Dha Yurt Bülteni-4
1)BAKAN SOYLU GÜVENLİK ZİRVESİ NE KATILDIİÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu, Van'da 6 İl Valisi, Emniyet Müdürleri ve Jandarma Komutanları'nın katıldığı 'Van Güvenlik ve Terörle Mücadele' toplantısına katıldı.
1)BAKAN SOYLU GÜVENLİK ZİRVESİ NE KATILDI
İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu, Van'da 6 İl Valisi, Emniyet Müdürleri ve Jandarma Komutanları'nın katıldığı 'Van Güvenlik ve Terörle Mücadele' toplantısına katıldı.
İçişleri Bakanı Soylu, bugün sabah saatlerinde özel uçakla Van Ferit Melen Havalimanı'na indi. Havaalanında Van Valisi Murat Zorluoğlu ve diğer yetkililer tarafından karşılanan Soylu, daha sonra Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı'nda bölge calilerinin katıldığı 'Van Güvenlik ve Terörle Mücadele' toplantısına katıldı. Van Valisi Murat Zorluoğlu, Hakkari Valisi Cüneyit Orhan Toprak, Bitlis Valisi İsmail Ustaoğlu, Ağrı Valisi Süleyman Elban, Siirt Valisi Ali Fuat Atik ile Şırnak Valisi Mehmet Aktaş'ın katıldığı toplantı öncesi basın mensuplarının kısa bir görüntü ve fotoğraf alınması ardından, toplantı basına kapalı yapıldı. Toplantıda, bölgede Türk Silahlı Kuvvetmeri'nin yürüttüğü terörle mücadele konularının ağırlıklı olarak gündeme alınacağı belirtildi.
İçişleri Bakanı Soylu'ya, Jandarma Asayiş Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Emniyet Genel Müdürü Selami Altonok, bölgedeki Jandarma Komutanları ve Emniyet Müdürleri de eşlik ediyor.
GÖRÜNTÜLER GEÇİLECEK...
Behçet DALMAZ-Arif KARAKAŞ/VAN,
==============================================
(ÖZEL)
2)HAMDU SENA, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'A YAYLA TEREYAĞI GÖTÜRECEK
RİZE'nin İkizdere, yeni doğum yapan keçiyi sırtına aldığı fotoğrafın sosyal medyada yayılmasıyla gündeme gelen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda Ankara'ya davet edilen 12 yaşındaki Hamdu Sena Bilgin, davete eli dolu gidecek. Hamdu Sena, Erdoğan'a yaylada ürettikleri organik tereyağı hediye götürecek.
İkizdere İlçesi'ne 10 kilometre uzaklıktaki Yağcılar Köyü'nde, hayvancılıkla geçimini sağlayan Atilla Bilgin'in Ortaokul 1'inci sınıf öğrencisi kızı Hamdu Sena Bilgin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Ankara'ya davet edilmenin heyecanını yaşıyor. Okul çıkışı ve hafta sonları hayvancılıkla uğraşan ailesine yardımcı olan Hamdu Sena Bilgin, babası ile birlikte gideceği Ankara'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hediye olarak yaylada ürettikleri organik tereyağı götürecek.
"BU TEREYAĞI ONA YAKIŞIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davetinin kendisini çok mutlu ettiğini ifade eden Hamdu Sena, tereyağı götüreceği Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yaylalarına yol yapılması ve hayvanlara eziyet edenlerin daha ağır cezalar almasını isteyeceğini söyledi. Hamdu Sena, "Cumhurbaşkanımıza tereyağı, minzi ve bal götüreceğim. Özellikle organik ve doğal kendi üretimimiz tereyağımız ona yakışırö dedi.
"HERKES HAYVANLARA İYİ DAVRANSIN"
Hayvanları çok sevdiğini anlatan Hamdu Sena, "Keçilerim ve ineklerim var. Yaylamızda maalesef yol olmadığı için gezemeyen yavru keçileri sırtıma alarak taşıyorum. 4 kilometre yolu yaklaşık 4-5 saat yürüdükten sonra yaylaya ulaşıyoruz. Yaylada sabah uyanınca inekleri çıkartıp sağıyoruz. Otlatıyoruz, doyurunca yine içeri koyuyoruz. Küçüklükten beri hayvanlarla beraberim ve elimde büyüdüler. O yüzden onları çok seviyorumö diyerek herkesin hayvanlara iyi davranmasını istedi.
Hamdu Sena okuyup veteriner olmayı çok istediğini belirterek bir hayalinin de Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı olmak olduğunu söyledi.
HAMDU SENA'YA BEĞENİ VE PAYLAŞIM REKORU
Hamdu Sena Bilgin'in yaşadıkları, köyünde keçileri barınaktan çıkarmasıyla başladı. Evden uzaklaşırken, keçilerden biri doğum yapmaya başlayınca koşarak, eve dönen Hamdu Sena, okul çantasını aldıktan sonra doğum yapan keçinin yanına geldi. Keçiyi sırtına alan, yavrusunu da 'Tomi' isimli çoban köpeğinin sırtına bağladığı okul çantasına koyan Hamdu Sena, karla kaplı dik yoldan evine doğru yürüdü. Bu sırada, 15 yaşındaki Ali Rahman da kız kardeşinin fotoğrafını çekti. Fotoğraf, sosyal medyada çok sayıda kullanıcı tarafından tekrar paylaşılarak, beğenildi.Hamdu Sena'nın bu yaz döneminde de yaylada hayvanlarla geçirdiği anları yansıtan fotoğraf kareleri, sosyal medyada büyük beğeni topladı.
Görüntü Dökümü
------------------------
Hamdu Sena detaylarfı
Hamdu Sena ile röp.
Tereyağı ile görüntüsü
Anons
Detaylar
Haber: Muhammet KAÇAR Kamera: Aytekin KALENDER RİZE-DHA
DHA FEED
=====================================================
(ÖZEL)
3)KURT AZALINCA, YABAN DOMUZU ARTTI
ANADOLU topraklarında kurt popülasyonunun azalması, besi hayvanlarına, ağaçlara, tarımsal ürünlere zarar veren, ısırma ve hastalık bulaştırma nedeniyle insan sağlığını tehdit eden, karayollarına çıkarak kazalara neden olan yaban domuzu sayısında artışa neden oldu.Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç.Dr. Yasin Ünal, yaban domuzunun ülkemizde, özellikle Akdeniz Bölgesi'nde insan-yaban hayatı çatışmasına konu olan en önemli yaban hayvanı türü olduğunu belirtti. Yrd. Doç.Dr. Ünal, son yıllarda besi hayvanlarına, ağaçlara, tarımsal ürünlere zarar veren, ısırma ve hastalık bulaştırma nedeniyle insan sağlığını tehdit eden, karayollarına çıkarak kazalara neden olan yaban domuzu popülasyonunda artış olduğunu söyledi. Yaban domuzunun en büyük yırtıcısı olan kurt popülasyonundaki düşüşün bu artışta etken olduğunu vurgulayan Yrd.Doç.Dr. Ünal, "Kurt azalışları yaban domuzunda artış anlamına gelebilir" dedi.
KURT, KAÇAK VE AŞIRI AVLANMA İLE ZEHİRLEME KURBANI
Doğa dengesi kavramında yırtıcı ve yırtıcı olmayan tür dengesi olduğunu vurgulayan Yrd. Doç.Dr. Ünal, "Bu denge bir taraftan bozulmaya başladığında diğer tarafta artışlar olmaya başlar" dedi. Anadolu'da yaşayan kurt türü bozkurtun, Kuzey Kutbu'nun buz çöllerinden Orta Asya ve Kuzey Amerika'nın kum çöllerine kadar farklı habitatlarda yaşayabildiğini kaydeden Yrd. Doç.Dr. Ünal, "Çoğu kurt, bozkırlar ve ormanlarda yaşar. Eski çağlardan bu yana insanların sahip çıktığı açık alanlardan ormanlara kaçması yüzünden orman hayvanı olarak bilinir. Aşırı ve kaçak avcılık ile zehirleme gibi olumsuzluklar ülkemizde yaşayan kurt popülasyonunda azalışa neden oldu" diye konuştu.
YABAN DOMUZU ARTIŞI SON YILLARDA BÜYÜK SORUN
Yaban domuzunun ülkemizin büyük kısmında yaygın görüldüğünü kaydeden Yrd. Doç.Dr. Ünal, popülasyonun artmasının büyük bir problem oluşturduğuna dikkat çekti. Orman ekosistemi içerisinde bulunan bütün canlı varlıkların ormandaki biyolojik çeşitliliği oluşturduğuna dikkat çeken Yrd. Doç.Dr. Ünal, "Bu biyolojik çeşitliliğin zarar görmesi, geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabilmektedir. Bu nedenle orman ve orman kaynaklarını her türlü tehlikeye karşı korumak, geliştirmek, ekosistem bütünlüğü içinde ormanlarda biyolojik çeşitliliğin devam ettirilmesi ve geliştirilmesi gerekir" dedi.
SORUN VE ÇÖZÜMÜ ARAŞTIRILMALI
Yaban domuzunun zararlarından korunmak için yaygın olarak çitler, elektrikli çitler, korkuluklar, hareket algılayıcılar, kimyasallar, ışık ve siren gibi önlemler alındığını aktaran Yrd. Doç. Dr. Ünal, ayrıca köpek, ateşli silahlar ve bıçakların da kullanıldığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Ünal, "Bu sorunun çözümü için yaban domuzu popülasyonunun her geçen gün giderek artmasının sebepleri üzerinde durulmalı, bu artışa yol açan faktörler tespit edilerek çözüm önerileri üretilmeli, yaban domuzu habitat faktörlerinde oluşan bozulma ve bu bozulmalara etki eden faktörler ortaya koyulmalıdır" diye konuştu.
İNSAN YERLEŞİMLERİNE GELMESİ BESLENME İHTİYACINI GİDERMEK İÇİN
Bir yaban hayvanı türü olan ve dolayısıyla doğası gereği insanlardan kaçma içgüdüsüne sahip yaban domuzunun mecbur kalmadıkça avcı, çoban köpeği, gürültü gibi tehlike ve tedirginlik kaynağı olan insan yerleşimlerinden uzak durduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Ünal, şöyle devam etti:
"Yaban domuzunun insan yerleşimlerine gelme isteği, esas itibariyle beslenme ihtiyacını giderme mecburiyetidir. Bu doğal gereksinimlerini karşılayabileceği habitatlar oluşturulur veya yetersiz hale gelen habitatlar restore edilir ve geliştirilirse yaban domuzu yerleşimlerden ve tarım mahsullerinden uzak duracaktır."
Yaban domuzunun doğal yayılış ortamında besin ihtiyacını giderecek besinler bulamadığı ve yeterince beslenemediği durumlarda tarım alanlarına yöneldiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Ünal, "Yaban domuzu zararlarının önüne geçilebilmesi için öncelikle türün biyolojisi, ekolojisi ve habitatı konusunda çok yönlü araştırma yürütülmeli. Doğal habitatların temel bileşenleri ve habitat parametreleri tespit edilerek yaban domuzuna ait doğal yaşam ortamlarının iyileşmesini sağlayacak ekolojik takviye stratejisi, yöntem ve işlemlerin belirlenmesi gerekir. Biz SDÜ olarak bu konuyla ilgili proje çalışmalarımız devam ediyor" dedi.
Görüntü Dökümü
---------------
Domuzlardan foto kapan görüntüsü
Kurt görüntüleri(arşiv)
Haber: Selma KUNAR- Kamera: Antalya-DHA)
DHA FEED
==================================================
(ÖZEL HABER)
4)SÜMELA MANASTIRI'NDA RESTORASYON SÜRÜYOR, RİSK TAŞIYAN KAYALAR DİNAMİTLE PATLATILIYOR
TRABZON'un Maçka ilçesindeki ziyarete kapatılan dünyaca ünlü Sümela Manastırı'nda başlatılan ve 2 yıldır süren restorasyon çalışmaları kapsamında ziyaretçiler için tehlike oluşturan yamaçtaki kaya kütleleri dinamitle patlatılıyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) eski öğretim üyesi ve Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, manastırın 2 yıldır ziyarete kapalı tutulması eleştirerek "Bu çalışmalar yapılırken hiçbir zaman mekanlar turizme kapanmaz. Bunca önleme ve çalışmaya rağmen de kaya düşmeleri önlenememiştir. Bu yapılanlar 3 yıl boyunca manastırın kapalı kalmasına değecek bir çalışma değil. Bugün Sümela unutulmuş vaziyette" dedi.
3 AŞAMALI RESTORASYON
Türkiye'nin önemli tarihi ve turistik mekanlarından biri olan ve yılda 600 bin kişinin ziyaret akına uğrayan tarihi Sümela Manastırı'nın bulunduğu Karadağ'ın eteklerinde, kaya ve buz kütlelerinin düşerek olumsuzluğa yol açmaması için yürütülen restorasyon projesi sürüyor. Manastır ve ziyaretçiler için tehlike oluşturan kayalar önce dinamitle patlatılıyor daha sonra da endüstriyel dağcılardan oluşan özel ekip tarafından tek tek yamaçtan aşağıya düşürülerek temizleniyor. 3 aşamalı olarak yapılan çalışmaların ilk aşamasında, manastırın girişinde yer alan su kemerlerinin üst bölümündeki taşlar aşağı düşürülecek. 2'inci aşamada da manastırın üst kısmındaki taşlar oluşturulan ekiplerce aşağı düşürülerek yamaç temizlenecek. Son aşamada ise bölge yeniden gözden geçirilerek restorasyon tamamlanan tarihi manastır ziyarete açılacak.
"KAYA DÜŞMESİ GEREKÇEYSE TRABZON-GÜMÜŞHANE YOLU TRAFİĞE KAPATILMALI"
KTÜ eski öğretim üyesi ve Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş manastır çevresinde 2 yıl önce başlatılan çalışmalara ilişkin değerlendirmede bulundu. Kaya düşmesi olasılığının manastırın kapatılmasına gerektirmeyeceğini savunan Prof Dr. Bektaş "Kaya düşmesi gerekçe gösterilerek Sümela Manastırı turizme kapatılmış durumda. Gerçekten eğer kaya düşmesi bir sebepse o zaman Trabzon-Gümüşhane karayolunun da trafiğe kapanması gerekiyor. Bölgede en çok kaya düşmesi burada yaşanıyor. Çünkü Zigana Dağı'nın hem Kuzey hem de Güney yamaçlarında her gün kaya düşmesi tehlikesi var. Milattan Sonra 395 yılında kurulmuş olan bu manastır bu güne kadar birçok amaçla kullanıldı. Bu güne kadar bildiğimiz kadarıyla burada kaya düşmesine bağlı ölüm veya yaralanma vakası görülmedi. Binlerce yıllık tarihinde böyle bir şey yok. Kaldı ki böyle bir olasılık manastırın kapatılmasını gerektirmez" dedi.
'AMERİKA'DA 15 KİŞİ ÖLDÜ AMA KAPATILMADI'
Restore çalışmalarının turizme açık şekilde yürütülebileceğini belirten Bektaş Amerika'nın Yosemite Ulusal Parkı'nı örnek göstererek "Amerika'nın Yosemite Ulusal Parkı'nda 1857-2011 yılları arasında yaşanan 925 kaya düşmesi olayına bağlı 15 ölüm ve 85 yaralanma vakasına rağmen günümüzde ulusal parkın yıllık ziyaretçi sayısı 3 milyon kişidir. Bu parkın jeolojik özelliği buraya çok benziyor. Bu park tüm bu yaşananlara rağmen turizme kapanmamıştır, restorasyon çalışmaları yapılırken bile turizme acık tutulmuştur. Bu bölgede yapılacak olan düzenlemeyle çalışmalar ziyareti engellemeyecek şekilde yürütülebilir" diye konuştu.
BARETLE MANASTIR GEZİLEBİLİR ÖNERİSİ
Kaya blok düşmesine bağlı tehlike ve risklerin tıpkı deprem gibi tahmin edilebileceği ve azaltılabileceğine dikkat çeken Bektaş şöyle konuştu: "Burada kaya düşmesini yapılan bu çalışmaları gerekçe gösterecek herhangi bir olay yaşanmadı. Birisini 'Başına taş düştü öldü de gelin burayı onaralım' diyebileceğimiz bir olay yok. Burada potansiyel bir tehlike olabilir bunu göz ardı etmek mümkün değil. Bu bölgede kayalar halen daha ayrışıyor. Bölgenin tektonik özeliğinden dolayı kayaçlar çok kırıklı. Yani bir potansiyel tehlike var. Bu potansiyel tehlike buranın 3 yıl süreyle kapalı tutamasın gerektirmez. Burada önlemler alınması gerekiyorsa kayalıklar tel örgülerle çevrelenip, ziyaretçiler baretle manastırı gezebilirler. Bütün bu restarosyon çalışmalarından sonra 'Burada artık kaya düşecek' diye bir şey söz konusu değil. Çünkü ayrışma ve bu bölgedeki kaya düşmeleri doğal bir olaydır"
'ÇALIŞMALAR BİR AN ÖNCE TAMAMLANMALI'
Manastırın 3 yıl boyunca turizme kapanmasının bölge turizmi ve ekonomisi acısından doğru olmadığını belirten Bektaş "Günlük ısı değişimi ve yağışlar bu tür zayıf zonların daha da büyümesine ve çoğunlukla sıcak aylarda blok düşmesine neden olur. Binlerce yıl önceleri de kaya düşmeleri vardı, bundan sonra da olacak. Hatta Sümela Manastırı bloklar halinde kaya düşmesinden oluşan o boşlukta yapılmıştır. 3 yıl boyunca buranın turizme kapanması bana göre bölge turizmi ve ekonomisi acısından doğru değildir. Burası Türkiye'nin ve bölgenin en önemli turizm mekanlarından biridir. En kısa zamanda umarım bu çalışmalar bitirilip burası biran önce turizme açılır" ifadelerinde bulundu.
'BUGÜN SÜMELA UNUTULMUŞ VAZİYETTE'
Tarihi manastırın kapalı tutulmasından ötürü unutulduğunu dile getiren Bektaş şunları söyledi:
"Şu anada Sümela Manastırı'nda kaya düşmesi ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Buradaki büyük ve askıda olan kayaları çeşitli yöntemlerle düşürüyorlar. 'Bu kayalar düşürüldü' diye akadan gelen başka kayaların düşmeyeceğinin garantisi yoktur. Amerika'nın Yosemite Ulusal Parkı'nda özel jeologlar vardır. Uydu ve hava fotoğraflarından sürekli bölgedeki kaymaları kontrol ederler. Nerede tehlike olduğunu tespit ederek derece derece potansiyeller işaretlenerek gerekli önlemleri alırlar. Bu çalışmalar yapılırken hiçbir zaman mekanlar turizme kapanmaz. Güzellik çalışmaları ile turizm birlikte götürülür. Bunca önleme ve çalışmaya rağmen de kaya düşmeleri önlenememiştir. Bu yapılanlar 3 yıl boyunca manastırın kapalı kalmasına değecek bir çalışma değil. Bugün Sümela unutulmuş vaziyette. Turizm acısından Ayasofya müzemiz vardı camii oldu, Sümela Manastırımız vardı kapatıldı, Kızlar Manastırımız var halen restorasyonu tamamlanamadı başka çok bir şeyimiz kalmadı"
2018'DE ZİYARETE AÇILACAK
Doğu Karadeniz Bölgesi'nin ve Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden olan ve bölgede kaya düşmesi riskine ilişkin 22 Eylül 2015'te restorasyon çalışmaları başlatılarak ziyarete kapatılan Sümela Manastırı'nın 2018 yılının Ağustos ayında yeniden ziyarete açılması hedefleniyor. 3 yıl süren ve 60 milyon liraya mal olan olması beklenen restorasyon çalışmalarıyla Sümela Manastırı'nın gelecek 300-400 yılı da kurtulmuş olacak.
SÜMELA MANASTIRI
İlçede Karadağ'ın Altındere Vadisi'ne bakan eteğinde, yaklaşık 300 metre yükseklikteki ormanlık alanda kayaların oyulmasıyla yapılan Sümela Manastırı, halk arasında 'Meryem Ana' adıyla da biliniyor. Hakkında çeşitli rivayetler de bulunan ve kuruluşu bilimsel verilere göre 13'üncü yüzyıla uzanan tarihi manastırda, hizmet birimleri, misafirhane, mutfak ve ayazmanın dışında toplam 72 oda bulunuyor. Bilindiği üzere 88 yıl aranın ardından manastırda 2010 yılında ise binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen ayini Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetmişti.
Görüntü Dökümü
---------------
Manastır detayları
Patlatma yapılması
Dağcıların çalışması
Prof. Dr. Osman Bektaş'ın açıklamaları
Haber-Kamera: Osman ŞİŞKO TRABZON-DHA
==================================================
5)MANAVGAT'TA ŞİDDETLİ YAĞMUR
ANTALYA'nın Manavgat İlçesi'nde etkili olan sağanak ev ve işyerlerinde su baskınlarına neden olurken, caddeler suyla doldu. Side Antik Kenti içerisindeki Tyche Tapınağı ise su altında kaldı.
Manavgat'ta gece sağanak yağmur başladı. Aralıklarla şiddetini artıran sağanak bölgede yaşamı olumsuz yönde etkiledi. 20'den fazla ev ve işyerinde su baskını olduğu ihbarlar yapılırken, Antalya Büyükşehir Belediyesi ile Manavgat Belediyesi ekipleri su baskınlarına müdahale çalışması başlattı.
Şiddetli yağış nedeniyle ilçe merkezindeki bazı cadde ve sokaklar da suyla doldu. Çetin Emeç Caddesi'nin bazı bölümlerinde oluşan su birikintileri nedeniyle araçlar geçmekte zorlandı. Araçların geçerken yol kenarına sürüklediği sel suları ise çevredeki apartmanların bodrum katlarına doldu.
TAPINAK SU ALTINDA KALDI
Manavgat'a bağlı Side Mahallesi'nde de sağanak etkili oldu. Gece boyu süren ve aralıklarla şiddetlenen sağanak sonrası Side Antik Kenti içinde yer alan Tyche Tapınağı ve sütunlu cadde su altında kaldı.
Bölgede sağanak etkisini sürdürüyor.
Görüntü Dökümü
------------------------
Su biriken caddeden araçların geçişi
Side'de su altında kalan Tyche Tapınağı'nın fotoğrafları
HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN- Mehmet ÇELİKTEN/MANAVGAT (Antalya),
DHA FEED
=======================================================
6)KEPEZ HALKI İLÇE OLMAK İSTİYOR
ÇANAKKALE merkeze bağlı Kepez Beldesi'nin ilçe olması için başlatılan 'Kepez halkı ilçe olmak istiyor' adlı imza kampanyasında, beldenin cadde ve sokaklarını 'Erik dalı gevrektir, ilçe olmak gerektir', 'En büyük belde, en şirin ilçe' ve 'Anlatılmaz yaşanır, ilçe olmak yakışır' gibi birbirinden ilginç afiş ve pankartlarla süslendi.
Çanakkale'nin merkeze bağlı yaklaşık 26 bin nüfuslu Kepez Beldesi'nde, bir ay önce AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan'ın, beldedeki AK Parti Gençlik Kolları toplantısında, 'Kepez'in ilçe olması gerekir. Kepez'e de yakışır' sözleri üzerine, 2 hafta önce Kepez Belediye Başkanı CHP'li Ömer Faruk Mutan ve AK Parti Kepez Belde Teşkilat Başkanı Alper Altınok tarafından başlatılan imza kampanyası kapsamında, Kepez Belediyesi hizmet binası girişindeki imza defterinde 2 bin, AK Parti Kepez Belde Teşkilatı tarafından 3 mahallede kurulan stantlarda ise 3 bin olmak üzere şu ana kadar 5 bin imza toplandı.
KENT PANKART VE AFİŞLERLE DONATILDI
Kepez'in ilçe olması için 15 gün önce başlatılan 'Kepez halkı ilçe olmak istiyor' imza kampanya kapsamında, beldenin cadde ve sokaklarını, 'Erik dalı gevrektir, ilçe olmak gerektir', 'En büyük belde, en şirin ilçe', 'Anlatılmaz yaşanır, ilçe olmak yakışır', 'Çağdaş bir ilçe doğuyor', 'Gönüllerin ilçesi Kepez' ve 'Beldelerin birincisi, ilçelerin en yenisi' yazılı birbirinden ilginç 40'a yakın afiş ve pankart asıldı. Pankart ve afişlere yazılan ilginç sloganların Kepez Belediyesi hizmet binası girişindeki imza masasında slogan kutusuna vatandaşlar tarafından yazılan sloganlar olduğu da belirtildi.
"BİZ MAHALLE DEĞİL, BİZ BELEDİYE OLALIM"
Belediye Başkanı Mutan, Kepez'in ilçe olmasıyla alakalı son 3 ya da 4 haftadır bir takım söylemlerin olduğunu belirtti. Kepez'in ilçe olması düşüncesinin çıkış noktasının AK Partili Turan'ın, Kepez'deki gençlik kollarıyla yaptığı toplantıda sarf ettiği "Kepez'in ilçe olması gerekir. Kepez'e de yakışır" sözleri olduğunu ifade eden Mutan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu açıklamaların üzerine biz de harekete geçtik. Bundan iki hafta önce AK Partili, CHP'li ve o dönem bağımsız belediye meclis üyelerimizin imza onayıyla birlikte, biz de kampanyanın startını verdik. Orası, Belediye Meclisi ve Belediye Başkanıyla birlikte halkın iradesinin tamamını kucaklayan bir ortak zemindi. Bizim ilçe olmamız bütün şehir süreciyle birlikte tartışılmakta. Eğer bütün şehir olunacaksa, o süreçle alakalı beldeler mahalle oluyor. Biz mahalle değil, biz belediye olalım. ve o idari yapılanma sürsün. Kendi bütçemizi kullanalım. Kendimizi idare edelim. Böyle bir destek noktasına taşındı. Bu destek kendini farklı şekillerde ifade etmeye başladı. Belediye Meclis üyeleriyle birlikte benim imzalamış olduğum mutabakat metni ile birlikte ortaklaştık. Akabinde geçen hafta imza kampanyası başlattık. Vatandaşlarımıza elimizden geldiğince anlatıyoruz."
"LAF AĞIZDAN ÇIKTI"
Kepez Belediyesi hizmet binası girişindeki imza kampanyası masasında halk tarafından slogan kutusuna atılan ilginç sloganlardan dikkat çekici olanların pankart ve afiş halinde beldenin cadde ve sokaklarına asıldığını kaydeden Başkan Mutan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Geçen hafta itibariyle beldemizin birçok yerine 30 ile 40 civarında afişlerimizi, pankartlarımızı astık. 3 ya da 4 günde bir bu pankart ve afişlerin yerlerini değiştiriyoruz. 'Erik dalı gevrektir, ilçe olmak gerektir' gibi. Bunları biz bulmadık. Belediye girişindeki slogan kutusuna vatandaşlar, belediye çalışanları tarafından yazılan yazıların içinden etkileyici, akılda kalabilen sloganları pankart haline dönüştürüp, beldemizin birçok yerine astık. Bu kampanyaya katkımızı, aklımızı sunmaya devam ediyoruz. Olur muyuz? İnşallah oluruz. Olur muyuz? Laf ağızdan çıktı. Olmalıyız. Hatta onu da sloganlaştırdık. Onu da Tarım Kredi Kooperatifi önünde ana caddeye astık. Laf ağızdan çıktı. 'İlçe olmak zamanı' dedik. İlçe olma süreciyle alakalı gerekli girişimlerimizi yapmaya devam ediyoruz" dedi.
Görüntü Dökümü
---------------------
Kepez Beldesinden görüntü
Kepez Belediye binasından görüntü
Kepez halkı imza kampanyası görüntüsü
Kepez Beldesinde ilçe olmak için cadde ve sokaklara asılan pankartlardan görüntü
Ömer Faruk Mutan röp.
Genel ve Detay görüntü
Haber- Kamera: Mustafa SUİÇMEZ / ÇANAKKALE,
======================================================
7)DİDİM'DE ÖLDÜRÜLEN KANIK'IN CENAZESİNİ ANNESİ ALDI
AYDIN'ın Didim İlçesi'nde öldürüldükten sonra cesedi yakılarak makilik alana atılan 37 yaşındaki Eylem Gülçin Kanık'ın cenazesi, İzmir Adli Tıp Kurumu'ndan, annesi Esin Kanık tarafından alındı.
Geçen 7 Ekim Cumartesi günü Didim'in Çamlı Mahallesi Manastır Koyu Mevkii'nden geçen vatandaşlar, yerde yatan yanmış bir kadın cesedi gördü. Durumun bildirilmesi üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, çevrede güvenlik önlemi aldı. Kimliği belirlenemeyen yanmış ceset, savcının incelemesinin ardından otopsi ve kimlik tespiti için İzmir Adli Tıp Kurumu morguna gönderildi. Yapılan araştırmayla cesedin, geçmiş yıllarda bir televizyon kanalında yayınlanan ve moda üzerine olan yarışma programına da katılan Eylem Gülçin Kanık'a ait olduğu belirlendi. Cinayetle ilgili gözaltına alınan E.D., S.Ç., M.K. (41) ve oğulları G.K. (17) ile Y.K. (16) sevk edildikleri adliyede tutuklandı. Zanlıların Kanık'ın üzerinde bulunan yüklü miktardaki parayı alıp, öldürdükleri öne sürüldü.
HAPSE GİRMEMEK İÇİN KAÇMAK İSTEMİŞTİ
Butik işlettiği öğrenilen Kanık'a, sosyal medya üzerinden dolandırıcılık yaptığı gerekçesiyle dava açıldığı ve hakkında 6 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunduğu belirlendi. Bu ceza nedeniyle hakkında yakalama kararı çıkarılan Kanık'ın, hapse girmemek için Türkiye'den kaçmak amacıyla yasa dışı geçişi organize ettiği belirtilen cinayet zanlılarıyla buluştuğu belirlendi.
CENAZEYİ ANNESİ ALDI
Olayın ardından, İzmir Adli Tıp Kurumu'nda bulunan ceset ile Kanık'ın annesinden alınan DNA örnekleri karşılaştırıldı ve uyumlu olduğu saptandı. Kanık'ın cenazesi, anne Esin Kanık tarafından 18 gün sonra teslim alındı. Üzgün olduğu ve ayakta durmakta zorlandığı görülen Esin Kanık, basın mensuplarına açıklama yapmadı. Cenazenin Bursa'da toprağa verileceği öğrenildi.
Görüntü Dökümü
------------------------
Adli Tıp'tan görüntü
Cenazenin alınmasından görüntü
Anneden görüntü (Beyaz kapüşonlu)
Genel ve detay görüntü
Haber-Kamera: Mehmet CANDAN / İZMİR,
====================================================
8)İNŞAATTA BULDUĞU YAVRU YILANI DOĞAYA BIRAKTI
AFYONKARAHİSAR'ın Sandıklı İlçesi'nde müzik öğretmeni Mehmet Özer, okulun yakınındaki inşaat alanında bulduğu yavru yılanı doğaya bıraktı.
İlçedeki Aktürkler İmam Hatip Ortaokulu'nda görevli müzik öğretmeni Mehmet Özer'e dün okul çıkışında öğrencileri okulun yakınındaki inşaat alanında yılan olduğunu söyledi. Bölgeye giden Mehmet Özer, yavru olduğu belirlenen ve bölgede 'sarı yılan' adıyla bilinen hayvanı yanında getirdiği bir plastik kaba koydu. Özer, yavru yılanı okula yaklaşık 7 kilometre, yerleşim yerlerine ise yaklaşık 2 kilometre uzaklıktaki Göksu mevkiine götürerek doğaya bıraktı.
Öğretmen Mehmet Özer, "Öğrencilerimiz okula yakın inşaat alanında yılan gördüklerini söyledi. Biz de gidip bakalım dedik. Yavru yılanı gördük. Öldürmek yerine doğaya kazandıralım, yaşamasına izin verelim dedik. Nereden geldiğini biz de bilmiyoruz. Plastik kaba koyduk. Tabi biraz zor oldu. Uygun bir yerde de doğaya bıraktık" dedi.
Görüntü Dökümü
--------------
Kavanoz içerisinde yavru yılan
Müzik öğretmeni Mehmet Özer'in elinde kavanozdaki yavru yılan
RÖP: Mehmet Özer (Müzik öğretmeni)
Yavru yılan doğaya bırakılırken
53.1 MB /// 01.39"
HABER- KAMERA: Ahmet DAĞLI/SANDIKLI (Afyonkarahisar),
======================================================
9)BURSA'DA FETÖ'DEN GÖZALTINA ALINAN 9 ŞÜPHELİ ADLİYEDE
BURSA'da yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında örgütün haberleşme programı 'ByLock' kullandıkları tespit edilen 1'i kadın 9 kişi adliyeye sevk edildi.
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında örgütün haberleşme programı olan 'ByLock' kullandıkları ve Bank Asya'daki hesapları aracılığıyla örgüte finansal destek sağladıkları tespit edilen 9 kişi, Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılan operasyonla gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından sağlık kontrolünden geçirilen 1'i kadın 9 şüpheli bu sabah terör örgütü üyeliği suçlamasıyla adliyeye sevk edildi.
Görüntü Dökümü
-----------------------
-9 kişinin adliyeye girişi
Enver Fatih TIKIR/BURSA, -
SÜRE: 21 SN
BOYUT: 12 MB