Dha Yurt Bülteni-3
(ÖZEL) Çekme halatı yerine bacaklarını kullandı KAYSERİ'de Erciyes Üniversitesi önünden Talas İlçesi'ne yönüne giden otomobilin ön kaputunda oturan bir kişi, arızalı otomobili tamire götürmek için çalışır haldeki arkadaki otomobilin kaputuna oturarak, öndeki aracı ayakları ile itti.
(ÖZEL) Çekme halatı yerine bacaklarını kullandı
KAYSERİ'de Erciyes Üniversitesi önünden Talas İlçesi'ne yönüne giden otomobilin ön kaputunda oturan bir kişi, arızalı otomobili tamire götürmek için çalışır haldeki arkadaki otomobilin kaputuna oturarak, öndeki aracı ayakları ile itti.
Kent merkezinden, Talas İlçesi yönüne giden Komandolar Caddesi'nde hareket halindeki otomobilin ön kaputuna oturan kişiyi görenler şaşırdı. Ön kaputun üzerinde oturan kişinin önünde giden diğer otomobili yaklaştıkları zaman zaman dokunarak ittiği dikkat çekti. Arızalı aracın tamire götüren iki arkadaşın, tamponlarının zarar görmemesi için bu yolu bulduğu ifade edildi. Oturduğu kaput üzerinden önündeki aracı iten kişi, tehlikeli yolculukta kendisine şaşırarak bakanlara tepki göstererek, "Önüne bak oğlumö diye çıkıştı.
Görüntü Dökümü
Tehlikeli yolculuktan görüntüler
-Detaylar
Haber-Kamera: Cafer ZENGİN/KAYSERİ,
==============================================
(Tekrar) Meteorolojik ölçümleri daha iyi yapmak için ağaçları kestiler
DENİZLİ'nin Acıpayam İlçesi'ndeki Meteoroloji Gözlem Sahası'ndaki 30 çam ağacı, meteorolojik verilerin sağlıklı ölçümünün yapılamaması gerekçesiyle kesildi. İlçe sakinleri, ağaçların kesilmesine tepki gösterdi.
Acıpayam'da bulunan Meteoroloji Gözlem Sahası'nda bulunan 60 çam ağacından 30'u, meteorolojik verilerin daha sağlıklı elde edilebilmesi gerekçesiyle bugün sabah saatlerinde kesildi. İlçe sakinlerinin tepkisi üzerine, kesim işlemleri yarıda bırakıldı.
Denizli İl Meteoroloji Müdürü Bedri Ürper, ağaçların ilçedeki rüzgar, nem, sıcaklık, yağış gibi meteorolojik verilerin tespitini engellediğini belirtti. Ürper, Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün Islah Eylem Planı doğrultusunda, daha sağlıklı bilgiler elde edebilmek için gözlem sahasındaki ağaçların bir bölümünün kesildiğini ifade etti. Ürper, ağaç kesimi yapılan noktanın yeniden düzenleneceğini de belirterek görsel açıdan eskisinden daha iyi bir konuma getireceklerini kaydetti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Gözlem sahasından görüntü
-Kesilen ağaçlardan görüntü
-Kesim işlemini yapan ekiplerden görüntü
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Deniz TOKAT / DENİZLİ,
======================================
Fatma Öğretmen'in ölümüne neden olan 15 yaşındaki sürücü tutuklandı
ADANA'da yolun karşısına geçmeye çalışan Almanca öğretmeni olan ancak ataması yapılmayan 27 yaşındaki Fatma Durak'a çarparak ölümüne neden olan 15 yaşındaki sürücü Yağmur Ö., tutuklandı.
Merkez Yüreğir İlçesi'ndeki Mustafa Kemal Paşa Bulvarı'nda 28 Eylül'de yeğeni Eren Yıldırım ile yürüyüşe çıkan Fatma Durak'a yolun karşısına geçmek istediği sırada otomobil çarptı. Genç kız götürüldüğü hastanede hayatını kaybederken, otomobilin şoför koltuğunda oturan sürücü ile yolcu konumundaki erkek yer değiştirdikten sonra kaçtı.
Kazanın ardından kaçan otomobili bulmak için çalışma başlatan polis, yaklaşık 200 güvenlik kamerasını ve kaza sırasında otomobilden düşen parçalarını inceledi. Yapılan inceleme sonrası kazaya karıştığı saptanan 33 DYT 71 plakalı otomobil, Atakent Mahallesi'ndeki bir bahçede üstü örtülü olarak bulundu. Kaza anında otomobilin sürücüsü olduğu belirlenen Yağmur Ö. de Sarıçam İlçesi'nde ailesiyle birlikte yaşadığı evde yakalandı.
PSİKOLOJİK TEDAVİ GÖRMÜŞ
Yağmur Ö.'nün babası Mehmet Ö.'nün annesi Melek Ö.'nün üzerine kuma getirip onunla birlikte yaşamaya başladığı, annesinin ise evi terk edip Diyarbakır'a gittiği ortaya çıktı. Bu durumu nedeniyle bunalıma giren ve yurda yerleştirilen Yağmur Ö.'nün 'davranış bozukluğu' teşhisiyle Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi olduğu anlaşıldı.
İfadesinde, "Arkadaşım Murat G. bana araba kullanmayı öğretiyordu. Direksiyon hakimiyetimi kaybedip levhaya çarptım. Ben çok korkunca Murat G. ileri de durdurup direksiyona kendisi geçti. Sonra da beni eve bırakıp kendi de evine gitti. Ben bir insana çarptığımı bilmiyordum" diyen genç kız nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan genç kız, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü Sevgi Evleri'ne yerleştirildi.
ATUKAT İTİRAZ ETTİ
Kazada ölen kadının avukatı ise Yağmur Ö.'nün tutuksuz yargılanmasına itiraz etti. İtirazı değerlendiren nöbetçi mahkeme Yağmur Ö.'nün tutuklanmasına karar verdi. Sevgi Evleri'nden alınan genç kız, cezaevine gönderildi. Yağmur Ö. ile birlikte otomobilde olan ve kaçan Murat G. ise halen aranıyor.
Görüntü Dökümü
----------------------
ARŞİV
15 yaşındaki Y.Ö'nün sağlık kontrolüne getirilmesi
Olaya karışan otomobilin görüntüsü
Haber-Kamera: ADANA,
============================================
Böbrek naklinden sonra ilk kez doyasıya su içti
GAZİANTEP'te oturan kronik böbrek yetmezliği hastası 26 yaşındaki Mustafa Yaşar, Antalya'da gerçekleştirilen nakil ameliyatından sonra ilk kez doyasıya su içti.
Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi ve Organ Nakli Merkezi Sorumlu Hekimi Genel Cerrah Yrd. Doç. Dr. Tuğrul Çakır, Mustafa Yaşar'ın 3 yıldır kronik böbrek yetmezliği nedeniyle takip edilen bir hasta olduğunu belirtti. Yrd. Doç. Dr. Çakır, "Hastamız Gaziantep'te okulda personel olarak görev yapıyor. Organ nakli için iki ay önce bizim listemize dahil oldu. 5 gün önce uygun organ çıkması üzerine başarılı bir organ nakli yaptık" dedi.
Mustafa Yaşar'ın daha önce haftada 3 gün diyalize giren bir hasta olduğunu, hiç idrarı olmadığını kaydeden Yrd.Doç.Dr. Çakır, "Nakilden sonra ilk gün idrar çıkışı sağlandı. Rahatlıkla su içebiliyor. Birkaç gün içinde taburcu etmeyi planlıyoruz" dedi.
ARTIK RAHATLIKLA SU İÇEBİLİYORUM
Mustafa Yaşar ise nakilden sonra kendini çok iyi hissettiğini söyleyerek, "Özellikle organ bağışında bulunan aileye çok teşekkür ediyorum, Allah rahmet eylesin" dedi. Nakilden önce günde 4 saat makineye bağlı kalmanın kendisini çok halsiz bıraktığını kaydeden Yaşar, "Şimdi rahat rahat geziyorum, su içebiliyorum. İşimi sürekli yarıda bırakıp diyalize gitmek zorunda kalıyordum. Ama şimdi işimle artık iç içe olacağım. Kendimi işime vereceğim" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------------
Doktorların görüntüsü
RÖP 1: Doç. Dr. Tuğrul Çakır
RÖP 2 : Mustafa Yaşar
Mustafa Yaşar Su içerken
Haber: Selma KUNAR-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,
======================================================
Yüksek gerilime kapılan ve 2 kol ile ayağı kesilen işçinin dramı
Diyarbakır merkez Yenişehir İlçesi'nde yaşayan 37 yaşındaki Mehmet Zeki Aslan, 2015 yılında bir inşaatın beton işlerinde çalıştığı sırada yüksek gerilime kapılması sonucu kaldırıldığı hastanelerde, 2 ayağı ve 2 kolu kesildi. 5 çocuk babası Aslan, kol nakli başvurusu yaptığını ancak, henüz bir sonuç alamadığını belirterek, "İsyan etmiyorum şükür ettim hep. Ama, oğluma istediklerini alamadığım için okulu bıraktı. Ne yapacağımı bilmiyorum, devlet büyüklerim ve hayırseverlerin yardımını bekliyorum" dedi.
Görüntü Dökümü
-Mehmet Zeki Aslan'ın konuşması
-Aslan'ın konuşurken ağlaması
-Saliha Aslan, ağlayan kocasının gözyaşlarını alnındaki teri silerken
-Saliha Aslan'ın konuşması
-Saliha Aslan, kocasına bardakla su içirirken
-Mehmet Zeki Aslan, eşi Saliha kızları Elif ve oğulları Yusuf ile bir arada
-Mehmet Zeki Aslan, emekleyerek lavaboya gitmeye çalışırken
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Mehmet TÜRK-Burak EMEK/DİYARBAKIR, -
Görüntüler Diyarbakır dosyasında
===============================================
(ÖZEL) Dünyayı, 18.5 gram cihazla duyuyorlar
ANTALYA'da işitme engelli 2 çocuk ve bir genç kız, 18.5 gram ağırlığındaki 'biyonik kulak' ile dünyanın sesleriyle tanışmanın mutluluğunu yaşıyor. Dilara, Emine ve Hürü'nün duymaktan çok mutlu oldukları sesler ise anne ve babalarının sesi.
Antalya'da doğuştan işitme engelli ilkokul 2'nci sınıf öğrencisi 8 yaşındaki Emine Eliş, 2.5 yaşında takılan biyonik kulakla artık yaşıtları gibi duyup konuşabiliyor. Emine Eliş, ilk duyduğu sesin babası Hamdullah Eliş'e ait olduğunu söyledi. Baba Eliş, biyonik kulak takılmadan önce biraz tedirginlik yaşadıklarını belirterek, "Biyonik kulak takılırken felç riski olabilir gibi şeyler duymuştuk. Ama Allah'a şükürler olsun, Allah hocalarımızdan razı olsun. Kızım artık duyuyor. Çok memnunuz" dedi.
KUŞLARIN, HAYVANLARIN SESLERİNİ DUYMAK ÇOK GÜZEL
Yine doğuştan işitme engelli 4'üncü sınıf öğrencisi 9 yaşındaki Dilara Karataş ise en çok anne ve babasının sesini duymanın kendisini mutlu ettiğini belirtti. Karataş, "Artık kuşları, hayvanların sesini duyabiliyorum. Çok mutluyum" dedi. 3.5 yaşında biyonik kulak takılan Dilara'nın babası Ramazan Karataş da kızının biyonik kulak takıldıktan sonra ilk öğrendiği kelimenin 'anne' olduğunu söyledi. Karataş, "Biz hep kızımızın bir gün anne ve baba demesini özlemle bekliyorduk. Bu ameliyatı olmadan önce kendini anlatamıyordu. Bu ameliyatla ilgili bilgimiz vardı. Başarısını biliyorduk. Allah razı olsun hocalarımızdan, artık kızımız duyabiliyor" dedi.
HAYAT BANA GÜLDÜ
19 yaşındaki Hürü Porsuk ise biyonik kulakla dünyanın seslerini duymanın mutluluğunu yaşadığını anlattı. Çocukluktan itibaren yavaş yavaş işitme duyusunu kaybettiğini anlatan genç kız, "9 yaşında artık hiç duymuyordum" dedi. Tedavilerin ardından biyonik kulak takıldığını söyleyen Hürü Porsuk, "Artık hayat bana güldü. Kuşların sesini, öğretmenimin sesini duyabilmek çok güzeldi. Her şeyin farkına vardım. Çok mutluyum" dedi.
Dünyayla irtibatın kesildiği yılları bir anıyla anlatan Hürü Porsuk, anne ve babası işten döndüklerinde kapı zilini duymadığı için bir formül geliştirdiklerini söyledi. Anne ve babasının eve gelince elektrik şalterini indirdiğini ve bilgisayarının kapanmasıyla onların geldiğini anladığını söyleyen Hürü Porsuk, biyonik kulak takıldıktan sonra en çok da anne ve babasının sesini duymaktan mutlu olduğunu kaydetti.
'DEVLET ÜCRETİNİ ÖDÜYOR'
Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof.Dr. Mustafa Deniz Yılmaz, halk arasında biyonik kulak olarak bilinen koklear implant cihazların dünyada uzun süredir uygulandığını belirtti. Prof. Dr. Yılmaz, ülkemizde de 1995'lerden sonra yaygın bir şekilde uygulanmaya başlandığını kaydetti. Biyonik kulağın ileri derece işitme kaybı olan ya da tamamen işitme kayıplı doğan çocuklara takıldığını belirten Prof. Dr. Yılmaz, "Bu cihazlar doğuştan işitme engelli olan, konuşmayı öğrenmemiş çocuklarda 4 yaşına kadar takılabiliyor. Ancak 4 yaşından sonra, konuşmayı öğrenmiş bazı çocuklarda herhangi bir nedenle işitme kaybı olduğunda biyonik kulak uygulanıyor. Ayıca erişkinlerde de ani bir işitme kaybı durumda bu implant yapılabiliyor. Menenjit gibi hastalıklar ve ani işitme kaybı durumunda devletimiz çift taraflı biyonik kulağı ödüyor" diye konuştu.
6 YILDA 130 HASTAYA TAKILDI
Prof.Dr. Yılmaz, biyonik kulak takılma sürecini ise şöyle anlattı:
"Bir ameliyatla fonksiyon görmeyen iç kulağı bypass ederek işitme sinirine elektrotlar yerleştiriyoruz, iç kulak aracılığıyla ve bunların sinyal üretimi yapan dış parçasını da kafatasının hemen üzerine yerleştiriyoruz. Bu cilt altında kalıyor. Yani kafa derisinin altında bir parça var. Bu parça vasıtasıyla iç kulağa giden elektrotlarla işitme siniri uyarılıyor. Dış parça ise aynı işitme cihazı gibi. Kulak arkasına da takılabilir, kafaya da yapışabilir. Cihazın toplam ağırlığı 18.5 gram. Çok hafif. Yeni çıkan cihazlarla artık denize de girebiliyor hastalarımız. Bu çok güzel bir şey. Çünkü bu hastalar cihazlarını çıkardıkları anda dış dünyadan kopuyor. Biz 6 yıldır bu ameliyatı uyguluyoruz. Şu anda 130 civarı hastamız var. Çoğunluğu çocuk."
HASTALARIMIZLA AĞLAYIP, GÜLDÜĞÜM ÇOK OLDU
KBB Kliniği'nden Uzman Odyolog Nurdan Aygener Yeşilyurt ise biyonik kulak takıldıktan sonra hastaların ilk duymaya başladıkları anı, "O an anlatılmaz yaşanır cinsinden" sözleriyle açıkladı. Yeşilyurt, "Manevi hazzı çok yüksek olan anlar. Hiç duymayan bir çocuğun cihazı taktığımda seslerden korkarak ağlaması ya da farklı tepkiler vermesi gerçekten çok haz verici. Ben mesleğimde 21 yıla giriyorum. Pek çok hastamız oldu. Bunca yılda çocukların ilk ses duyma anlarında anne ve babalarla ağladığım çok oldu" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------
-9 yaşındaki Dilara Karataş ile röp (Mavi elbiseli)
-8 yaşındaki Emine Eliş ile röportaj (Kırmızı elbiseli)
-19 yaşındaki Hürü Porsuk ile röportaj
-Prof.Dr. Mustafa Deniz Yılmaz ile röp
-Prof.Dr. Mustafa Deniz Yılmaz'ın hasta koltuğunda çocukların cihazlarını muayene etmesi detay görüntü
-Çocukların birbirleriyle konuşmaları detay görüntü
-Çocukların cihazlarını çıkarınca hiç duymamaları detay görüntü
-Odyolog Nurdan Aygener Yeşilyurt ile röp
-Dilara Karataş'ın babası ile röp
-Emine Eliş babası ile röp
-Hastaların aileleriyle birlikte toplu halde hasta içinde görüntüleri detay
Haber: Selma KUNAR- Kamera: Alparslan ÇINAR/ANTALYA-DHA)
==========================================================
Cezaevinde intihar eden çevreci çiftin katilinden 3 mektup
ANTALYA'nın Finike İlçesi'nde taş ocaklarına karşı verdikleri mücadeleyle tanınan Kızılcık Yaylası'ndaki dağ evlerinde öldürülen Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu çiftinin katil zanlısı Ali Yamuç'un, cezaevindeki şüpheli değerlendirilen intiharı öncesinde eşi, annesi ve bir arkadaşına ulaştırılmak üzere 3 mektup bıraktığı ortaya çıktı.
Finike İlçesi'nde taş ocaklarına karşı verdikleri mücadeleyle tanınan 61 yaşındaki Ali Ulvi ile Aysin Büyüknohutçu çiftinin 9 Mayıs Salı günü Kızılcık Yaylası'ndaki dağ evlerinde öldürülmesiyle ilgili aynı bölgede oturan 31 yaşındaki Ali Yamuç, İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından gözaltına alındı. Sorgusunda suçunu itiraf eden Yamuç, sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklanarak Elmalı Cezaevi'ne konuldub Ali Yamuç'un, bir süre önce nakledildiği Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi'nde 20 Eylül sabahı ölü bulunması, şüpheye yol açtı.
EŞOFMAN LASTİĞİYLE BOĞULMUŞ
Alanya Savcılığı raporuna göre, diğer hükümlü ve tutuklular kahvaltıya gittiği sırada Ali Yamuç'un koğuşta kaldığı, tuvalette eşofman lastiğiyle kendini astığı belirtildi. Henüz soruşturma aşamasında olan dosyada cinayetlerin katil zanlısı Ali Yamuç, savcılık ve mahkeme ifadelerinde, kapatılan mermer ocağında çalışan 'Çirkin' lakaplı kişinin cinayetler için 50 bin TL teklif ettiğini, 3 bin TL'sini ödediğini söylediği belirtildi. Savcılık ve mahkemedeki bu ifadesinden sonra cezaevinde yazdığı iddia edilen ve daha sonra tutuklanan eşi Fatma Yamuç'un üzerinde ele geçirilen bir mektupta ise katil zanlısı başka bir mermer ocağının sahibini suçlamıştı.
3 MEKTUP
Büyüknohutçu çiftinin öldürülmesi ile ilgili en önemli kanıt niteliğindeki intihar eden katil zanlısı Ali Yamuç'un şüpheli ölümüyle ilgili savcılık soruşturması devam ediyor. Soruşturma kapsamında, daha önce bir not bıraktığı belirtilen Yamuç'un, 3 mektup yazdığı ortaya çıktı. Bu mektuplardan birinin, 'Cinayete iştirak ve yardım' ile suçlanarak tutuklanan ve halen Burdur Cezaevi'ndeki eşi Fatma Yamuç'a hitaben yazıldığı belirlendi. Yamuç'un diğer iki mektubu ise annesine ve komşusu olduğu belirtilen bir arkadaşına hitaben yazdığı ifade edildi. Mektuplar, soruşturması devam eden intihar olayı kapsamında halen savcılık dosyasında tutuluyor. Soruşturmanın tamamlanmasının ardından mektupların ilgili kişilere teslim edilmesi bekleniyor.
UYUŞTURUCU MADDE ŞÜPHESİ
Cinayet şüphelisinin tuvalette eşofman lastiğiyle gerçekleştiği belirtilen ölümünü şüpheli bulan Büyüknohutçu ailesinin avukatları ise savcılığa cezaevinde bulunduğu süre içerisinde uyuşturucu, uyarıcı madde almaya devam edip etmediği konusunun kan örneği alınarak otopsi raporunda açıkça belirtilmesi konusunda talepte bulunmuştu. Ali Yamuç'un eşi, annesi ve komşusu olan bir arkadaşına hitaben 3 mektup bıraktığını öne sürenavukatlar, mektupların içeriğine ilişkin bilgi sahibi olmadıklarını açıkladı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------
9- 10 Mayıs- 21 Eylül'de arşiv
Haber: Mehmet ÇINAR- Kamera: ANTALYA-DHA)
======================================
Karanlıkta kulaç attılar
MUĞLA'nın Bodrum İlçesi'nde düzenlenen 'Dolunay'da Açık Su Yüzme Yarışı', renkli görüntülere sahne oldu.
Aquamasters tarafından Muğla Valiliği, Türkiye Yüzme Federasyonu ve Muğla Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü işbirliği ile altıncısı Bodrum'da düzenlenen 'Uluslararası Arena Aquamasters Yüzme Şampiyonası' başladı. Hapimag Sea Garden Resort'da düzenlenen ve Akdeniz'e kıyısı olan ülkeler içindeki en kapsamlı yüzme şampiyonası sayılan şampiyonda; yüzücüler, Türkiye'de ilk kez düzenlenen Dolunay'da Açık Su Yüzme Yarışı'nda suya girdi. Havanın bulutlu olması nedeniyle ayın görünmediği yarışta, 270 sporcu birinci olabilmek için kulaç attı.
500 metrelik parkurda gerçekleşen yarışın sponsoru olan Profilo'nun Pazarlama Müdürü Burcu Seçkin, "Bu yarışa 2017 yılında dahil olduk. Bodrum'da çok güzel bir hava var. Katılım çok yoğun. Dolunayda yüzme yarışını gerçekleştirdik. Bu Türkiye'de bir ilk olarak gerçekleşecek. 200 kişi katılacaktı ancak çok yüksek bir talep oldu. Bu nedenle katılım 270'e çıkarıldı. Türkiye'de yüzme sporuna destek veriyor olmaktan mutlu oldukça mutluyuz" dedi.
Yarışmacılardan Defne Arcan İçözü, beş yıldır yüzdüğünü belirterek, "Bodrum'da yaşıyorum, 5 senedir yüzme sporuyla ilgileniyorum. Bu yıl ilk defa böyle bir gece yarışı düzenleniyor. İddialıyız ve yapabildiğimizin en iyisini yapacağız" dedi.
Altı yıldır yüzdüğünü belirten Altan Uybat, "Türkiye'de ilk defa düzenlenen gece yarışmasına katılan bir kişi olarak çok büyük gurur duydum. Hazırlayan Aquamasters grubuna da çok teşekkür ediyorum. Çok güzeldi. Yarış sırasında bazı sorunlar yaşadık. Köşelerdeki sıkışmaları biraz önleyebilirler ve dubaları da fosforlu yaparlarsa daha güzel olacak. Çok muhteşemdi. Ben 63 yaşındaydım. Hayatımda ilk defa böyle güzel bir şey yaşadım ve bunu hiç hatıramdan silmeyeceğim" dedi.
Bursa'dan gelen engelli yüzücü Ömer Kalay, "Çok güzeldi. Dolunayda yüzme dedik, ama dolunayı göremedik. Engelli tek yarışmacıydım. Böyle bir kategori yok ama nihayetinde yüzdük. Çok güzel geçti" dedi.
Yarışta erkeklerde Galatasaray Spor Kulübü sporcusu Denizhan Dağdelen (30) birinci, Üsküdar Su Sporları Kulübü Tolga Öcal (38) ikinci, Maroton Yüzme Takımı sporcusu Emrah Özsevim (40) üçüncü oldu. Kadınlarda ise Üsküdar Su Sporları Kulübü Bilge Vardar (29), İstanbul Anadolu Spor Kulübü sporcusu Merve Melek Şendil (28) ikinci ve ferdi olarak yarışan Ruth Hatton (54) üçüncü oldu.
Şampiyonada 7 Ekim'de 4x500 metre bayrak Yarışı yapılacak. 8 Ekim'de ise geleneksel 'Uluslararası Aquamasters Nissan Açık Su Yüzme Maratonu' 1500 metre, 3 bin metre ve 6 bin metre olmak üzere 3 farklı parkurda gerçekleştirilecek.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Isınma hazırlıklarından
Profilo Pazarlama Müdürü Burcu Seçkin ile röp.
Yarışların startından görüntü.
Bitişinden görüntü,
Sporcularla röp.
Ödül Töreninden görüntü.
Haber- Kamera: Nilüfer DEMİR / BODRUM (Muğla),
==========================================================
Tarihi İçkale'de sanat musikisi eşliğinde defile
DİYARBAKIR Olgunlaşma Enstitüsü ile Devlet Klasik Türk Müziği Korosu ekipleri, restore edilen tarihi İçkale'de sanat musikisi eşliğinde Ulu Camii ve Mezopotamya temalı defile düzenledi.
Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği Korosu ve Diyarbakır Olgunlaşma Enstitüsü'nün ortaklaşa yaptığı ve koro şefi Tanju Demirkol yönetiminde gerçekleştirlen koronun açılış konseri, geleneksel kıyafet defilesiyle, Sur İlçesi'nde bulanan tarihi İçkale'de yapıldı. Olgunlaşma enstitüsüsü bünyesinde yer alan öğrencilerin kendi ürettikleri ve adına Ulu Camii ile Mezopatamya olarak tanıttıklar giysiler, mankenlerin giyimiyle müzik eşliğinde tanıtıldı. Çok sayıda kişinin izlediği etkinlikte, defile sonrası Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nun ezgileri tarihi mekanda gösterime sunuldu.
Diyarbakır Devlet Korusu Müdürü Derya Akkoç, koro olarak sezona bugece verdikleri konser ile başladıklarını belirterek, bu etkinliği tarihi bir mekanda yapmak için İçkale'yi tercih ettiklerini söyledi. Akkoç, "Sezonun açılışını tarihi mekanda yaparken, olgunlaşma enstitüsünün el emeği, göz nuruyla yaptığı kıyafetleri etkinliğimizde sergilemek istedik. Hem müziği, hem el emeği, göz nuru olan motifleri hem de tarihi bir araya getirip, seyircilere görsel bir şölen yapmayı amaçladık" dedi.
Kentin geleneksel el sanatlarını yaşatmak ve gelecek nesile aktarmaya çalışan bir kurum olduklarını anlatan Diyarbakır Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Şirine Eronat da, kurumların bünyesinde çalışma yürütenlerin ürettiği giysileri müzik eşliğinde tanıttıklarını söyledi. Hazırlanan kıyafetlerin Ulu Camii ve Mezopotamya temalı olduğunu dile getiren Eronat, bu tür etkinliklerle Diyarbakır'ı terörle anılmaktan kurtarmayı amaçladıklarını dile getirdi.
Görüntü Dökümü:
-Etkinliğe katılanlar
-Defileden görüntü
-Konser etkinliğinden görüntü
-Genel ve detay görüntü
Haber-Kamera: Ahmet ÜN-Burak EMEK/DİYARBAKIR,
===================================================
2'nci Abdülhamit'in çektirdiği Erzurum fotoğrafları sergilendi
ERZURUM, Atatürk Üniversitesi'nde açılan, '2'nci Abdülhamit'in Yıldız Albümlerinde Erzurum' konulu fotoğraf sergisi büyük ilgi gördü.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Suat Gezgin, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdülkadir Atik ve okutman Cüneyt Korkut tarafından üniversitenin Kültür Merkezi'nde açılan sergide, 2. Abdülhamit'in Yıldız Albümlerinde yer alan Erzurum'a ait 46 tarihi fotoğraf yer aldı. Fotoğrafların tarihsel süreç içerisindeki yeriyle bir asır öncesine ait Erzurum yansımalarını bir araya getiren sergide, karlar şehri Erzurum, siyah beyaz karelerle ziyaretçilerini geçmişe götürerek adeta bir nostalji yaşatıyor. Akademisyen, öğrenciler ve vatandaşlar tarafından ilgiyle ziyaret edilen sergi 13 Ekim'e kadar açık olacak.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Suat Gezgin, 2'nci Abdulhamit'in o dönemdeki fotoğrafçılığa önem vermesi ve bütün illerin fotoğraflarının çekilmesini istemesi ile Yıldız albümü diye bir albüm hazırlandığını söyledi. Sanata ve kültüre çok önem veren bir padişahımız o dönemde Yıldız sarayının yanması ile kurtulan tüm eserlerin İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesine getirildiğini ifade ederek şunları söyledi. "Böylelikle o eserler İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesinde sergilenmekte. Yine ben bir araştırma esnasında bu eserleri bulunca bir Erzurumlu olarak onur duydum ve bunları Erzurum'dan sonra görev yaptığım İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesindede yayınlayacağız. Umarım bu çalışmamız diğer üniversitelere de örnek olur. Şu an burada 46 tane fotoğraf sergilenmekte. Bu fotoğrafların bazıları İngilteredeki British Müzesine ve Amerika'daki Michigan Üniversitesine gönderildiğini ve oradaki kütüphanelerde sergilendiğini görebiliyoruz. Böyleliklede o dönemde 2'nci Abdulhamitin sanata, kültüre, fotoğrafçılığa çok önem vermesi nedeniyle Yıldız albümü yurt dışına yansımıştır. Bu da Türki'yenin modern ülklere arasına girdiğini, modern ülkeler çerçevesinde fotoğrafların çekildiğini yansıtıyor diyebiliriz. Böyle bir sergiyi açmaktan çok mutluyuz."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Serginin açılışı
-Sergideki Erzurum resimleri
-Sergiyi gezen öğrenciler
-Suat Gezgin'in konuşması
Haber-Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM,
===============================================
Akdeniz Üniversitesi'nde milli susam yetiştirildi
AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İlhan Çağırgan, yerleşkedeki tarım alanında ABD susamından üstün, makineli üretime uygun milli susam ürettiklerini söyledi.
Prof. Dr. İlhan Çağırgan, AÜ Ziraat Fakültesi'nin 24 dekarlık uygulama alanında, makine üretimine uygun ince kabuklu susam üretmeyi başardıklarını açıkladı. Prof. Dr. Çağırgan, 'Kırılgan Kapsüllü Susam' ismi verilen türün üzerinde 20 yıllık bir çalışma gerçekleştirdiklerini kaydetti. Geliştirilen yeni türe, biçerdöverle hasat yapılma özelliği verildi ve bu sayede aynı karakteristik özelliklere sahip olan Amerikan ince kabuklu (papershell) susamından daha verimli olduğu gözlendi. Milli 'kırılgan kapsüllü susam'ın en iyi tür olarak bilinen ABD susamına (Papershell-S1) tartışmasız üstünlük gösterdiğini savunan Prof. Dr. İlhan Çağırgan, ince kabuklu susamın üretimine başlanmasıyla, kapalı kapsüllü susamın biçerdöverle hasat edilirken tohumun zedelenmeden harmanlanabileceğini söyledi. Makineli üretim ve hasat sırasında susam kabuklarının zedelendiğini ve bunun ürün kaybına neden olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çağırgan, "Bizim ürettiğimiz türde bu sorun ortadan kalkacak. Yani makine üretimine uygun. Ayrıca sapları ve kapsülleri ince olan bu mutant sayesinde susamın tohum ve sap oranı artırılarak az girdiyle çok ürün elde edilebilecek" diye konuştu.
TÜRKİYE 120 BİN TON İTHAL EDİYOR
Prof. Dr. İlhan Çağırgan, susam tüketiminin sağlığa faydalarının bilimsel olarak gösterilmesinden sonra tüm dünyada talebin hızla arttığını kaydetti. Artan talep dolayısıyla üretiminin özellikle Afrika kıtasında artığına değinen Prof. Dr. Çağırgan, "2014 yılı verilerine göre dünyada 10.8 milyon hektar alanda 6.2 milyon ton susam üretilmiş. Dekara başına verim 58 kilogram. Aynı yıl Türkiye'de 26.3 bin hektar alandan 17.7 bin ton susam üretildi, ortalama verim 67.3 kilogram olarak gerçekleşti. Susamda biçerdöver hasadı yapılamadığından, ekim alanları el emeğinin ucuz olduğu Afrika ve Asya ülkelerine kaydı. Durum böyle olunca Türkiye bu ülkelerden her yıl 120 bin ton susam ithal ediyor" dedi.
Susam tohumunun, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) ve TÜBİTAK'ın destekleriyle geliştirdiklerini belirten Prof. Dr. Çağırgan, çalışmayı iki aşamalı yürüttüklerini söyledi. Birinci aşamada melez susam tohumlarına radyasyon vererek mutandın elde edildiğini anlatan Prof. Dr. Çağırgan, "IAEA'nın destek verdiği bu aşamadaki proje çalışmalarına Dr. Onur Özbaş, Dr. Soner Silme ve ziraat yüksek mühendisi Hasan Topuz katıldı. İkinci evrede ise Amerikan ince kabuklu susamı ile karşılaştırma çalışması yapıldı. Bu aşamayı TÜBİTAK 1140566 Nolu Projesi kapsamında 3 yıl sürdürdük" dedi.
MAKİNELİ TARIM İMKANI
Hasadın tamamlanması ve genel değerlendirmeden sonra 'kırılgan kapsüllü susam' hakkında kesin rapor yazıp TÜBİTAK'a teslim edileceğini açıklayan Prof. Çağırgan, makineli hasat olmadan susam tarımının sürdürülmesinin güç olduğunu, bu buluşun yerelden ülke geneline ve uluslararası sonuçlarının beklendiğini belirtti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------
Susamdan görüntü
Tarladan görüntü
Prof. Dr. İlhan Çağırgan'ın açıklaması
Haber- Kamera: Erol AKKIR/ANTALYA-DHA)
========================================