Haberler
Ankara'da FETÖ operasyonu! 7'si aktif görevde 35 Emniyet mensubu için gözaltı kararı

Ankara'da operasyon! Çok sayıda emniyet mensubu için gözaltı kararı

Kayapınar Belediye Başkanı Cengiz Dündar gözaltında

Belediye başkanı terör soruşturmasında gözaltına alındı

50 ülkeden İsrail'i yıkacak bir hamle daha: Tasarı resmen kabul edildi

50 ülkenin "Evet" dediği İsrail karşıtı karara 4 liderden "ret" oyu

NATO lideri Rutte, Türkiye'yi ikna için gelmiş

NATO lideri Rutte, Türkiye'yi ikna için gelmiş

Dha Yurt Bülteni-3

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

1)DOĞU KARADENİZ'DE ÇAY HASADI ERKEN BAŞLAYACAKDOĞU Karadeniz Bölgesi'nde 4 ilde tarımı yapılan çay üretiminde, hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle hasat dönemi erken başlayacak.

1)DOĞU KARADENİZ'DE ÇAY HASADI ERKEN BAŞLAYACAK

DOĞU Karadeniz Bölgesi'nde 4 ilde tarımı yapılan çay üretiminde, hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle hasat dönemi erken başlayacak. Konuyla ilgili DHA'ya açıklamalarda bulunan Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, bu yıl hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiğini belirterek bu nedenle yaş çay tarımının nisan ayı içerisinde başlamasının beklendiğini açıkladı. Çay tarlalarında filizlerin yeşerdiğini ifade eden Sütlüoğlu, "Bu yıl bahar erken geldi ve havalar soğuk seyretmedi. Bugünden sonra havalar anormal bir şekilde soğumaması halinde geçen yıl mayıs ayında başlayan yaş çay kampanyası bu yıl nisan ayı içerisinde başlayacak. Hava sıcaklıklarına bağlı olarak çaylar filizlendi, yeşillenmeye başladı. Şu an görünen bu ayın sonuna kalmadan 2018 yılı yaş çay kampanya dönemi başlayacak. Çaykur olarak tüm fabrika ve alım yerlerimizde hazırlıklarımızı yaptık. Çay hasat sezonu erken başlasa bile Çaykur'un tüm fabrikaları üretime hazır durumdadır. Çay filizlerinin hasat olgunluğuna ulaşması ile birlikte fabrikalarımızı açarak ürün almaya başlayacağız." dedi. Sütlüoğlu, 1 milyon dolayındaki çay üreticisine hayırlı bir sezon diledi.

DOĞU KARADENİZ YEŞERDİ

Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Rize, Artvin, Trabzon ve Giresun illerinde yaklaşık 830 bin dekar alanda 1 milyon üretici aile tarafından yapılan yaş çay tarımında yıllık 1 milyon ila 1 milyon 200 bin ton arasında değişen miktarda ürün elde ediliyor. Üretilen yaş çay, 151' i özel sektör, 46'sı ÇAYKUR' a ait fabrikalarda işlenerek yılda ortalama 200 ila 230 bin ton arasında kuru çay elde ediliyor.Geçen yıl 829 bin 505 bin dekar çay tarım alanında 212 bin 692 bin üreticinin çay tarımı gerçekleştirdi. 2017 yılında özel sektör 746 bin 133 bin 508 ton, Çaykur ise 525 bin 362 bin 936 ton olmak üzere toplamda 1 milyon 271 bin 496 ton yaş çay üretildi. Bu yaş çaydan ise 254 bin ton kuru çay elde edildi. Her yıl yaş çay kampanya dönemi ile birlikte Doğu Karadeniz'de çay tarlaları yeşil tonlara bürünüyor, ortaya kartpostallık görüntüler çıkıyor.

Görüntü Dökümü

-------------------------

-Çay tarlaları detayları

-Çay tarları DRONE görüntüleri

-Çaykur Genel Müd. İmdat Sütlüoğlu açıklaması

Haber : Muhammet KAÇAR Kamera: Aytekin KALENDER RİZE-DHA

====================================================

2)18 YILDIR KAYIP SİNEM'İN BABASI: UMUDUN BİTTİĞİ AN HAYAT BİTER

SAMSUN'da 18 yıl önce, 5 yaşındayken evinin önünde oynarken kaybolan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Sinem Özdemir ile ilgili dosya Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı'nın elindeki tek faili meçhul dosya. 18 yılda yüzlerce dosyayı açıklığa kavuşturan savcılık, Sinem Özdemir dosyasında bir noktada tıkanıyor. Mahmut Özdemir, "18 yıl oldu halen bekliyorum. Umudun bittiği an hayat biter. Bizim umudumuz her sabah ve akşam aynı. Kızım ölü ya da diri bulunacak. Ümidimiz yaşadığına dair" dedi.

Samsun'un İlkadım ilçesi Zeytinlik Mahallesi Kalfa Sokak'ta 2000 yılı Haziran ayında, Sinem Özdemir evinin önünde oynarken kayboldu. Ayşe ve Mahmut Özdemir çifti, yıllarca kızlarından haber bekledi. Geçen zaman içerisinde herhangi bir ize rastlanılamadı.

Kaybolduğu tarihten bugüne kadar 6 başsavcı, 6 emniyet müdürü değişti, herbiri ayrı ayrı Sinem Özdemir dosyası ile yakından ilgilendi. Ancak yaşadığına ya da öldüğüne ilişkin en ufak bir sonuç elde edilemedi.

2014 yılında dönemin savcısı Vedat Soğukpınar Zeytinlik Mahallesi'nde cinsel suçlardan yargılanan, hapis cezası alan, sabıkası bulunan kişileri tespit etti. Belirlenen isimlerin hepsinin dosyası tek tek incelendi. 2008 yılında intihar eden Ahmet Demirci adı üzerinde yoğunlaşıldı. Sinem'in evine çok yakın mesafede oturan Demirci'nin 1995 yılında 2 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz edip öldürdüğü iddiasıyla gözaltına alınıp delil yetersizliğinden beraat ettiği ortaya çıkınca, eşi ifadeye çağrıldı.

Eşinin verdiği ifadeye göre o dönem Ahmet Demirci'nin mutfakta inşaat yaptırdığı ve mutfak tezgahını değiştirdiğini öğrendi. Bunun üzerine savcılık şuan boş olan ve kullanılmayan evin mutfağında kazı çalışması yaptı. Yapılan kazıda, bir kişiye ait kafatası, diş ve kemik parçaları bulundu. Alınan parçalar İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan incelemede evde bulunan kemik parçalarının Sinem Özdemir'e ait olmadığı bunun 15 yaşlarında başka bir kız çocuğuna ait olduğunu saptadı.

18 YILDIR ÇÖZÜLEMEYEN TEK VAKA

Hem kayıp hem de cinayet olarak iki farklı dosya üzerinden yapılan incelemelerde hiçbir sonuç elde edilemedi. Sinem Özdemir'in yaşayıp yaşamadığı belirsizliğini korurken, Samsun Emniyeti bir de evde bulunan kemik parçalarının kime ait olduğunu araştırmaya başladı. Bulunan kemik parçalarının çok fazla deforme olması nedeniyle bir kimlik tespiti yapılamadı. Emniyette ve sistemde kayıtlı tüm kayıp başvurularını da inceleyen savcılık, evde bulunan kemik parçalarının kime ait olduğunu saptayamadı. Samsun'un 18 yıldır çözülemeyen tek vakası olarak kayıtlardaki yerini alan Sinem Özdemir dosyası ile ilgili aile de umudunu koruyor. Kızlarının yaşadığına inanan baba Mahmut Özdemir, "Şu anda son gelinen nokta başladığımız nokta. Değişen bir şey yok. Kızımızı nasıl kaybettiysek aynı noktadayız. Bugün 18 sene oldu ama her şey aynı, değişen bir şey yokö dedi.

'UMUDUN BİTTİĞİ AN HAYATTA BİTER'

4 yıl önce kayıp Sinem'in evinin yakınlarındaki, bir çocuğa tecavüzle suçlanıp daha sonra intihar eden bir kişiye ait boş evin mutfağında kazı yapan polisin bulduğu kemik parçalarının kızına ait olmadığını da belirten baba Özdemir, "Ben zaten o olaya hiç inanmamıştım. Çünkü mutfağın altını kırıp o çocuğu oraya gömmek farklı bir olay. Zaten o kemikler DNA'da tutmadıö diye konuştu.Kızının 18 sene önce kaybolduğu Zeytinlik Mahallesi'nde görenlerin ve bilenlerin olduğunu iddia eden baba Özdemir, "Kızımın kayıp olmasıyla ilgili dosya emniyette hep açık ama sadece açık. Herhangi bir gelişme yok. Emniyetin elinde de bir bilgi yok. 18 yıl oldu halen bekliyorum. Umudun bittiği an hayatta biter. Bizim umudumuz her sabah ve akşam aynı. Gülsek, oynasak da acı içimizde. Bizim eski oturduğumuz mahallede görenler ve bilenler var. Zeytinlik Mahallesinde kadınlar o mevsimde gece yarısına kadar sokakta evlerinin önünde oturur. Ama kızımın kaybolduğu gün kadınlar sözleşmiş gibi sokakta bir kişi bile yok. Orada bir bilen var. Onu nasıl çözerler, bilgi alırlar o da emniyet ile savcılığın işi. Emniyetin elinde bir bilgi ve bir şey olmadığı için aşama kaydedemiyor. Artık bu olayı resmi olarak çözemezler. Mahalleye ya simitçi sokacaklar, ya bohçacı sokacaklar, ya börekçi sokacaklar, farklı yöntemle girip bilgi almaya çalışacaklar. Bu vali, emniyet müdürü ve savcının çözebileceği bir konu. Bu mahallede bir ipucu var. Kızım ölü ya da diri bulunacak. Herkes kaybının canlı olmasını ister. Ben öldüğünü hiç düşünemiyorum. Ümidimiz halen yaşadığına dair. Emniyetin kayıplarla ilgili bir birimi var ama ellerinde herhangi bir ipucu olmadığı için onlarda tıkanıyorö diye konuştu.

'KIZIM ŞU ANDA 23 YAŞINDA'

Kızının nerede olduğunu bilip de susanlara da seslenen baba Özdemir, "Bir hafta kendi çocukları gelmesin sonra yastığa başlarını koyup düşünsünler. Ben bu saatten sonra onları Allah'a havale ediyorum. Çocuğu olan anne baba çok iyi anlar. Onların da evladı varsa yastığa başlarını koydukları zaman düşünüp, kendileriyle Allah ile baş başa kalıp sorgusunu yaparlar. Bizim mahalle çok farklı. Yazın sabah kaldırıma otururlar gece 00.00'a kadar dururlar. Ama kızımın kaybolduğu cuma günü herkes sözleşmiş gibi sokakta bir kişi bile yok. Sinem şu anda 23 yaşına girecekti" dedi.

BİMER, 'ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ' DİYEREK BİLGİ VERMEDİ

Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) ise bu konuyla ilgili bilgi vermedi. BİMER'den Doğan Haber Ajansı'na gelen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:  "4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu MADDE 21. 'Kişinin izin verdiği haller saklı kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında, açıklanması halinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, mesleki ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır.' denildiğinden ve Sinem ÖZDEMİR ile ilgili Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma devam ettiğinden dolayı bilgi verilememektedir."

Görüntü Dökümü-HD

----------------------------

-Sinem'in babasının yürümesi

-Oturması

-Sinem'in kaybolduğu mahalleden detay

-Sinem'in babasının konuşması

-Muhabir ananonsu

(SÜRE: 03.27 DK.)-(BOYUT: 386 MB)

Haber-Kamera: Gökhan İÇKİLLİ-Yaprak KOÇER/SAMSUN,

=======================================================

3)OĞLU UYUŞTURUCU BAĞIMLISI OLUNCA 'HAYATA DÖNÜŞ DERNEĞİ' KURDU

İZMİT'te, uyuşturucu bağımlısı oğlu cezaevine giren Nezahat Erok, madde bağımlısı olan gençleri topluma kazandırmak amacıyla Hayata Dönüş Derneği'ni kurdu. Nezahat Erok tedavinin tek çözüm olmadığını ve uyuşturucu madde bağımlılarıyla mücadelesini sürdüreceğini söyledi. İzmit'te, halk oyunları eğitmeni olan Nezahat Erok'un 22 yaşındaki oğlu F.Ş uyuşturucu bağımlısı olduktan sonra 2015 yılında tutuklanarak Kocaeli Kapalı Cezaevi'ne konuldu. Bu duruma üzülen anne Nezahat Erok, madde bağımlılığıyla mücadele etmek ve suçu azaltmak amacıyla Hayata Dönüş Derneği'ni kurdu. Oğlunun madde bağımlısı olması nedeniyle derneği kurduğunu söyleyen Nezahat Erok, "Yaklaşık 4,5 sene önce oğlum madde bağımlısı oldu. Bayağı bir mücadelelerden geçtim. İlk duyduğumda zaten madde kullanmaya başladığını, liseye 2'ye gidiyordu. Neler yapabilirim düşüncesiyle de emniyetten yardım istedim. Gerçekten çok yardımcı oldular. Bir şekilde liseyi bitirene kadar korkuttular. Madde kullanmadı. Bir gidiyordu bir daha bulamıyordum. Sanki evsizler sahipsizler gibi, ayda bir buluyordum onu" dedi.

'TEDAVİNİN TEK BAŞINA BİR ÇÖZÜM OLMADIĞINI ANLAYARAK DERNEK KURDUM'

Nezahat Erok uzun uğraşlar sonunda oğlunu tedavi olmaya ikna ettiğini belirterek, "En sonunda kendisiyle uzun konuşmalarımız sonucunda tedaviyi kabul etti. Kocaeli Üniversite Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi gördü. Sonra Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Mekatronik Bölümünü kazandı. Oraya gittim yerleştirdim. Sürekli bana 'Anne okulu dondurayım' diyordu. Ben okuyamıyor zannediyordum ama tehdit ediliyormuş. Evini kullandır diye. Sonra son senesi tekrar uyuşturucu kullanmaya başlamış. Şuanda da cezaevinde. Oğlumu ziyaretlere giderken, neler yapabiliriz diye çok düşündüm. Türkiye'ye, vatana millete hayırlı evlat olmaları gerekirken, şu anda cezaevinde, boş bir hayat sürdürdüklerine inanıyordum. Tedavinin tek başına bir çözüm olmadığını anlayarak dernek kurdum"

'DÜŞLEDİĞİMİZ PROJE İÇİN EKONOMİK DESTEK GEREKİYOR'

Amacının uyuşturucu bağımlısı gençleri kurtarmak olduğunu ifade eden Erok, şöyle konuştu:

"Düşlediğim proje içerisinde açık cezaevindeki kişileri, büyük bir kampüste toplayıp her gün üretim sağlayarak, yan tarafında yine büyük bir alanda yataklı rehabilitasyon kurarak toplumla, vatandaşla suçlu kesimi kaynaştırarak onların da vatana millete önemli bir birey haline gelmelerini sağlamak var. Amaç sadece ve sadece bir rehabilitasyon. Amatem'lerimiz zaten Türkiye'de var ama medikal bazda tamamen vücuttan atıyorsunuz uyuşturucuyu, bu sefer ruhtan atamıyorsunuz. Yani tedavi olduktan sonra, çıktıktan sonra çocuk veya genç birey iki ay sonra tekrar uyuşturucuya başlıyor. Ruhtan da temizlemek amaçlı yataklı rehabilitasyon gerekiyor. Derneğin maddi durumu iyi olsa arsamızı alıp projemizi uygulardık. Düşlediğimiz proje için ekonomik destek gerekiyor"

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Nezahat Erok rop

-Nezahat Erok dernekte çalışırken

-Kent merkezinde yürüyen insanlardan detaylar

(Haber-Kamera: Ergün AYAZ-KAMERA: Uğur AYDIN-İZMİT-DHA

===========================================================

4)SEFERİHİSAR'DA YÜZBİNLERCE TOHUMUN TAKAS EDİLDİ

İZMİR'in Seferihisar ilçesinde, ilçe belediyesi tarafından bu yıl 8'incisi düzenlenen "Yerel Tohumu Yaşatıyoruz" etkinliği Türkiye'nin dört bir yanından katılımla gerçekleşti. Para geçmeyen pazarda yüzbinlerce yerli tohum birbirleriyle takas edildi. Seferihisar Belediye Başkanı CHP'li Tunç Soyer, "Tohumun Bankası topraktır" dedi.

Ürkmez Mahallesi'nde gerçekleşen "Seferihisar 8'inci Yerel Tohumu Yaşatıyoruz" etkinliği Seferihisar Belediyesi Bando Takımı'nın gösterisi ile başladı. Seferihisar Belediyesi Halk Dansları Topluluğu'nun zeybek gösterisi yaptığı etkinlikte Seferihisar Çocuk Belediyesi Çocuk Korosu da sahne aldı. Etkinlik kapsamında pazarda 100'ün üzerinde stant kuruldu. Pazarın bir tarafında bölge sakinleri kendi ürettikleri ürünleri sattı bir tarafta ise yerli tohumlara ilişkin bilgilerin verildiği stantlar kuruldu. Etkinlik kapsamında Türkiye'nin farklı şehirlerinden 13 belediye de gelerek yetiştirdikleri yerli tohumları dağıttı.

"TOHUM BİRİNİN TEKELİNE SOKULMAMALI"

Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer etkinlikteki konuşmasında Türkiye'de yürütülen tarım politikasının dışa bağımlılığı tarımsal gelişmenin ön koşulu olarak gördüğünü söyledi. Belediye Başkanı Başkan Soyer, "Gübreyi ithal eden, tohumu ithal eden, dünyanın en pahalı mazotunu kullanan üreticilerin, sayısı ve tarihi değişen ama içeriğinde hep mağduriyet yaratan kanunlarla ne yapacağını bilemez hale geldi. Çiftçinin belini büken kanunlardan biri de 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu. Çıkarılan bu kanun ile ortaya konulan niyet asla üreticiden yana değildir. Tohumculuk Kanunu ülke geleceğini ambargo altına almaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır. Tohum asla birilerinin tekeline sokulmamalıdır. Tohumda tekelleşme, herhangi bir sektördeki herhangi bir mal ve hizmetten farklı olarak, ulusun geleceğini karartır. Tohumdaki dışa bağımlılık meydanlarda kaybedilecek savaşlardan çok daha ağır sonuçlar doğurur, ekosistemdeki çarkı tersine döndürür. Tohum Bankası adı ile kurulan tesisler ne üreticiye ne de tüketiciye, sadece daha çok kar peşinde koşanlara fayda getirecektir. Köy, köktür ve tohumdur" dedi. Soyer, köylerin yok olduğu bir Türkiye'nin kısırlaşmış, çoraklaşmış ve umudu tükenmiş bir yurt demek olduğunu ifade ederek "Küçük üreticinin yok edildiği bir yurttaysa, sadece endüstriyel tarım ve hayvancılık yapılabilir. Yerel lezzetlerin kaybolması, tohum çeşitliliğinin yok edilmesi, GDO'lu ürünlerden başka seçenek kalmaması ve kentler için yeni bir potansiyel işsiz ve gecekondu nüfusu yaratılması  demektir" diye konuştu.

ÇOCUKLAR TOHUM DİKTİ

Etkinlik kapsamında, Soner Değerli İlkokulu bahçesine Seferihisar Belediyesi'ne ait 2 stant kuruldu. Stantların birinde Can Yücel Tohum Merkezi'nde yetişen 80 çeşit tohum ve fide ücretsiz dağıtıldı. Tohum takasına yurttaşlar yoğun ilgi gösterdi. Binlerce yurttaş tohum alabilmek için sırada bekledi. Diğer tarafta ise Seferihisar Çocuk Belediyesi tarafından çocuklara önce fide dikimi öğretildi daha sonra çocuklara fideleri diktikleri saksılar hediye edildi. Çocuklara bir de diktikleri tohumun hikayesini yazmaları için bir defter hediye edildi. Çocukların fidelerden elde ettikleri tohumlar, tohumbaralarda birikecek. Daha sonra bu tohumlar dokuzuncu 'Yerel Tohumu Yaşatıyoruz' etkinliğinde dağıtılacak. Etkinliğe CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ve CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok da katıldı. Ayrıca etkinlikte Tekirdağ Büyükşehir, Muğla Büyükşehir, Çanakkale, Mecitözü, İncirliova, Menteşe, Çine, Gerze, Nilüfer, Tepebaşı, Bafra, Bornova, Güzelbahçe belediyeleri, kent konseyleri, sivil toplum kuruluşları da yer aldı.  Takas şenliği sanatçı Suzan Kardeş'in konseriyle sona erdi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

HABERE AİT VİDEO GÖRÜNTÜLERİNİ  https: //fil.email/HzyBn0X7 LİNKİNDEN İNDİREBİLİRSİNİZ

=========================================================

5)OTOMOBİL TAKLA ATTI: 1 ÖLÜ, 3 YARALI

DENİZLİ'nin Çal İlçesi'nde, aydınlatma direğine çarpıp, takla atan otomobildeki 4 kişiden 1'i öldü, diğerleri yaralandı. Kaza dün (Cumartesi) saat 22.00 sıralarında Denizli Caddesi'nde meydana geldi. Bekir Öztürk kullandığı 09 BE 114 plakalı otomobilin direksiyon hakimiyetini kaybetti. Kontrolden çıkan otomobil, refüjdeki aydınlatma direğine çarpıp, takla atarak karşı şeride geçti. Kazada, otomobilin kırılan ön camından fırlayan 25 yaşındaki Cennet Gürsoy olay yerinde yaşamını yitirdi. Otomobil sürücüsü Bekin Öztürk ile arka koltuktaki Yaşar Öztürk ve İrem Kocabıyık ise yaralandı. Yaralılar, ambulanslarla Çal Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedaviye alınan yaralıların durumlarının iyiye gittiği bildirildi. Gürsoy'un cesedi ise otopsi için Pamukkale Üniversitesi Adli Tıp Morgu'na kaldırılırken, polis kazayla ilgili soruşturma başlattı.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Kazada ölen Cennet Gürsoy'un fotoğrafı

-Kaza yerinden görüntüler

-Hurdaya dönen otomobilin görüntüsü

-Cennet Gürsoy'un ceset görüntüsü

-Ölen ve yaralananların kaza yerine gelen yakınlarından görüntü

-Genel ve detay görüntüler

(Haber - Kamera: Ramazan ÇETİN / DENİZLİ, DHA)

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title