Dha Yurt Bülteni-3
Afrin şehidi 9 asker, Tatvan'dan uğurlanmıştı SURİYE'nin Afrin kentinde sürdürülen Zeytin Dalı Harekatı'nda dün şehit olan 12 askerden 9'unun aynı birlikte görev yaptığı ortaya çıktı.
Afrin şehidi 9 asker, Tatvan'dan uğurlanmıştı
SURİYE'nin Afrin kentinde sürdürülen Zeytin Dalı Harekatı'nda dün şehit olan 12 askerden 9'unun aynı birlikte görev yaptığı ortaya çıktı. 25 Ocak tarihinde, şehit askerlerin de aralarında bulunduğu 208 komando, Tatvan 10'uncu Komando Tugay Komutanlığı Sorgun Kışlası'ndan törenle uğurlanmıştı.
Zeytin Dalı Harekatı'nın 22'nci gününde, dün, ikisi kırıma uğrayan helikopterde, 10'u çatışmada 12 asker şehit oldu. Tüm Türkiye yasa boğulurken, askerlerden 9'unun Tatvan 10'uncu Komando Tugay Komutanlığı'nda görev yaptığı ortaya çıktı.
Şehit askerler Astsubay Üstçavuş Hasan Kuş, uzman çavuşlar Oğuz Can Ekiz, Enes Sarıaslan, Halis Koca, Burak Akalın, Serdar Ege, Hüseyin Şahin, Koray Karaca ve Uzman Onbaşı Hamza Karacaoğlu'nun da aralarında bulunduğu 208 komando, 25 Ocak günü ailelerinin de katıldığı törenle bölgeye uğurlanmıştı.
Bitlis Valisi İsmail Ustaoğlu, beraberindeki askeri yetkililerle birlikte Zeytin Dalı Harekatı'nda görevlendirilen komandolarla tek tek selamlaşarak başarı dileklerinde bulundu. Törende, 208 komando için kurbanlar kesilmişti.
GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR
Haber: Özcan ÇİRİŞ/BİTLİS, -
======================================================
Afrin Şehidi Erzincan'da
AFRİN'de şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Hamza Karacaoğlu'nun cenazesi havayolu ile Erzincan'a getirildi. Buradan karayolu ile memleketi olan Giresun'un Çamoluk ilçesine gönderildi.
Afrin'de Zeytin Dalı Harekatı'nda 8 arkadaşı ile birlikte dün şehit olan 26 yaşındaki Piyade Uzman Onbaşı Hamza Karacaoğlu'nun cenazesi bugün sabah saatlerinde havayolu ile Erzincan'a getirildi. Şehidin annesi Muazzez ve babası Süleyman Karacaoğlu ile 1 buçuk yıllık eşi Kıymet Karacaoğlu karşılama esnasında gözyaşları döktüler. Erzincan Valisi Ali Arslantaş, Giresun Valisi Harun Sarıfakıoğulları, 3'ncü Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Serdar Savaş, AK Parti Erzincan Milletvekilleri Sebahattin Karakelle ve Serkan Bayram, Erzincan Belediye Başkanı Cemalettin Başsoy ile askeri ve sivil erkan tarafından karşılanan şehit uzman onbaşının cenazesi askerler tarafından uçaktan omuzlarda taşınarak cenaze aracına nakledildi. Şehit Piyade Uzman Onbaşı Hamza Karacaoğlu'nun cenazesinin memleketinde ilkindi namazının ardından toprağa verileceği ve cenaze töreninen Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli'nin de katılacağı öğrenildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Karşılama heyetinden görüntü
-Şehidin annesinin ağıt yakması
-Uçağın gelişi
-Şehidin uçaktan alınması ve taşınması
-Şehit yakınlarından görüntü
-Cenaze aracının hareket etmesi
Haber Kamera: Coşkun MENEK/ Erzincan/ DHA)
======================================
(Özel) - Yarım asırlık çarşının esnafı yıkım kararına tepkili
GAZİANTEP'te, 200'ün üzerinde işyerinin bulunduğu 50 yıllık Halep Çarşısı'nın depreme dayanıksız olduğu için Şahinbey Belediyesi tarafından yıkım kararı alındı. Karar sonrası belediye ekipleri, çarşıda elektriklerini kestiği çok sayıda işyerini mühürledi. Fener ışığında elindeki ürünleri satmaya çalışan çarşı esnafı yıkım yerine binanın güçlendirilmesi için yetkililerden yardım istedi.
Çukur Mahallesi'nde bulunan Halep Çarşısı için geçen yıl depreme dayanıksız olduğuna dair rapor düzenlenerek yıkım kararı çıkarıldı. Yarım asırdır faaliyette olan çarşıdaki esnaf ise, karar tepki göstermeye başladı. Çarşının rant uğuruna yıkılacağını ileri süren esnaflar, kararın ertelenmesi için mahkemeye başvurduklarını ama sonuçlanmamasına rağmen elektriklerinin kesilerek işyerlerinin mühürlendiğini ifade etti.
Çarşıdan 6 yıl önce 100 bin liraya işyeri satın alarak el ürünleri satarak geçimini sağladığını söyleyen Yüksel Doğan, kendilerine açıklama yapılmadan işyerlerinden çıkarılmak istendiklerini dile getirdi. Çarşı yıkıldıktan sonra ne kadar para alacaklarını ya da kendilerine yeni bir yer gösterilip gösterilmeyeceğini bilmediklerini belirten Doğan şunları dedi:
"6 yıldır burada çeyizlik nakış işleri yapıyorum. Bu çarşının yeri bütün esnafta ve vatandaşlarda farklıdır. Buradan çıkmak istemediğimiz için bize baskı yapıyorlar. Geçtiğimiz günlerde benim işyerim yakıldı ve 30 bin lira zararım var. Şimdi de elektriklerimizi kestiler. Komşudan ışık için elektrik kablosu çektim, bana verdiği için onun da elektriğini de kestiler. Büyükşehir Belediye Başkanımız Fatma Şahin çarşıyı dayanaklı hale getirmek için proje hazırlattı fakat Şahinbey Belediyesi buna uymadı. Burayı yıkmak istiyor. Çocuklarım aç, buradaki esnaflar evlerine ekmek götüremiyor. Kiracı olanlar işyerlerini bıraktı. Burada kalanlar ellerindeki malları fener ışığında zararına satıyor. Yetkililerden bize yardım etmelerini istiyoruz."
Çarşıda kiraladığı iş yerinde kıyafet satan, alınan yıkım kararı ve elektrik kesintisi yüzünden işyerinden ayrılmak zorunda kaldığını anlatan Orhan Sefer ise 50 bin liraya aldığını malları işyeri terki yüzünden 20 bin liraya sattığını söyledi. Şahinbey Belediyesi'nin pasajı depreme dayanaklı hale getirmek yerine yıkım kararı almasının yanlış olduğunu aktaran Sefer, "Biz şu anda bitmiş durumdayız" dedi.
40 yıldır çarşıda esnaflık yapan Sabri Ünlü de yaşananlara tepki göstererek, "Çarşıda dükkanı olan mal sahiplerine hiçbir açıklama yapılmadı. Biz ne olacağını bile bilmiyoruz. Para mı verecekler, dükkan mı verecekler? Yoksa malımıza el mi koyacaklar? Hiçbir bilgimiz yok ve bu işe birilerinin el atmasını istiyoruz" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------------------
Çarşı girişi
Çarşıda fenerlerle ürün satan esnaf
Çarşıda mühürlü işyerleri
Yüksel Doğan'ın konuşması
Orhan Sefer'in konuşması
Sabri Ünlü'nün konuşması
Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Eyyüp BURUN -GAZİANTEP-DHA)
=================================================
Eğitimini bırakan Elif, hayata tutunmak için yardım bekliyor
BEYNİNDE sıvı toplanmaya başladıktan sonra hidrosefali teşhisi konulan Elif Nur Gedik(11), yürüme, konuşma ve duyma yetilerini kaybettikten sonra hayatta kalma mücadelesi veriyor. İnşaat işçisi baba Mustafa Gedik, imkanı olmadığı için kızına gerekli cihazları alamadığını belirterek, "Kızımın tedavi masraflarını karşılayacak kişiye gönüllü olarak böbreğimi vermeye hazırım. Yeter ki kızım ölmesin, kurtulsun" dedi.
İstanbul'un Silivri ilçesinde yaşayan Mustafa ve Fatma Gedik çiftinin 4 çocuğundan Elif Nur Gedik, yaklaşık 1 yıl önce geçirdiği menenjit sonrasında beyninde aşırı su birikmeye başladı. Türkiye'nin çeşitli illerine giderek inşaatlarda işçi olarak çalışan Mustafa Gedik, kızını memleketi olan Kastamonu'nun Araç ilçesinde 6'ıncı sınıfa gittiği Yeşilyurt Ortaokulu'ndan alarak, tedavisini yaptırmak için çeşitli hastanelere götürdü. İstanbul Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne götürülen ve hidrosefali teşhisi konulan Elif Nur Gedik, beynindeki sıvı toplaması nedeniyle kafasında büyüme meydana geldi. Elif Nur Gedik, önce yürüyemedi, ardından konuşma, duyma yetisini kaybetti.
'BÖBREĞİMİ VERMEYE HAZIRIM'
Doktorlar, aileye Elif Nur Gedik'in beynindeki sıvıyı tahliye etmeye yarayan şant adı verilen tüp ve pompadan oluşan cihazlar gerekli olduğunu bildirdi. Maddi imkanı olmadığı için bu cihazları alamadığını anlatan baba Mustafa Gedik, bir ay içinde cihazları alması gerektiğini belirterek, şunları söyledi: "Kızımın tedavisi oldukça pahalı bir süreç. Elif Nur'a her hafta 860 lira tutarında bir ilaç alınıyor. Ayrıca beynine şant takılması gerekli. Kızımın ameliyatı için Cerrahpaşa'ya sevk edildik. Kızımın ölmesini istemiyorum. Bu cihazın fiyatını araştırdım. Yurt dışından getiriliyormuş. Fiyatı 24 bin lira. Bu rakamın yarısını devlet karşılıyor. Ancak kalan kısmını karşılayacak gücüm yok. Benim Bağkur'a borcum var. Bir yıldır gitmediğim hastane kalmadı. Buradan yetkililere ve yardımseverlere sesleniyorum. Lütfen yardımcı olun. Ayrıca kızımın tedavi masraflarını karşılayacak kişiye gönüllü olarak böbreğimi vermeye hazırım. Yeter ki kızım ölmesin, kurtulsun."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------------------
Elif Nur'dan detaylar
Hastanede yatan Elif Nur
Baba ve kızdan detaylar
Mustafa Gedik'in açıklaması
Hastaneden detaylar
Haber-Kamera: Ruhan YALÇIN/TEKİRDAĞ,-
==========================
Kaya tırmanışı merkezi Dedegöl Dağı'na maden ocağı tehdidi
ISPARTA'da Eldere köyündeki Dedegöl Dağı ve Kuzukulağı Yaylası'nda, maden aranmasına izin verildi. Bir grup dağcıyla 1993 yılında, Dedegöl'de ilk tırmanış rotalarını açan Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Spor Bilimleri Fakültesi öğretim görevlisi Yılmaz Sevgül, 100 hektarlık alanda onlarca iş makinesinin toprağı kazmasıyla çevre felaketi yaşanacağını söyledi.
Aksu ilçesindeki Dedegöl Dağı, yılın 4 mevsimi kaya tırmanışı ya da kamp yapanların uğrak yeri olarak dikkat çekiyor. Toroslar'ın Beydağları kısmına ait bölge, çoğu dağcı tarafından 3 bin metre yüksekliğiyle bilinen Dipoyraz zirvesiyle tanınıyor. Eldere köyüne yakın Kuzukulağı Yaylası üzerinde yükselen, büyük kireçtaşı duvarlarından oluşan uçurum, dağcılar için büyük nimet olarak görülüyor. Kaya kalitesinin, tırmanış sporu için muhteşem yapıda ve uzunlukta olduğu belirtilitken, 800 metre yüksekliğe varan, batıdan doğuya 5 kilometre uzanan sarp kaya duvarlarında İsviçreli Michael Piola gibi dünyaca ünlü dağcılar tırmanış güzergahları açtı. Her derecede tırmanış rotası bulunan bölge, 2001 yılında dünya dağcılık literatürüne girdi.
MADEN ARAMA RUHSATI VERİLDİ
Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nca, dağcıların Türkiye'nin tırmanış sporlarındaki geleceği olarak gördüğü Dedegöl Dağı ve Kuzukulağı Yaylası'nda maden aranmasına izin verildi. 100 hektarlık alanda maden arama faaliyetleri yapılacak. Onlarca iş makinesinin toprağı kazmasıyla çevre felaketi yaşanacağını savunan dağcılar, su kaynaklarının kirleneceğini, hayvancılık ve yayla turizminin biteceğini öne sürüyor. Kaya tırmanışı açısından dünya çapında rehber olan 'Paroıs de Legende' adlı kitaptaki 19 bölge arasında yer alan, 4 mevsim kaya tırmanışı ya da kamp yapan, yürüyüşe çıkan, kuş ve hayvan gözlemi için gelenlerin uğrak yeri olan bölgenin, bu yönüyle değerlendirilmesi isteniyor. Dağcılar, mermer ocağı açılmasını Türk doğa turizmi için büyük yara ve geri dönülmez hata olarak görüyor.
TIRMANIŞ ROTALARI 1993'TE AÇILDI
Bir grup dağcıyla 1993 yılında, Dedegöl'de ilk tırmanış rotalarını açan AÜ Spor Bilimleri Fakültesi öğretim görevlisi ve Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Antalya Birim Sorumlusu Yılmaz Sevgül, bölgenin önemini anlattı. Bölgedeki kaya bloklarını gördüklerinde, 25 yıl önce, çok etkilendiklerini belirten Sevgül, "Merhum dağcı Uğur Uluocak ile birlikte 3 gün boyunca tırmandık ve 500 metre ile 250 metrelik rotalar açtık. Daha sonra da bölgeyi tüm dağcılık camiasıyla paylaştık" dedi.
EL CAPİTAN KADAR DEĞERLİ
Dedegöl'deki kaya bloklarının ABD'deki Yosemite Ulusal Parkı'nda bulunan 1000 metre yüksekliğindeki El Capitan kadar değerli olduğunu anlatan Sevgül, şunları söyledi: "Bizden sonra ilerleyen zaman içinde birçok tırmanıcı bölgeye giderek rotalar açtı. ve bölge yabancı dağcıların da ilgisini çekti. Dedegöl, kaya tırmanışı açısından rehber olan Paroıs de Legende isimli kitapta yer alan tüm dünyadaki 19 bölgeden biri. Bu kadar değerli yani. Nedeni ise yekpare kaya blokları ve 500-600 metre uzunluğunda olması. Kitapta bölge tüm detaylarıyla anlatılıyor. Kaya kütlesinin özellikleri, bölgeye nasıl gidileceği gibi. ve dünyadaki pek çok dağcı bu kitabı okuyarak bölgeye geliyor."
BAKANLIĞA RAPOR
Bölgede mermer ocağı açılacağına ilişkin 2 yıl önce duyum almaları üzerine harekete geçtiklerini dile getiren Sevgül, "Bölgenin, Milli Parklar sınırları içine alınmasıyla ilgili Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) 6. Bölge Müdürlüğü ekipleriyle bir çalışma başlattık. Daha sonra çalışmamız bir rapor haline getirilerek Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na sunuldu. Ancak maalesef bakanlık bunu reddetti. Hangi gerekçelerle reddettiğini bilmiyoruz ama kabul etmedi. Şu anda Dedegöl Dağı ve Kuzukulağı Yaylası'na mermer ocağı ruhsatı verildiğini biliyoruz. Eko turizmi açısından çok önemli olan ve bütün dünyaya hitap edecek milli bir değer, maalesef 20 yıl içinde yok olup gidecek" dedi.
CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN'A ÇAĞRI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım'ın konudan haberdar olmadığına inandığını kaydeden Yılmaz Sevgül, şunları kaydetti: "İnanıyorum ki buranın bir değer olduğunu bilseler kesinlikle durdururlardı. Ben buradan sesleniyorum; lütfen bu katliamı durdursunlar. Bu gerçekten milli bir değer. Ülkemizin ekonomik olarak kazanacağı bir değerin yok edilmemesi lazım. Bundan bir an önce dönülmesi lazım. Konuyla ilgili dağcılar başta olmak üzere pek çok imza kapmayası başlatıldı. Biz oraya gidip, iki pankart alıp, gösteri yapmak istemiyoruz. Bu bölgeyi bürokratlara, politikacılara, ülkeyi yöneten siyasilere, devletin en tepesindeki insana anlatmak istiyoruz. Yoksa tam bir trajedi olur bizim için. Düşünün bir rehber kitapta tüm dünyada 19 bölge içine seçilmiş bir yer var. Bunu hiçbir ülke bu şekilde gözden çıkaramaz."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Kaya tırmanışı yapılırken görüntüler
RÖP: Yılmaz Sevgül
HABER: Selma KUNAR- KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,
==============================================
Ölen kedinin başında yas tuttu
ÇANAKKALE'nin Bayramiç ilçesinde bir erkek kedi, aracın çarpması sonucu ölen dişi kedinin üzerine yatarak, saatlerce yas tuttu. Ölen kedinin sahibi Rafet Çıtakoğlu da büyük üzüntü yaşadı.
Bayramiç ilçesi Camicedit Mahallesi Göçmen Sokak'ta, bir aracın çarptığı Rafet ve Fatma Çıtakoğlu çiftine ait dişi kedi telef oldu. Bir erkek kedi ise kısa süre önce doğum yapan dişi kedinin cansız bedeni başından uzun süre ayrılmadı. Üzüntülü bir şekilde saatlerce ölen kedinin üzerine başını koyarak adeta yas tutan kediyi gören vatandaşlar, bu tablo karşısında duygulandı.
Kedi, telef olan dişinin yanından saatlerce ayrılmazken, Bayramiç Belediyesi zabıta ekipleri, sokaktaki cansız kediyi gömmek üzere bulunduğu yerden aldı.
Telef olan kedinin sahibi Rafet Çıtakoğlu, "Üzüntümü kelimelerle anlatamam. Bana çok alışmıştı. Evden kahveye benimle birlikte gelip giderdi. Aracın tekerleğinin altında kalmış ve ölmüş. Diğer kedi de onun üzerine kapanmış öyle bekliyor. Bu iki kedinin bir de yavrusu var. Şimdi evde onu büyütüyorum. Yavrusuna bakarak teselli buluyorum" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Telef olan kedinin üzerine yatarak bekleyen kediden görüntü.
-Belediye ekiplerinin telef olan kediyi almasından görüntü.
-Rafet Çıtakoğlu ile röp.
-Rafet Çıtakoğlu'nun ölen kedinin yavrusunu sevmesinden görüntü.
Haber-Kamera: Fatih DALDAL/BAYRAMİÇ (Çanakkale),
=====================================================
ÇMO Kocaeli Şubesi Başkanı Ağdacı: Körfezin eski günlerine dönmesi çok zor
ÇEVRE Mühendisleri Odası Kocaeli Şube Başkanı Sait Ağdacı, 12 Ocak 2017 tarihinde Dilovası'nda bir limanda meydana gelen akaryakıt sızıntısının üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen kirlenmenin etkilerinin devam ettiğini söyledi. Akaryakıt felaketiyle ilgili yetkilerin 70 ton civarındaki açıklama yaptıklarını söyleyen Ağdacı, "Bizim çalışmalarımıza göre 100 tonun üzerinde yakıt sızdı denize. Olayın ardından 1 yıl geçti ama ne Tübitak, ne de İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından bir açıklama yapılmadı. Denizin eko sistemi zarar gördü. Körfezin eski günlerine dönmesi çok zor" dedi.
Dilovası'nda geçen yıl bir limandan sızan akaryakıt denizde kirliliğe yol açmış, akaryakıt Derince sahili ile karşı kıyılara kadar ulaşmıştı. Sızıntı nedeniyle su kuşları petrole bürünürken bir çoğu telef olmuş, temizlenerek kurtarılanlar ise doğaya bırakılmıştı. Tanktan tanka aktarma sırasında felaketin yaşandığını söyleyen Sait Ağdacı, "Dilovası'nda bir liman işletmesinden tanktan tanka işleme sırasında bir akaryakıt sızıntısı meydana geldi. Bu tabii ki İzmit Körfezi'ni belirli bir oranda kirletti. Kirletmeye de devam ediyor. Ama ondan öncesine dönecek olursak, Kocaeli'de 1960'lardan bu yana olagelen çarpık sanayileşme ve çarpık kentleşmeden dolayı körfez zaten belli oranda kirlenmişti. Özellikle de bu kentte 2 bin 500'ün üzerinde sanayi kuruluşu var. 41 adet liman işletme tesisi, 39 tane tersane var. Liman başkanlığına kayıtlı bin 654 tane deniz aracı var. Kocaeli limanına ayda bin gemi, yılda 11-12 bin gemi giriş-çıkış yapıyor. 2 milyona yakın nüfusu olan bir kentten bahsediyoruz. 15 organize sanayi bölgesi var. Bu kadar çarpık yoğunlaşmanın olduğu bir kentte körfezin kirlenmemesi zaten mümkün olmazdı" dedi.
100 TONUN ÜZERİNDE AKARYAKIT DENİZE SIZDI
Körfeze sızan akaryakıtın 100 tonun üzerinde olduğunu söyleyen Ağdacı konuşmasına şöyle devam etti:
"Yetkililer 70 ton civarında dediler ama bizim tespitlerimiz 100 tonun bile çok çok üzerinde olduğu yönünde. Çünkü kirlenmenin olduğu yerden, Dilovası'ndan, körfezin doğu ucuna kadar bütün körfez siyaha boyandı. Karşı kıyıda Altınova, Karamürsel, Değirmendere sahilleri de dahil olmak üzere bütün körfez siyaha boyandı. Olaydan bir gün sonra, yani 13 Ocak'ta, Tübitak 28 yerden numune aldı. Kirlenmenin olduğu noktadan başka yerlerde de sızıntı olabilir düşüncesiyle numune aldılar. Bu numuneler parmak izi yöntemiyle analiz yapılmak üzere Tübitak'a gitti. Parmak izi yönteminde denizden alınan numune ile kirlenmenin olduğu numune karşılaştırılıyor, birebir örtüşürse 'Sızıntı buradan olmuştur' deniliyor. Ondan 10 gün sonra, 23 Ocak'ta ise, bu kirlenmenin deniz ekosistemine etkisi nedir diye araştırmak üzere yine Tübitak tarafından deniz dibinden numuneler alındı. Aradan bir yıl geçti. Halihazırda yetkililer tarafından, ne Tübitak tarafından, ne İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından bir açıklama yapılmadı. 12 Ocak'ın hemen akabinde, 14 Ocak'ta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklama vardı. Orada, 'Dilovası'nda denizi kirleten firmaya 2 milyon 100 bin TL ceza verilmiştir. Gerekli işlemler de oluşturulan zarar tespit komisyonu tarafından devam etmektedir' diyor. Bizim sorduğumuz soruların cevabı bu değil. Burada limanın içi ticari gemilerle dolu. 3 günde 300 geminin seyre çıkamadığını düşünürsek, bir geminin günlük liman kirası 4 bin dolar. 300 geminin 3 gün seyre çıkamadığını düşündüğümüzde 3 milyon 600 bin dolar sadece bu gemilerin zararı. Bunun yanında bütün körfezin temizlenmesinde 400 personel çalıştı. 15 gemi vasıtası, 2 deniz uçağı kirlilik kontrolü maksadıyla çalıştı. Tübitak analizler yaptı. Üniversite numuneler aldı. Bir takım çalışmalar oldu. Çünkü bütün sahil kesimi etkilendi. Balıkçılar denize çıkamadı, midyeciler av yapamadı. En mühimi ise, deniz ekosistemi zarar gördü. Ne durumda olduğu konusunda yanıt alamadık. Bakanlığın verdiği cevapta bunların yanıtı yok"
KÖRFEZİ KENDİ ELİMİZLE YOK ETMİŞ DURUMDAYIZ
Ağdacı körfezin kirlenmeye devam ettiğini belirterek, "Biz Çevre Mühendisleri Odası olarak, birlikte çalıştığımız kuruluşlar ile periyodik olarak analizlerimizi yapmaya devam ettik. 6 ay sonra yaptığımız çalışmalarda bile gördük ki, özellikle Tavşancıl ve Hereke bölgeleri başta olmak üzere ve körfezin doğu ucu dahil olmak üzere körfezde ağır metaller, kanserojen maddeler tespit ettik. Bunların yoğunluğu için kirlenmenin ilk olduğu andaki yoğunlukta diyebilirim. Körfezde bir kirlenme mevcut. Özellikle yosunlar, dip balıkları, midyeler gibi denizdeki sabit canlılarda kirlenme, bol miktarda ağır metaller mevcut. Kaldı ki, körfezin dip çökelinde çok ağır kanserojen madde dediğimiz sezyuma bile rastladık biz. Maalesef biz İzmit Körfezi'ni kendi elimizle yok etmiş durumdayız. Şu anda bile özellikle Dilovası bölgesinde çok yoğun kirleticiler var. Son zamanlarda bir de bu mevsimde çok sık görmediğimiz bir olayı gözlemledik. Denizde parlak kırmızı alglar görüyoruz. Özellikle Dilovası ve Hereke bölgesinde görüyoruz bunu. Yakamoz gibi önce kıyıdan denize doğru sonra denizden karaya doğru hareket ediyorlar. İzmit Körfezi'nde alg oluyor. Ama Mayıs sonunda, Haziran'dan itibaren renk değişimi olarak algleri görüyorduk. Bu da gösteriyor ki, oralarda özellikle özel sanayi tesislerinin bulunduğu noktalarda, belediyenin atık arıtma tesislerini burada tenzih ediyorum, özel sanayi tesislerinin olduğu bölgelerde yoğun miktarda körfeze halen azot ve fosfor girdisi var. Yani körfez kirlenmeye devam ediyor"
ESKİ GÜNLERİNE DÖNMESİ ÇOK ZOR
İzmit Körfezi'nin eski günlerine dönmesinin çok zor olduğunu söyleyen Ağdacı, "Körfezin eski günlerine dönmesi çok zor. Ama daha da kötüye gitmemesi için bir defa bu sanayi yoğunluğunu dağıtmak lazım. Bu kentte 2 bin 500'ün üzerinde sanayi kuruluşu var ve bunların bir çoğu ağır sanayi. Demir çelik fabrikaları var, boya fabrikaları var, çimento fabrikaları var, kimyasallar var, 41 tane liman işletme tesisi var. Bunların hepsi, bu körfezi kirletici faktörler. Üstüne bir de nüfus yoğunluğunu bindirdik ve körfez neticede bu hale geldi" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-ÇMO Kocaeli Başkanı ile röp
-Kıyılardaki kayalar üzerindeki çıkmamış akaryakıt görüntüleri
-Deniz kenarından detaylar
HABER: Ergün AYAZ-KAMERA: Dinçer AKBİR / KOCAELİ
================================================