DHA YURT BÜLTENİ-3
1)BODRUM'DA KAÇAKLARI TAŞIYAN TEKNE BATTI MUĞLA'nın Bodrum ilçesi Turgutreis Mahallesi açıklarında, bugün saat 07.00 sıralarında, yasa dışı yollardan Yunan adalarına geçmeye çalışan kaçak göçmenleri taşıyan tekne battı.
1)BODRUM'DA KAÇAKLARI TAŞIYAN TEKNE BATTI
MUĞLA'nın Bodrum ilçesi Turgutreis Mahallesi açıklarında, bugün saat 07.00 sıralarında, yasa dışı yollardan Yunan adalarına geçmeye çalışan kaçak göçmenleri taşıyan tekne battı. 31 kişi Sahil Güvenlik tarafından kurtarılırken, kayıp kaçak göçmenleri ise arama kurtarma çalışmalarının sürdüğü bildirildi.
Görüntü Dökümü
-----------------
-Sahil Güvenliğin deniz yüzeyindeki kaçakları kurtarma çalışmalarından
Cavit AKGÜN / MUĞLA,
=================================================
2)EVLATLARI SİYANÜRLE İNTİHAR EDEN ANNE-BABANIN 'SİYANÜR YASAKLANSIN' FERYADI
MERSİN'de, internet üzerinden sipariş ettiği siyanürü içerek yaşamına son veren Recepcan Sayır'ın(21) anne-babası, siyanür başta olmak üzere insan sağlığına zararlı tüm kimyasallara kolay erişimin önlenmesini istedi. Acılı anne Senem Sayır, "Siyanürü yeni bildim, yeni öğrendim. Yasaklansın, benim derdim bu. Oğlum gitti, zaten geri gelmeyecek. Başkaları gitmesin" diyerek feryat etti.
Erzurum Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi uzaktan öğrenim 3'üncü sınıf öğrencisi Recepcan; elektrikçi babası İrfan, terzi dükkanı bulunan annesi Senem ve 2 kardeşi ile birlikte 6 Haziran'da merkez Mezitli ilçesine bağlı Çevlik Mahallesi'nde piknik yaptı. Ertesi gün sabah saatlerinde babasının otomobili ile evden ayrılan Recepcan'dan uzun süre haber alamayan baba İrfan Sayır, diğer oğlu Alican ile birlikte Recep'i aramaya başladı. Uzun aramaların sonuç vermemesi üzerine, oğlunun piknik yaptıkları bölgeye gitmiş olabileceğinden şüphelenen baba, komşusu ile birlikte bölgeye gitti.
Piknik alanında gördüğü otomobilinin yanına koşan baba, Recep'in kilitli aracın içerisinde hareketsiz halde yattığını gördü. İrfan Sayır, eline geçirdiği taşla aracın camını kırarak kapıyı açtıktan sonra Recepcan'ı dışarı çıkarıp sağlık ve güvenlik ekiplerini aradı. Bölgeye ulaşan 112 ekipleri, üniversite öğrencisinin zehirli bir sıvı içerek yaşamını yitirdiğini saptadı. Araçta, 0.2 gramı 70 kilogram ağırlığındaki bir insanı bir kaç dakika içinde öldürecek kadar etkili bir kimyasal olan siyanür kutusu bulunurken, Recepcan'ın siyanür içerek intihar ettiği belirlendi. Jandarma ekipleri konuyla ilgili soruşturma başla
tırken, Recepcan da 8 Haziran'da Mezitli Mezarlığı'nda son yolculuğuna uğurlandı.
'BAŞKA ANALAR, BAŞKA BABALAR YANMASIN'
Evlatlarını kaybetmenin acısını yaşayan Senem-İrfan Sayır çifti, siyanür başta olmak üzere insan sağlığına tehdit eden diğer kimyasallara internetten kolay bir şekilde erişilebilmesine tepki gösterdi. Baba İrfan Sayır, "Ben evlat kaybettim. Benim evladım, siyanür içerek hayatını kaybetti. Başka analar, başka babalar yanmasın. Çünkü benim yüreğim yanıyor. Bu siyanür neden bu kadar kolay satılıyor? İnsan canı bu kadar kolay mı? Böyle bir zehirli maddeyi çocuklara satmasınlar lütfen, yalvarıyorum" dedi.
'OĞLUM GİTTİ, GERİ GELMEYECEK'
Oğlunun tişört ve pantolonunu giyerek acısını azaltmaya çalışan anne Senem Sayır ise "Benim canım yandı, başka canlar yanmasın. Sadece Türkiye değil, bütün dünya kurtulsun, bütün dünya ağlamasın. Oğlum bana her zaman için, 'Bir amacım var. Bir hiç uğruna gitmem anne' derdi. Siyanür yasaklansın. Siyanürü istemiyoruz. Suçlulara 1 damla verin siyanürü ama kolay kolay bulunacak bir madde olmasın. Siyanürü yeni bildim, yeni öğrendim. Yasaklansın, benim derdim bu. Oğlum gitti, zaten geri gelmeyecek. Başkaları gitmesin" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
---------------------------
Recepcan'ın fotoğrafı
Sayır ailesinin yaşadığı evin dış görüntüsü
Kur'an okunması
Mevlit sırasında anne ve babanın görüntüleri
Annenin oğlunun fotoğraflarını göstermesi
Recepcan'ın yatağı
Anne ve baba ile röportaj
SÜRE: 03'30" BOYUT: 380 MB
Haber-Kamera: Adnan AÇIKGÖZ/MERSİN,
=============================================
(ÖZEL)
3)BORCUNU ÖDEMEYEN MÜŞTERİLERİNİN LİSTESİNİ DUVARA ASTI
KAHRAMANMARAŞ'ın Afşin ilçesinde manav Ahmet Özdemir, borcunu ödemeyen müşterilerinin isimlerini borçlarıyla birlikte bir liste yapıp herkesin görebileceği şekilde iş yerinin duvarına astı.
İlçe merkzinde yıllardır manavlık yapan Ahmet Özdemir, kendisinden veresiye alışveriş yapan müşterilerinden zamanla borçlarını ödemesini istedi. Bazıları borçlarını gününde ödeyip veresiye alışveriş etmeye devam ederken, bazıları ödeme yapmadı.
Müşterilerinden alacağı 5 bin 500 lirayı bulan Ahmet Özdemir, alacaklarını tahsil edemeyince ilginç bir yönteme başvurdu. Özdemir, 'Borcunu ödemeyenler ve geciktirenler' ismini verdiği bir liste hazırlayıp borca mal alıp ödemeyenlerin isimlerini borçlarıyla birlikte bu listeye yazıp herkesin görebileceği şekilde iş yerinin duvarına astı. Liste, başta borçlular olmak üzere alışverişe gelen herkesin dikkatini çekti.
LİSTE İŞE YARADI
Manavda çalışan Mahmut Özcan, listede ismi bulunanlardan bazılarının 1,5 yıldır borcunu ödemediğini söyledi. Patronunun alacaklarını tahsil edemeyince bu yola başvurduğunu belirten Özcan, "Mecbur kalındığı için bu liste hazırlandı. Liste asılınca herkesin dikkatini çekti. Özellikle ismi yazılı olanların dikkatini çekti ve bazıları hemen borcunu ödedi. Patron da borcunu ödeyenlerin isimlerini sildi" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
-----------------
Borçlu listesi
Mahmut Özcan'ın müşterilerle ilgilenmesi
Özcan ile röp.
(Haber-Kamera: Ömer KOÇ-KAHRAMANMARAŞ-DHA)
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 183 MB
=============================================
4)NUSAYBİN'DE EŞSİZ GÜN BATIMI MANZARASI
MARDİN'in Suriye sınırındaki Nusaybin ilçesinde güneşin batış anı, görsel şölen sundu.
Akşam saatlerinde gün batımı sırasında güneşin gökyüzünde oluşturduğu manzara izleyenleri hayran bıraktı. Bulutların arasında oluşan turuncu ve kırmızı renklerin yanı sıra kuşların da güneşin önünde kanat çırpması, manzaraya ayrı bir güzellik kattı. Manzarayı görenler, telefonlarıyla kaydetti.
Görüntü Dökümü
----------
Güneşin batışı
Güzel manzarası
Kuşların uçması
Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Ahmet AKKUŞ/ NUSAYBİN (Mardin),
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 257 MB
===================================================
5))KEÇEDEN PABUÇ YAPIP, DÜNYAYA SATIYOR
MUĞLA'nın Marmaris ilçesinde yaşayan Ebru Mergen (42) doğadan topladığı bitkilerden organik boya ve köylülerden aldığı keçeden de pabuç yaparak Türkiye'nin birçok şehrinin yanı sıra Hollanda, İngiltere, İsviçre, Almanya, İtalya ve Fransa'ya satıyor. Mergen, "Keçe pabuçların, sağlık üzerindeki pozitif etkisini bilen kişiler talep ediyor. Keçe ayakkabılarını fizik tedavi doktorları istiyor. Keçenin insan sağlığına şifa kaynağı olduğu uzun yıllardır bilinen bir şey. Bel ağrısı yaşayan insanlar keçe yataklarda uyurlardı. Ayak kokmasını engellediği gibi vücut ağırlığını alan özelliğe sahip" dedi.
Marmaris ilçesine 23 kilometre mesafedeki turistik Turunç Mahallesi'ne 6 yıl önce iki çocuğu ile yerleşen İstanbul Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunu Ebru Mergen, geçimini keçe ve deriden yaptığı ürünlerden sağlıyor. Keçe ürünlerinden eşya yapan bir aileden gelen Ebru Mergen, kırsal mahallelerdeki köylülerden keçe ve deri satın alıyor. Doğadan topladığı çeşitli bitkileri evinin bahçesinde kaynatarak organik boya elde ediyor. Satın aldığı organik pamuk iplikleriyle keçe ve deriden diktiği pabuçları kendi yaptığı organik boya ile boyuyor. Mergen, sosyal medya hesaplarından kendisiyle bağlantıya geçen ve evine gelen dostlarının talebiyle isteğe ve renge göre pabuç ve çizmeler dikiyor. Bir pabucu 4 günde yapan Mergen, yine kendisinin kumaştan yaptığı bez torbalar içerisine koyup, kargo ile müşterilerine ulaştırıyor. Başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin birçok şehrinin yanı sıra Hollanda, İngiltere, İsviçre, Almanya, İtalya ve Fransa'ya gönderiyor. Pabuç ve çizmenin yanı sıra keçeden çanta, kilim ve çeşitli süs eşyalarını talebe göre yaparak alıcılara bir hafta içinde teslim ediyor. Mergen, müşterinin istekleri ve özel zevkine göre yaptığı keçe pabuçlar ve diğer ürünlerini 200 ile 400 lira arasında değişen fiyatlarla satılıyor.
SAĞLIK İÇİN KEÇE PABUÇ
Aslen İstanbullu olan ve 2 çocuk annesi Ebru Mergen, keçe pabuçların insan sağlığı üzerinde pozitif etkisi olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Gelen talebe göre ağırlıklı olarak keçeden pabuç yapıyorum. Türkiye'nin birçok şehrinin yanı sıra Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden talep mevcut. İşimi çok seviyorum. Talep arttıkça iş aşkım bir kat daha artıyor. Keçe pabuçların, sağlık üzerindeki pozitif etkisini bilen kişiler talep ediyor. Keçe ayakkabılarını fizik tedavi doktorları talep ediyor. Keçenin insan sağlığına şifa kaynağı olduğu uzun yıllardır bilinen bir şey. Bel ağrısı yaşayan insanlar keçe yataklarda uyurlardı. Ayak kokmasını engellediği gibi vücut ağırlığını alan özelliğe sahip. Pabuçlarımı beğenenlerin dilden dile yayılan övgüleri ile talepler artmaya başladı. Beni en çok mutlu eden ise doğadan elde ettiğim tamamen organik ürünlerle eşyaları yapmam. Keçe pabuçlar kullanıcıya göre 4 yıl ile 10 yıl arasında giyilebiliyor. Keçe pabuçları, kimisi özel günlerde giyiyor kimileri de vücut sağlığı için sürekli giyiyor."
NEGATİF ENERJİYİ ALARAK BEYNİ STRESTEN ARINDIRIR
Ebru Mergen, fonksiyon kazandırarak insanların hayatlarına kattığı keçenin yararlarını şöyle anlattı:
"Orta Asya'da göçebe bir şekilde yaşayan Türkler'in kültüründe çok önemli yeri olan keçe, koyun veya keçi kıllarının sıcak su ve zeytinyağı sabunu ile elde yoğrulmasından sonra kılların birbiriyle kaynaşmasıyla elde edilen keçe, çeşitli giyim ve süs eşyalarında kullanılmaya başlandı. Keçe organik bir üründür. İyi bir yalıtkandır. Isıyı korur ve ısı kaybını engeller. İnsan vücudunu radyasyondan korur. Sırt ve bel ağrılarına iyi gelir. Negatif enerjiyi alarak beyni stresten arındırır. Üzerinde akrep ve yılan gibi hayvanlar yürüyemez. Bünyesinde bakteri barındırmaz. Radyasyon ışınlarını geçirmez. Yıllarca sağlamlığını korur. Antibakteriyel özelliklere sahip. Yün ısı yalıtım özellikleri dengeli. Bakteri ve küf dayanıklıdır. Evde alerji azaltır. Çok az statik elektrik üretir. Yüksek aleve karşı dayanıklı olduğu için genellikle kilim, yatak ve ifaiye ile asker giysilerinde kullanılır. Merinos yünü sıcaklık sağlarken, onu yakalar ve havayı sirküle ve biriken nemi önler. Su geçirmez. Bu nedele de çobanların kepeneklerinde ve Orta Asya'da çadırlarda kullanılır. Keçe mükemmel bir ses yalıtkanıdır. Çevre ile ilgili, giderek insanların endişeli olduğu bir dünyada çok önemli bir özelliktir ve yüzde yüz biyolojik olarak parçalanabilir."
Görüntü Dökümü
---------------------
-Ebru Mergen'in evindeki keçe dokuma standı ve keçe ürünlerden görüntü
-Ebru Mergen'in boya yapmak için doğadan topladığı bitkilerden görüntü
-Merngen'in doğadan topladığı bitkilerle evinin bahçesinde boya üretmesi
-Mergen'in yaptığı organik boyalara yün ipleri ve keçeleri boyaması
-Mergen'in evinin balkonunda keçe pabuç yapmasından görüntü
-Keçe pabuç yapım sürecinden görüntü
(Toplam: 11 dakika 1 saniye-780 MB HD görüntü)
(Haber - Kamera: Ali GÜNDOĞAN / MARMARİS (MUĞLA),
=======================================================
6)EVLERİNİN SALONUNDA EĞİTİM GÖRDÜLER, İFTİHAR BELGESİ ALDILAR
İZMİR'in Kemalpaşa ilçesinde yaşayan 8'inci sınıf öğrencisi 13 yaşındaki Esra Doğan, lösemiyi yense de enfeksiyon riski nedeniyle eğitimine bu yıl evde devam etti. Salonda oluşturulan sınıf ortamında eğitim gören Doğan, karnesini ve iftihar belgesini evinde oluşturulan sınıf ortamında öğretmeninin elinden aldı. Esra'nın edefi iyi bir aşçı olmak.
yıl önce lösemi teşhisi nedeniyle okuluna ara veren Esra Doğan da evinde karne alan öğrencilerden. 2016 yılında 6'ncı sınıfta okurken lösemi hastalığı ile tanışan Esra, bir süre okuluna ara verdi. Öğretmenlerinin desteği ve kendi azmiyle 8'inci sınıfı bitiren ve 15 Temmuz Şehitler Ortaokulu'ndan mezun olan Esra Doğan, ona evde eğitim veren tüm öğretmenlerine teşekkürlerini iletti. 3 çocuk annesi Meryem Doğan, kızının 3 yıldır okula gidemediğini, bu yıl da enfeksiyon riski nedeniyle eğitimine evde devam ettiğini anlattı. Doğan, "Esra lösemiyi yense de kontrolleri 3 yıl sürecek. Zaman zaman baş ağrısı ve mide bulantısı şikayetleri oluyor. Enfeksiyon kapmasın diye okula gönderemiyoruz. Çocuğumuzun sağlığı ön planda. Bacakları ağrıyor çabuk yoruluyor. Vücut direncinin yüksek olması önemli. Çok zor günler geçirdik. Allahıma çok şükür, Esra hepsini atlattı. Geçen yıl 6 öğretmen eve geldi. Esra hassas, onun sağlığı daha önemli. Dersleri de önemli ama önce sağlık. Kızıma sonsuz güvenim var. Önce sağlığına kavuşacak sonra derslerine sıkı sıkı sarılacak" dedi.
Baba Hakkı Doğan tedavi sürecine destek veren öğretmenlere teşekkür ederek, "Zor zamanlarda hem öğretmenler hem doktorlar bize destek oldu. Biliyorum ki Esra tamamen iyileşecek ve okuluna dönecek. Şükürler olsun bu mucizeyi yaşadık. Kızımın diploma alıp mesleğine başladığı günleri göreceğimizden eminim" dedi.
HEM ÖĞRETMENİ HEM ARKADAŞI OLDU
Esra Doğan'a sınıf ortamı oluşturulan salonda yaklaşık 2 yıldır eğitim veren öğretmeni Çayan Arıkan da başarılı öğrencisine, karnesini ve iftihar belgesini teslim etmenin mutluluğunu yaşadı. Esra'nın çok başarılı, istekli bir çocuk olduğuna dikkat çeken Arıkan, şöyle konuştu:
"Hem sağlık yönünden hem de eğitim yönünden azimli bir çocuk. Bir sürü zorluğu birlikte başardık. Kızımız iftihar belgesi almaya hak kazandı. Esra'nın 7 gün 24 saat yanındayız. Ona kızım gibi davranıyorum. Ders dışında birlikte vakit geçiriyoruz. Sosyal hayatına destek oluyorum. Birlikte kütüphaneye gidiyoruz. Karnesi çok iyi. İftihar belgesi almayı hak etti."
HEDEFİ AŞÇI OLMAK
Tek hayalinin okuluna dönmek olduğunu ifade eden Esra Doğan da eğitimini tamamlayıp iyi bir aşçı olmayı hedefliyor. Tüm öğretmenlerine teşekkür eden Doğan, "Hocalarım bana çok destek oluyor. Hepsine teşekkür ederim. Bu yıl yeni arkadaşlar ve yeni öğretmenler tanımayı istiyorum. Hedefim aşçı olmak.
Bu hayalim değişebilir. Etrafı keşfettikçe fikirlerim farklılaşıyor. Ancak şimdi mutfakta sıkıntımı unutuyorum. Yemek yapmak beni çok mutlu ediyor" dedi.
ÖZEL ÇOCUKLARA ÖZEL KARNE
Kemalpaşa'da sağlık sorunları nedeniyle evde eğitim alan çocuklar karne sevincini de birlikte yaşadı. Yaşıtları gibi okula gidip sınıflarındaki sıralarına oturamayan Sekiz Eylül İlkokulu öğrencisi, Duchenne Musküler Distrofi (DMD) hastası 10 yaşındaki Furkan Pişken ve 8 yaşındaki Serebral Palsi (SP) hastası Barış Ersan da karne sevincini birbirleriyle paylaştı. 4'üncü sınıfı bitiren Furkan ile tanışmaya dedesi Kadir Ersan ile birlikte gelen Barış, Furkan ile arkadaş olduğu için mutlu olduğunu dile getirdi.
Görüntü Dökümü
---------------------
-Esra ile öğretmeninin dersi sırasında görüntü,
-Tahtaya yazı yazan öğretmen Çayan Arıkan'dan görüntü,
-Çayan Arıkan ve öğrenci Esra Doğan ile röp,
-Esra'nın anne babasıyla röp,
-Furkan Pişken ve Barış Ersan'ın birlikte karne almasından görüntü,
-Çocukların öğretmenleri Çayan Arıkan ile detay görüntüsü.
Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR,
=======================================================
7)GİYİLEBİLEN EKG CİHAZI ÜRETİLDİ
EGE Üniversitesi Bilim Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde (EBİLTEM) atlet ve korse gibi kıyafetlerin içine giyilebilecek 'Lifecall' isimli kalp ritmini ölçen EKG cihazı üretildi. Kritik kalp sağlığı verisini ilgili sağlık kuruluşlarına bluetooth üzerinden aktarabilen cihaz ile birlikte, sağlıkta yeni bir çağ başlayacak. EKG takibi ile elde edilebilecek sağlık bilgisini ilgili kurumlara ulaştıran cihaz sayesinde kalp krizi ve rahatsızlıklarıyla ilgili önlem alınabilecek.
Ege Üniversitesi bünyesinde bulunan Bilim Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde (EBİLTEM) sağlık alanında yeni bir çağın başlangıcı sayılabilecek giyilebilen EKG cihazı üretildi. Atlet ve korse gibi kıyafetlerin içine giyilebilen 'Lifecall' isimli cihaz ile kalp krizi ve kalp rahatsızlıkları ile ilgili önlemler üst düzeye çıkarılacak. Kritik kalp sağlığı verisini ilgili sağlık kuruluşlarına bluetooth üzerinden aktarabilen cihaz sayesinde vatandaşlar hayat konforlarını hiçbir şekilde etkilemeden EKG verilerini ilgili sağlık kuruluşlarına ulaştırabilecek. Kalp krizlerinin 45 dakika önceden algılanmasını sağlayan cihaz aracılığıyla, aynı zamanda EKG verilerinin sürekli takibi de sağlanacak. Giyilebilen EKG cihazı, holter kullanımına gerek kalmadan, uzun süreli ve kullanıcıyı rahatsız etmeyecek biçimde uzaktan sağlık ve kalp taraması gerçekleştirebilecek, dolayısıyla doğru, yerinde ve gerekli teşhis ile acil durumlarda erken müdahale edilebilecek. Seri üretime ve son kullanıcılar için yazılım geliştirme aşamasında olan ürün ile birlikte, sağlık verileri uzaktan takip edilebilecek.
4 YILLIK ÇALIŞMA SONUCUNDA ÜRETİLDİ
4 yıllık çalışma sonucunda 'Lifecall' isimli ürünün üretildiğini belirten üreticilerden Emre Özdoğan, "Projemiz 1512 TÜBİTAK desteğiyle başladı. Daha sonra da Horizon 2020 faz 1'i aldık. Bununla beraber ürünümüz için aldığımız birçok yatırım ve ödüller oldu. Projemiz de şuan da esasında prototip bitmiş durumda yani kanıtlanabilir, gözlemlenebilir, çalışabilir, giyilebilir bir ürün haline geldi. Ancak bütünsel bir üretime henüz hazır değil. Dezavantajı ise üç gün sonra atmanız gerekmesidir. Çünkü artık iletkenliği kalkıyor. Biz bunu ıslanmasına gerek kalmayan yalnızca belli bir basınç ile cildinize temas ettiğinde iletken hale gelen gümüşle kaplanmış, esasında gümüşle kimyasal olarak işlenmiş pamuk iplikçikleriyle dokunmuş bir ped yaptık. Pedlerden ilerleyen zamanda EKG çekebileceğimizi gördük. Gerçekten de büyük bir yenilik. Medikal olarak bir partner bulduğumuzda ürünle piyasaya çıkmak istiyoruz" dedi.
DÜNYADA SADECE BİR RAKİBİ VAR
Ürünün üreticilerinden Ali Akdurak medikal projenin sahaya geçmeden önce yapılması gereken testleri, akademik süreçleri, deneyleri olduğunu belirterek,
"Bu süreçlerle ilgili şu an da yatırım arayışı içerisindeyiz. Dünyada sadece bir rakibimiz var. Bu teknolojiyi çözmüş olan sadece bir rakibimizin mevcut olmasından dolayı iyi bir konumdayız. Bizim hedefimiz, kalp krizini algılamakla ilgili. Kalp krizinin yüzde 70- 75'i yaklaşık 45 dakika önceden algılanabiliyor. Bu çok ciddi bir süre, hayat kurtarabilecek bir şey. Bu gün hepimizin giyilebilir bir EKG kullanmıyor olmasının tek sebebi böyle bir ürünün çok rahatsız olması. Holter diye bir cihaz var ama üzerinize elektrojenlerle yapıştırılıyor, o ıslak bir parça ve evde yapıştıramayacağınız, takamayacağınız bir şey" diye konuştu.
TAMAMEN YERLİ VE MİLLİ OLAN PROJE BİR İLK OLDU
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, lası bir kalp krizinde doktorun ya da hastanın yakınlarının haberdar olmasının önemine dikkat çekerek, şöyle dedi:
"Bilim Teknolojisi Uygulama ve Araştırma Merkezi (EBİLTEM) Merkezi'nde bir kuluçka birimimiz Avrupa Birliği'nden aldığı yazılım donanımla vücudumuza giydiğimiz bir fanila üzerinden doktora gitmeden EKG çekebiliyor ve bunu 24 saat takip edebiliyor. Fanilanın üzerindeki elektro-pedler üzerinden vücuttaki bir anlamda kalp atış hızının 24 saat seyrini izleyebiliyorlar. Bu hastaların hastaneye gitmesi, korku yaşaması, bu fonksiyonu gören başka cihazların ise vücudumuza yapışması, sıkıntı yaratması gibi kullanılabilirliğindeki dezavantajları ortadan kaldırıyor. Böylelikle olası bir kalp krizinde doktorun ya da hastanın yakınlarının haberdar olması söz konusu. Bu bir ilk, dünyada da tek rakipleri var. Yerli ve milli bir proje. Arkadaşlarımızı bu anlamda tebrik ediyorum, başarılar diliyorum."
Görüntü Dökümü
---------------------
-Lifecall'dan genel detay görüntüler
Prof. Dr. Necdet Budak'ın konuşması
-Ali Akdurak ile röp.
-Emre Özdoğan ile röp.
Haber- Kamera: Hande NAYMAN / İZMİR,
=======================================================
8)PSİKOLOGDAN ÖĞRENCİLERE "TATİLİ TEMBELLİK FIRSATI OLARAK GÖRMEYİN" UYARISI
ADANA'da, Uzman Psikolog Sabri Yurdakul, gençler ve çocukların yaz tatili dönemini tembellik fırsatı olarak görmemeleri gerektiğini söyledi.
Okulların kapanmasıyla öğrencilerin yaz tatiline girdiğini ve yoğun bir ders maratonundan çıktıklarını belirten Psikolog Sabri Yurdakul, tatilin bir tembellik fırsatı olmadığını aksine gün içinde kalan boş vakitlerin iyi bir planlamayla verimli bir tatile dönüştürülmesinin öğrencilerin geleceği açısından önem taşıdığını kaydetti. Yaz mevsimini sadece eğlence ya da tembellik fırsatı olarak görmenin öğrencilerin kış dönemi eğitimlerine verdiği emeği de tehlikeye atabileceğinin altını çizen Yurdakul, "Bu dönemde öğrencilerimiz yapabildikleri kadar spor yapsınlar ve bunun yanında her gün bir 1-2 saat ders çalışsınlar. Yaz döneminde derslerden tamamen soyutlanırlarsa kışın tekrar ders maratonuna ayak uydurmaları çok zor oluyor. Tabi ki tatilde eğlenecekler. Belli sorumlulukları yerine getirdikten sonra geriye kalan boş zamanlarını mümkün olduğu kadar evden çıkarak dışarıda geçirmeliler. Çünkü zaten kışın hem mevsimden hem de günün büyük bir bölümünü sınıf ortamında geçirdiklerinden güneşten yeteri kadar faydalanamıyorlar. Yazı güneşten faydalanmak için bir fırsat olarak görebilirlerö diye konuştu. Bazı gençlerin ise yaz döneminde gündüz uyuduğunu gece ise bilgisayar ya da cep telefonu ile zaman geçirerek sabahladığını hatırlatan Yurdakul, bu durumun hem fiziksel hem de zihinsel sağlık açısından ciddi zararlar yaratabileceğinin altını çizdi.
'ANNE-BABALAR DENGEYİ KURMALI'
Anne ve babaların ise tatil dönemi çocuklarıyla baskı yapmadan iletişim kurmaları gerektiğini vurgulayan Yurdakul, şöyle konuştu:
"Eğitim-öğretim yılını tamamlayan çocuk yıl boyu sürdürdüğü yoğun tempodan çıkınca dinlenmek istiyor. Burada anne ve babalara düşen görev çocuklarının dinlenmelerine engel olmak değil verimli vakit geçirmelerine destek olmaktır. Onları tüm gün cep telefonu ya da bilgisayarla baş başa bırakmak yerine kolektif bir şekilde zaman geçirecekleri bir ortama dahil etmek faydalı olacaktır.ö
Görüntü Dökümü
------------------------
Psikolog Sabri Yurdakul ile röp
Detaylar
SÜRE: 01'36" BOYUT: 296 MB
Haber-Kamera: Can ÇELİK/ADANA,