Dha Yurt Bülteni-2
CİNNET GETİREN ASKER KOĞUŞU TARADI: 3 ASKER ŞEHİT, 3 ASKER YARALI (EK)1)İSİMLERİ BELLİ OLDUManisa'nın Kula İlçesi'ndeki İlçe Jandarma Komutanlığı'nda cinnet getiren er Nedim Abeş'in koğuşta uyuyan askerlerin üzerine tüfekle ateş açmasıyla şehit olan ve yaralanan askerlerin isimleri bellli oldu.
CİNNET GETİREN ASKER KOĞUŞU TARADI: 3 ASKER ŞEHİT, 3 ASKER YARALI (EK)
1)İSİMLERİ BELLİ OLDU
Manisa'nın Kula İlçesi'ndeki İlçe Jandarma Komutanlığı'nda cinnet getiren er Nedim Abeş'in koğuşta uyuyan askerlerin üzerine tüfekle ateş açmasıyla şehit olan ve yaralanan askerlerin isimleri bellli oldu. Olayda şehit olan askerlerin jandarma erler Mümin Pınaroğlu, Hüseyin Tolga Hepgül, Onur Sunnioğlu, yaralananların ise Cemil Aslanhan, Kenan Dursun ve Emirhan Yaşaroğlu olduğu belirlendi.Koğuş önünde nöbet tutarken cinnet getirip silah arkadaşlarının üzerine ateş açan, ardından dışarı çıkıp, İlçe Jandarma Komutanlığı önünde kendi başına ateş ederek yaşamına son veren erin ise Diyarbakır nüfusuna kayıtlı Nedim Abeş olduğu anlaşıldı.
2'Sİ KOĞUŞTA ŞEHİT OLDU
Şehit olan askerlerden Bursa Osmangazi nüfusuna kayıtlı Mümin Pınaroğlu ile İzmir Konak nüfusuna kayıtlı Hüseyin Tolga Hepgül'ün vuruldukları anda koğuşta, İzmir Bornova nüfusuna kayıtlı Onur Sunnioğlu'nun kaldırıldığı Kula Devlet Hastanesi'nde şehit olduğu bildirildi. Yaralanan askerler Cemil Aslanhan, Kenan Dursun ve Emirhan Yaşaroğlu, kaldırıldıkları Kula Devlet Hastanesi'nde yapılan ilk tedavilerinin ardından Salihli Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Üç askerin kol, bacak ve karınlarından yaralı oldukları, hayati tehlikelerinin bulunmadığı belirtildi.
Silah arkadaşlarına ateş açan er Nedim Abeş'in daha önceden bilinen bir psikolojik bozukluğu ve sorununun olmadığı, bir anlık cinnet sırasında böyle bir şey yaptığının sanıldığı belirtildi.
Şehit olan erlerin cenazelerinin otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu'na getirilmesi bekleniyor.
Görüntü Dökümü
-------------------------
Gece yaralıların hastaneye götürülmesi
Hastaneden görüntü
Cenaze aracının İlçe Jandarma Komutanlığı'ndan çıkması
Kula İlçe Jandarma Komutanlığı önünden görüntü
Vali Mustafa Hakan Güvençer'in gelip inceleme yapması ve ayrılması
Olay yeri inceleme ekiplerinin çalışması
Mehmed Hakkı ÖZBAYIR, İlker KILIÇASLAN, Hasan YİĞEN, Hikmet SEPET / KULA (Manisa),
=============================================================
(ÖZEL HABER)
2)ZANA, MECLİS BAŞKANINA YAZDIĞI YAZI İLE SESİZLİĞİNİ BOZDU: İNANMADAN YEMİN ETMENİN HİÇBİR DİNDE, AHLAKTA, İNANÇTA YERİ YOKTUR (ÖZEL)
AK Parti ile MHP'nin üzerinde uzlaştığı ve 17 madde olan Meclis İçtüzüğünde bulunan, "Yemin etmeyen, etmekten imtina eden milletvekili, milletvekili olmanın getirdiği haklardan yararlanamayacak" şeklindeki düzenleme ile adı yeniden gündeme gelen HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana, uzun süren sessizliğini TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a gönderdiği yazı ile bozdu. Zana, inanmadan yemin etmenin hiçbir dinde, ahlakta, inançta yeri olmadığını, Milletvekillerine dayatılan yemin metninin her hali ile eski Türkiye'nin eseri olduğunu belirterek, "Meclis'in, 15 Temmuz'da darbeciler tarafından bombalanmış olması bile, darbeci mantığın siyasete, seçilmişlere, demokrasiye saygı duymadığını bir kez daha ispatlamıştır"dedi.
TBMM'DEN ZANA'YA YAZI: 212 BİRLEŞİME MAZERETSİZ KATILMADINIZ, 7 GÜN İÇİNDE İTİRAZ EDEBİLİRSİNİZ
Türkiye Büyük Millet Meclisinden Ocak ayında Başkan vekili Ahmet Aydın, Haziran ayında ise Başkan İsmail Kahraman imzası ile HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana'ya yazılar yazılarak, TBMM'de mazeretsiz olarak katılmadığı birleşimlerin cetvelleri gönderildi. "Milletvekilliği devamsızlığı" konulu yazılarda, "Geçerli yemin etmeyerek görevinizde başlamadığınız için Türkiye Büyük Millet Meclis Genel Kuruluna 17.11. 2015 -31. 12. 2016 tarihleri arasında mazeretsiz katılmadığınız günler aşağıdaki cetvelde gösterilmiştir. İçtüzüğün 152'nci maddesi uyarınca cetvele 7 gün içinde yazı ile itiraz edilebilir" denildi ve her iki yazıda Zana'nın bugüne kadar 212 birleşime katılmadığı hatırlatıldı.
"YEMİNİM GEÇERLİ SAYILMADIĞINDAN YASAMA FAALİYETLERİNE KATILMAM MÜMKÜN OLMADI"
AK Parti ile MHP'nin üzerinde uzlaştığı ve 17 madde olan Meclis İçtüzüğü ile adı bir kez daha gündeme gelen HDP'li Leyla Zana, kendisine gönderilen yazılar üzerine uzun süredir milletvekilliği yemini üzerine koruduğu sessizliğini bozarak TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a cevap yazısı yazdı. Yemini kabul edilmediği için oda, sekreter, hizmetli, maaş fibi hiç bir Milletvekili haklarından yararlanamayan Zana yazısında, 17 Kasım 2015 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda tarafından edilen yeminin, geçici TBMM Başkanlığı tarafından geçerli kabul edilmediğini, bu nedenle TBMM yasama faaliyetlerine katılmasının mümkün olmadığını belirterek, "Darbe anayasasının bazı maddeleri defalarca değiştirilmesine rağmen yemin metni varlığını devam ettirmektedir. Yemin metninin siyasal felsefesindeki tekçi, otoriter ve totaliter ifadeler, metinde geçen 'egemenliğin millete ait olması', 'hukukun üstünlüğü', 'demokratik Cumhuriyet', 'herkesin insan hakları ve temel hürriyetleri' gibi temel değerlerle taban tabana zıttır. Türkiye toplumun özünü oluşturan çoğulculuğunu, çok renkliliğini, çok sesliliğini yok sayan, inkar eden, bu anlamda toplumsal doğanın yasalarını bile inkar eden bir metindir" dedi. Yemin metninin darbe ürünü olmasının bile Meclis'in meşruiyetine saygı duyan bir metin olmadığını gösterdiğini söyleyen Zana, yazısında şöyle dedi:
"METNİN VARLIĞINI KORUMASI, 15 TEMMUZ'DA OLDUĞU GİBİ DARBE HEVESLİLERİNİ CESARETLENDİRMEYE DEVAM EDECEKTİR"
"Her seçim sonrasında hem seçenlerin, hem de seçilenlerin önüne çıkan bu darbe ürünü metin, bütün meşruiyetini toplumdan, seçimden, temsili demokrasiden alan TBMM'nin üstünde darbeci zihniyetin bir gölgesidir. Bir hayalet misali toplumsal iradenin, seçilenlerin üzerinde baskı kurmakta; toplumsal iradenin temsilcileri olarak vekillere daha ilk günden inanmadıkları bir yemin ettirilerek özsaygılarını yok etmektedir. Geçen 35 yıl boyunca metnin değiştirilmemiş olması, TBMM'de bile darbe ruhunun meşru kabul edilebileceğine işaret etmektedir. Bu durum, 15 Temmuz sonrası darbeye ve darbe heveslilerine karşı TBMM'de gösterilen kararlı mücadelenin, 1980 darbecilerine karşı gösterilmemiş olduğunu da bizlere göstermektedir. Darbe anayasasının, iç tüzüğünün, yemin metninin hala varlığını devam ettiriyor olması, 15 Temmuz'da olduğu gibi darbe heveslilerini cesaretlendirmeye devam edecektir. Siyasal iradenin meşruiyetini tartışmalı hale getiren her türlü yasal ve yapısal değişikliklerin TBMM'ce hayata geçirilmesi bir zorunluluktur. Darbe ve darbecilerle mücadele ancak bu şekilde köklü değişikliklerle hayata geçirilebilir."
"AYNI MECLİS VE AYNI GEÇİCİ BAŞKAN, 7 HAZİRAN 2015'TE OKUDUĞUM AYNI YEMİNİ KABUL ETMİŞTİ"
HDP'li Zana, Türkiye Cumhuriyetinin kronik sorunlarına pansuman yapmaktan vazgeçip, köklü tedavi arayışında olması gerektiğini de ifade ederek, "Anayasa'yı yapan darbeci zihniyet, siyasileri, seçilmişleri toplum karşısında ezmenin, küçük düşürmenin, aşağılamanın, itibarsızlaştırmanın bir yolu olarak, demokratik bir hukuk devletinden beklenmeyecek şekilde, siyasi güvensizlik dolu yemin metnini Meclis'e dayatmıştır. Her siyasi iktidar ve her seçim döneminde seçilen vekiller durumu kabullenmişlerdir. Her seçim döneminden sonra Sayın Vekiller tarafından 'bir gereklilik/kanuni bir zorunluluk' olarak okunan metin, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra şahsım tarafımdan yine aynı şekilde okunmuş ve dönemin aynı geçici Meclis Başkanı tarafından kabul edilmiştir. Aradan geçen 6 aydan sonra aynı Anayasa, aynı TBMM, aynı geçici Meclis Başkanlığı ve aynı metin okuma biçimim (Türk yerine büyük Türkiye Milleti olarak okuma) kabul edilmemiştir. Tekçilik ifadesi olarak Türk kelimesini Türkiye ile değiştirmemin nedeni, Yemin metninin çoğulculuğu reddeden anlayışına, toplumun bize yüklediği siyasi sorumlulukla bir rettir. Toplumun sesini, rengini, çoğulculuğunu kabul etmeyen bir metni, içeriğindeki darbeci unsurlarla birlikte kabul etmem mümkün değildir. Bu tavır, toplumun siyasiler olarak bizlerden beklediği onurlu duruşun bir gereğidir. İnancım odur ki, bu ya da benzer tavırlar TBMM'nin topluma güvenen tüm üyelerince gösterilmelidir" dedi. HDP Ağrı milletvekili Leyla Zana, Meclis Başkanı Kahraman'a gönderdiği yazısının sonunda ise şunları söyledi:
"İNANMADAN YEMİN ETMENİN HİÇ BİR DİNDE, AHLAKTA, İNANÇTA YERİ YOKTUR"
"İnanmadan yemin etmenin hiçbir dinde, ahlakta, inançta yeri yoktur. Milletvekillerine dayatılan Yemin metni, o yemin metninin her satırına sinmiş haliyle eski Türkiye'nin eseridir. Vatandaşına saygı duymayan, seçilmişlerini terbiye edeceğini sanan üniformalı zihniyetin eseri olan Yemin metni, aynı darbecilerin anayasasını parça parça değiştiren, tümünü yenilemek için siyasi uzlaşma arayan Meclis tarafından değiştirilmelidir. 1876 tarihinde temelleri atılan Meclis'in 15 Temmuz'da darbeciler tarafından bombalanmış olması bile, darbeci mantığın siyasete, seçilmişlere, demokrasiye saygı duymadığını bir kez daha ispatlamıştır. Hal böyle iken Meclis'in darbecilerin eseri olan bir Yemin Metni'nde ısrarcı olması, kendi meşruiyetini gölgelemektedir. 1. Dünya savaşından sonra işgalcilerin baskısıyla kapatılan Meclis-i Mebusan'ın 12 gün sonra Ankara'da 'Büyük Millet Meclisi' olarak açılması Meclis iradesinin tarihi önemini göstermektedir. Yeni açılan Meclis'te İstanbul'dan Ankara'ya gidemeyen vekillerin üyeliklerinin düşürülmesi önerisinin 'onlar milletin oyu ile seçildi' diye reddedilmesi ise meşruiyet fikrinin köklü geçmişini ifade etmektedir. 'Egemenlik Kayıtsız ve Şartsız Milletindir' ifadesinde kendini bulan TBMM, Türkiye toplumu için hem gelenek hem gelecektir. Her darbe döneminde askerler tarafından kuşatılan, 1980 darbesinde tamamen kapatılan, 15 Temmuz'da darbeciler tarafından bombalanan Meclisimiz tarihi boyunca zoru, baskıyı darbecilerden ve darbe meraklılarından görmüştür. Kasım 2015 yılında yapılan seçimlerde Ağrı Milletvekili olarak seçilen şahsım, mazbatamı almama rağmen, darbecilerin dayattığı bir yemin metni, eski Türkiye'nin savunucularının Türkiye kelimesine itirazları nedeniyle TBMM Yasama faaliyetlerine katılamamaktayım."
Görüntü Dökümü
------------------
Meclis Başkanlığının yazısından fotoğraf
DİYARBAKIR/DHA
==============================================
3)EŞİNİ VE KIZINI AĞIR YARALAYAN BABA 1.5 SAAT SÜREN DİYALOG İLE POLİSE TESLİM OLDU
DİYARBAKIR merkez Yenişehir ilçesinde psikolojik sorunları olduğu iddia edilen bir kişi, 18 yaşındaki kızını ve 39 yaşındaki eşini bıçakla ağır yaraladıktan sonra kendini de bıçakla yaraladı. Polisin 1.5 saat süren iknası sonucu teslim olan Ö.D., yaraladığı eşi ve kızı ile hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Merkez Yenişehir ilçesi Sezai Karakoç Bulvarı üzerinde bulunan Şehitlik Mahallesi 63. Sokaktaki Güven Apartmanın da sabahın erken saatlerinde çığlık sesleri gelmesi üzerine mahalleli polise haber verdi. Binaya gelen polisler kapıyı çaldı. Polisin geldiğini gören 42 yaşındaki Ö.D., tehditler savurarak bağırmaya başladı. Ö.D., daha sonra 39 yaşındaki eşi S.D.'yi boyun ve sol bacağından yaraladı, ardından ise 18 yaşındaki Ö.D., isimli kızını sırt kısmından bıçakladı. Polis, kapıyı açmayan şahıs için bölgeye itfaiye ve sağlık ekiplerini çağırdı. Bunun üzerine şahısla diyaloga giren polisler, yaralı kadın S.D., ve Ö.D.'yi alarak ambulansa götürdü. Yaralanan S.D., ve Ö.D.'ye ilk müdahale evin önünde bekletilen ambulanslarda yapıldıktan sonra hastaneye kaldırıldı. Yaklaşık 1,5 saat süren diyalogun ardından Ö.D., kendini de yaralayarak polis ekiplerine teslim oldu. Polis, teslim olan Ö.D.'yi sağlık ekipleriyle beraber güvenlik önlemi altından evden çıkarırken, mahallede bulunan vatandaşlar ise, eşini, kızını ve kendini ağır yaralayan Ö.D.'ye tepki gösterdi. Yaralı Ö.D., de eşi ve kızı gibi ilk müdahalesi ambulansta yapıldıktan sonra tedavi için hastaneye kaldırıldı. Ö.D.'nin psikolojik sorunları bulunduğu belirtildi.
Görüntü Dökümü:
-------------------------
-Ambulanslar
-Zırhlı araçlar
-Olayın yaşandığı binanın görüntüsü
-Bina girişinden görüntüler
-İtfaiye aracının görüntüsü
-Şahsın binadan çıkarılması
-Vatandaşların tepki göstermesi
-Şahsın ambulansa bindirilmesi
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: DİYARBAKIR,-
=======================================================
KOCAELİ'NDE GIDA DEPOSU ALEV ALEV YANDI(EK)
4)YANGIN SÖNDÜRÜLDÜ
Kocaeli'nin Başiskele İlçesi'nde gıda deposunda çıkan yangın sabah saat 08.00 sıralarına kadar süren soğutma çalışmalarıyla söndürüldü. Yangında depoda bulunan süt ürünlerinden, et ürünlerine kadar birçok gıda ürünü yandı. Yangın sırasında deponun arkasında bulunan kamyonetler de yangında hasar gördü. Üzerinde anahtarları bulunan araçlar bölgeden uzaklaştırılırken, anahtarları olmayan araçlar ise camları kırılıp içerisine girilerek uzaklaştırıldı. Yangının çıkış nedeni ve hasar tespit edilmeye çalışılırken, soruşturma başlatıldı.
GÖRÜNTÜLER GEÇİLDİ
KOCAELİ/DHA
=========================================================
5)BURSA'DA SUÇ MAKİNASI ÖNCE POLİSE SİLAH ÇEKTİ DAHA SONRA ISIRARAK YARALADI
BURSA'da çaldığı bir otomobilin içerisinde uyuya kalan, 18 farklı suçtan aranması bulunan suç makinasi Yunus Tosun (27), polis ekiplerine silah çekti. Tosun, kendisini etkisiz hale getirmeye çalışan bir polis memurununda kolunu ısırarak yaraladı.
Alınan bilgiye göre, Bursa Emniyet Müdürlüğü Osmangazi İlçe Ekipleri devriye gezerken, merkez Osmangazi ilçesi Hamitler Mahallesi üzerinde plakalı olmayan park halindeki bir otomobilin içerisinde birinin yattığını gördü. Polis,otomobilin kapısını açmasıyla uyanan şüpheli, belindeki silahı çekerek polislere doğrulttu.
POLİS MEMURUNNU KOLUNU ISIRDI
Polis ekipleri, 18 farklı suçtan aranması bulunan ve 11 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan Yunus Tosun (27)'un elindeki silahı alıp etkisiz hale getirdi. Bu sırada cinnet getiren Tosun, kendisini sakinleştirmeye çalışan polis memurunun kolunu ısırarak yaraladı. Elleri ve ayaklarından kelepçelenen Yunus Tosun, ifadesi alınmak üzere emniyete götürüldü. Tosun'un, hırsızlık, gasp, adam yaralama, yankesicilik, evraklta sahtecilik gibi 18 farklı suçtan aranması olduğu ve 11 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunduğu öğrenildi.
Görüntü Dökümü
--------------------------
Şüphelinin emniye götürülmesi
-Polis ekiplerinden görüntü
-Yaralı polisten görüntü
SÜRE: 0.56 saniye
BOYUT: 138 Mb
Berktuğ ÖNCÜ/BURSA,-
============================================================
(ÖZEL)
6)KAZDAĞLARI'NDA, UYUŞTURUCUDAN KURTULUYORLAR
BALIKESİR'in Edremit ilçesi Kazdağları'nda kurulan Kurtuluş Vakfı Tesisleri'nde uyuşturucu madde bağımlısı kişiler Narconon Programı ile sağlıklarına kavuşuyor. Uyuşturucu bağımlıları, burada Kazdağları'nın eşsiz doğası ve havası içerisinde spor yapıyor, geziyor, eğitim ve rehabilite programlarından geçiyor. Vücutlarındaki toksinleri ise sauna programı ile atıyor. Dokuz ay içinde programa katılanlardan 36'sı uyuşturucu bağımlığından kurtulurken, 14'ü ise halen destek almayı sürdürüyor. Kazdağları'nda 9 ay önce, toplam 7.5 dönümlük alanda, eğitmenler hariç 28 kişi konaklama kapasiteli, üç katlı Kurtuluş Vakfı Tesisleri hizmete girdi. Merkezi Ankara'da bulunan Vakfın Kazdağları'nın eşsiz, yemyeşil doğası içindeki binasında, gönülü olarak uyuşturucudan kurtulmak için başvuran her yaş grubundan kadın ve erkeğe destek veriliyor. Bağımlılara maddi durumuna göre bir miktar para karşılığında, uyuşturucudan kurtulmaları için 3 ay süreyle hiç ilaç kullanılmaksızın destek veriliyor. Daha önce uyuşturucu kullanan, ancak daha sonra 'Narconon Programı' ile bağımlılıktan kurtulan toplam 9 eğitmenin görev yaptığı merkezde, 3 ay süren desteğin sonunda uyuşturucu bağımlılığından kurtulamayan olursa, bir süre daha desteğe devam ediliyor. Program kapsamında destek alanlar, Kazdağları'nın eşsiz doğası ve havası içerisinde spor yapıyor, geziyor, eğitim ve rehabilite programlarından geçiyor. Dokuz aylık dönemde, programa başvuranlardan 36'sının bağımlılıktan tamamen kurtulduğu, 14'üne desteğin sürdüğü bildirildi.
"ALDIĞIM DESTEKLE GÜVENİM YERİNE GELMEYE BAŞLADI"
8 yıl uyuşturucu kullandıktan sonra bu illetten kurtulmak için Kurtuluş Vakfı'na başvuran Y.D., "Uyuşturucuyu kullandığım süreçte okulumu, ailemi kaybettim. Ailemin ve arkadaşlarımın bana olan güveni yok oldu. Hayattan koptum. Futbol oynuyordum, bırakmak zorunda kaldım. Okulumu tamamlayamadım. Her şey çorap söküğü gibi ardı ardına geldi. Yalan söylemeye başladım. Hırsızlık yapmaya başladım. 8 sene boyunca, her geçen gün daha dibe battım. Zordu ama artık kurtulmak istiyordum. 17 gün önce buraya geldim. Bu programla destek almaya başlayınca kendimi iyi hissettim. Güvenim yerine gelmeye başladı. İnsanların gözünün içine bakarak konuşabilmeyi öğrendim. Kendimi anlatabilmeyi öğrendim. Bundan sonra da hayatıma bu şekilde devam edip, topluma yararlı bir kişi olarak hayatımı sürdürmeyi düşünüyorum" dedi.
"VÜCUDUMUN TEMİZLENDİĞİNİ HİSSEDİYORUM"
16 yıl uyuşturucu kullandığına dikkati çeken A.Ö. ise, "Uyuşturucu bir batak. İçine girdim ve tamamen battım. İlk başlarda bana mutluluk ve zevk verdiğini düşünüyordum. Bu benim en büyük yanılgım oldu. Beni tamamen umutsuzluğa ve mutsuzluğa ittiğinin sonradan farkına vardım. Şu an aldığım destek ile iyi bir yolda ilerliyorum. 35 gündür buradayım. Türkiye'nin çoğu yerinde tedavi merkezlerine gittim. Hatta bazı merkezlerden çıktığım gün bile uyuşturucu madde aklımda ve bedenimdeydi. Buraya geldiğimde vücudumdan tamamen çıkacağını söylediler. Şu an vücudumun temizlendiğini hissediyor ve inanıyorum" dedi.
"UYUŞTURUCU KULLANMADAN DA GÜLEBİLİYORUZ"
Başka bir bağımlı S.İ.Y. ise 20 yıl boyunca uyuşturucu madde kullandığını ve çeşitli hastanelerde tedaviler gördüğünü söyledi. Hiçbir netice alamadığını söyleyen S.İ.Y., "Yakınım vasıtasıyla Kurtuluş Vakfı'nı tanıdım. Yaklaşık 75 gündür buradayım. Almış olduğum eğitimler ve sauna programı sayesinde şu an geçmişteki hatalarıma çok daha net ve objektif olarak bakabiliyorum. Bundan sonra yolumu çizeceğim. Hedeflerimi daha iyi görebiliyorum. Bu programı bütün madde bağımlılarına tavsiye ediyorum. Uyuşturucu madde bağımlılarına tavsiyem, kimseyi düşünmüyorlarsa sadece kendilerini düşünsünler. Kendilerine yazık etmesinler. Allah bize bu bedeni zehirlememiz için vermedi. Biz burada, uyuşturucu olmadan da gülüp, eğlenebildiğimizi öğrendik. Diğer, sağlıklı insanlar gibi yaşabiliyoruz" diye konuştu.
O DA ARKADAŞ KURBANI OLMUŞ
Uyuşturucuyu bırakan ve sonrasında aldığı eğitimler ile Kurtuluş Vakfı'ndan eğitmen olarak görev yapmaya başlayan Yakup Çakır da uyuşturucuya ilk olarak arkadaş ortamında başladığını söyledi. Vakfın aynı zamanda başkan yardımcısı olan Çakır, "Yaklaşık 4 senedir uyuşturucu kullanmıyorum. Narconon Programı sayesinde hayatımı kurtardım ve şu an başka uyuşturucu bağımlısı olan kardeşlerimize yardım etmekteyim. Dışarıdan gelen öğrencilerimiz, vücutlarındaki bütün kimyasal maddeleri, uyuşturucu kalıntılarını,hiç ilaç kullanmadan saunada yaklaşık 5 saat süren periyotlarda, terleme yoluyla dışarı atıyorlar. Tamamen zihinsel ve bedensel olarak bu programı tamamladığında, uyuşturucu madde etkileri ve verdiği zararlardan kurtulmuş bir şekilde buradan çıkabiliyorlar" dedi.
"GÜN GEÇTİKÇE GENÇLERİMİZ DAHA ÇOK BATAKLIĞA SÜRÜKLENİYOR"
Eğitmen Burak Ağaaslan da bonzai kullanmaya arkadaş ortamında başladığını belirtip, şunları söyledi:
"Ailemde aradığım ilgiyi bulamayınca kendimi dışarıya attım. Dışarıdaki arkadaşlarıma da kendimi kanıtlamam için uyuşturucu madde kullanmaya başladım. İkram ettiklerinde, 'hayır' demedim. Başta bana zevk verdiğini sandım ama sonra bunun acılarıyla karşılaştım. Aileme, çevreme karşı güvensizlik yaşamaya başladı, onlarla aram bozuldu. İstemediğim halde bazı suçlara karıştım. Belirli bir müddet bonzai kullandım. İlk kullandığımda bana mutluluk verdiğini sandım ama tam tersi bir müddet sonra tüm benliğimi almıştı. Allah'a yalvarmaya başlamıştım. Birkaç kullanımdan sonra o zevk sandığım konu artık bana verdiği acılar bana herşeyimi kaybettirdi. Temiz bir hayat yaşamak varken çektiğim sıkıntılar çok büyüktü ama kurtulmakta zordu. Topluma, aileme, çevreme zarar vermeye başladım. Annemin desteğiyle de bırakmaya karar verdim. Annem bu vakfı buldu. Eğitim programını başarılı bir şekilde bitirdim ve burada eğitmen olarak kaldım. Türkiye de durum içler acısı ve gün geçtikçe de gençlerimiz daha çok bataklığa sürükleniyor."
"KABİLİYETLERİNİ YENİDEN HATIRLATIYORUZ"
Narconon Programı'nın süpervizor görevini sürdüren Hasan Cenik ise "Vücudunu uyuşturucu maddeden temizleyen arkadaşlarımız burada mental eğitimlerini alıyor. Yüzleşme, niyetlerini yaptıkları işe yüklemeleriyle ilgili eğitimlerden sonra objektif eğitimleri başlıyor. Kişinin geçmişte yaşadığı olumsuz anı ve anlardan kurtularak şimdiki zaman gelmelerini sağlıyoruz. Şu an kendinde olan kabiliyetlerini ya da kaybetmiş olduklarını yeniden hatırlamalarını sağlıyoruz. Daha sonra diğer eğitimlerimiz başlıyor. Yaşamın iniş ve çıkışlarında kişilerin sosyal ve antisosyal kişiliklerle nasıl baş edebileceğini, dürüst olmayı etik kuralları tekrar öğrenerek, bu durumları hayatında yükseltebilmelerini sağlıyoruz" dedi.
"AİLELERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR"
Narconon Programı Türkiye Temsilcisi Dilan Tezemir, Narconon'un uluslararası ilaçsız bir eğitim rehberlik programı olduğunu söyledi. Programın 4 yıl önce Türkiye'ye getirildiğini kaydeden Tezemir, "Narconon Programı, dünyada 50 yıldır 48 ülkede uygulanmakta. 'Bizim ülkemizde neden olmasın?' diye düşündük. İlk pilot uygulamamızı Ankara'da yaptık ve oradaki pilot uygulamadaki öğrencilerimiz şu anda Narconon Türkiye merkezinin eğitmenleri. Hepsi ayrı ayrı yurtdışına gittiler ve eğitimlerini tamamladılar. Uyuşturucu bağımlılığının bir hastalık olmadığına, ilaç kullanmamız gerekmediğine inanıyoruz. Madde bağımlılığı dendiğinde, doğrudan 'uyuşturucu madde' bağımlılığı diye adlandırılıyor. Aslında bu tamamen toplumumuzda bilinen yanlış bir algı. Uyuşturucu ve uyarıcı madde olarak ikiye ayrılıyor. Herkese dışarıda aynı şey uygulanıyor. Aslında bağımlılık kişiye özel bir sorundur. Nefsi ve iradi bir yöntemdir. Öncelikle irademizi kuvvetlendirmemiz gerekiyor. Tabiki tadını bildiğimiz bir şey unutamayız. Bize verdiği zararları ve duyguları unutamayız ama bunu kontrol etmemiz çok önemli. Eğitmen arkadaşlarımız burada inandıkları ve bildikleri işi yapıyorlar. Sadece kitaplardan okuyarak bu işi çözemezsiniz. Onlar bu işi çok iyi biliyorlar. Mutfağını da, mutfaktan çıkan ürünü de biliyorlar. Narconon Programı'nda yoksunluk dahil, sauna, iletişim algılama eğitimleri hayatın iniş çıkışları sorunlar ile nasıl başa çıkabileceğiniz, antisosyal kişiler, hayatınızda kimler olmalı, ahlak kuralları, etik kuralları, toplum kuralları, işinizde nasıl başarılı olacağınıza kadar her şeyi öğreniyorsunuz" dedi.
"ÇOCUKLAR İLE ARKADAŞ OLUNMASI TARAFTARI DEĞİLİM"
Sadece madde bağımlılarının değil, herkesin bu programı öğrenmesi gerektiğinin altını çizen Tezemir, "Çocuklar ile arkadaş olunması taraftarı değilim. Anne-baba olduğunuzu hissetsinler. Sevgini ve öfkenizi dozunda tutabilin. Çocuklarınız kolay kolay sahip olamayacağınız çok özel varlıklar. Size emanetler. Doğru bilinçlendirin ve eğitin. Kendi egolarını asla onlar üzerinde tatmin etmeye çalışmayın. Sadece onların kim olduğunu fark edin, ne istediklerini anlayın ve doğru yönlendirin. Onların isteklerini gözardı etmeyin. Gençler şu an nasihat kabul etmiyor olabilir. Bizlerde genç olduk. Nasihatleri kabul etseydim 17 yıllık eski bir bağımlı olmazdım şuanda. 17 yılda çok şey kaybettim. Gençliğimi kaybettim. Asla aynı yaşta kalmayacaksınız. Hayat çok güzel bu hayatı doya doya yaşayın. Tertemiz yaşayın. Umutla yaşayın. Madde bağımlılığı sadece bir virüs. Bu virüsün içine girmeyin. Bu virüsü hayatınıza almayın" diye konuştu.
"BAŞARI ORANI YÜZDE 84"
Bir yıl önce kurulan Kurtuluş Vakfı Başkanı Ufuk Tezemir, "Narconon Programı ile bağlılıktan kurtarma ortalamamız şu an yüzde 84. Son zamanlarda artan bonzai ölümleri. Sokakta düşüp, bayılmalar, kasılmalar, gençlerimizi durumu, ailelerimizin feryadı ortada. Madde bağımlısı insanlara ömür boyu süren bir hastalıktaymış gibi bakılıyor ve ilaç veriliyor. Bir şeker hastalığı, beyin hastalığı gibi ömür boyu sürecekmiş gibi empoze ediliyor. Madde bağımlısı olan kişi kurtulmak istediğinde 'Al şu ilacı, al şu tedaviyi ama biliyorsun bundan hiçbir zaman kurtulamayacaksın' denmesi üzücü durumlar. Bütün bunlara karşı ilaçsız ve bağımsız bir hayat olduğunu düşünüyoruz. Narconon Programı ile elde edilen sonuçları görüyoruz. Oldukça başarılı şekilde hayatlarını sürdüren kişiler var. Cumhurbaşkanımızın, 'Biz uyuşturucu bataklığını terörle, FETÖ ile, DAEŞ ile bir görüyoruz' diye bir sözü var. Bizde her zaman devletimizin, milletimizin yanındayız. Hiçbir ilaca bağımlı hale getirmeden, hiçbir zaman toplumun dışına itmeden onları doğru şekilde topluma kazandırmak istiyoruz. Biz bunu buraya kadar getirdik ve doğru bir şekilde bu uygulamanın Türkiye'ye yayılmasını istiyoruz. Bizlerin yanında olacaklarına inanıyoruz. Bu vakfı kurarken peygamber efendimizin 'Bir insan kurtarmak, bütün insanlığı kurtarmaktır' sözünden yola çıktık. O yüzden biz her zaman devletimizin yanındayız. Burada çok para kazanılması gibi bir düşünce yok. Ama amaç o kişinin sadece 3 ay uyuşturucudan uzak kalması değil, dödüğünde topluma yararlı bir birey haline gelmesi" dedi.
Görüntü Dökümü
----------------------
-Kazdağları'ndaki Kurtuluş Vakfı Tesisleri'nin drone ile havadan görüntüsü
-Merkezde destek alan bağımlılar ile röp.
-Kurtuluş Vakfı Başkanı Ufuk Tezemir ile röp.
-Narconon Programı Türkiye Temsilcisi Dilan Tezemir ile röp.
-Kurtuluş Vakfı Başkan Yardımcısı Yakup Çakır ile röp.
-Narconon Programı'nın süpervizor görevini sürdüren Hasan Cenik ile röp.
-Eğitmen Burak Ağaaslan ile röp.
-Uyuturucu bağımlılarına verilen destek eğitiminden görüntü
-Genel ve detay görüntüler
( Haber-Kamera: Fatih Emrah ERDOĞAN / EDREMİT (Balıkesir),
=======================================================
7)HEKİMİN MÜDAHALESİ KALP HASTASINI KURTARDI
MANİSA'nın Yunusemre İlçesi'nde, kalp spazmı geçiren 48 yaşındaki Haydar Arslan, Aile Hekimi Dr. Tanju Şentürk'ün müdahalesiyle tekrar hayata tutundu. Olay, geçen 22 Haziran saat 09.30'da, Aynali Mahallesi'nde meydana geldi. Sekiz yıl önce geçirdiği kalp rahatsızlığı sebebiyle kalbine stent takılan Haydar Arslan, Aynali Mahallesi'ndeki evinde otururken aşırı terlemeyle birlikte göğsünde ağrılar hissetmeye başladı. İyi hissetmeyen Arslan, evine 200 metre mesafedeki Şoförler Cemiyeti'nin yanında bulunan 8 Nolu Aile Hekimliği Merkezi'nde görevli Aile Hekimi Tanju Şentürk'ü aradı. Bir süre sonra ikinci kez Şentürk'ü arayan Arslan, yola çıktığını durumunun kötüye gittiğini söyledi. Yürürken daha da kötüleşen Arslan, Aile Hekimliği Merkezi'nin karşısındaki pastanenin önünde rahatsızlığı artınca bir tabureye oturdu. Arslan'ı muayene odasından gören Hekim Şentürk, vakit geçirmeden yanına gittiği Arslan'a ilk müdahalesini yaptı; ambulansla hastaneye yetiştirilmesini sağladı. Kalp spazmı geçirdiği anlaşılan ve tedaviyle hayata döndürülen Şentürk, tekrar hayata döndü.
Halk Sağlığı Merkezi Müdürü Engin Yıldırım, duyarlı Hekim Şentürk'ü ziyaret ederek çiçek ve teşekkür belgesi takdim etti. Ziyarette tedavisi tamamlanınca taburcu edilen hasta Arslan da yer aldı.
OLAYI ANLATTI
Arslan ile yaşadığı diyaloğu anlatan Şentürk, "Daha önce takibimizde olan Arslan hastamız, olay günü sabah beni telefonla arayıp göğsünde ağrısının olduğundan bahsederek, terlemeye başladığını ifade etti. Bende kendisine derhal bir ambulans çağırarak hastane gitmesi gerektiğini söyledim. Çünkü kalbine stent takılıydı ve kalp problemleri vardı. Ancak 'tamam' deyip, kapattıktan sonra tekrar beni arayarak 'ben geliyorum' dedi. Kendisine gelmemesi gerektiğini ve ambulans çağırması gerektiğini ifade ettim. Ancak konuşma esnasında muayene odamın penceresinden baktığımda kendisinin merkezimizin karısındaki pastanede göğsünü tutarak oturduğunu gördüm. Hemen kendisinin yanına koştum. Baktığımda gerçekten ciddi anlamda göğüs ağrısının olduğunu ve yüzünde ölüm korkusunun belirdiğini gördüm. Ciddi anlamda terliyordu ve tansiyonu çok düşüktü. Hemen orada gereken ilk müdahaleyi yaptım. Öncelikle kan dolaşımını kontrol ettikten sonra kanın sulanmasını sağlamak amacıyla aspirin çiğnettik. Ardından damar yolunu açtık. Kendisini sakinleştirdik. O arada haber verilen 112 ambulansta geldi. Elimden geldiği kadar hastayı stabil ettim ve sonra ambulansla hastamızı hastaneye gönderdik. Gönderirken durumu iyiydi. Hastanedeki tetkiklerde takılan eski stendin de bir daralma olduğu gözlenmiş. İkinci bir stend takılmış. Şimdi durumunun daha iyi olması bizi mutlu etti" diye konuştu. Aile Hekimine teşekkür eden Arslan ise, "Bana ikinci bir hayat daha verdi. Kendisine teşekkür ediyorum" dedi.
"HEKİMİN HASTASINA VAKIF OLMASI ÖNEMLİ"
Manisa Halk Sağlığı İl Müdürü Engin Yıldırım, "Bizim Aile Hekimliğinde hep vurguladığımız hekimin hastasına vakıf olmasıdır. Bu olayda hekimimiz hastasının daha önceden geçirmiş olduğu rahatsızlığın hikayesini biliyor. Kalbine stend katıldığını biliyor. Hastasını takip ediyor. Olası bir rahatsızlıkta ilk müdahalesini yapıyor. 112'yi arayarak olay yerine çağırıyor ve hastaneye naklini sağlıyor. Bu örnek davranışından dolayı hekimimiz Tanju Şentürk'e teşekkür ediyoruz. Sonrasında da aldığı hizmetten memnuniyetten dolayı hastamız Haydar Arslan'da müdürlüğümüze dilekçe ile başvurdu. Başvurusunda hekimimizin yaptığı hizmetten dolayı memnuniyetini dile getirdi. Kendisine de bu duyarlılığından dolayı teşekkür ediyoruz" dedi.
Açıklamaların ardından Halk Sağlığı İl Müdürü Yıldırım, Aile Hekimi Tanju Şentürk'e teşekkür belgesi ve çiçek takdim etti.
Görüntü Dökümü
----------------------
Teşekkür Belgesi töreninden görüntü
Aile Hekimi Tanju Şentürk ile Halk Sağlığı İl Müdürü Engin Yıldırım'ın açıklaması
8 Nolu Aile Hekimliği Merkezi'nden dışarıdan görüntü
Haber- Kamera: İlker KILIÇASLAN / MANİSA,
==========================================================
(özel)
8)BİNGÖL'DEKİ BUBAN BACALARI, TURİSTLERİN İLGİSİNİ BEKLİYOR
BİNGÖL'ün Sancak Beldesine bağlı Oğuldere köyünde bulunan ve Nevşehir'in Kapadokya İlçesi'ndeki peri bacalarına benzerliği ile dikkat çeken Buban bacaları yerli ve yabancı turistlerin ilgisini bekliyor. Adını bulunduğu köyün Kürtçe olan isminden alan Buban bacalarının turizme kazandırılmasını isteyen köy muhtarı Haber Bakır, "Köyümüzde mağaralar, eski mezarlıklar ve çok sayıda keşfedilmemiş tarihi eser vardır. Buban Bacalarının turizme kazandırılmasıyla bölgenin tanıtımına ciddi katkılar sunacağını düşünüyoruz"diye konuştu.
Kent merkezine 50 kilometre uzaklıkta bulunan Sancak Beldesi'ndeki Oğuldere Köyü'nde bulanan Budan bacaları gizemliliğiyle dikkat çekiyor. Bingöl'lüler tarafından Nevşehir'in Kapadokya İlçesi'nde bulanan peri bacarına rakip görülen Buban bacalarının oluşumu hakkında kesin bilgi bulunmaz iken, geçmişinin çok uzun yıllara dayandığı belirtiliyor. Bacaların oluşum şekli, vadi yamaçlarından inen sel suları ve rüzgarın, tüflerden oluşan yapıyı aşındırmasıyla peribacası şeklinde olan ilginç sivri kaya şekillerinin ortaya çıktığı tahmin ediliyor.
"İNANÇLARA TERS DÜŞEN YEMİN EDENLER TAŞ OLDU"
Buban bacaları Bingöl İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nce korumaya alınması için çalışmalar başlatıldı. Yerli ve yabancı turistlerin ilgili odağı olması için Buban bacalarının tanıtımının yapılması için de yerel yönetimlerinin çeşitli alanda faaliyetleri de sürüyor. Buban bacalarının ilginç hikayesini anlatan Oğuldere Köyü Muhtarı Haser Bakır, inanışa göre, eski dönemlerde Kürtçe adıyla 'Kemer-i Veyvi' denilen bu alanda düğün alayının olduğunu söyledi. Düğün esnasında inançlara ve mezheplere ters düşen bir yeminin edilmesiyle buradaki insanlar taşa dönüşüldüğünün rivayet edildiğini anlatan Bakır, "Buraya millet gelip gidiyor. Bize 'bu kadar güzel yerin neden böyle eksiklikleri fazla' diye soruyorlar. Bir muhtar olarak ben de üzülüyorum" diye konuştu. Muhtar Bakır, görüntüsüyle hayrete düşüren Buban bacalarının turizme kazandırılması gerektiğini belirterek, köylerinde mağaralar, eski mezarlıklar ve çok sayıda keşfedilmemiş tarihi eser bulunduğunu söyledi. Buban bacalarının turizme kazandırılmasıyla bölgenin tanıtımına ciddi katkılar sunacağını dile getiren Muhtar Bakır, ilgili kurum ve kuruluşların Buban bacalarını incelemesi gerektiğini ifade ederek, "Çok güzel bacalarımız var ancak tanıtımda güçlük çekiyoruz. Mağaralarımız da var. Kapadokya peri bacaları uzak, vatandaşları Bingöl'e davet ediyoruz"diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
------------------------------
-Bacaların uzaktan görüntüsü,
-Bacalardan detaylar
-Köy Muhtarının Açıklamaları
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Aziz ÖNAL-Mesut BUDRAÇ/BİNGÖL,-
========================================================
9)ELEKTRONİK CİHAZLAR AŞIRI SICAKTA PATLAYABİLİR
MANİSA Elektronik Teknisyenleri Odası Başkanı Mehmet Üzen, sıcak havalarda genleşmeden dolayı batarya ile çalışan cep telefonları ve tabletlerin patlama ihtimalinin olduğunu belirterek özellikle cep telefonlarının günde en az bir defa kapatılarak, telefonlara soğutma işlemi uygulanmasını önerdi. Türkiye Elektrik Elektronik ve Benzerleri Teknisyenleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Manisa Elektronik Teknisyenleri Odası Başkanı Mehmet Üzen, sıcak havalarda cep telefonu, tablet gibi elektronik cihazların kullanımında daha dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Sıcak havalarda elektronik cihazların belirli bir kapasiteye kadar çalışma durumu olduğuna ve bu yüzden kontrollü kullanmak gerektiğine dikkat çeken Üzen, "Elektronik cihazlarımızı güneş ışığında bırakmamamız gerekiyor. Cep telefonu ve tabletler batarya ile çalıştıkları için güneş ışığı oldukça tehlikeli olduğundan patlama riski olabilir. Patlama riski olduğunda kişi araçta ya da yanında olduğunda yangın ve yaralanma gibi daha büyük sıkıntılar olabiliyor. Onun için elektronik cihazların dikkatli ve ehemmiyetli kullanılması gerekiyor" dedi.
Elektronik cihazları sıcak havalarda uzun süreliğine şarjda tutmamak gerektiğine dikkat çeken Üzen, "Uzun süre şarjda kalan cihazların ısınma neticesinde bataryaları genleşerek patlayabilir. Çünkü elektronik cihazların belirli bir kapasiteye kadar çalışma durumu var. Belirli bir sıcaklıktan sonra cihazların arıza yapma gibi bir riski de olabilir. Patlamaya kadar gidebilir. Bu havalarda kullandığımız elektronik cihazları bilinçli kullanmalıyız. En azından günde bir veya iki kere cihazın komple kapatıp açılmasında fayda var. Hem remlerin hem de anakartın soğuması gerekiyor. Sıcak havalarda cihazın ömrü hem az oluyor hem de bataryaların genleşme riski olduğundan soğutmakta fayda var. İnsanlar buna dikkat etmiyor ama bu şekilde yapmak cihazın ömrünü de artırır" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
------------------------
-Cep telefonu ile oynayan vatandaş görüntüsü,
-Mehmet Üzen ile röportaj.
Haber-Kamera: Ersan ERDOĞAN/MANİSA,
======================================