Dha Yurt Bülteni -4
Selamı almayınca uyaran yaşlı adamı tokatladıDüzce'de, Mustafa Necati Erdem (95) selamına karşılık vermeyen gençleri uyarırken, beklemediği bir tepki ile karşılaştı.
Selamı almayınca uyaran yaşlı adamı tokatladı
Düzce'de, Mustafa Necati Erdem (95) selamına karşılık vermeyen gençleri uyarırken, beklemediği bir tepki ile karşılaştı. Gençlerden biri yaşlı adamı tokatlarken, Mustafa Necati Erdem aldığı darbe ile yere yığıldı. Olay, dün saat 17.30 sıralarında, Cedidiye Mahallesi Rıhtım Caddesi üzerinde meydana geldi. Mustafa Necati Erdem, şehir merkezinde dolaştıktan sonra çilingir olan akrabalarının iş yerine girerken, iddiaya göre karşıdan gelen iki gence selam verdi. Selamını almayan gençleri uyaran Mustafa Necati Erdem daha sonra iş yerine girdi. Erdem'in arkasından gelen bir kişi tartışarak, "Sen kimsin, bana laf ediyorsun?" diyerek yaşlı adamın yüzüne tokat attı. Erdem aldığı darbe ile yere düşerken, iş yerinde bulunanlar gencin üzerine yürüdü. Yere düşen yaşlı adamı kaldıranlar polise haber verdi. Polis ekipleri gelene kadar yaşlı adama tokat atan genç kaçtı. Yaşananlar iş yerinde bulunan güvenlik kamerasına yansıdı.
Yaşadığı olayı anlatan Mustafa Necati Erdem, olaydan dolayı üzüntü yaşadığını ifade ederek, "Dükkana gireceğim anda iki kişi karşı istikametten bana yakın geldiler. Selam vermedikleri için özellikle ben bu selam işinde çok hassasım,'Bir selam vermediniz' dedim, dükkana girdim. Dükkanda dururken adam geldi. 'Ulan sen kimsin, bana laf edecek adam mısın? Sana bir dayak atayım da bir gör' dedi. Onu derken benim sol tarafıma bir yumruk salladı. Nerdeyse beynim yerinden çıktı. Orada görevliler vardı ve ben yere düştüm. Orası karıştı, ne oldu bilmiyorum. Sonra kaçıp gittiler. Daha sonra oradaki görevli polisi aradı. Bende durumu anlattım. Ben 25 sene Avrupa'yı gezdim. Amerika'ya gittim, tüm Avrupa'yı dolaştım. 95 yaşındayım, bana kimse laf etmedi, hatta biri bana tokat atmadı. Şikayetçi misin? diye sordular. Şikayetçi olduğumu söyledim. Doktor raporu alınsın dediler. Acilden rapor aldık. Karakola götürüp ifademizi aldılar ve geldik evimize. Ben çok üzgünüm, benim gibi yaşlı ve Merkez Büyük Camii'nin eski vaizlerinden birisi olarak böyle bir şeyle karşı karşıya kalmam çok üzücü bir hadisedir. Yüzümdeki morluk o yumruktan sonra oldu" dedi.
Polis yaptığı araştırma sonucu yaşlı adama vuran kişinin Y.B. olduğunu tespit etti. Y.B.'nin yakalanması için çalışma başlatıldı.
Görüntü Dökümü
----------
Güvenlik kamerası görüntüsü
Güvenlik kamerasında şahsın yaşlı adamla tartışırken görüntüsü
Yaşlı adama vurma anı
İş yerinde bulunanların gencin üzerine yürümesi
Yaşlı adamın yerden kaldırılması var.
Yaşlı adamla röportaj
Yaşlı adamın moraran yüzünün görüntüsü ve detaylar
Haber-Kamera: Tezcan SOLMAZ/DÜZCE,
=================
Trabzon'da minarenin yıkılma anı kamerada
Trabzon'da kentsel dönüşüm kapsamında yenilenen Sahil Cami'nin 30 metre uzunluğundaki minaresi, vinç yardımıyla yıkıldı. O anlar kameraya yansıdı.
Ortahisar ilçesi Pelitli Mahallesi'nde, kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında yeni cami inşa edilince, Sahil Cami'nin yıkılmasına karar verildi. Bir bölümü yıkılan caminin minaresinin yıkımı için çalışma başlatıldı. Vinç çağrılan alanda, güvenlik tedbirleri alındı. Yıkım sırasında jandarma ve polis ekiplerince bitişikteki yol geçici olarak trafiğe kapatıldı. Vinç halatına bağlanan minare çekilen 30 metre uzunluğundaki minare saniyeler içinde yerle bir oldu. O anlar kameraya yansıdı.
'BİR ANDA YIKILDI'
Cami minaresinin yıkıma şahit olan mahalle esnaflarından Adem Özdemir, "Minaremiz vinçler yardımıyla yıkıldı. İlk olarak halat bağladılar. Halatı da vinçler çekerek, minare yıkıldı. Çok kısa sürede yapıldı. Bir anda yıkıldı. Güvenlik önlemleri alındı, caminin alt tarafındaki yolu polis, üst tarafındaki yolu da jandarma kesti. Yeni cami yapılınca, eski camiyi de yıktılarö dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------
Minarenin yıkılma anı
İş makineleri çalışmaları
Detaylar
BOYUT: 148 MB
Haber-Kamera: Serkan KILINÇ/TRABZON,
===================
Yayaya yol vermeyen 'asli kusurlu' olacak
İçişleri Bakanlığı tarafından 2019 yılının 'Yaya Öncelikli Trafik Yılı' ilan edilmesinin ardından ülke genelinde 'Öncelik Hayatın, Öncelik Yayanın' sloganıyla kampanya başlatıldı. Ancak 6 Şubat tarihinde start verilen uygulamaya rağmen halen bazı sürücüler yayalara yol vermiyor. Avukat Alparslan Başlıcan da sürücüleri, yayanın geçiş üstünlüğünü ihlal edip, kazaya neden olmaları halinde asli kusurlu olacakları yönünde uyardı.
Trafikte yaya önceliği bilincinin oluşturulması ve yaya geçitlerinin kullanımını yaygınlaştırılması amacı ile 81 ilde 6 Şubat günü 'Öncelik Hayatın, Öncelik Yayanın' projesi hayata geçirildi. Erzurum'da da start alan uygulamanın üzerinden yaklaşık 2 hafta geçti. Trafik ekiplerinin uyarılarına rağmen yaya ve sürücülerin yeni kural konusunda bilinçsiz olduğu belirlendi. Kent merkezinde özellikle öğle tatili veya mesai bitimlerinde yoğunlaşan trafikte bazı sürücülerin yayalara geçiş üstünlüğü verirken bazılarının kurala uymadığı gözlendi.
DHA KAMERASI CADDELERDE
Kentin en işlek bölgesi olan Cumhuriyet Caddesinde yeşil ışık yanmasına rağmen yayalar araçlardan karşıya geçmekte zorlandıkları kameralara yansıdı. DHA kamerasına yansıyan görüntülerde yaya geçitlerinde yaşananlar tek tek kaydedildi. Kameraları gören sürücüler, yayaların geçişine izin verirken, görüntü alındığını fark edemeyen ya da bunu umursamayan şoförler ise yayaların bekleyişine aldırman yollarına devam etti. Sürücülerin büyük bölümünün yol vermediğinden yakınan yayalar, geçiş üstünlüğü haklarını kullanamadıklarını söyledi. Canlarını tehlikeye atmamak için kendilerinin sürücülere yol vermeyi tercih ettiklerini bildiren yayalar, "İnsanın hakkı, hukuku herşeyden önce gelmeli. Kurallara uymamak cehalet örneği" dedi.
7 BİN ÜZERİNDE YAYA ÖLÜYOR
Karayolları Trafik Kanunu'nda yapılan küçük bir değişiklikte 2019 yılının yayaların geçiş üstünlüğünün daha aktif bir şekilde uygulanmaya başlandığı bir yıl olduğunu söyleyen Erzurum Barosu Avukatlarından Alparslan Başlıcan, "Karayolları trafik yasamızda geçmişten beri zaten olan bir madde vardı ama ne yazık ki ülkemizde çok da sürücülerin riayet etmediği bir yasa maddesiydi. 2019 yılı itibariyle artık üzerinden daha fazla durulabilecek bir yasa halini aldı. Çünkü ülkemizde her yıl 7 binin üzerinde trafik kazalarından dolayı hayatını kaybediyor. Ölüm sayısını göz önüne aldığımızda ciddi bir rakam" diye konuştu.
488 TL PARA CEZASI 20 CEZA PUANI
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 74'üncü maddede trafik ışıklarının ve trafik görevlisinin olmadığı yollarda, levhalarla ve trafik işaretleriyle belirlenmiş olması halinde bu yaya geçitlerine, kavşak giriş ve çıkışlarına yaklaşırken tamamen yayanın geçiş üstünlüğüne dayalı bir akışa riayet edilmesi gerektiğine işaret eden Avukat Başlıcan şunları söyledi: "Hem yayalar hem sürücüler olarak bu konuda çok bilinçli değiliz. Ne yayalar olarak hakkımızı, ne sürücüler olarak riayet etmemiz gereken kuralları bilmiyoruz. Bu yasa maddesinin ihlali halinde sürücüler için 488 TL trafik para cezası, aynı zamanda ehliyet noktasında da 20 ceza puanı işlenmesi demek. İstenmeyen bazen hadiselerde oluyor. Yaralamalı ve ölümlü trafik kazaları özellikle bu tür ihlaller neticesinde, yaralamalı da olsa, bu trafik kazasının sonucunca ölümlü de olsa artık sürücü, yayanın bu geçiş üstünlüğünü tanımadığı için asli kusurlu olarak değerlendirilecek. Gerek ceza yargılaması, gerek aleyhine açılabilecek tazminat davalarında da bu asli kusur oranında daha ağır müeyyidelere maruz kalabilecek."
YAYA ADIM ATTIĞINDA SÜRÜCÜ YAVAŞLAMALI
Akışkan olan trafikte sürücülerin durması halinde, arkadan gelen diğer sürücünün kurallara uymaması halinde kazalar yaşanabildiğini aktaran Başlıcan, "Trafik kültürünün olmayışı nedeniyle zaten trafik kazasında Avrupa'da önde gelen ülkelerdeniz. Yaya yoldan geçmek için adımını atar atmaz, artık yayanın geçiş üstünlüğü olması sebebiyle sürücü ona riayet edip yavaşlamalı, yol vermeli. Ancak sürücüde akışkan bir trafiğinin içerisinde arkadan gelen diğer araç sürücüsünün kendisiyle olan yol mesafesini koruyup korumadığından emin olmadığı için bu noktada da çoğu sürücü benim gözlemlediğim kadarıyla bu hususu da gerekçe gösterip çokta bu kanun maddesine riayet ettiğini düşünmüyorum. Çünkü; trafiği de hem bir noktada bu kültür hala oluşmadığı için tehlikeye sokuyor. Kendi araç güvenliğini de düşünerek 'ben durursam arkadaki duramaz bana çarpar' endişesiyle çoğu kez yayanın geçiş üstünlüğü ihlal edilebiliyor" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
------------
-Yaya geçidinden detay
-Okul tabelasından detay
-Yaya geçidinden geçen vatandaşlar
-Yayalara yol vermeyen araçlar
-Yayalara yol veren araçlardan detay
-Vatandaşlar ile röp
-Muhabir Hümeyra Pardeli'nin anonsu
-Avukat Alparslan Başlıcan ile röp
SÜRE: 06.52 BOYUT: 769 MB
Haber: Hümeyra PARDELİ - Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM,
===============
6 yaşında başladığı kalaycılıkta 60 yılı geride bıraktı
Sivas'ta yaşayan İbrahim Ödül (66), 6 yaşında başladığı kalaycılık mesleğini ilerleyen yaşına rağmen sürdürüyor. Kararmış bakır kapları körüklü ateşte yeniden hayat veren Ödül, kalaycılık mesleğinin son temsilcilerinin başında yer alıyor.
Kent merkezinde yaşayan evli, 3 çocuk babası İbrahim Ödül, kent merkezinde Demircilarardı Mahallesi'ndeki dükkanında kalaycılık yapıyor. Babası Hacı Bekir Ödül'ün yanında 6 yaşındayken kalaycılıkla tanışan İbrahim Ödül, zaman içinde mesleği öğrendi. Meslekte ustalaştıktan sonra 1970 yılında kendi iş yerini açan Ödül, 60 yıldır kalaycılık yaparak geçimini sağlıyor. Kararmış bakır kapları ateşte kalayla yeniden parlatan Ödül, mesleğin kentteki son temsilcileri arasında yer alıyor.
Kalaycılığın 1991 yılında vefat eden babasından kalma meslek olduğunu belirten İbrahim Ödül, "İlkokula giderken zaman zaman babamın dükkanına geliyordum. O dönemde gide gele mesleği öğrendim. Hala da bu mesleğe devam etmekteyim. 60 yıldır bu mesleği yapıyorum. Hiçbir zaman kazandığıma haram katmadım. Hep helal kazandım. Şimdiye kadar bu şekilde geçinip gittim. Ben kalaycılık yaparak çocuklarımı okuttum. Sabah iş yerime gelip, temizliğimi yapar, ocağımı yakıp kalaya başlarım" dedi.
'ÇELİK VE ALÜMİNYUM YEMEĞE ZARAR VERİYOR'
Meslekte bazılarının kurşun ve metal kullandığını belirten Ödül, sağlığa zararlı olduğu için kendisinin kalaydan başka malzeme söyledi. Kalay yaparken kesinlikle kurşun ve metal kullanılmaması gerektiğini belirten Ödül, "Bu işte mutlaka kalay kullanmak lazım. Ben hayatım boyunca kalaydan başka bir şey kullanmadım. Bazıları kurşun ve metal kullanıyorlar, bu da sağlığa zarar veriyor. Müşteriler bana en çok tencere, tabak, tas, kazan ve leğen getiriyor. Hala bakır kapları kullanan ve zaman zaman da kalay için getirenler mevcut. 30 yıl önce işlerimiz daha yoğundu. Herkes bakır kap kullanıyordu. Şimdilerde çelik ve alüminyum daha çok kullanılıyor. Onlar da yemeklere zarar veriyor. Şu anda yeniden bakır kaplara bir dönüş var ama bizim meslekte yetişen kişi kalmadı. Bakırcılığın son mesleğini yapan bir kaç kişi kaldı" diye konuştu.
Ödül, gücü yettiğince de mesleğini sürdürmek istediğini sözlerine ekledi.
'30 YILDIR MÜŞTERİSİYİM'
İbrahim Ödül'ün 30 yıllık müşterisi olduğunu söyleyen İsmail Akbulut, "İbrahim ustayı 30 yıldır tanırım. Kalay işim olunca İbrahim ustanın yanına gelir kalay işlerimi yaptırırım. Bazen de canım sıkılınca sohbet etmeye gelirim. 30 yıldır işlerimi de hep İbrahim ustaya yaptırırım. Sivasımıza hizmet verdiği için kendisine teşekkür ediyoruz" dedi.
Görüntü Dökümü:
----------
-Dükkandan görüntüler
-Bakır kapları kalaylaması
-Konuşmaları
-Müşterisinin konuşması
-Detaylar
(530 mb)
Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS,
==================
Karısını öldürdü, torunlarını sevmek için tahliye istedi
Bursa'da, 5 yıl önce çocukları tarafından merdivenlerde cesedi bulunan eşi Emine Kuru'yu (57) boğarak öldürdüğü iddiasıyla verilen 15 yıl hapis cezası, Yargıtay tarafından arttırılması yönünde bozulan Mehmet Kuru(66), "Eşim geçimsiz biriydi. 40 yıl olan evliliğimde adeta cezaevi hayatı yaşadım. Torunlarımı sevmek için tahliyemi istiyorumö dedi. Mahkeme ise Mehmet Kuru'nun cezasını 3 yıl 4 ay arttırarak, 18 yıl 4 aya çıkardı.
Merkez Osmangazi İlçesi Çirişhane Mahallesi'nde bir işyerinde çaycı olarak çalışan işçi emeklisi Mehmet Kuru, çocuklarının da oturduğu kendilerine ait 5 katlı apartmanda, 40 yıllık eşi Emine Kuru ile anlaşamayınca dördüncü kattaki boş daireye yerleşti. 3 Kasım 2014 günü ise 3 çocuğunun annesiyle yaşadığı dairenin kapı önünde, çamaşırlarının yıkanıp ütülenmesi konusunda tartıştı. İddiaya göre Kuru, tartışma sırasında dövdüğü eşini boğarak öldürdükten sonra binadan ayrıldı. Çocukları tarafından apartmanın merdivenlerinde cesedi bulunan Emine Kuru'nun dengesini kaybedip merdivenlerden düşerek, yaşamını yitirdiği zannedildi. Bu nedenle normal ölüm raporu verilen Emine Kuru'nun cenazesi, Hamitler Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Cenazeye katılmayan Mehmet Kuru, aynı gün saat 18.30 sıralarında Merinos Polis Merkezi'ne giderek teslim oldu. Mehmet Kuru polise, Emine Kuru'nun resmi nikahlı eşi olduğunu ancak 7, 8 yıldır aynı binada ayrı dairelerde yaşadıklarını söyledi. Eşinin olay günü saat 06.30 sıralarında yaşadığı daireye gelip, "Sen benim iç çamaşırlarımı neden çaldın" diyerek, kendisine saldırdığını iddia eden Mehmet Kuru, "Elinde bulunan anahtar tomarıyla yüzümün sağ tarafına vurdu. Canım yanınca ittim, yere düştü. Boğazını sıktım. Bu sırada 'Hacı' diye bağırınca dizimle boğazına bastırdım. Bayıldığını düşünerek, üzerimi giyip evden ayrıldım. Telefonumu kapatıp, dışarıya çıktım" dedi. Mehmet Kuru, tutuklandı.
YARGITAY CEZAYI AZ BULDU
Bursa 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 'Haksız tahrik altında yakın akrabayı öldürmek' suçundan yargılanan Mehmet Kuru, 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, cezanın alt sınırdan değil, üst sınırdan verilmesi gerektiğini bildirerek kararı bozdu. Yeniden yapılan yargılamada Bandırma 2 Nolu Cezaevi'nden SEGBİS ile duruşmaya katılan Mehmet Kuru, ağlayarak verdiği ifadesinde "Eşim geçimsiz biriydi. Oğlumu evlendirdim, gelinim eşime üç ay dayanabildi. Torunum oldu, oğlum bizim binaya taşındı. Altı ay sonra gelinim ve oğlum başka eve taşındı. Evliğimin 15 yılı dışarıda, 5 yılı da cezaevinde gibi geçti. Hayatım alt üst oldu. İki yıl evimi terk etmeme rağmen, araya girenlerin çabalarıyla biraraya geldik ama hiç değişmedi. Uzun süredir tutukluyum. Torunlarımı sevmek için tahliyemi istiyorumö dedi. Avukatı Ergün Kurdak da cezada tahrik indirimı uygulanmasını, sanığın adli kontrol şartları uygulanarak tahliyesini istedi.
CEZA ARTTIRILDI
Mahkeme heyeti ise Yargıtay'ın bozma ilamına uyarak, Mehmet Kuru'yu suçun sabit olduğu gerekçesiyle önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı ardından haksız tahrik indirimiyle 22 yıla indirdi. Mahkeme iyi hal indirimiyle de cezayı 18 yıl 4 aya çevirdi.
Haber: Halil ÖZÇOBAN/BURSA, -