Dha Yurt Bülteni- 4
Mantar toplarken mayına bastıTunceli'nin Pülümür ilçesinde dağlık alanda mantar toplarken mayına basan Hasan Hüseyin Kılıç (20) askeri helikopterle Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirilerek tedavi altına alındı.
Mantar toplarken mayına bastı
Tunceli'nin Pülümür ilçesinde dağlık alanda mantar toplarken mayına basan Hasan Hüseyin Kılıç (20) askeri helikopterle Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirilerek tedavi altına alındı.
Olay, bugün saat 07.00 sıralarında Tunceli'nin Pülümür ilçesi kırsalında meydana geldi. İlçede çobanlık yapan Hasan Hüseyin Kılıç babası Nazım Kılıç ile birlikte mantar toplamak için dağlık alanda teröristler tarafından tuzaklanmış mayına bastı. Şiddetli patlama sonucu ağır yaralanan genç, ambulansla Pülümür Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Burada ilk müdahalesi yapılan Kılıç, askeri helikopterle Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirildi. Hasan Hüseyin Kılıç ameliyata alınırken, baba Nazım Kılıç, dağda mantar ararken oğlunun önünde yürüdüğü sırada birden büyük bir patlama olduğunu ve yere düştüğünü söyledi. Nazım Kılıç, bacağından ağır yaralanan oğlunu sırtına alarak karayoluna taşıdığını bildirdi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Hastane acilinden görüntü
-Yaralı gencin taşınması
Haber-Kamera: Coşkun MENEK/ERZİNCAN,
========================================
Iğdır'daki patlamada bacağı kopan kaportacı: İnsanlık ölmüş
Iğdır Küçük Sanayi Sitesinde oksijen tüpü satan bir işyerinde meydana gelen ve 4 kişinin yaşamını yitirdiği patlamada bacağı kopan Turan Şavlı, böylesine acı bir olayda insanlığın öldüğünü gördüğünü söyledi. Şavlı, "Benimle birlikte 16 kişi yaralandı. Durumu iyi olan birçok kişi cep telefonlarına sarılıp görüntümüzü alıyor ya da selfie çekiliyordu" dedi.
Olay 20 Nisan günü saat 10.30 sıralarında, 14 Kasım Mahallesi'ndeki Küçük Sanayi Sitesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, oksijen tüpü satan bir iş yerinin önünde, kasası oksijen tüpü ile dolu olan park halindeki kamyonda kaynak yapıldığı sırada patlama meydana geldi. Ortalığın savaş alanına döndüğü patlamada, iş yeri sahibi Volkan Çetinyol, çevre dükkanlarda çalışan oto tamircileri Esat Bağcı ve Taner Yıldırım ile kimliği hala tespit edilemeyen 1 kişi yaşamını yitirdi, 2'si ağır tolam 14 kişi yaralandı. Yaralılardan 12'si Iğdır Devlet Hastanesi'nde, durumu ağır olan Gökhan Zorman ile Turan Şavlı da Erzurum'daki Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Yakutiye Araştırma Hastanesi'nde tedavileri devam ediyor.
ORTALIK ŞAVAŞ ALANI GİBİYDİ
Patlama anında kendisine ait kaportacı dükkanında çalıştığını söyleyen evli ve 4 çocuk babası Turan Şavlı (59), "Patlamadan önce bir uğultu duydum. Sonra kendimi işyerimin önünde otomobilleri tamir etmek için içerisine girdiğimiz kuyuda buldum. Ayağı kalmak istedim ama her kalkışımda düştüm o anda bacağım koptuğunu anladım. Ortalık savaş alanına dönmüştü. Çevredekilerden yardım istedim. Ama bir de baktım ki insanlar yardım etmek yerine ellerine aldıkları cep telefonları ile çekim yapıyor. Kimisi de selfie çekiliyordu. Patlamada ölenler paramparça olmuş. Benimle birlikte 16 yaralı vardı. İşte o sırada insanlığın da öldüğünü gördüm. İyişelip memleketime gittiğimde o çekim yapan kişilere birkaç sözüm olacak. Hani bir atasözü vardır. Kasap et, koyun can derdinde. Bizimki de öyle oldu. Ambulansla kaldırıldığım kars'ta kopan bacağım yerine dikildikten sonra, Atatürk Ünivresitesi Tıp Fakültesi Plastik Cerrahi Servisine sevk ettiler. Bacağımdan bir ameliyat daha olacağım. Bunada şükürler olsun. Allah böyle bir olayı kimseye yaşatmasın" diye konuştu.
SOSYAL MEDYA İLE VARLIĞIMIZI GÖSTERİYORUZ
Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yıldız Akpolat, ünlü filozof Rene Descartes'in, "Düşünüyorum öylesi varım" sözünün 21'inci yüzyılda artık, "Görülüyorum öyleyse varım" denildiğini söyledi. Akpolat şunları söyledi: "Daha önce insanlar kamusal alanda yani şehir meydanları, parklar, pazar ve parlemento gibi kamusal alanda görünür olmak esastı. İnsanlar toplumsal alanlarda toplumsallaşıyorlardı, görüş beyan ediyorlardı, kendilerinin var olduklarını, konuşarak birbirlerine anlatıyorlardı. Somut ilişkiler ama 90'lardan itibaren sosyal medya ile birlikte kamusal alan soyutlaştı. Artık kamusal alan somut mekanlar değil. Kamusal alan artık sanal mekanlar. Facebook, instagram gibi yerlerde insanlar artık internette yazıyor, görünüyor olarak toplumsal fikirlerini paylaşıyorlar. Aslında toplumsallaşma itibariyle bir değişiklik yok. İnsanların görüşlerini söylemeye, sosyal olmaya ihtiyacı var. Var oluşlarını toplum tarafından onaylanmaya ihtiyacı var. Bu dün de böyle bugün de böyle ama 90'lardan sonra kamusal alan artık sosyal medya olmuş durumda. Artık herkes orada görünür olmak istiyor. Yani, 'ben varım', 'ben yaşıyorum', 'ben sosyal etkinliklerin ve aktivitelerin içerisindeyim', 'ben her yerdeyim'. Modernleşmeyle birlikte özel alanlarda kamusal alanı kapladı. Biz bunları sosyal medyaya da görüyoruz. İnsanlar yemeklerini paylaşıyorlar. Yemek özel alan ait birşey ama onun fotoğrafını çekip sosyal medyaya atıyor. İnsanlar onaylandıklarını görmeye çalışıyorlar" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Turan Şavlı ile röp.
-Turan Şavlı hastane odasında
-Prof.Dr. Yıldız Akpolat ile röp.
-Olay yerinde cep telefonuyla görüntü çekenler
-Patlamalar
-Yaralılar
(521 mb- 4.42 dk)
Haber-Kamera: Turgay İPEK/ ERZURUM,
========================================
Marmaris'te deniz dibi temizliğinden 2 ton çöp çıktı
Muğla'nın Marmaris ilçesindeki Sualtı Gönüllü Grubu üyesi 6 dalgıç tarafından gerçekleştirilen deniz dibi temizliğinden 2 ton çöp çıkarıldı.
Ahu Hetman Vakfı desteğiyle, Marmaris Sualtı Gönüllüleri Grubu (MARSAG) üyesi 6 dalgıç, hafta sonu kıyı ve deniz dibi temizliği yaptı. 'Engin denizlerimizi koruyalım-1' adı verilen etkinlikte bir araya gelen aralarında işadamı, doktor, emekli deniz subayının bulunduğu 6 gönüllü dalgıç, Turban Mevkii sahilinde çalışma yaptı. Gönüllü dalgıçlar, 500 metre uzunlukta ve 36 bin metrekare alanda deniz dibi temizliği gerçekleştirdi. 4 saat süren temizlikte, çoğunluğu günübirlik gezi tekneleri ve yatlardan atıldığı öne sürülen çeşitli ebatlarda araç lastikleri, plastik borular, alüminyum ve demir parçalar, yat mutfak ve banyo plastik aparatlar, cam ve pet şişe, misina ve plastik kafes atıkları olmak üzere 4 traktör römorkunu dolduran 2 ton çöp çıktı. Denizlerin oksijen kaynağı olarak bilinen Poseidon çayırlarının 'Deniz çayırları', teknelerin atılan çapaları nedeniyle kıyı kesimde yok olduğu görüldü. Çöplerin bir kısmı dalgıçlar bir kısmı balıkçı tekneleri ile kıyıya çıkartıldı. Toplanan çöpler, Muğla Büyükşehir Belediyesi Katı Atık Tesisi'ne götürüldü. MARSAG Sözcüsü, emekli denizci asker Ali Osman Ernalbant, "Amacımız denizlerimize elbirliğiyle sahip çıkmanın önemini anlatmaktır. Sürdürülebilir turizm ancak temiz bir çevre ve deniz ile mümkündür. Maalesef, denizlerimiz hızla kirlenmektedir. Marmaris'in turizme endeksli bir kent ve bir Milli Park içinde olduğunu lütfen unutmayalım. Balığından, denizinden, ormanından ve turizm gelirinden yararlandığımız bu güzel kentin denizini el birliğiyle koruyup, gelecek kuşaklara tertemiz bırakmak sorumluluğumuz vardır. Tüm yetkili kamu kurum kuruluşları olmak üzere Marmaris'i seven herkesten destek bekliyoruz. İlçemizin turizm kaynağı deniz, kum ve güneş üçgeninden oluşuyor. Denizlerimizi el birliği ile sahip çıkmalıyız" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
Dalgıç ekipleri tarafından sualtı kameraları ile çekilmiş görüntü
5 dakika 19 saniye,384 MB HD
Haber- Kamera: Ali GÜNDOĞAN / MARMARİS (Muğla),
========================================
Saadet öğretmen anlattı, üniversiteliler ağladı
Saadet Özkan Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Başkanı Saadet Özkan'ın Erzurum Atatürk Üniversitesi'ndeki konuşmada, gün yüzüne çıkardığı ilkokuldaki istismar olayını anlatması, öğrencileri ağlattı. Öğrencilerden pes etmemelerini isteyen Saadet Özkan, "Bulunduğunuz ilin mahkemelerine gidip cinsel istismar mağduru çocuklara sahip çıkın" dedi.
Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü 3'üncü sınıf öğrencileri, 'çevre bilinci ve sosyal sorumluluk' dersi kapsamında 'çocuk istismarı' projesini hazırladı. Doktor öğretim üyesi danışmanlığında 3 ay sürede hazırlanan proje kapsamında 45 üniversiteli genç, ünlülerden destek videosu istedi. Proje kapsamında hazırlanan video düzenlenen etkinlikte üniversitelilere izlettirildi. Saadet Özkan Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Başkanı Saadet Özkan, öğrencilere 'çocuk istismarı' ile ilgili bir konuşma yaptı.
'ÇOCUKLUK BİZİM ŞİFREMİZ'
İzmir'in Menderes ilçesine bağlı Sancaklı köyündeki ilkokulun müdürünün öğrencilere yönelik cinsel istismar olayının gün yüzüne çıkmasını sağlayan Saadet Özkan, anlattıklarıyla salonda duygusal anların yaşanmasına neden oldu. Çocuk istismarının dünyanın kanayan yarası olduğunu belirten Özkan, "Her birimizin bir hikayesi var ve her birimiz çocuk olduk. Çocukluk bizim şifremiz. Bizi biz yapan bugün bütün kaygılarımız, tasalarımız, mutluluğumuz, sevincimiz, her şeyimiz çocukluğumuzdan geliyor. O travmalar yediğimiz bir tokat, en küçük şeyi unutmuyoruz. ya da bize güzel davranan bir insanı da unutmuyoruz" dedi.
'SINIFIMIN KAPISI ISRARLA KAPATILIYORDU'
Daha önce kamu kurumunda dolgun bir maaşla çalıştığını istifa ederek işinden ayrılıp, hayalindeki köy öğretmenliğini yapmak için müracaatta bulunduğunu anlatan Özkan, İzmir'deki köy okulunda göreve başladığını söyledi. İstismarcı müdür ile tanıştığında ilk önce büyülendiğini belirten Saadet öğretmen, "Öyle güzel şeyler anlatıyordu ki 'ne kadar idealist bir öğretmen' dedim, büyülendim. Çekmecede cinsel performans arttırıcı gören öğretmen arkadaşımın nasıl ivedi bir biçimde 3 günde görev yeri değiştirdiğini sonradan öğrendim. Bana 'ek ders ücret alamıyorum' demişti. Her şey kazandığımız maaş mıydı? Hayır değildi. Bence miras bırakacağımız çocuklar var bizim. Öğretmenlik zengin olunmak için seçilecek bir meslek değil bana göre. Ben çocukların İngilizce derslerine girdim. Zehir gibiydiler, akılları çok açıktı. Sistemin değişmesiyle benim öğrencilerim ona gitti, başka çocuklar bana geldi. Çocuklarım masal anlatmaz, şarkı söylemez olmuşlardı. Kendilerini o kadar iyi ifade eden çocukların içe kapanması bir tuhaflıktı. Benim de sınıfımın kapısı ısrarla kapatılıyordu ve şöyle söylüyordu; okulda kapılar kapansın hocam. Ben o kapalı kapılar ardından çocuklarıma neler olduğunu anlamak için ayrıca bir mücadele vermek zorunda kalmıştım ve yalnızdık" diye konuştu.
'KAHRAMAN KIZLARIM HER ŞEYİ ANLATTI'
Gözleri dolarak ve sesi titreyerek konuşmasına devam eden Saadet Özkan, yaşanan trajik olayı şöyle anlattı: "Bir gün tahta kalemim bittiği için karşı sınıfa gittiğimde kız çocukların ve öğretmenin o sınıfta olmadığını gördüm. Evi çok yakında bir lojmandaydı ve çocukları oraya götürüyordu. Biz bu çocukları ne ara böyle gözden kaçırmıştık. Niçin orada rehber öğretmenimiz, okul sosyal hizmet çalışanımız yoktu. ya da bu insan niçin oradaydı ve 22 sene boyunca onu nasıl fark edememiştik. Bir tuhaflık vardı ama inanın konduramıyorsunuz. Beyninizin içerisinde bir yer diyor ki; yok ya bir yanlışlık yoktur. Bir yanınızda kalbinizin üzerinde bir şüphe oluyor ve o çığ gibi büyüyor. Birinin hayatı ile ilgili bir karar verecekseniz emin olmak istiyorsunuz. Öğrencilerimi 8 metrekare müdür odasına kilitlediğini fark ettim. O kapıyı her çaldığımda o kapının açılması 5 saniye sürmesi gerekirken maalesef ki, zaman alıyordu ve her girdiğimde aynı sahne vardı. Elinde aynı çayı tutan çocuk, masanın arkasında arka arkaya duran çocuklar ama ben orada çocuklara pornografi izlettiğini, 6.5, 7, 8 yaşlarında dünyanın en masum canlılarının bu korkunç insanlık suçuyla karşı karşıya olduklarını bilemezdim. Vicdanım bu açıdan hala mutlu değil, keşke daha önce algılayabilseydim. Orada ne olduğunu öğrenmeye karar verdim. O çaya parmağımı soktuğumda sıcak değildi bir kurgu vardı ve o çocuklar bu durumu anlatamıyorlardı. Bir çıkış arıyorlardı ama onlara hiçbir el dokunamamıştı. Onlarda beni korumaya çalışıyorlardı. Ne yapmam gerektiğini araştırıyordum. Söylediğim herkes 'görev yerini değiştir, görevi bırak, başına bir hal gelir' dedi. Demek ki sorun bizlerde. Çocuklarıma iyi sevmeyi ve kötü sevmeyi anlattım. Çocuklarım, 'çok büyük bir çukur kazdı, seni oraya atacakmış ne olur ölme öğretmenim' dediler. Dedim ki; 'ben ölümsüzüm.' Mücadelemize başladık benim o kahraman kızlarım yaşadıkları korkunç her şeyi anlattılar. Anneler babalar perişan oldular. Köyün kahvesine, imamına gittim. Hep birlikte mücadeleye başladık. Çok tehdit aldım hiçbiri de umurumda olmadı."
'PES ETMEYELİM'
İzleyicilerin gözlerinden yaşlar aktığı konuşmada, Saadet Özkan mahkeme koridorlarının çocukların olmaması gereken yerler olduğuna işaret etti. Özkan, "Bulunduğunuz ilin mahkemelerine gidip, cinsel istismar mağduru çocuklara sahip çıkalım. O aileler bizleri gördüğünde yalnız olmadıklarını anlıyorlar. Bu suçu işleyenlerin tutuklanmalarını sağlamalıyız. Her şey para değil arkadaşlar, biz hayatlara dokunabiliriz. Onların gözlerinin içine bakabiliriz. Bizler pes etmeyeceğiz. Pes etmeyen birini yenemezler" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------
-Programa katılanlar
-Öğrenciler
-Saadet Özkan'ın konuşması
-Ağlayan izleyiciler
(507 mb-4.32 dk)
Haber-Kamera: Hümeyra PARDELİ/ ERZURUM,
========================================
Siverek'te mesire alanına Cumhurbaşkanının ismi verildi
Şanlıurfa'nın Siverek Belediyesi tarafından Nissibi Köprüsü'nün yanına yapılan 50 bin metre karelik alan ile sosyal tesise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ismi verildi.
2015 yılında açılışı Cumhurbaşkanı tarafından yapılan, Türkiye'nin en büyük 3'üncü asma köprüsü olan Nissibi Köprüsü'nün yanı başında yapımı devam eden 50 bin metrekarelik sosyal tesislere 'Recep Tayyip Erdoğan' isminin verilmesi belediye meclisinde oy birliği ile kabul edildi.
Diyarbakır, Adıyaman, Şanlıurfa, Siverek ve Kahta'yı birbirine bağlayan Nissibi Köprüsü'nün yanında bulunan ve içerisinde sosyal yaşam alanları, çocuk oyun alanları ve seyir teraslarının bulunduğu, tamamlanmasının ardından bölge turizmine de hareketlilik getireceği öngörülen mesire alanının Temmuz ayında bitirilmesi planlanıyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------------
Mesire Alanı ve köprü
Yapımı devam eden tesis
Meclis toplantısı
Kararın oylanması
Genel ve detay görüntüler
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 256 MB
Haber-Kamera: Mehmet SEZGİN-ŞANLIURFA,
============================================
Görme engelli judocu Onur, olimpiyat madalyası istiyor
İzmir'de tekvando antrenörü babasının yönlendirmesiyle başladığı sporda görme engelliler judo milli takımıyla madalyalar kazanan Onur Taştan (27), "Hayatımda bir dönem boşluk yaşadım. Judo yapınca özgüvenim geldi. Türkiye şampiyonluğu, Avrupa üçüncülüğü elde ettim. Hedefim 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda altın madalya kazanmak" dedi.
İzmir'de görme engelli dünyaya gelen Onur Taştan, 7 yaşında tekvando antrenörü babasının yönlendirmesiyle sporla tanıştı. Anne, baba, amcası ve kuzenleri olmak üzere tekvando sporuyla ilgilenen ailenin bireyi olan Onur, bu branşta kazandığı başarılarla kısa sürede dikkati çekti. Görme yetisinin gittikçe azalmasıyla spora ara vermek zorunda kalan Onur Taştan, babasının tavsiyesiyle başladığı judoyla hayatında yeni bir sayfa açtı. Judodaki başarısıyla 3 yıl önce görme engelliler milli takımına seçilen Onur, kısa sürede Türkiye şampiyonluğu, Avrupa üçüncülüğü elde etti. Onur Taştan, katılmayı hedeflediği Avrupa ve dünya şampiyonasında Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmek istediğini söyledi. Sporcu bir ailenin ferdi olarak judonun hayatındaki önemiyle hedeflerini anlatan Onur Taştan, "Doğuştan görme engelliyim. Annem, babam, kuzenlerim, amcalarım sporcu. Ben de bu yolda devam ettim. Gözümden dolayı hayatımda bir dönem boşluk yaşadım. Judo yapınca özgüvenim geldi. Kendimi daha iyi hissettim. Türkiye şampiyonluğu, Avrupa üçüncülüğü elde ettim. Hedefim her sporcu gibi 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek, altın madalya kazanmak. Yakın zamanlı hedeflerim arasında dünya şampiyonası ve Avrupa şampiyonası var. Bu yarışmalarda en iyi şekilde ülkemizi temsil edeceğime inanıyorum" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------------
Onur Taştan salonda antrenör eşliğinde çalışırken
RÖP: Onur Taştan
Spor aletlerinde çalışırken görüntü
266 MB /// 02.26 (HD)
Haber: Tolga YILDIRIM-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,
===============================================
Milas'ta boğa güreşine ilgi
Muğla'nın Milas ilçesindeki Milas Yörük Obaları Kültür Derneği, 1. Milas Boğa Güreşi Festivali'ni yaptı. 12 ayrı grup halinde düzenlenen ve ilgi çeken güreşlere, 100'e yakın boğa katıldı.
Milas Yörük Obaları Kültür Derneği tarafından Milas Arena'da dün (pazar) boğa güreşi festivali düzenlendi. Çoğunluğu Ege Bölgesi'nden olmak üzere yaklaşık 100 boğanın katıldığı güreşleri, Milas Kaymakamı Eren Arslan, Milas Belediye Başkanı CHP'li Muhammet Tokat, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile çok sayıda güreş sever izledi. Zaman zaman yağmurun yağmasına rağmen, Milas Arena'ya gelen izleyiciler, akşam saatlerine kadar süren 1 tonun üzerindeki ağırlığa sahip boğaların güreşlerini ilgiyle takip etti. Güreşleri 12 ayrı grupta düzenlediklerini, geleneksel hale getirmeyi amaçladıklarını belirten Yörük Obaları Derneği Başkanı Erkan Turgut, "Dernek olarak bu tür sosyal ve kültürel etkinlikleri önemsiyor, halkımızın da bu etkinliklere beklentinin çok ötesinde ilgi gösterdiğini memnuniyetle karşılıyoruz. Çünkü bu tür etkinlikler sadece sosyal ve kültürel açıdan değil düzenlendiği bölgeye önemli ekonomik katkılar da sağlayan, insanlar arasında birlik ve beraberliği pekiştiren etkinliklerdendir" dedi.
BOĞALARIN KAÇIŞI PANİK YARATTI
Milas Belediye Başkanı Tokat, "Geleneklerimiz, öz kültürümüz, Yörük kültürümüz bizim markamızdır. Bu markayı yaşatmak, gelecek nesillere aktarmak hepimizin görevi, boynunun borcudur. Bu sebeple bizler de yerel yöneticiler olarak elimizden geldiği kadar bu tür etkinliklere destek veriyoruz. Birliğimiz ve dirliğimizin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Böyle etkinliklerle bir oluyoruz, diri oluyoruz. Yörük vefalı, kadir kıymet bilen, vatanını seven, geleceğe umutla bakan, Atatürk ve Cumhuriyetine sahip çıkan insandır. Yörük olmaktan son derece onurlu ve gururluyuz" diye konuştu. Saat 10.00'da başlayan güreşler, saat 18.30'a kadar devam etti. Güreşler sırasında kaçan bazı boğalar güreş alanının giriş ve çıkış noktalarındaki görevliler ve izleyicilerin panik yaşamasına neden olsa da herhangi bir sorun yaşanmadan sona erdi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------
Güreşen boğaların görüntüleri
Haber- Kamera: Oktay ÇAYIRLI / MİLAS (Muğla),
=============================================
Çataklı raftingciler, dünya kupasına hazırlanıyor
Çatak Belediyespor bünyesinde kurulan rafting takımı, uluslararası rafting şampiyonasına katılarak, Rize Ardeşen'de düzenlenecek olan dünya kupasına katılmaya hak kazandı. Çalışmalarını Türkiye'nin 2'nci büyük parkuru olan Van'ın Çatak ilçesinde bulunan Çatak Deresi'nde sürdüren takım, her gün antrenman yaparak şampiyonada başarı elde etmek istiyor.
Çatak ilçesinde belediye bünyesinde kurulan rafting takımı dünya kupasına hazırlanıyor. Muğla'nın Dalaman ilçesinde yapılan şampiyonaya katılan takım büyük başarı elde ederken, Rize Ardeşen'de düzenlenecek olan dünya kupasına ise Türkiye'nin 2'nci büyük parkuru olan Çatak Deresi'nde hazırlanıyor. Zorlu parkurda her gün 4 saat antrenman yapan takımın sporcuları, şampiyonada başarı elde etmek istiyor. Takımın dünya kupası için çalışmalarını aralıksız sürdürdüğünü söyleyen ilçe Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Hacı Asım Akgül, kısa zamanda kurulan takım ile ilçenin ismini dünya kupasında geniş kitlelere duyurma fırsatları olduğunu belirtti.Eylül ayında düzenlenecek olan Türkiye rafting yarışlarının bir bölümünün Çatak'ta yapılması için girişimlerde bulunduklarını belirten Akgül, şöyle konuştu: "Parkurumuz rafting ve kanoya çok uygun, Türkiye'nin en büyük 2'nci parkuruna sahibiz. Biz Türkiye rafting yarışlarının bir ayağının ilçemizde yapılmasını istiyoruz. Bu yarışların burada yapılmasıyla ilçemiz artık uluslararası bir parkura sahip olacak. Biz bölgemizdeki gençleri bu spora yönlendirmek istiyoruz. Bu konuda belediye ve kaymakamlık olarak her türlü imkanı sunuyoruz."Belediyespor rafting antrenörü Süleyman Bayat ise, dünya kupasına hazırlanmak için antrenmanlarına aralıksız devam ettiklerini söyleyerek, "Böyle büyük bir parkurda şampiyonaya katılmak için çalışıyoruz. Her gün yaklaşık 4 saat antrenman yapıyoruz. Sporcularımız ve takımımız şampiyonada yarışmak için hazır bir konuma geldi. İnşallah takım olarak büyük bir başarı elde ederek, ilçemizi temsil edeceğiz. Bu başarımızla birlikte gençlerin bu spora yönleneceğini umuyoruz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------
-Çatak Çayı'dan drone ile genel görüntü
-Rafting takımının hazırlanması
-Rafting takımının Çatak Çayı'nda rafting yaepması
-Rafting takımından detaylar
-Drone ile rafting çekimleri
-Çatak Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Hacı Asım Akgül ile ropörtaj
-Rafting takımının antrenmanından görüntüler
-Belediyespor rafting antrenörü Süleyman Bayat ile ropörtaj
-Detaylar
SÜRE: 3 Dakika 25 saniye,BOYUT: 382 MB
Haber: Orhan AŞAN-Hüdayi GÜMÜŞ/VAN,