DHA YURT BÜLTENİ - 3
Sağanak yağış Marmaris'te hayatı felç etti (2)SEL SULARI ÇEKİLDİ, TEMİZLİK BAŞLADI Muğla'nın Marmaris ilçesinde gece etkili olan sağanak yağmur, hayatı felç etti.
Sağanak yağış Marmaris'te hayatı felç etti (2)
SEL SULARI ÇEKİLDİ, TEMİZLİK BAŞLADI
Muğla'nın Marmaris ilçesinde gece etkili olan sağanak yağmur, hayatı felç etti. Sağanak yağış nedeniyle dereler taşarken, çok sayıda ev ve iş yerini su bastı. Cadde ve sokaklarla Kapalı Çarşı göle döndü, elektrik hatlarında kesintiler yaşandı. Marmaris Belediyesi ekipleri, yağmurun dinmesinin ardından kentte hummalı bir temizlik çalışması başlattı. Atıklarla tıkanan rögar kapakları açıldı, tıkanan giderler temizlenerek suların tahliyesi sağlandı. İtfaiye ve temizlik ekipleri, gece göle dönen ve çamurla kaplanan Atatürk ve Kordon Caddesi, Kemal Seyfettin Elgin Bulvarı'nda su püskürterek temizlik gerçekleştirdi. Atatürk Caddesi'nden Uzunyalı mevkisine kadar uzanan 7 kilometrelik mavi bayraklı halk plajlarında derelerden gelen ve denizden karaya vuran çoğunluğu plastik atıklar da temizlendi. 60 temizlik görevlisi, plajlarda 2 saat boyunca 13 traktör römorku çöp topladı. Toplanan çöpler, imha edilmek üzere Muğla Büyükşehir Katı Atık Tesisi'ne götürüldü. Esnaf ise su baskını yaşanan işyerlerinde gece boyunca çalıştı. Suları tahliye eden esnaf, işleri bittiğinde sabah kepenk kapatarak evlerine gitti. Saat 05.30 ile 08.30 arası yapılan hummalı temizlik çalışmaları sonucu sağanak yağmurun açtığı yaralar kapatıldı. Sağanak yağmurun etkisiyle dağ eteklerinden dereler aracılığıyla denize dökülen çamurlu su ise kıyı şeridini kahverengiye çevirdi. Marmaris Körfezi ve Yat Limanı koyu kahverengiye büründü. Yat Limanı Azmak Deresi'nde demirli 3 ile 4,5 metre uzunluğundaki 11 balıkçı teknesi, yağmur suyu alarak battı. Balıkçılar, gün doğumuyla birlikte teknelerinin başına gelerek su tahliyesi yaptı. Batan teknelerin çıkarılması için vinç çağrıldı. Marmaris- Muğla karayolu 4'üncü kilometresi, Marmaris-İçmeler 6'ncı ve İçmeler-Turunç Karayolu 3'üncü kilometresinde ise karayoluna toprak ve kaya parçaları düştü. Ekipler, ulaşımda sıkıntı yaratan bu olumsuzlukları da çalışmayla giderdi. Marmaris Belediyesi ekipleri, ev ve iş yerlerini su basan vatandaşları tespit etmek için çalışma başlattı.
SON 5 YILIN REKORUMarmaris Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri, "Marmaris'te son 24 saat içinde metrekareye, 185 kilogram yağmur suyu düştü. Saat 01.30- 05.00 arası metrekareye 100 kilogram düştü" dedi. 2014 Kasım ayından bugüne kadar son 5 yılda 24 saatte metrekareye düşen en yüksek yağmur olduğu kaydedildi.Görüntü Dökümü
-----------Saat 06.00 ile 08.00 arası gece göle dönen sokak ve caddelerin belediye ekipleri tarafından temizlenmesi genel-ayrıntılı görüntü-Çöplerle dolu halk plajından genel görüntü-Halk plajında çöpleri temizleyen belediye personel-Kahverengi renge dönen Marmaris Körfezi genel görüntü-Azmak Deresi'nde yağmur suyu dolarak batan 3 ile 4,5 metre uzunluğunda balıkçı tekneleri455 MB HD görüntü)
Haber-Kamera: Ali GÜNDOĞAN / MARMARİS(Muğla),
====================
Uzmanından 'balon balığı' uyarısı
Mersin'in Bozyazı ilçesinde, geçtiğimiz günlerde karaya vuran balon balıklarını yiyen 5 kedinin telef olmasının ardından Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Ayas, uyarılarda bulundu.
Doç. Dr. Ayas, balon balıklarının artık Akdeniz'in her yerinde olduğunu dile getirerek, uygun av araçlarıyla yakalanıp, zehirli olduğu için kesinlikle tüketilmemesi ve karaya çıkartılmaması gerektiğini söyledi. Avlanan balon balığının imha edilmesi için yetkililere teslim edilmesi ve bir şekilde toplatılması gerektiğini belirten Doç. Dr. Ayas, "Mersin'in birçok koyunda, sahilinde balon balığı var. Bu balıklar, troller, ağlar ve oltalar tarafından yakalanıyor. Sonrasında balıkçılar bunları deniz ortamına bırakıyorlar. Zaten ilgili bakanlığımız bunun karaya çıkartılmasını yasaklamış. Bu balıklar avlandıktan sonra denize atılıyor. Dalgalar vasıtası ile de kıyaya çıkıyor. Bunların bir şekilde toplatılması gerekir. Yani imha edilmesi gerekiyor. Denize atmak çözüm olmayabiliyor. Avlanan balığın imha edilmek üzere yetkililere teslim edilmesine yönelik prosesin olması gerekir. Kıyıya vurduğunda da kuşlar, kediler, köpekler tarafından tüketiliyor. Bu tüketimden sonra Bozyazı ilçesinde olduğu gibi zehirlenmelerin yaşanması muhtemel, hayvanların bunu tükettikten sonra telef olduğunu görüyoruz" dedi.Balon balıkları ilgili olarak çeşitli çalışmaların yapıldığını ifade eden Doç. Dr. Deniz Ayas, "Bu balıklar doğal ekosistemin bir parçası oldu. Bunlarla yaşamayı öğrenmemiz lazım. Özellikle av araçlarını ona göre dizayn etmemiz gerekir. Çünkü balıkçılar bundan şikayet ediyor. Av araçlarımızı parçalıyor diyorlar. Uygun av araçları ile avcılık yapılabilir" diye konuştu.OLTASINA 'BALON BALIĞI' TAKILDIÖte yandan, geçtiğimiz günlerde bir arkadaşı ile birlikte denize açılan yazar ve gezgin Umut Çor'un da oltasına balon balığı takıldı. Avlanmasını saniye saniye kayıt altına alan Çor, yetkililerin balon balıkları için mutlaka bir önlem alması gerektiğini söyledi.Görüntü Dökümü
-----------Yakalanan balon balığı denizden çıkartılırken-Balon balığı gösterilirken-Balon balığının kendisini şişirmesi-Umut Çor olta çekerken-Olta ile gelen balon balığı-Çor, balon balığını gösterirken-Çor'un kısa konuşması-Üyesi Doç. Dr. Deniz Ayas ile röp(BOYUT: 575 MB) (SÜRE: 5 DK)
Haber-Kamera: Mustafa ERCAN/MERSİN,
==================
20 yıllık diyaliz hastası Arife, böbrek nakli bekliyor
Tokat'ın Erbaa ilçesinde 20 yıldır böbrek yetmezliği sebebiyle diyaliz ünitesinde tedavi gören Arife Yaşar (36) organ nakliyle sağlığına kavuşacağı günü bekliyor. 10 yıl önce kadavradan böbrek nakliyle sağlığına kavuşan Asiye Yaşar (38) ise kız kardeşini hastanede bir an olsun yalnız bırakmıyor.
Osman ve Meryem Yaşar çiftinin 3 çocuğundan Arife ve Asiye Yaşar, 20 yıl önce böbrek yetmezliği rahatsızlığına yakalandı. İki kardeş 20 yıl önce hastalık sebebiyle diyaliz tedavisi görmeye başladı. Arife ve Asiye Yaşar'ın erkek kardeşi Ahmet Yaşar ise 1997 yılında aynı hastalık sebebiyle hayatını kaybetti. Asiye Yaşar doğum günü olan 14 Şubat 2009'da kadavradan uygun organın bulunup nakledilmesiyle yeniden hayata tutundu. O günden sonra kız kardeşinin de organ nakliyle hayata tutunması için umutla bekleyen Asiye Yaşar, Erbaa Devlet Hastanesi'nde haftada 3 gün diyaliz tedavisi gören kız kardeşini bir an olsun yalnız bırakmıyor.Kendisi de nakil için bekleyen Arife Yaşar, "20 yıldır diyalize giriyorum. Haftanın 3 günü buradayım. Hiçbir sosyal hayatım yok. Hayatım burada geçiyor. Nakil olmak istiyorum. Organ bağışı çok önemli. 3 kardeştik. Erkek kardeşim de 1997'de böbrek yetmezliğinden vefat etti. Ablam kadavradan nakil oldu. O da 10 yıl boyunca diyalize girdi. Şimdi haftanın 3 günü ablam da yanımda" dedi.'BANA EN BÜYÜK HEDİYE OLDU'2009'da doğum gününde nakil için uygun organın bulunduğu haberini aldığını ve naklin başarıyla gerçekleştiğini belirten Asiye Yaşar ise, "Ben de diyalize giriyordum uzun yıllardır. 10 yıl diyalize girdim. 10 yıl sonra nakil oldum. 2009 yılında 14 Şubat'ta nakil oldum. Organ bağışı çok önemli. Benim şu an sağlım yerinde. Rahat hareket edebiliyorum. Her şeyi yiyebiliyorum, içebiliyorum. Hiçbir şeye bağımlı değilim. Ama kardeşim haftanın 3 günü hastaneye bağımlı. Ben de onun gibiydim. Lütfen organ bağışında bulunsunlar. 2009'da kadavradan nakil oldum ben. O gün benim doğum günümdü. O doğum günümde bana en büyük hediye oldu" diye konuştu.Görüntü Dökümü
--------------Hastaneden görüntüler-İki kardeşin görüntüleri-RöportajHaber-Kamera: İbrahim UĞUR/ERBAA (Tokat),
========================
Evlere temizliğe giderken köyüne dönüp, besiciliğe başladı
Ankara'da evlere temizliğe giderek para kazanan ve damar tıkanıklığı hastalığı nedeniyle el parmaklarının bazıları ucundan kesilen Fadime Kutlu (48), doktorların 'oksijeni bol yerde yaşaması' yönündeki tavsiyesini de dikkate alarak Aksaray'daki köyüne geri döndü. İşkur'un bedensel engellilere yönelik hibe desteğiyle aldığı 4 büyükbaş sayısını 8'e çıkartan Kutlu, besicilik yapıp hayvanların süt ve yoğurdunu satarak geçimini sağlıyor.
Aksaray'ın Sarıyahşi ilçesine bağlı Sipahiler köyünde oturan Firdevs Kutlu, 32 yıl önce evlenip eşiyle birlikte Ankara'ya yerleşti. Evliliğinden 6 çocuğu olan Kutlu, evlere temizliğe gidip aile ekonomisine katkıda bulunmaya çalıştı. 10 yıl önce damar tıkanıklığı hastalığına yakalanan Kutlu'nun, hastalığı nedeniyle sağ elinden üç parmağı ve sol elinden 4 parmağı kesildi. Doktorlar oksijeni bol olan yerde yaşamasını tavsiyesi üzerine ailesiyle birlikte 5 yıl önce köyüne geri döndü. Ankara'da iken eşi İrfan Kutlu'nun boyacılık yaptığını kendisinin de evlere temizliğe giderek geçimlerini sağlamaya çalıştığını belirten Firdevs Kutlu, hastalığı nedeniyle el parmaklarında kesikler oluşmasına rağmen yaşam mücadelesini bırakmadığını belirtti. Doktorların tavsiyesi ve ekonomik durumlarını da göz önüne alarak köyüne yerleştiğini ifade eden Kutlu, şunları söyledi: "10 yıl önce damar tıkanıklığı hastalığına yakalandım. Evlere temizlik yaparak geçimimizi sağlamlaya çalıştığımdan el ve ayak parmaklarım sürekli suya temas ediyordu. Bu da hastalığımı etkiliyordu. Doktorlar oksijeni bol yerde yaşamamı tavsiye etti. Ekonomik durumu da göz önüne olarak köye yerleştik. 3'ü evli 6 çocuğum var. Şu an biri askerde, bir kızımda eşinden boşanıp 2 çocuğuyla birlikte bizimle yaşamaya başladı. 2 yıl önce köy muhtarımız, İşkur'un bedensel engellilere yönelik büyükbaş hayvan hibesinde bulunduğunu söyledi. İşkur vasıtasıyla 4 büyükbaş hayvan aldım. Bu hayvan sayısını 8'e çıkarttığım. Şimdi besicilik yapıp, hayvanların süt ve yoğurduğunu satarak geçimimizi sağlıyoruz."Hastalığı nedeniyle oksijen terapisi olarak bilinen ozon tedavisinin sürdüğünü belirten Kutlu, "Köye yerleştikten sonra hastalığımda biraz düzelme oldu. Şu an yine ozon tedavisi görüyorum ama eskiye oranla çok iyi hissediyorum. Ozon tedavisinin masraflarını da yine kendim karşılıyorum. Devlet karşılamıyor. Beslediğim 8 hayvanla, geçimimize sağlamaya çalışıyoruz. Ahır da kayınpederime ait. Eğer devletin desteği olursa bu işi daha da genişletmek istiyorum" diye konuştu. Kutlu, büyükbaş hayvanlarından 4'üne torunlarının adı olan Şeyma, İlayda, Efe ve Merve koyduğunu ve isimleriyle seslendiğini kaydetti. Diğer kadınları da kendi işlerini kurma konusunda tavsiyede bulunan Kutlu, "Bulunduğum köydeki kadınların kendi işini kurmaları konusunda örnek oluyorum. Birçok kadın benim gibi kendi işini kurarak ev ekonomisine katkı sağlamak istiyor. Kendi gelirimi sağlamak, öz güvenimi artırdı ve evime huzur geldi. Benim burada en büyük destekçim eşim oldu. Bunun yanında günlerimi ineklerime bakarak ve buzağılarımı severek geçiriyorum" dedi.Görüntü Dökümü
-------------Fadime Kutlu'nun hayvanları otlatması Kutlu'nun eşiyle birlikte ahırda hayvanların bakımını yapması Kutlu ve eşinden detayKutlu röp.Haber- kamera: Erkan ALTUNTAŞ AKSARAY-DHA
=====================
Van'da yarı ücretine Afgan çoban
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2018 yılında 2 milyon 650 bin küçükbaş ile Türkiye'de en fazla hayvan bulunan iller arasında bulunan Van'da, çoban bulmak zorlaştı. Besiciler yaklaşık 4 bin liraya çoban bulamadıklarını belirtirken, son zamanlarda kente gelen Afganlar, bu rakamın yarı fiyatının bile altında işe başlıyor.
Küçükbaş hayvan sayısı ile Türkiye'nin önemli illerinden biri olan Van'da çoban bulunamıyor. Bölgede yaşayanlar genelde inşaat sektöründe çalışmayı tercih ederken, besicilerde bu konuda sıkıntı yaşadıklarını söyledi. Besiciler yaklaşık 4 bin lira aylık verdiklerini ve tüm ihtiyaçlarını da karşıladıkları halde çoban bulamamaktan yakınıyor. Van'ın Muradiye ilçesine bağlı Doğangün köyünde yaşayan ve besicilik yapan Tuncay Erkeker, 100 koyunun olduğunu fakat çoban sıkıntısı yaşadıklarını söyledi. Yılın yaklaşık 7 ayı çalıştırabilecek çoban bulamadıklarını anlatan Erkeker, "Çobanlık zor bir meslektir. Aylık 3 bin 500 ile 4 bin lira veriyoruz. Bunun yanı sıra günlük ihtiyaçlarını ve ev ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Ama yine de çobanlık yapmayı tercih etmiyorlar. İnşaatlarda çalışmayı daha çok istiyorlar. Son zamanlarda Afganlar çobanlık yapmaya başladı. Onlar da bu paranın yarısına hata daha az fiyatlarda bile çalışmayı kabul ediyorlar" dedi. Bölgede çobanlık yapan Afganistan uyruklu Zahir Şah, büyükbaşlara 5 aydır çobanlık yaptığını, aylık bin 300 lira kazandığını söyledi. Şah, "Çobanlık zor bir meslek değil. Afganistan'da da bu mesleği yapıyordum. Buraya gelince de çobanlık yapmaya başladım" diye konuştu.Görüntü Dökümü
--------------Koyunlardan detaylar-Koyunların yaylada otlatılması-Çobanların koyunlarla birlikte yol alması-Koyun sahibi ile röportaj-Çobanlar ile röportaj-Büyükbaş hayvanlardan detaylar-Afgan çoban ile röportaj-Afgan çoban ve büyükbaş hayvanlardan detaylarHABER: Gülay KUYUCU- Orhan AŞAN/VAN,
=======================
Avrupalı veteriner adayları, sokak hayvanları için seferber
Sinop'ta Boyabat ilçesinde ölüme terk edildikleri Emirli Yaylası'ndan kurtarılarak barınağa yerleştirilmeleri ile gündeme gelen köpekler için bu kez kente gelen Avrupalı 3 veteriner fakültesi öğrencisi seferber oldu. Öğrenciler, sokak hayvanlarını gönüllü tedavi ediyor, bakımlarına yardımcı oluyor.
Uluslararası Erasmus Plus projesi kapsamında Sinop'a gelen Almanya Hannover Üniversitesi öğrencileri Finlandiyalı Heidi Peltola (29) ve Bosna Hersekli Sumeja Janic (25) ile Selanik Üniversitesi'nden Yunan Loannis Voutsas (24), Sinop Belediyesi Tülay Sevgi Erşahin Can Dostları Bakımevinde sokak hayvanlarını gönüllü tedavi ediyor. Sinop Sahipsiz Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneğince hayata geçirilen 'Gönüllü Hizmetli' projesi kapsamında görev alan Avrupalı 3 veteriner adayı, köpeklerle vakit geçiriyor, onları besliyor.Proje sorumlusu İrem Ebru Kuru, genç veterinerleri Sinop'ta ağırladıklarını belirterek "Öğrenci arkadaşlarımız hem işi öğreniyorlar hem de onların sayesinde daha fazla hayvana yardım eli ulaştırıyoruz. Ayrıca, insanların daha duyarlı olmalarını sağlıyoruz. İnsanlar da sokak hayvanlarının farkında oluyor. Karşılıklı bir yarar söz konusu" dedi.'HAYVANLARINA YARDIM ÇOK GÜZEL'Alman öğrenci Heidi Peltola ise, "Sinop'ta olmaktan dolayı çok mutluyum. Burada sokak hayvanlarına yardım etmek çok güzel. Hayvanlarla vakit geçirmek, onlara dokunabilmek, yardım edebilmek beni mutlu ediyor" diye konuştu. Bosna Hersekli Sumeja Janic de, "Hayvanları çok seviyorum" dedi. 'BARINAKLARDA GÖREV ALDILAR'Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan da Avrupalı 3 veteriner hekim adayının barınaklarında görev aldığını belirterek, "Bunu bir nevi staj olarak ta düşünebiliriz. Bünyemizde 4 veteriner hekimle sokak hayvanlarının rehabilitasyonu ve kısırlaştırılmasını sağlıyoruz. Sağlık sorunu yaşayan hayvanların sağlıklarına kavuşması için ellerinden geldiği kadar mücadele ediyorlar. Derneğimizin de olağanüstü katkılarıyla bunları gerçekleştiriyoruz. Genç veteriner hekim adaylarımızda bize yardımcı oluyor" dedi.KÖPEKLER YAYLADA ÖLÜME TERK EDİLMİŞTİSinop'un Boyabat ilçesine bağlı 1300 rakımlı Emirli Yaylası'nda geçen ay, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce, 19 köpek, ormanlık alana terk edildi. Yiyecek bulmakta zorlanan başıboş köpeklere çevre sakinleri sahip çıktı. Durumu yetkililere iletmelerine karşın önlem alınmadığını öne süren köy sakinleri ve hayvanseverler, kendi imkanlarıyla mama ve çeşitli yiyeceklerle beslemeye çalıştıkları köpeklerin terk edilmesine de tepki gösterdi. Bir süre sonra köpeklerin rahatsızlanması üzerine bazı esnaf ve ilçe sakinleri özel araçlarıyla kent merkezine götürdüğü hayvanları veterinere tedavi ettirdi. Sinop Belediyesi bir süre sonra terk edilen köpekler için harekete geçti. Yaylaya çıkan ekiplerin topladığı 19 köpek, tedavi için barınağa götürüldü.Görüntü Dökümü
--------------Avrupalı stajyerlerin görüntüsü-Yaralı hayvanlara yapılan veteriner müdahalesi-Röportajlar (Türkçe çevirmen eşliğinde)-Bakım evindeki hayvanlardan detaylar-Genel detaylarHaber-Kamera: Deniz ÖZEN SİNOP-DHA
=========================
Haftada 1 gün eğitimle lise diploması ve ustalık belgesi alacaklar
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından zorunlu eğitim kapsamında Mesleki Eğitim Merkezleri'nde, haftada 1 gün okulda, 4 gün ise işletmelerde eğitim gören öğrenciler, hem lise diploması hem de ustalık belgesi almaya hak kazanacak.
Bursa'nın İnegöl ilçesinde bulunan Mesleki Eğitim Merkezi'nde eğitim gören öğrenciler, haftada 1 gün okulda, 4 gün ise işletme ortamında eğitim alıyor. Öğrenciler, aldıkları eğitimlerle 11'inci sınıf sonunda kalfalık, 12'nci sınıf sonunda ise 'Ustalık Belgesi' almaya hak kazanıyor. Öğrencilerin sigortaları, devlet tarafından yapılırken, iş yerinde öğrencilere asgari ücretin üçte biri kadar maaş veriliyor. Konuyla ilgili açıklamada bulunan İnegöl Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü Ömer Kaban, "2019-2020 eğitim ve öğretim yılı itibarı ile mesleki eğitim merkezi öğrencileri lise diploması alabilecek. Mesleki Eğitim Merkezleri, ülkemizin meslek sahibi insan ihtiyacını karşılayabilmek adına çalışmalarını sürdürmektedir. Mesleki eğitim merkezinde okuyan öğrencilere 11'inci sınıfın sonunda Kalfalık Belgesi, 12'nci sınıfın sonunda ise Ustalık Belgesi verilecektir. Yapılan yeni düzenleme ile 2019-2020 eğitim-öğretim yılı itibarı ile Mesleki Eğitim Merkezi öğrencileri, lise diploması alabilecek. Bu çerçevede öğrencilerin, açık ortaöğretim yoluna ilaveten mesleki eğitim merkezlerinde fark derslerini alabilmelerine imkan tanınmıştır. Böylece mesleki eğitim merkezlerindeki öğrenciler diploma alabilmek için fark derslerini ya açık öğretim kurumları yoluyla ya da mesleki eğitim merkezlerinde yüz yüze eğitim yoluyla tamamlayabilme imkanına sahip olabilecektir. Öğrenciler haftada 1 gün okulda, 4 gün işletme ortamında işbaşında aldıkları eğitimlerle 11'inci sınıf sonunda kalfalık, 12'nci sınıf sonunda ise ustalık belgesi almaya hak kazanıyorlar" şeklinde konuştu.İŞLETMEYE DEVLET DESTEĞİİş yerinde çırak çalıştıran işletmeye devlet desteği verildiğini belirten Kaban, "Öğrenciler teorik ders görmek üzere öğrenim süresince haftanın bir günü okula gelecek diğer günler ise iş yerlerinde pratik öğrenim görecektir. Öğrenim tam gündür. Kayıt yaptıran çırak öğrenciler öğrenim süresince iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı sigortalı olmaktadır ve primleri devletimiz tarafından ödenmektedir. 22 yaşını doldurmuş, mesleğinde 1 gün dahi sigortası olan çalışanların kalfalık sınavına girme hakları bulunmaktadır. Yine 22 yaşını doldurmuş mesleğinde 5 yıl ve üzeri sigortası olan çalışanlarda ustalık sınavına girerek belgelerini alabilirler. Bu tür çalışanlar sigortalılık sürelerini belgelendirerek merkezimize başvurduklarında adaylarımız teorik ve uygulamalı sınavlarına girerek belgelerini almaya hak kazanırlar. Kalfalık ve ustalık sınavları merkezimizde 2 aylık periyotlar halinde yapılmaktadır. Ustalık yeterliliğini kazanmış aday çırak, kalfa, teknik eğitim okul ve kurumları, öğrencilerinin iş yerlerindeki eğitiminden sorumlu bir iş yerinde çırak çalıştırmak için alınması zorunlu olan belgedir. Ustalık belgesine sahip olan kişiler merkezimize başvurarak 40 saatlik kısa bir eğitimden sonra bu belgeyi almaya hak kazanmış oluyorlar. Bu eğitimler çalışanlar mağdur olmasın diye genelde mesai saatleri dışında yapılmaktadırö diye konuştu.9'uncu sınıf öğrencisi Aylin Beriş ise, "1 gün okula gelip, 4 gün de iş yerlerinde çalışıyoruz. Yeni sistemle birlikte 4 yıl sonunda hem meslek lisesi diploması hem de ustalık belgesi alacağız. Mezun olduktan sonra kendi iş yerimizi açabileceğiz. Bu imkanı bize sağlayan devletimize teşekkür ederimö ifadelerini kullandı.Görüntü Dökümü
--------------Atöyle çalışmaları-Teorik dersler-Detaylar-Röportajlar
Haber-Kamera: Yavuz YILMAZ/İNEGÖL,
==========================