Dha Yurt Bülteni-3
1)HASTANEDE 4 KADININ TELEFONUNU ÇALDI, PAZARDA YAKALANDIADANA'da hastane ve pazar yerlerinde kadınların çantaları ve cep telefonlarını çalan Yusuf A., güvenlik kamera kayıtlarından kimliği tespit edilerek yakalandı.
1)HASTANEDE 4 KADININ TELEFONUNU ÇALDI, PAZARDA YAKALANDI
ADANA'da hastane ve pazar yerlerinde kadınların çantaları ve cep telefonlarını çalan Yusuf A., güvenlik kamera kayıtlarından kimliği tespit edilerek yakalandı. Merkez Seyhan İlçesi'nde yaşayan N.S., E.S., C.H., E.C. adlı 4 kadın, polisi arayarak, 14 ve 15 Eylül'de 2 ayrı hastane ile Narlıca ve Denizli Semt Pazarları'nda içinde para bulunan çantalarıyla cep telefonlarının çalındığını bildirdi. Olaylarla ilgili çalışma başlatan Hırsızlık Büro Amirliği'nde görevli polisler, hastanelerin güvenlik kamera kayıtlarını inceledi. Yapılan incelemede hırsızlık olayını Yusuf A.'nın gerçekleştirdiğini saptayan polis, şüpheliyi bir semt pazarında dolaşırken yakaladı. Sağlık kontrolü sonrası adliyeye sevk edilen Yusuf A., hırsızlık suçlamasıyla tutuklandı.
Görüntü Dökümü
------------------------
***GÜVENLİK KAMERALARI***
Hastanede kucağında çocuğu ile oturan kadının görüntüsü
Kadının çocuğu ile muayene odasına girmesi
Zanlının dışarıda kalan bebek arabasından birşeyler çalması
Kadının muayene odasından çıkıp çocuğunu bebek arabasına yatırması ve gidişi
Farklı bir hastanede zanlının sağ köşede beklerken görüntüsü
Zanlının etrafı incelemesi
Koridorda yürümesi
Zanlının çantayı çalma anı
Zanlının Adli Tıp Birimi'ne getirilmesi
Adli Tıp Birimi'nden çıkarılması
Polis aracına bindirilmesi
Polis aracının gidişi
Adli Tıp Birimi tabelası
SÜRE: 02'13" BOYUT: 136 MB
Haber-Kamera: Yusuf BAŞTUĞ/ ADANA,
=====================================================
2)SEBZE VE MEYVE SEKTÖRÜ ZİNCİR MARKETLERİN TEKELİNDE
MERSİN Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Münir Şen, sebze ve meyve sektörünün Türkiye'deki zincir marketlerin tekelinde olduğunu, fiyatların buralarda yüzde 750'ye varan farklara ulaştığını söyledi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın bu işe çözüm bulabileceğini belirten Şen, Bakan Ahmet Eşref Fakıbaba'yı Türkiye'nin birinci, Avrupa'nın ikinci ve dünyanın üçüncü büyüğü olan Mersin Hali'ne davet etti. Hal çıkışı 50 kuruş olan sivri biberin marketlerde 3 lira 75 kuruşa vatandaşa ulaştığına dikkat çeken Şen, "Bu marketler yaklaşık 30 bin şube ile sektörü kilitlemiş durumda. Üretici ve komisyoncular olarak bunlara ürünümüzü vermediğimiz takdirde ikinci bir şansımız kalmıyor. Fiyat ve finansal olarak bizlere sıkıntılar yaşatıp iflasa sürüklüyorlar. Bu tekelin kırılması lazım. Buna bakanlığın el atması lazım. Ödeme ve fiyat istikrarında girişimde bulunulmalı. Türkiye'nin en büyük zincir marketlerinden bir tanesinde fiyat listesine bakıyoruz. Sivri biber, hal alış fiyatı 50 kuruş, market satış fiyatı ise 3.75 TL. Aradaki fark yüzde 750. Burada suçlu, komisyoncu mu yoksa marketler mi? Kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz" dedi.
HAL İLE PAZAR VE MARKET ARASINDAKİ FİYAT FARKI EN İYİ YÜZDE 200
Hal fiyatları ile tüketiciye ulaşan rakamlar arasında uçurumlar olduğunu kaydeden Şen şöyle devam etti:
"Üreticinin hali içler acısı. Mersin halinde domates 50 kuruş ile 70 kuruş arasında işlem görüyor ve satılmıyor. Salatalık 70 kuruş ile 1 TL arası, patlıcan 70 kuruş, kabak 1 TL, sivri biber 1 TL, dolma biber 70 kuruş. Pazar satış fiyatlarında ise bu farklar en az yüzde 200. Şeftali 50 kuruş. Şeftali satılmıyor çöpe dökülüyor. İnsanlar 20 senede evlatları gibi büyüttükleri ağaçları kesiyor. Domates tarlada kaldı. Daha ne kadar ucuza verebiliriz. Üretici bankaya borçlu, iflaslar çığ gibi büyüyor. Daha ucuza da yedirebiliriz. Vergiler sıfırlanıp desteklenirse, yatlara verdikleri 1 lira 95 kuruşluk mazottan üreticiye de verirlerse fiyatlarda da iyileştirme olacaktır" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
-------------------------
***ÖZEL***
-Mersin Hali'nden görüntüler
-Sebzelerden görüntüler
-Ürünler araçlara yüklenirken
-Halden görüntüler
-Mersin Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Münir Şen'in konuşması
-Genel ve detay görüntüler
SÜRE: 06: 05 BOYUT: 194.00 MB
Haber-Kamera: İbrahim MAŞE/ MERSİN,
=======================================================
3)TARİHİ DUVARLARIN 'AŞK DEFTERİNE' DÖNMESİ TEPKİ TOPLADI
MANİSA'da yüzlerce yıllık tarihi yapıların duvarlarına, bazı kişilerce sprey boya kullanılarak aşk sözlerinin yazılması tepki topladı. Saruhanoğlu Beyliği döneminde 1300'lü yıllarda yaptırılan, geçtiğimiz yıllarda Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilen Gülgün Hatun Hamamı'nın duvarlarına kimliği belirsiz kişiler tarafından sprey boyalarla isimler yazıldı, çeşitli işaretler çizildi. Yine 600 yıllık Hüsrevağa Hamamı ve Osmanlı döneminde Ayşe Hafsa Sultan tarafından yaptırılan 5 asırlık Sultan Camisi de, boyalarla tahrip edildi. Duvarlara sprey boyalarla yapılan şekillerin çoğunluğunu kalp işaretleri ve isimler oluşturdu. Aşklarını ilan etmek için yüzlerce yıllık tarihi eserleri tahrip eden kişilere, vatandaşlar tepki gösterdi. Tarihi değerlerin korunmasını isteyen Manisalılar, bu tarz eserlerin olduğu yerlere güvenlik kameraları takılmasını ve eserlere zarar verenlere ceza verilmesini istedi.
Görüntü Dökümü
-----------------
Yazılardan görüntü
Tarihi Sultan Cami
Hüsrevaga hamamı ve Gülgün hatun hamamından görüntü
Kalp ve isimlerden görüntü
Vatandaşların konuşmaları
Genel ve Detay görüntü
Haber- Kamera: Nermin UÇTU / MANİSA,
=========================================
4)ROMA'DAKİ HİPODROMDAN DAHA GÖRKEMLİ
TARİHİNDE birçok medeniyete ev sahipliği yapan Hatay'ın Antakya İlçesi'nde Roma döneminde inşa edilen hipodrom ve tapınağın temelleri gün yüzüne çıkarıldı.
Kazı çalışmalarının tamamlanmasının ardından hipodrom ve tapınağın içinde bulunduğu 20 hektarlık alan Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir proje ile Arkeopark olarak kente kazandırılacak. 2013 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi tarafından, başlanan kazı çalışmaları birbirinden 160 metre uzaklıktaki hipodrom ve tapınakta devam ediyor. Her iki anıtsal yapı hem boyutları, hem de Helenistik ve Roma dönemlerine ait buluntuları ile dönemlerinin en önemli örnekleri arasında yer alıyor. Yaklaşık 500 metre uzunluğunda ve 75 metre genişliğindeki hipodromun M.Ö. 1. yüzyılda inşa edildiği ve 80 bin kişilik seyirci kapasitesine sahip olduğu düşünülüyor. Kazı Heyeti Başkanı ve Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hatice Pamir,Antakya'nın o dönemde İskenderiye ve Roma ile birlikte dünyanın en büyük kentleri sayıldığını ve bu iki yapının kentin ihtişamını gösterdiğini söyledi.
ANTAKYA, BÖLGENİN EN BÜYÜK SİYASİ GÜCÜNE SAHİPTİ
O dönemde Antakya'nın bölgenin en büyük siyasi güce sahip kenti olduğunu belirten Hatice Pamir şöyle devam etti:
"Hipodrom yapısı tapınaktan daha önce M.Ö. 67 yıllarında yapıldığını antik kaynaklardan biliyoruz, aslında Helenistik dönem, şu meşhur Antiochusların olduğu, yani Roma öncesi. O dönemde hipodrom yapısının olduğunu burada yaptığımız sondajlarda malzemelerden alıyoruz. 1932-35 yılları arasında Princeton Üniversitesi başkanlığındaki ekip de burada kazı yapmış ama çok fazla yayın yapmadığı için bilmiyoruz. Biz bunu sıfırdan ele alarak kazıyı başlattık. Kazıda iki katlı tribünlerin oturduğu temelleri bulduk, arenayı bölen, 'spina' diye adlandırdığımız kuzey-güney doğrultulu, 8 metre genişliğindeki bir mimari elemanı bulduk, bunlara göre son derece büyük bir yapıdan bahsediyoruz. Antakya'nın kendi çağında daha henüz İstanbul yokken 3 büyük kentten birisi, bunlar İskenderiye, Antakya ve Roma ve bütün Doğu Akdeniz'i bu kentler yönetiyor. Bütün siyasi ekonomik güç burada, dolayısıyla bu yapılar o dönemin Antakya'sına önemli bir ışık tutuyor. Antakya'yı daha iyi tanınabilir kılıyor. Bu proje hem bilimsel hem de turizm yanı olan bir proje. Çünkü Hatay Müzesine çok yakın bir konumda, hem hipodrom hem de tapınak yapısı atıl durumdaydı bugüne kadar, artık bundan sonra müzeyle birlikte bir kültür aksı olarak düşünüyoruz. Tabelalarla, yönlendirmelerle artık buraya da gelip gezsinler, bu iki değerli anıt ta Antakya'nın bir vakitler şanına şöhretine tanıklık etsin diye düşünüyoruz."
CİRCUS MAXİMUS'TAN DAHA GÖRKEMLİ
İtalya'nın Roma şehrindeki tarihi hipodromdan daha eski ve daha görkemli bir hipodromdan bahsettiklerini kaydeden Pamir sözlerini şöyle sürdürdü: "Hipodromun iç arena uzunluğunu 492 metre. Yani yaklaşık bir atlı araba 1 kilometrelik bir tur yapıyor. Burada iki katlı tribün sıralarının olduğunu düşünürsek 80 bin kişilik bir kapasitesinin olduğunu düşünmekteyiz. Tabi kendi çağında ama kendinden daha sonra kurulmuş olan Roma'daki 'Circus Maximus' tan o döneme göre daha görkemli, daha büyük bir yapı olduğunu o anlamda söyleyebiliriz. Yoksa Circus Maximus M.S. 80'lerde yapıldığında arada yaklaşık 140 yıllık bir fark var."
Görüntü Dökümü
------------------------
-Hipodrom temel kazılarından detaylar
-Ortaya çıkarılan tribün ayakları
-Kazı çalışmalarından detay
-Spina kısmında yapılan çalışmalar
-Kazı Başkanı ve Mustafa Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hatice Pamir ile röp.
SÜRE: 05' 13" BOYUT: 163 MB
Haber-Kamera: Ramazan ÇELİK/HATAY,
===================================================
5)MARMARİS SAHİLLERİ YABANCI TURİSTLERE KALDI
MUĞLA'nın Marmaris İlçesi'ndeki mavi bayraklı plajlar yazlıkçıların ayrılması ve okulların açılması nedeniyle yabancı turistlere kaldı. Marmaris'teki 11 kilometrelik mavi bayraklı plajlarda yabancı turistler renkli görüntüler sergiledi. Hava sıcaklığının 33 dereceyi gösterdiği kenti Türk tatilcilerin terk etmeye başlaması nedeniyle çoğunluğu İngiliz, Rus ve Ortadoğulu turistler plajları doldurdu. Atatürk Caddesi'nden turistik İçmeler Mahallesi'ne kadar uzanan 11 kilometrelik mavi bayraklı plajlarda turistler güneşle denizin keyfini çıkardı. Kimi turistler şezlonglarını denize çekerek gelen esintiyle serinlemeye çalışırken bazıları şemsiye altında kitap okumayı tercih etti. Rus ve İngiliz güzeller, sere serpe uzanarak bronzlaşmaya çalıştı. Heyecan arayanlar su sporlarında muz, ringa, deniz paraşütü ve jet-ski yaparak gün boyu eğlendi. Turistler, sahil yolunda tişört, bikini ve şortla uzun yürüyüşler yaptı, belediye tarafından konulmuş aletlerde jimnastik yaptı. Siteler Mevkii sahilinde Lübnanlı ve Tel Avivli Ortadoğulu turistler kendi aralarında yaptıkları yüzme yarışı ve su sporları aktiviteleri ile çılgınca eğlendi.
Rus turist Helena Grukovana, "Marmaris eylülde çok daha güzel, her şey güzel" dedi. Lübnanlı Muhammed Abbbad Hasan ise "Harika bir yer. Gün boyu denizde eğleniyoruz, su sporları ile heyecan yaşıyoruz" dedi. Su sporları yapan turistler kameralara toplu halde "I Love Marmaris" diyerek Manmaris'i sevdiklerini söyledi.
Sahillerin yabancı turistlerle dolduğunu belirten Marmaris Su Sporları Kooperatifi Başkanı M.Salih Tunç, "Ekim başına kadar yabancı turistler ülkelerinde göremedikleri sonbaharda güneş ve denizin tadını çıkartıyor" diye konuştu.
Marmaris Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri, hafta boyunca sıcakların gündüz 31-33, gece ise 22-24 derece civarında seyredeceğini açıkladı. Nemin yüzde 49-51 arasında olacağı kentte, deniz suyu sıcaklığı ise alana göre 15-18 derece arasında olacak.
Görüntü Dökümü
------------------------
-Sahillerden genel görüntü,
-Su sporlarından genel görüntü,
-Rus ve Ortadoğulu turistlerin toplu halde "I Love Marmaris" demesinden görüntü,
-Sahil yolunda tişört, bikinili ve şortlu yürüyüş yapan turistlerden genel görüntü,
-Denize giren ve sahibiyle oynayan köpek genel görüntü.
Haber - Kamera: Ali GÜNDOĞAN/MARMARİS (Muğla),
(Toplam: 5 dakika 42 saniye-412 MB görüntü)
===================================================
6)BASMALARIYLA SÜMERBANK RUHUNU YAŞATIYOR
AYDIN'ın Nazilli ilçesinde Sümerbank lojmanlarında büyüyen ve Nazilli Halk Eğitim Merkezi'nde öğretmenlik yapan Nihal Erbakan, Sümerbank basmalarından oluşan Aydın haritası dikerek özel bir firmanın kırk yama yarışmasına katıldı.
Babası Nuri Çulha, 31 yıl boyunca Sümerbank'ta çalıştığı için Sümerbank lojmanlarında büyüyen Nihal Erbakan, Sümerbank'ın ruhunu yaşatmak için basmalardan oluşan Aydın haritası dikti. Özel bir firmanın düzenlediği kırk yama yarışmasına Sümerbank basmalarından oluşan Aydın haritası ile katılan Nazilli Halk Eğitim Merkezi'nde görevli Nihal Erbakan, "Ben babamın oradan kazandığı parayla öğretmen olmuş biriyim. Nazilli Halk Eğitim Merkezi'ne bağlı olarak elde kırk yama kursu veriyorum. Sümerbank için ne yapabilirim diye sürekli olarak düşünüyordum. Aklıma Nazilli Sümerbank basmalarından oluşan Aydın ili haritası yapmak geldi. Özellikle Nazilli'yi belirtmek için Sümerbank fabrikasını koydum. Fakat bacasını tütmüyor şeklinde gösterdim. Fabrikanın kapandığını vurgulamak ve göstermek amacıyla böyle yaptım. Aydın'ın her ilçesi için ayrı bir basma kullandım. Katıldığım kırk yama yarışması makine dikimi ile yapılan bir yarışmaydı. Ben el dikimi yapmama rağmen bu firma yaptığım bu Aydın haritası projemi yayınlamaya değer gördü ve albümlerinde yayınladı. Bundan sonra da ilçemize açılması gündemde olan basma müzesinde sergilenmesini istiyorum. Bu proje ile Sümerbank'a vefa borcumu ödedim. Şimdi hedefimde Türkiye haritası var. Türkiye'nin 81 ilini Sümerbank basmalarını kullanarak tek tek kumaşla yapmak istiyorum" dedi.
ATATÜRK'Ü ANLATIRKEN GÖZYAŞLARINI TUTAMADI
Sümerbank tarihinin canlı tanığı 91 yaşındaki anne Hediye Çulha ise, Sümerbank'ın açılışında Atatürk'ün başını okşadığını ve kendisiyle konuştuğunu söyleyerek, İstasyon Meydanı'nda Atatürk'ü karşılayan öğrenci grubu arasında yer aldığını ifade etti. Konuşurken duygulanan ve gözyaşlarını tutamayan anne Çulha, "İlkokul 3'üncü sınıftaydım. Atatürk'ün geleceği gün bizi hazırladılar. Atatürk'ün treni bembeyazdı. Hiç unutmuyorum. Atatürk'ün treniyle istasyonun merdivenine kadar kırmızı halı serilmişti. Atatürk ardından burada kısa bir konuşma yaptı. Sonra treniyle Sümerbank fabrikasına doğru gitti. Bizi de hemen Sümerbank fabrikasına götürdüler. Ellerimizde pamuk sepeti vardı. Atatürk konuşması bittikten yanımıza geldi. Başımızı sevdi ve 'Nasılsınız çocuklar' dedi. Kurdeleyi kesip fabrikanın açılışını yaptı" diye konuştu.
"SÜMERBANK AYRI BİR DÜNYADI"
Eşi Nuri Çulha'nın 31 yıl Sümerbank'ta çalıştığı için meşhur Sümerbank lojmanlarında yaşadığını anlatan Hediye Çulha, "Önceden hastaneydi, sonradan burası lojmana çevrildi. Lojmanların dışında yaklaşık 48 tane küçük ev vardı. Burada hep Sümerbank çalışanları oturuyordu. Komşuluklar çok samimi ve içtendi. Birisi açsa diğeri uyumazdı. Yazlık, kışlık sinemamız vardı. Keşke o günler geri gelse" dedi. Sümerbank'ın her yıl düzenlediği basma balolarını unutamadığını ifade eden Çulha, "Sümerbank'ın açılış günü her yıl basma balosu oluyordu. Fabrikanın ürettiği basmalardan elbise dikilir ve bu elbiseler bu baloda giyilirdi. Ben terziydim ve bu basmaları elbise olarak dikiyordum. Sümerbank ayrı bir dünyaydı" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
----------------------------:
-Anne Hediye Çulha'nın konuşmasından görüntü,
-Nihal Erbakan'ın konuşmasından görüntü,
-Nihal Erbakan'ın haritayı anlatmasından görüntü.
Haber - Kamera: Bahattin ALBAYRAK / NAZİLLİ (Aydın),