Haberler

Dha Yurt Bülteni-2

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

1)ŞİDDETLİ FIRTINA KARS'TA MİNARE YIKTI, ÇATILARI UÇURDU KARS'ın Arpaçay İlçesi'ne bağlı Akçalar, Kümbet ve Melikköy'de etkili olan şiddetli fırtına birçok evin çatısını uçurdu, minareyi yıktı, bazı araçlara, taziye evine ve gasilhaneye de zarar verdi.

1)ŞİDDETLİ FIRTINA KARS'TA MİNARE YIKTI, ÇATILARI UÇURDU

KARS'ın Arpaçay İlçesi'ne bağlı Akçalar, Kümbet ve Melikköy'de etkili olan şiddetli fırtına birçok evin çatısını uçurdu, minareyi yıktı, bazı araçlara, taziye evine ve gasilhaneye de zarar verdi. Bir kadının evin duvarının yıkılması sonucu yaralandığı doğal afetle ilgili hasar tespit çalışmalarına başlandı. Kars'ta dün etkili olan yağmur ve fırtına günlük yaşamı olumsuz etkiledi. Saatteki hızı 80 kilometreye kadar çıkan Arpaçay'ın Akçalar Köyü'nde taziye evinin çatısı uçtu ve duvarları yıkıldı. Çatı sac tabakalarını kilometrelerce uzağa fırlatan şiddetli fırtına, elektrik tellerini kopardı, ahır ve samanlıklara da zarar verdi. Köylüler, "Bir anda kıyamet koptu sandık. Neye yapacağımızı şaşırdık. Evlerimize hapsolduk. Bir süre evlerimizden çıkamadık. Havanın karartısı bile bizi korkuttu. Dışarıya çıktığımızda gördüğümüz manzara bir şaşkına çevirdi" diye konuştu.

Kümbet köyünde ise fırtınadan cami minaresi yıkıldı. 30 metre yüksekliğindeki minare tamamen yıkılırken, cami ve bahçede kimse olmaması, cami bahçesindeki lojmanın üzerine düşmemesi olası büyük bir faciayı önledi. Gasilhaneye zarar verip, ağaç ve elektrik direklerini de deviren fırtına köylüleri korkuttu.  Kümbet Köyü Muhtarı Fatih Boy, "Dün saat 14.30'da şiddetli rüzgardan kaynaklanan doğal afetten ötürü camimizin minaresi yıkıldı ve köyde 6 ev zarar gördü. 1 traktör çatı altında kaldı. Çok şiddetliydi, çatıyı götürüp direğe çivi gibi çaktı. Allah'tan o sırada burada kimse yoktu. Tek tesellimizde can kaybının olmaması" dedi.

1 KADIN YARALANDI

Evinin girişindeki bölmede çamaşır makinesini boşaltırken fırtınaden dolayı evinin duvarının yıkılması ile Nuran Bulut yaralandı. Bulut'un kocası Özcan Bulut, "Fıtına çok şidetliydi ve hava bir anda karardı dedik ki acaba deprem mi oluyor. Hemen kapıları arkadan sıkıca kapattık. Eşim göğsünden yaralandı. Çoluğumuzu çocuğumuzu zor kurtardık. Süt  ve çamaşır makineleri zarar gördü" dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Kararan hava çakan şimşekler

Akçalar köyünde çatısı uçan taziye evi

Vatandaşların konuşmaları

Köylülerin olayı anlatması

Köyde evlerin uçat çatıları

Çatıların kilometrelerce uzağı savrulmuş görüntüleri

Elektrik direkleri ve kopan teller

Kümbet köyünde minaresi yıkılan caminin 2 yıl önce çekilmiş sağlam görüntüleri

Cami minaresinin ayaktaki sağlam görüntü detayları

Caminin yıkılan minaresi ve cami bahçesine dökülen taşları

Minaresi yıkılan cami ve çatısı uçan gasilhane

Yıkılan minare ve çevreye savrulan taşların detayları

Kümbet Köyü Muhtarı Fatih Boy'un konuşması

Yaralanan Nuran Bulut'un konuşması

(Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK / KARS,

=========================================================

2)OTOBÜSÜN KÜL OLDUĞU YANGININ ÇIKIŞ NEDENİNİ BİLİRKİŞİ BELİRLEYECEK

BURSA'da geçtiğimiz nisan ayında yolcu otobüslerin park ettiği alanda bilinmeyen nedenle çıkan ve  6 otobüs kullanılamaz 1 otobüsün ise hasar gördüğü yangınla ilgili soruşturma çok yönlü olarak devam ediyor. Çevredeki güvenlik kameralarını inceleyen polis, şüpheli bir duruma rastlayamazken, Bursa Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekipleri ise araçların tamamen kül olması nedeniyle yangının çıkış nedeni belirleyemedi. Yangının neden kaynaklandığını  atanacak bilirkişi tesbit edecek.

Merkez Osmangazi ilçesi, Bursa Şehirlerarası Otobüs Terminali'nin yakınındaki özel bir firmaya ait yolcu otobüsü parkında geçtiğimiz  28 Nisan gecesi saat 01.00 sıralarında henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Alevler kısa sürede büyüyerek diğer otobüslere de sıçradı. Haber verilmesi sonucu olay yerine Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı 10 itfaiye aracı yaklaşık 2 saat süren yoğun bir çalışmanın ardından 6 otobüsün tamamen kül olduğu 1 otobüsün ise kullanılamaz hale geldiği yangını yangını önce kontrol altına aldı sonra söndürdü.

Olayla ilgili soruşturma çok yönlü olarak sürdürülüyor. Bursa Emniyet Müdürlüğü çevredeki güvenlik kamerası görüntülerinde yaptığı incelemede olay sırasında çevrede dolaşan şüpheli kişileri tesbit etmedi. Polis, incelemenin buna rağmen sürdüğünü belirtirken Bursa Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü ise yangının çıkış nedenini belirleyemediklerini söyledi. İtfaiye yetkilileri, "Araçlar gerçekten çok kötü yanmıştı. Biz, yaptığımız tüm incelemeye rağmen bir sonuç elde edemedik. Bunu savcılığa bildirdik. Yangının nedeni atanacak bilirkişi tarafından tesbit edilecek" dediler.

Görüntü bilgisi Görüntüler,  2904otobusyangini koduyla bursa klasörüne geçildi.

Görüntü Dökümü:

---------------------------

-Yangından görüntüler

-İtfaiye ekipleri çalışırken

-Diğer otobüslerin çekilmesi

-Detaylar

Süre: 5 dakika 1 saniye Boyut: 379 MB

Berktuğ ÖNCÜ/BURSA -

============================================================

3)DEMİRCİ'DEN YUNANİSTAN'A ÇAN İHRAÇ EDİYORLAR

MANİSA'nın Demirci İlçesi'nde genellikle besicilik için çan üretimi yapan ustalar, sektörün gerilemesi yüzünden kendilerine yeni bir pazar buldu. Üretimi zor olan ve 33 kez işlemden geçen çanlar, şimdilerde Yunanistan'a ihraç ediliyor.

Ülkede yok olmaya yüz tutan meslekler arasında yer alan çan üreticiliği, yurtdışı pazarıyla tekrar canlandı. Manisa'nın Demirci İlçesi'nde çan üreten ustalar, yurtdışı pazarıyla açılan işlerine tekrar dört elle sarıldı. Çan üretimini 23 yıldan bu yana sürdüren 42 yaşındaki Ahmet Doğru, geçmişte çok fazla kullanılan çanlara şimdi yurtdışından talep geldiğini söyledi. İşlerinin son dönemde açıldığını anlatan Doğru, yanında 6 kişi çalıştırdığını, siparişlere yetişemediklerini belirterek, "İşlerimiz oldukça iyi. Bir çan kolay elde edilmiyor. 33 kez elden geçiyor. Yapmak zor olduğu için sayılı kişi kaldı. İmalatı zor olduğundan, fazla yapan kalmadı. Eskiden çanlar çok kullanılırdı. Çobanın hayvanı takip etmesini sağlıyor. Ürettiğimiz çanları Türkiye'nin bazı bölgelerine ve Yunanistan'a ihracat yapıyoruz. Süs amaçlı kullanmak ve hayvancılıkla uğraşan kişiler talep ediyor. Şu anda işlere yetişemiyoruz, çok yoğunluk var" dedi.

AYDA 6-7 BİN ÇAN İHRAÇ EDİYOR

Çanın hammaddesinin saç olduğunu ve 33 kez elden geçirildikten sonra çan haline geldiğini anlatan Doğru, "Hem ateşle uğraşıyoruz hem de saçı döverek şekil veriyoruz. Dövüldükten sonra sapına kaynak yapılıyor, çana sesleme yapılıyor. Özel toprak karışımından oluşan çamura batırıyoruz ve tekrar ocakta tavlıyoruz. Kaplaması yapılıyor ve zili takılıyor" diye konuştu. Yunanistan'a ayda 6-7 bin çan gönderdiklerini belirten Ahmet Doğru, fiyatlarının 2.5 liradan başlayıp 50 liraya kadar çıktığını dile getirdi.

Bir diğer çan ustası 29 yaşındaki Mahmut Sabancı ise çocukluğundan bu yana çan yaptığını anlattı. Kendisinin son yetişen usta olduğunu dile getiren Sabancı, yüzde 90 yurtdışı ağırlıklı çalıştıklarını ve Yunanistan'a gönderdiklerini ifade etti. Sabancı, "Çanın imalat süreci uzundur. El emeği göz nuru ister. Bizim de dede mesleğimiz çancılık. Babamla birlikte bu işi devam ettirmeye çalışıyoruz. Çan sürü halindeki hayvanların toplu yayılmasını sağlar. Süt verimini artırır. İnsan müzik dinlemesi gibi hayvanların da müziği bu çanlardır. Onları besler" dedi.

"İŞ VAR, YETİŞEN USTA YOK"

Yıllık 30-40 bin üretim yaptıklarını söyleyen Sabancı, "Meslekte en son yetişen usta benim. Artık çırak da bulamıyoruz. Gelen giden yok. Aslında iş var. İş zor olduğu için yapmıyorlar. Öğrenmesi de çok zor. Usta olmak için en az 10 yılını harcamalılar" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

----------------------

Çan yapımından görüntü

Çanların çalınması

Çan ustası Ahmet Doğru'nun konuşması

Çan ustası Mahmut Sabancı'nın konuşması

Genel ve Detay görüntü

Haber- Kamera: Nermin UÇTU / MANİSA,

===================================================

4)PROF. DR. SÖNMEZ, YOĞUN BAKIMDA MÜZİKOTERAPİYİ ANLATTI

"DİYET YAPANLAR HİCAZ DİNLESİN"

ÜNLÜ Kalp cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez, ameliyat sonrası yoğun bakımda uyguladıkları müzikle terapi sonucua hastaların daha rahat uyuduklarını, ağrıları olmadığını söyledi. Müziğin insanlarda pek çok etkisi olduğuna dikkat çeken Sönmez, diyet yapanların hicaz makamından müzik dinlemelere gerektiğini, rast makamından dinlerlerse ise iştahlarının açılacağını belirtti.

İzmir'in Çeşme ilçesindeki Sheraton Oteli'nde düzenlenen İzmir Eczacılık Günleri'ne konuk olan Memorial Hastanesi Kalp Cerrahisi bölümünden Prof. Dr. Bingür Sönmez 'Müzikoterapi' konulu konuşmasıyla ilgi çekti. Konuşmasında sık sık videolarla, müzikle tedavi konusunda bilgiler veren Sönmez, müziğin insanlar, hayvanlar üzerindeki etkilerine değindi. Müzikle terapinin geçmişinin eski olduğunu belirten Sönmez, "Müzikoterapiyi aslında 1000 yıldır biliyoruz. Ama unutuldu. Batı ülkelerinde müzikoterapi yoğun bakımlarda bir CD çalarak, her hastaya aynı müzik dinletilerek yapılmakta. Ama bu başarılı tedavi değil. Müziküterapiyi biz kendi hastanemizde yoğun bakımda, uyanmış olan her hastaya bilinci yerindeyse, bazen bilinci yerinde değilse bile sabah akşam 15 dakika uyguluyoruz" dedi. Müzik seçimini hastaların uyanıklık, ruhsal durumuna, depresyonda olup olmadığı ve ağrısı olup olmadığı gibi kriterlere göre yaptıklarını belirten Prof. Dr. Sönmez, "15 yıldır uyguluyoruz. Son 5 yıldır gerçekten yoğun bakımda uykusuzluk, ajitasyon, yoğun bakım psikozu görmüyoruz. Hastalar rahat uyuyor, ağrıları olmuyor. Kalp hastaları için en büyük özellik uyumak, tansiyon ve nabızdır. Yoğun bakımda bir hastayı ilaçla uyutamıyorken bile müzikle çok rahat uyatabiliyoruz. Bazen aynı ilaçlar verilirken tansiyonu yüksek hastalara müzik dinlettiğimizde 15 hastanın tansiyonunun yavaşladığınlı, oksijenin arttığını ve uyuduklarını tespit ettik. Bir hastamızda ise ters etki gördük. Bu hasta için yanlış bir seçimdi" diye konuştu.

Prof. Dr. Sönmez, müziğin insan üzerinde pek çok etkisi bulunduğunu, bunlardan birinin de iştahla ilgili olduğunu söyledi. İştah acıcı müzik makamının rast olduğunu belirten Sönmez, diyet yapanlara ise hicaz makamı dinlemelerini önerdi. Sönmez, "Bir restoranda hicaz çalıyorsa restoran iflas eder. Çünkü hicaz diyet müziğidir. Restorandakilerin iştahı kapanır. Patron bu işe çok bozulur. O zaman hicaz çalmamalı, rast çalmalıdır. Diyet yapanların mutlaka hicaz dinlemeleri gerekir. İştahları kapanır. Rast dinlerlerse ise bol yemek yerler" dedi.

İzmir Eczacılık Günleri'ne destek veren ve doğal besin desteği markası Zade Vital standını açan Helvacızade şirketinin CEO'su Dr. Mevlüt Büyükhelvacıgil ise Türkiye'ye ve dünyaya yaşam markası kazandırdıklarını söyledi. Büyükhelvacıgil, "2010 yılından itibaren geleneksel, bitkisel ürünler yönetmeliğine uygun, Sağlık Bakanlığı ruhsatlı ürünler hazırladıklarını belirtti. Türkiye'nin çok zengin endemik bitkilerinin ilaç etken maddesi olacak gruplarından doğal besin destekleri yaptıklarını belirten Büyükhelvacıgil, "Türkiye'de 1270 eczanede ürünlerimiz var. Türkiye'de ilk defa bir yaşam markası oluşturduk. Toplam 40 milyon Euro'luk yatırım yaptık. Üretim tesislerimiz, Ar-Ge merkezimiz var. Ege Üniversitesi'yle birlikte çalışıyoruz. Dünyaya ve Türkiye'ye yaşam markası kazandırdık. İhracat da yapıyoruz. Alerjik rinit tedavisine, antioksidan olarak, TİP 2 diyabette, hipertansiyona yönelik ürünlerimiz var. Yüzde 100 bitkisel ürünlerden laboratuvar imkanlarında üretim yapıyoruz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:

---------------------------

Prof. Dr. Bingür Sönmez'in kürsüde konuşması ve röp.

Dr. Mevlüt Büyükhelvacıgil ile röp

Salondan genel detay görüntü

Haber: Utku BOLULU - Kamera: Yasin TINBEK / İZMİR,

================================================

5)YARIM ASIRLIK SUALTI TUTKUSU

50 YILDIR SUALTI ZENGİNLİKLERİNİ KEŞFEDİYOR

ÇANAKKALE Boğazı ya da Muğla'nın Datça ilçesinde amatör dalış yapan 71 yaşındaki Muzaffer Mut, sosyal medyadan yaptığı paylaşımlarla halka, pek çok kişinin farkında olmadığı güzellikleri görüntüleyip sunuyor. Mut'un bu hobisi, deniz altında gizemini koruyan, pek çok kişinin farkında olmadığı renkli görüntüleri ortaya çıkarıyor.

Birçok kişinin denizlerin içinde göremediği güzellikleri keşfetmeyi kendisine hobi edinen emekli yüksek ziraat mühendisi Muzaffer Mut, aslında denizin bulunmadığı Karaman'da doğdu. Denizi, ilk olarak üniversite eğitimi için geldiği İzmir'de gördü. Ama denize olan tutkusu üniversite eğitimi sonrası devlet memuru olarak atandığı Datça'da başladı. Satın aldığı deniz gözlüğü, şnorkel ve paletler ile daldığı sualtından bir daha da vazgeçemedi. 1980'de atandığı Çanakkale'de ise, boğazın altındaki güzellikleri keşfetme merakı denize olan tutkusunu bir kat daha arttırdı. Görevi nedeniyle Çanakkale Boğazı'nın sualtı zenginlikleri konusunda uzun yıllar araştırma ve gözlemler yaptı. 18 yıl önce emekli oldu, ancak çok sevdiği denizlerden yine kopamadı.

İlerleyen yaşına rağmen hala dinç ve zihinde kalmasını yarım asırdır devam eden deniz tutkusuna borçlu olduğunu belirten Muzaffer Mut, sualtı zenginliklerini kamerayla görüntüleyip, sosyal medya hesaplarından paylaşmaya devam ediyor. Kimi zaman Çanakkale Boğazı'nda, kimi zaman ise Datça'da sürdürdüğü amatör dalışlar ile kamuoyunda pek çok kişinin farkında olmadığı güzellikleri görüntülüyor. Bunları da sosyal medyada kamuoyunun beğenisine sunuyor. İlerlemiş yaşına rağmen halen Çanakkale Boğazı'nın Güzelyalı Köyü ile Kepez Burnu arasında amatör dalışlarına devam eden Muzaffer Mut, denizyıldızı, denizşakayığı, deniz lalesi, yılanyıldızı, ahtapot, balıklar, kum midyeleri gibi türleri sualtı kamerasıyla kaydederken, ortaya renkli ve insanı büyüleyen görüntüler çıkıyor.

Denizi kendisine bir yaşam biçimi haline getirdiğini anlatan Muzaffer Mut, emekliliğini Çanakkale gibi çok güzel bir coğrafyası olan şehirde geçirmekten dolayı mutlu olduğunu söyledi. Çanakkale'nin doğal ve kültürel zenginlikleriyle insanı büyüleyen bir kent olduğunu ifade eden Mut, "Bir yanda yüksekliği 2 bin metreye yaklaşan Kazdağları, diğer yanda ise sıfır noktasındaki sahilleri. Kentin bu özelliği canlılar için çok güzel bir yaşam ortamı sağlıyor. Kırsal kesim insanı olmam dolayısıyla ben denizi üniversite yıllarında İzmir'de gördüm. Denizi o zaman yalnızca kartpostal gibi seyrediyordum. Yıllar geçti, üniversiteyi bitirdim ve görevim gereği Datça'ya atandım. Burada denizi görünce büyülendim. Kendi kendime dedim ki, 'Ben ya bu denizi seyretmeliyim, ya da denizin içine girmeliyim.' Denizin içine girmeye karar verdim. Birkaç yıl sonra deniz beni, ben de denizi iyi tanıdım. 'Ölürsem ben denizin içinde öleyim' diye düşünüyordum devamlı. Sonsuz bir güzellik denizin içerisi. Bugüne kadar çok güzellikler gördüm" dedi.

Dalış için sabah erken saatleri tercih ettiğini, çünkü denizin bu saatlerde sakin ve rüzgarsız olduğunu belirten Mut, "O gün diyorum ki sabah kalktığım zaman 'Ben bugün deniz şakayığı, deniz lalesi, balıkları izleyeceğim' diyorum. Ona göre mevki seçip, tarzımı koyup, donanımımı alıp, o mevkide denize giriyorum. Artık o kadar ezberlemişim ki denizin dibini, neyi görmek istediysem elimle koyduğum gibi buluyorum. Bu hayvan zararlı mı değil mi bunu da biliyorum. Gerekirse eldiven kullanıyorum. Ona göre hareket ediyorum" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

-----------------------

Muzaffer Mut ile sahilde yapılan röp.

Muzaffer Mut'un sualtındaki görüntü

Sualtında çektiği canlılardan görüntü

Muzaffer Mut'un bilgisayar ekranında çektiği görüntüleri gösterip, hikayesini anlatması.

Haber- Kamera: Burak GEZEN / ÇANAKKALE,

===========================================================

6)GALATASARAY FORMASIYLA NİKAH MASASINA OTURDULAR

BURSA'da Melike Erbalar ile Akın Kabadayı çifti nikah törenlerinde, hayranı oldukları Galatasaray'ın formasını giydiler. Davetlilerin, "sarı-kırmızılı nikah" dediği törende Asın Kabadayı, "Benim burcum 'aslan', erkek çocuğumuz olursa adını 'aslan' koyacağım' dedi.

Buras'da kuför yanında çalışan Akın Kabadayı, aynı işyerinde çalışan Gülay Erbalar'ın kızı Melike ile önce arkadaş sonrada sevgili oldu.  Çifti bir birlerine bağlayan özelliklerinden biride her ikisinin de koyu Galatasaray taraftarı olması. Yaklaşık 4 önce tanışan ve 3 senedir aşk yaşayan çift, tanıştıkları gün olan 19 Mayıs tarihinde Bursa'nın Osmangazi ilçesinde nikah kıydılar. Nikah törenine sarı-kırmızılı forma ile çıkan ve imzalarını bu şekilde atıp tebrikleri kabul eden çift, davetlilerle bol bol fotoğraf çektirdi. Kayınvaldesi olan Gülay Erbalar ile aynı kuförde çalıştıklarını söyleyen Akın Kabadayı, "O zamanlar ablam şimdi ise 'annem' olan Gülay Erbalar beni çok seviyordu. Sürekli, 'damadım' diye takılıyordu. Öylede oldu. Melike ile 19 Mayıs günü tanıştık. Galatasaray'ın kuruluş yılıda 1905.  Dört yıllık arkadaşlık ve aşk yaşadıktan sonra yine tanıştığımız gün olan 19 Mayıs günü nikah kıydı. Sarı kırmızılı forma giyerek nikah törenine katılıp imza attık. Ben, aslan burcuyum. Oğlum olursa adınıda aslan koyacağım" dedi.

Görüntü dökümü

--------------------------

-Nikahtan görüntü

Törenden detaylar

Röpertajlar

Faruk KAHRAMAN/BURSA -

(SÜRE: 6.19dk(BOYUT: 477mb)

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
Türkiye, Somali'de uzay üssü kuracak

Erdoğan müjdeyi verdi! Türkiye o ülkede uzay üssü kuracak

Netanyahu UCM'nin tutuklama kararı sonrası kameralar karşısına geçti tehdit etti

Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı sonrası kameralar karşısına geçti tehdit etti

Nazilli'de sağanak cadde ve sokakları suyla doldurdu, belediye başkanı özür diledi

Sağanak hayatı felç etti! Belediye başkanı sahaya inip özür diledi

Putin'den dünyayı tedirgin eden bir açıklama daha: Savaş artık küresel

Putin'den dünyayı tedirgin eden bir açıklama daha! Açık açık tehdit etti

title