Dha Yurt Bülteni-23
Başbakan Yıldırım: Yatırımların depreme dayanıklı olması yetmez, değişimi şehirlerde yapmalıyız (3)ANMA ETKİNLİĞİNE KATILDIBaşbakan Binali Yıldırım, Gölcük'te partisinin basına kapalı yapılan 102.
Başbakan Yıldırım: Yatırımların depreme dayanıklı olması yetmez, değişimi şehirlerde yapmalıyız (3)
ANMA ETKİNLİĞİNE KATILDI
Başbakan Binali Yıldırım, Gölcük'te partisinin basına kapalı yapılan 102. İl Danışma Meclis Toplantısı'na katıldıktan sonra Gölcük Kavaklı Sahili'nde yapılan 17 Ağustos Deprem Şehitleri Anma Etkinliği'ne katıldı. Anma töreninde de Kur'an-ı Kerim okundu. Yağmurun başlaması üzerine bazı vatandaşlar plastik sandalyeleri başlarının üzerinde tutarak yağmurdan korunmaya çalıştı. Başbakan Yıldırım yaptığı konuşmada, "Deprem şehitlemizi rahmetle anıyoruz. Mekanları cennet olsun. 17 Ağustos 1999 depreminde Kocaeli'nde, Gölcük, Yalova, Sakarya'da değil, bütün Türkiye'de milletimizin tarifi imkansız büyük bir acı ile karşılaştık. Üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen her vatandaşımız aynı acıyı yaşıyor ve hissediyor. İşte depremlerin getirdiği bu felaketi unutmamak için tekrar bu felaketlerde ve bu depremlerde aynı acıları yaşamamak için bu anma toplantılarını düzenliyoruz. Şunu aklımızdan asla çıkarmayacağız; Deprem öldürmez, hazırlıksız, sağlıksız yapılar öldürür. Depremin ilk anında yaşanan şoklar atlatılır atlatılmaz ve tekrar olası bir depremde aynı acıların yaşanmaması adına 15 yıl boyunca belediyelerimizle hükümetimizle el ele vererek dönüşümü gerçekleştiriyoruz. Bu uzun soluklu bir iş, bugün ve yarın olacak bir şey değil. Hukuki, mali ve zaman boyutu var" dedi.
GİDEN CAN YERİNE GELMEZ
Başbakan Yıldırım hiçbir şeyin insan hayatından değerli olmadığını belirterek, şöyle konuştu: "Şartlar ne kadar zor olursa olsun, işimiz ne kadar meşakkatli olursa olsun, inşallah ülkemizin her tarafından bu ve buna benzer depremlerde meydana gelecek acıları azaltabilmek ve insanımızın hayatını kurtarabilmek adına var gücümüzle çalışıyor ve çalışmaya devam edeceğiz. O depremde 17 bin 480 vatandaşımızı kaybettik. Deprem şehitlerimizin yasını milletimiz derin bir teessürle, bir sükunetle tuttu. O günden bu güne yaraların sarılması için yoğun çalışma içindeyiz. Giden mal, yıkılan binalar her şey yerine gelir, giden can yerine gelmez. Bu bilinçle gayretlerimizi arttırıyoruz. Depremle yaşamayı mutlaka öğreneceğiz. Depremin doğuracağı sonuçları, can kayıplarını ortadan kaldırmak için daha çok çalışacağız ve daha çok gayret edeceğiz ama her şeyden önemlisi farkındalık. Depremin farkındalığını öğrenmek ve buna göre hazır olmak yaşanacak bir felaket karşısında da ne yapacağımızı şaşkın bir vaziyette, panik bir vaziyette morallerimizin çöktüğü, dermanımızın kesildiği bir duruma düşmeyeceğiz. Okullarda eğitim ve sürekli kamuda gerekli organizasyonları aralıksız tekrarlayacağız ve sürdüreceğiz. Bu kadar büyük bir kaybın yaşandığı bu bölgede o günü tekrar yaşarken hissedilen bu üzüntüyü burada birlikte idrak ediyoruz. Milletlerin tarihinde yaşanmış bu tür elem verici hadiselerin bizim tarihimizde de benzer, yeri vardır. Ben Erzincanlıyım, depremini yaşamadım ama yıllarca dedelerimizden ninelerimizden dinledik. O felakette sağ kalanlar bu felaketi anlatırken o günü aynen yaşar gibi hüzünlendiklerine şahit olduk. Dua ve temennimiz o dur ki rabbim milletimize bir daha böyle acılar yaşatmasın. Devletimiz ve milletimizi buna benzer felaketlerden korusun"
DEPREME HAZIRLIKSIZ BİNALAR ÖLDÜRDÜ
Depremin insanları öldürmediğini depreme hazırlıksız binaların öldürdüğünü söyleyen Gölcük Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş ise, "Depremin üzerinden geçen 18 yıl sonra acıların taptaze olduğu, hüznümüzün sürdüğü bir an. Her anma etkinliğinde hep beraber haykırıyoruz; 17 Ağustos 1999'u unutmayacağız ve unutturmayacağız diyoruz. Bundan sonra olası bir depremle karşılaştığımızda 1999 tarihinde ödediğimiz bedeli ödememe adına yapacağımız hazırlıklar var. Depremde anladık ki bizi deprem öldürmedi, depreme hazırlıksız binalar öldürdü. Her yıl buradan depremin merkez üssünden Türkiye'ye haykırıyoruz. Tekrar aynı olayla karşılaştığımızda aynı bedeli ödemeyelim. Bu gerçekle yüzleşerek biz deprem sonrası yeniden yapılanma sürecini yeni temeller üzerine oturttuk. 17 Ağustos depreminden önce var olan bina stokları bizim için bir tehdit. Acilen çok hızlı bir şekilde yeniden yapılanma sürecini tamamlamamız gerekiyor. Hükümetimiz yasal önlemleri aldı. Topluma düşen oturdukları dairelerin huzurlu yaşam alanları mı, yoksa olası bir depremde tabutları mı olacak. Her birimizin binalarımızı depreme dayanıklılık testine tabi tutmamız gerekiyor. Üniversite ve odalarımıza başvurup bu testleri yaptırmamız gerekiyor" dedi.
GÖRÜNTÜLER GEÇİLDİ
Haber: KOCAELİ,
============================================
Okul servisinde unutulan 3 yaşındaki Alperen havasızlıktan öldü/ EK
MİNİK ALPEREN ÖLÜME UNUTULDU
İzmir'in Çiğli İlçesi'nde, kreşe giden 3 yaşındaki Alperen Sakin, uyuduğu okul servisinde unutulunca havasızlıktan yaşamını yitirdi. Sakin ailesinin 3 çocuğundan en küçüğü olan küçük Alperen'in ailesinin 2 yıl önce Almanya'dan kesin dönüş yaparak İzmir'e yerleştiği ve baba Sakin'in emlak danışmanlığı yaptığı öğrenildi.
Çocuğunun hayatını kaybettiği olayda büyük bir ihmal olduğunu söyleyen Serken Sakin, "Sabahın 7 buçuğunda ben oğlumu servise veriyorum. Araçta servis annesi ve servis şoförü var. Zaten servis şoförü kreşin sahibinin eşi. Çocukların kreşe giriş saatinde arabadan inerken benim çocuğum arabada unutuluyor. Ondan sonra çocukların bezlerini değiştirme saati. Bir defa burada bir yanlış var. Çocuğun bezlerini değiştirme saati diye bir şey yok. Çocuk altına da yapar, bunun belli bir zamanı yoktur. Kontrol edersiniz ya da çocuk şikayet eder değiştirilir. O saate kadar benim çocuğum arabanın içinde. Düşünün 4 buçuğa kadar, 4 buçuğa kadar benim çocuğum o arabanın içinde kalmış ve havasızlıktan ölmüş.
"YOKLAMA DA YAPILMAMIŞ"
Çocuklar servisten inip anaokuluna girdiğinde yoklamanın yapılmadığının da anlaşıldığını söyleyen acılı baba, "Bez değiştirmek istedikleri zaman vatandaşlardan birisi soruyor, 'Ya Alperen'in altını biz bugün aldık mı?' diye. Okulda yoklama da yapılmamış. Ondan sonra servisin içerisinde çocuğun unutulduğu anlaşılıyor. Bu nasıl bir duygu? Şimdi benim canımdan can gitti. Benim 3 tane yavrum var. Bir insanın vücudunu 3 parçaya bölün, sonra birisini kopartın bakayım. Benim yavrum gitti. Ben Türk adaletine güveniyorum. Bu işin peşini bırakmayacaktır. Benim çocuğum belki yarının başbakanıydı, yarının cumhurbaşkanıydı, yarının genelkurmay başkanıydı. Biz vatan sevdalısı insanlarız. Vatanımıza milletimize aşık olan insanlarız. Benim devletimizden tek ricam, bu işin peşini bırakmasınlar. İçimize bir nebze olsun su serpsinler. Dayanamıyorum, kaldıramıyorum. Benim 2 tane çocuğum var, onlar beni hayata bağlıyor, ama bittim yani. Umarım bir başkasının başına gelmez, ben yandım başkası yanmasın" diye konuştu.
"ALPEREN BAYILDI BİZ HASTANEDEYİZ" DEMİŞLER
Verilen çelişkili ifadelerden dolayı suçlarının ortaya çıktığını söyleyen baba Serkan Sakin, "Biz şikayetçi olduk. Ben işten çıktım bana telefon geldi eşimden beni de alır mısın otobüs durağından diye. Eşimi aldım alışverişe girdik, alışverişimizi yaparken bize telefon geldi, Alperen bayıldı dediler. Biz hastanedeyiz dediler. Ben de acilen konum atın dedim. Attıkları konumun Medical Park ile hiçbir alakası yok. Başka bir hastaneye gittik, ondan sonra tekrardan geri döndüm. Ben nereye gitmem gerekiyor dedim, Medikal Park dediler. Bu sefer gittiğim zaman zaten içeride acile kaldırmışlar çocuğu ama beni içeriye almadılar. Güvenlikçilere ne kadar da yalvardıysam kar etmedi. Bana en ufak bir haber verin çocuğum öldü mü, yaşıyor mu diye. Küçücük bir haber verin ben bekleyeyim, sıkıntı değil. Ama bana kimse haber vermedi, sonradan doktor içerinden çıktıktan sonra yüzüme direk ex oldu demesi, o beni daha bir fazla yıktı. Otopside tam anlamıyla bir sonuç çıkmadı. Çünkü parça alınmış, başka bir servise gönderilmiş. Servisten sonucun gelmesi belli bir zaman zarfında olacakmış. O yüzden beklemedeyiz. Çelişkili ifadelerden dolayı, konuşanlardan dolayı suçları ortaya çıkmış" dedi.
'UYKUDAN UYANMADI'
Telefonda kendisine 'Saat 12 buçukta uyutuyoruz, saat 4 - 4 buçuk gibi uyandırıyoruz. Ama baktık ki Alperen uyanmadı' denildiğini belirten baba Sakin, 'Bir de şöyle bir durum var, hastaneye gittiğimizde kreş sahibiyle karşılaştığımızda cevap şu şekildeydi 'Saat 12 buçukta uyutuyoruz, saat 4 - 4 buçuk gibi uyandırıyoruz. Ama baktık ki uyanmadı, ondan sonra apar topar aldık buraya geldik' dediler. Bize de telefonda zaten Alperen bayıldı biz hastanedeyiz dediler. Ancak durum öyle değil. Çocuğum sabahın 7 buçuğundan akşamın 4 buçuğuna kadar arabanın içerisinde nefessiz kalmış" diye konuştu.
ÖĞRETMEN İFADESİNİ DEĞİŞTİRMİŞ
İfade veren öğretmenlerden birinin ifadesini de değiştirdiğini söyleyen Serken Sakin, "Öğretmenlerden biri vicdanen rahat olmadığından dolayı ifadesini değiştiriyor, doğru olanı söylüyor ve bütün gerçek ortaya çıkıyor. Bir de kamera kayıtları var. Ben kayıt için birkaç defa gittim kreşe. Kreşinin sahibinin odasındaki ekrandan benim çocuğumun nerede olduğunu ne yaptığını görebiliyordum. Şu an koşturuyor, oyuncak alıyor eline, arkadaşlarıyla oynuyor gibi. Olayın olduğu gün ise duydum ki kamera kayıtları bugün yok, yahu bugün olmadı dediler. Bunlar çok abesle iştigal. Çünkü ben bizzat gördüm orada kamera var ve çekim yapıyor. Kamera kayıtlarını silmişler ya da silmemişler o konuda benim tam bir bilgim yok. Arabanın içerisinde kamera olup olmadığını da bilmiyorum" dedi.
9 SAAT SERVİSTE KAPALI KALMIŞ
Hiç bir çocuğun 10 dakika havasız kaldı diye vefat etmeyeceğini söyleyen baba, "Ben bir babayım, Alperen 10 dakika havasız kaldı da böyle oldu, 5 dakika havasız kaldı da böyle oldu falan diye yazanlar olmuş. 10 dakika 5 dakika havasız kalmakla bir çocuk vefat etmez. Benim çocuğum 7 buçuktan 4 buçuğa kadar yani 9 saat o arabanın içerisinde havasız kalmış. Ben de eşim de çalışıyoruz diye ve burası güvenilir bir kreş diye oğlumuzu bu kreşe verdik. Kesinlikle davacıyım" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
Baba Serkan Sakin ile röp.
Taziyeye gelenlerden görüntü
Evden görüntü
Genelve detay görüntü
Haber: Mehmet CANDAN - Kamera: Davut CAN / İZMİR,
=============================================
Yarışma birincisi Ece'yi erkek arkadaşı kamyonetle çarpıp ağır yaraladı / EK
EV HAPSİ CEZASI
Ece Çelik'in yaralanması olayı ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve 'Kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan tutuklanması talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen İbrahim Deveci'ye ev hapsi cezası verildi. Adliyeden ayrılan İbrahim Deveci'nin aldığı ceza doğrultusunda evinden ayrılamayacağı öğrenildi.
Haber: Yusuf BAŞTUĞ/ADANA,
============================================
DHMİ'den Diyarbakır Havalimanı açıklaması
DİYARBAKIR Havalimanı'nda bu akşam yapılması gereken uçuşlar pist aydınlanma sistemindeki arıza nedeniyle iptal edildi. Diyarbakır'a gelen uçaklar, Elazığ Havalimanı'na yönlendirildi. Konuyla ilgili olarak Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü tarafından yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi: "Diyarbakır Havalimanı ana pistinin, pist kenar - pist eşik ve pist sonu ışıklarında elektrik kablo arızası meydana gelmiştir. Elektrik arızasını giderme çalışmaları kapsamında havalimanının ana pisti bugün saat 20.30 ile yarın sabah saat 09.00 arasında kullanılamayacaktır. Bu süre zarfından havalimanında planlanan 14 sefer iptal edilmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.ö
Haber: İbrahim YILDIZ/İSTANBUL, -
=============================================
Adana'da sokak ortasında vurulan 2 kişi öldü
ADANA'da sokak ortasında silahlı saldırıya uğrayan Ömer Canpolat ve Cumali Baysal, yaşamını yitirdi.
Olay, saat 20.30 sıralarında merkez Seyhan İlçesi'ne bağlı Gülpınar Mahallesi'ndeki muhtarlık binasının önünde meydana geldi. 01 CUK 13 plakalı motosikletle giden ve yaşları açıklanmayan Ömer Canpolat ve Cumali Baysal'a, iddiaya göre aralarında husumet bulunan U.E ve H.S., tabancayla 11 kez ateş etti. Vücutlarında çok sayıda kurşun yarası bulunan Ömer Canpolat ve Cumali Baysal, olay yerine çağrılan ambulanslarla hastanelere kaldırıldı ancak tüm müdahalelere karşın öldü. Olay yerinde inceleme yapan polisler, kaçan şüphelilerin yakalanması için çalışma başlattı.
Görüntü Dökümü
---------------------------
Hastaneye kaldırılan yaralıya kalp masajı yapılması
Yaralının sedyeyle hastaneye girişi
Olay yerinde polislerin inceleme yapması
Olay yerindeki tabancaa
Olay yerinden genel ve detay görüntüler
Haber: Yusuf BAŞTUĞ/ADANA,
===========================================
Hemşire evinde ölü bulundu
ZONGULDAK'ın Ereğli ilçesi'nde devlet hastanesi'nde hemşire olarak görev yapan 36 yaşındaki Esma Güler tek başına yaşadığı evinde ölü bulundu.
Olay, Müftü Mahallesi Şadan Sönmez Sokak üzerindeki Güler'in yaşadığı evde meydana geldi. Ereğli Devlet Hastanesi'nin yoğun bakım ünitesinde hemşire olarak görev yapan Güler'in işe gelmemesi ve telefonlarına da cevap vermemesi üzerine mesai arkadaşları evine gitti. Genç kadının kapıyı açmaması üzerine arkadaşları yangın merdiveninden girdikleri evin yatak odasında Güler'in cansız bedeni ile karşılaştılar. Mesai arkadaşlarının ihbarı üzerine olay yerine gelen polis ekipleri evde inceleme yaptılar. Cumhuriyet Savcısı ve Olay Yeri İnceleme ekiplerinin incelemesinin ardından Güler'in cenazesi kesin ölüm nedeninin belirlenmesi amacıyla otopsi yapılmak üzere İlçe Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Polis, olayla ilgili soruşturma başlattı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------------
-Olay yerinden görüntü
-Ekiplerin çalışmasından görüntü
-Hemşirenin mesai arkadaşlarının görüntüsü
-Güler'in cenazesinin tabutla araca taşınması
SÜRE: (03.38 DK) BOYUT: (111 MB)
HABER-KAMERA: Sinan KABATEPE/EREĞLİ(Zonguldak)