI
ANADOLU'nun bilinen en eski vakfı olan 2 bin yıllık zeytinyağı üretim vakfının bulunduğu Lyrboton Kome yerleşimi, Antalya'nın Kepez İlçesi'nde gün yüzüne çıkarılıyor. Antalya'nın Kepez Belediyesi sponsorluğunda Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğinde 2016 yılında başlanılan çalışmalarda Lyrboton Kome Antik Kenti'nde bitki temizliği tamamlanarak zeytinyağı işlikleri, evler, hamamlar ve kiliseler gün yüzüne çıkarılıyor. Arkeopark olarak planlanan antik kent, proje tamamlandığında Arete Kulesi, zeytinyağı işlikleri, konutlar, kiliseler, hamam, sarnıçlar, mezarlar, floral ve jeolojik zenginlikte doğa ve tarih parkı olarak Antalya kentine ve turizmine kazandırılacak.
KEPEZ ANTALYA'NIN ARKA MAHALLESİ OLARAK NİTELENDİRİLMİŞ
Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, ilçenin uzun yıllar göç olgusuyla karşı karşıya kalmış ve gecekondu stokuyla, mülkiyet problemleriyle gündeme gelmiş, Antalya'nın arka mahallesi olarak nitelendirilmiş bir bölge olduğunu belirtti. Başkan Tütüncü, "Biz göreve geldikten sonra Kepez'in bir yandan bu yılların getirdiği birikmiş sorunlarını çözerken bir yandan da yeni cazibe merkezleri oluşturmak suretiyle Antalyalıların dikkatini buraya çekmeye gayret ettik" dedi.
ANTALYA'NIN ŞEHİR MERKEZİNE EN YAKIN ANTİK KENTİ
İlçede çok önemli değişim ve dönüşümlere imza attıklarını kaydeden Başkan Tütüncü şunları söyledi:
"Antalya'nın en önemli prestij eserleri artık bir bir Kepez'de yükselmeye başladı. Gerek belediye yatırımları gerek özel girişimle gerekse kamunun diğer alanlarında yapılan çalışmalarla Kepez bambaşka bir görünüm kazanmaya, kimlik oluşturmaya başladı. Geldiğimiz bu noktada dedik ki acaba bizim başka ne değerlerimiz var. En önemli değerlerimizden birisi de 2 bin yıllık ve hiç kimsenin bilmediği tarihi bir kente sahip olmamızdı. Burası Antalya'nın şehir merkezinde, Varsak sınırlarında bulunan en yakın antik kenti. Kendine özgü bir hikayesi olan antik kent. Burayı 'arkeopark' yapma fikri ortaya çıktı. 2 yılda bu hale geldi. İlk yılda bitki temizliğini yaptık, ikinci yılda buradaki eserlerin ayağa kalkması için kazı faaliyetlerine başladık. Arkeopark olarak vatandaşları 2017 yılı içerisinde konuk etmeye başlayacağız. En az 2 bin yıllık tarihi geçmişi ve muhteşem doğası ile Lyrboton Kome Arkeoparkı yeni bir cazibe merkezi olacak."
Kepez Belediyesi Arkeopark Projesi'nin ve müze başkanlığındaki kazıların danışmanlığını yürüten Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, Lyrboton Kome antik kentinin Helenistik dönemde yerleşim görmeye başladığını, ancak asıl organize yerleşimin M.S. 1'inci yüzyılda Roma İmparatoru Domitian döneminde gerçekleştiğini belirtti. Prof. Dr. Çevik, "Yerleşim daha sonra da gittikçe büyümüş ve Hıristiyan Roma Dönemi'nde de uzun süre kullanılmıştır. Bunu 3 kilisenin varlığından anlıyoruz. ve en geç 11'nci yüzyılda da terk edilmiş" dedi. Antik kentte Türk katmanı bulunmadığını aktaran Prof. Dr. Çevik, "Bunun anlamı şu. 10 veya 11'inci yüzyılda artık yerleşimin sonunun geldiği söylenebilir. Kent, Roma döneminden bile başlanırsa en az 2 bin yıl yaşındadır" ifadelerini kullandı.
BÖLGENİN EN ÖNEMLİ ZEYTİNYAĞI ÜRETİM MERKEZİ
Lyrboton Kome'nin Perge ana yerleşimine bağlı bir kome (köy) statüsünde olduğunu ve zeytinyağı üretim merkezi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çevik şunları söyledi:
"Burası, yüksek kapasiteli zeytinyağı tesislerinin varlığıyla bölgede benzersiz bir üretim merkezi özelliği sunuyor. En az 80 küsur zeytinyağı işliği var. Yerleşimin tümü kazıldığında bu sayı daha da artacaktır. Yüksek bir zeytinyağı üretim potansiyeli olduğu anlaşılıyor. Biz bütün bölgeyi 30 yıldır araştırıyoruz. Bir yerleşimde bu kadar tesise henüz rastlanılmadı. Bu yerleşim, iyi korunmuş bir zeytinyağı dünyası esasında."
KENTİN HİKAYESİ BİR KADIN AĞA İLE BAŞLIYOR
Antik kentin hikayesinin bir kadın ağa olan Arete (Onur) ile başladığını anlatan Prof. Dr. Nevzat Çevik, "Bu kadın ağa, yerleşimin sahibi ve kurucu ata soyu. İlk defa kuleyi yaptırıp İmparator Domitian'a ve Perge Artemis'ine adamış ve zeytinyağı yerleşiminin organizasyonu başarmış ve en önemlisi bir de zeytin vakfı kurarak üretimi kurumsallaştırmıştır. Vakıf ve üretim köyü sahipliği ve kontrolü Arete'yle başlayıp kızı Kille ile birlikte ve sonrasındaki nesillerle devam etmiştir. Bu kadın egemen sülalenin gücü yerleşimde ve üretimde kendisini göstermiştir" diye konuştu.
İLK KEZ BİR VAKIF KURULDUĞUNA TANIK OLUYORUZ
Antik yerleşimde, kurucusunun kadın olduğu bu vakıf kuruluş içeriğinin 1914 yılından beri okunmakta olan eski Yunanca yazıtlarda anlatıldığını belirten Prof.Dr. Çevik, "İlk kez bir vakıf kurulduğuna tanık oluyoruz. Bu bölgenin, bilinen en eski zeytin-zeytinyağı vakfıdır" dedi. Vakfı kuranların kadın olmasının müthiş bir denkleşme olduğunu sözlerine ekleyen Prof.Dr. Çevik, "Çünkü kadın, koruyucu bir cinstir. Dolayısıyla vakıf kurmakla da bütün zeytin ağaçlarını ve üretimi korumuş oluyor. Kızı Kille de korumaya devam ediyor. Oğulları Mouas ve Teimotheos bu vakfı besleyip geliştiriyor" dedi.
VAKFIN KURUMSALLIĞI SÜRDÜRÜLMÜŞ
Antik kentte günışığına çıkan yazıtlarda vakfın işleyişi, kuralları ile ilgili uzun bilgiler bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Çevik, "Yazıtlarda Kille oğlu Teimotheos'un 'Henüz hayatta ve akıl sağlığım yerindeyken çiftliği, 600 zeytin ağacını, Üçzeytin ve Killikleis mevkilerindeki fideleri ömür boyu devrediyorum. Annem Kille'nin ölümünden sonra da yerleşimin yöneticisi bu zeytinlikleri aynısıyla korumak ve elde edilen gelirle her yıl eylül başında Apollon festivali düzenlemek zorundadır. Bunları satmaya ve gelirlerini başka amaçla kullanmaya kimsenin yetkisi yoktur. Aksi halde Perge Artemis'ine 1000 Dinar ceza ödeyecektir. Bu hususlar her daim böyle kalacaktır' diyerek vakfın kurumsallaşmasını sürdürmüştür" dedi.
EN AZ 3 NESİL VAKIF KORUNMUŞ
Yazıtlardan elde edilen bilgiler ışığında, en az 3 nesil boyunca, 60-70 yıl vakfı koruyan ve geliştiren bir sülalenin ortaya çıktığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Çevik, "Bence vakfın gücü bugüne dek yansıdı. Etrafta korunan ağaçlık alanlar ve tarihsel kalıntılar vakfın uzun vadeye uzanan bir gücü olduğunu hissettiriyor. Kültür Bakanlığı ve Kepez Belediyesi de vakfın son yürütücüleri olarak yerleşimin yeniden doğmasına ve yaşamasına gayret etmektedirler" ifadelerini kullandı.
PERGE'NİN ALT YERLEŞİMİ OLAN BİR MERKEZ
Kazı başkanlığını yürüten Antalya Müze Müdürü Mustafa Demirel ise antik kentte 2016 yılı Ekim ayında çalışmalara başlandığını belirterek, "Kepez Belediyesi alandaki tüm çalışmaların sponsorluğunu üstlenmiş durumda. Bizim başkanlığımızda sürdürülen bir çalışma bu. Bizim de kent tarihi açısından, arkeopark ve doğa parkı olarak düzenlenmesi ve bölgedeki kaçak kazıların önlenmesi açısından çok önem verdiğimiz bir yerleşim" dedi. Lyrboton Kome antik kentinin Perge Antik Kenti'nin alt yerleşimi olan bir işlik merkezi olduğunu vurgulayan Demirel, şunları söyledi:
"2016 yılındaki çalışmalarımızda kapsamlı kazıdan daha çok yüzeysel temizleme yaptık. Doğuda bulunan alandaki 3 kilise yapısının genel temizliklerini yaptık. Hamam yapısında kısmi temizlik yaptık. Kentin girişinden itibaren alandaki restorasyon ve röleve çalışmaları ve çevre düzenlemesi esas bir çalışma başlangıcı amaçlamıştık. Onu 2016 yılı itibariyle tamamladık. Geçen yılki çalışmalarda 20 işçi, 2 arkeolog ve Antalya Müzesi'nden denetleyen 1 arkeolog vardı. Bu yıl sayısı arttı. 35 işçiyle çalışmaları sürdürüyoruz."
Görüntü Dökümü
---------------------
Varsak antik kenti görüntü
Höyükten görüntü
Tarihi surlar
Alanı temizleyen işçiler
Hakan Tütüncü alanı gezerken (Kepez Bel Başkanı)
Prof. Dr. Nevzat Çevik'ten görüntü
Röp1: Hakan Tütüncü
Yeni bulunan lahitten görüntü
Katının incelemesi
Röp2: Nevzat Çevik
Röp3: Antalya Müze Müdürü Mustafa Demirel
Detay
562 MB//9.13
Haber- Kamera: Süleyman EKİN/ANTALYA-DHA)
===========================================================