Haberler

Dha Yurt Bülteni-2

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

1)UCUZ ET KUYRUĞURAMAZAN ayı öncesi Et ve Süt Kurumu Erzurum Kombina Müdürlüğü'ne ait satış mağazasında ucuz et kuyruğu oluştu.

1)UCUZ ET KUYRUĞU

RAMAZAN ayı öncesi Et ve Süt Kurumu Erzurum Kombina Müdürlüğü'ne ait satış mağazasında ucuz et kuyruğu oluştu. Kombinada kıymanın kilosu 28,75, kuşbaşının ise 31 liradan satılıyor.

Merkez Yakutiye ilçesindeki Et ve Süt Kurumu'nun tek satış mağazası önünde sabahın erken saatlerinden itibaren kuyruğa girenler, ucuz et alabilmek için saatlerce bekliyor. Kuyruktakiler, satış mağaza sayısını artırılmasını istedi. Kıymanın kilosunun 28.75, kuşbaşının 31, bifteğin 36, pirzolanın 50, bonfilenin 65 liradan satıldığı kombina satış mağazasında sıraya girenlerin bu işi ranta dönüştürmemesi için bir kişiye 3 kilo kıyma ve 3 kiloda kuşbaşı veriliyor. Satış mağaza sayısını artırılmasını isteyen kuyruktaki vatandaşlar, "Her şeyin bir bedeli var. Ucuz et almak için saatlerce bekliyoruz. Aldığımız altı kilo ette 60 liraya yakın karımız var" diye konuştu. Erzurumlu kasap Zeki Gülen, Et ve Süt Kurumu ile aralarında 10 liralık fiyat farkı bulunduğunu söyledi. Gülen, "Tarım bakanımız halka gerçekten ucuz et yedirmek istiyorsa bunu kasaplarla sağlar. Bakanımız, federasyonumuzla görüşür maliyetlerimiz düşürülürse biz de ucuz et satmak isteriz. Halkın sabahın erken saatlerinde gidip o eski günlerdeki gibi saatlerce et kuyruğuna beklemesi hiç de iyi bir görüntü değil" diye konuştu.

Erzurum Et ve Süt Kombinası yetkilileri, merkezdeki tek satış mağazasında günde ortalama 3 ton kıyma, 2 ton da kuşbaşı olmak üzere 5 ton et satıldığını söyledi. Ramazan ayı nedeniyle yoğunluk yaşandığını belirten yetkililer, "Bu satışlarımız her gün var. Ramazan ayının gelmesi nedeniyle kuyruk uzadı" dedi.

Görüntü Dökümü

----------------------

-Et ve Süt Kurumu önünde oluşan uzun kuyruk

-Et kesimi

-Kuyruktaki vatandaşla röp

-Kasapla röp

Haber-Kamera: Turgay İPEK / ERZURUM,

(Süre: 3.43 / 407 MB)

========================================================

2)MAHKEME KARARINA RAĞMEN BOŞANDIĞI KOCASINA HAKARET ETTİ, 3 GÜN HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILDI

BURSA'da 2 yıl önce boşandığı eşi Hüseyin Öğütür'ün, kendisine hakaret edip rahatsız ettiği şikayeti üzerine Aile Mahkemesi tarafından hakkında tedbir kararı alınan Emine Gürcemal'e (44), 'Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesi'ne muhalefet suçundan 3 gün hapis cezası verildi. Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesi Koğukçınar Mahallesi'nde oturan Emine Gürcemal,  şiddetli geçimsizlik nedeniyle 2 yıl önce  12 sene önce evlendiği  Hüseyin Öğütür'den boşandı.  Daha sonra çift arasında 9 yaşındaki kızları  Zeynep'in görülmesi konusunda çıkan tartışmalar   hakarete ve tehdite dönüşünce, Hüseyin Öğütür, Gürcemal hakkında suç duyurusunda bulundu.   Bursa 6'ncı  Aile Mahkemesi tarafından  Emine Gürcemal hakkında, Koruma Tedbiri ve Uzaklaştırma Kararı Kapsamında, eşinden ve kızına yanaşmaması yönünde karar verdi.. İki ay önce kızını görmek için gittiği okula mahkeme kararı kapsamında alınmayan Gürcemal,  burada karşılaştığı boşandığı eski eşi ile tartıştı. Hüseyin Öğütür'ün, iddiaya göre Gürcemal'in kendisine yaptığı tehdit ve hakaretleri cep telefonu ile görüntüleyip  polis merkezine giderek kendisinden şikayetci oldu. Bunun üzerine, Bursa 6'ncı Aile Mahkemesi, Emine Gürcemal'e mahkemece alınan tedbir kararına uymamaktan 3 günlük zorlama hapsi verdi.

Kararın kendisine tebliğ edilmesi sonucu ne yapacağını öğrenmek için geldiği Bursa Adliyesi'nde ağlayan Emine Gürcemal, kendisine şiddet uyguladığı için boşandığı eski eşinin gerçekleri söylemediğini, kızını göstermedğini belirtip,  "Çocuğumu görmem suç mu? Ben bir anneyim, o benim canım. Adalet istiyorumö diyerek göz yaşı döktü.

Emine Gürcemal, karara itiraz ettiğini kaydetti.

Görüntü Dökümü

-----------------------

Hapis karı çıkan kadının görüntüsü

Kızı Zeynep'in okuduğu okulun görüntüsü

Fotoğraflar

Halil ÖZÇOBAN/BURSA -

========================================================

3)DİYARBAKIR'DA 4 MİLYON LİRALIK 'SEREBRAL PALSİ' DAVASI

DİYARBAKIR'da 5'inci çocuğuna hamile olan 34 yaşındaki Rojda Teyhun, 1 Mart 2013 günü doğum yapmak için gebelik sürecinde de gittiği özel hastaneye yattı. Hamileliği boyunca aynı doktora giden ve bebeğin sağlıklı olduğu bildirilen Teyhun, iddiaya göre; doğum uzayınca sezaryen yapılmasını istedi, ancak olumsuz yanıt aldı. Hastanede uzun süre bekletilen Teyhun, akşam saatlerinde bebeğin kalbinin durduğu belirlenince, acilen ameliyathaneye alınıp, normal doğum ile erkek çocuğu doğurdu. 27 gün yoğun bakımda kalan bebeğin doğum sırasında beynine oksijen gitmediği için beyin felci geçirdiği tespit edildi. Hayata beyin felci geçirip, yüzde 88 engelli olarak  başlayan Teyhun'un ailesi, Avukat Ömer Şeran aracılığıyla özel hastane ve doktor Z.S.C. hakkında 4 milyon liralık tazminat davası açtı.  Diyarbakır'da yaşayan 4 çocuk annesi, 34 yaşındaki Rojda Teyhun, 2012 yılında 5'inci çocuğuna hamile kaldı. Hamilelik döneminde özel bir hastaneye giden Teyhun, gebelik sürecini Doktor Z.S.C.'nin kontrolünde geçirdi. Doktor tavsiyelerine göre sağlıklı bir hamilelik süreci geçiren Teyhun, gebeliğin 39'uncu haftası olan 1 Mart 2013 sabahı, sancıları artınca hastaneye gitti. Hastaneye yatan Teyhun, doğum süreci uzadığı için iddiaya göre sezaryen talebinde bulundu.Talebi reddedilen Teyhun, iddiaya göre saat 17.00'a kadar bekletildikten sonra, bebeğin kalp atışlarının durduğu tespit edilince, acilen doğuma alındı. Normal doğum yaptırılan Teyhun, bir erkek çocuk doğururken, hayata gözlerini açan Muhammed Mustafa Teyhun'un solunum sıkıntısı çektiği tespit edildi.

SEREBRAL PALSİ HASTASI OLARAK DOĞDU

İddiaya göre; sezaryen yapılmaması nedeniyle doğum sırasında uzun süre beynine oksijen gitmeyen ve beyin felci olarak bilinen 'Serebral Palsi' hastası olarak dünyaya gelen bebek, canlandırma ünitesine alındı. Durumunun kötü olduğu için başka hastaneye sevk edilen bebek,27 gün yoğun bakımda kaldı. Sevk edildiği hastane bebeğe, oksijensizliğe bağlı beyin hasarı ön tanısı koydu.

YÜZDE 88 AĞIR ENGELLİ BEBEĞE 'MÜKEMMEL' RAPORU

Doğumdan sonra hazırlanan ve bebeğin hayattaki ilk testi olan Apgar skorlamasında, durumu 'mükemmel' anlamına gelen '10/10' olarak raporlanan ve raporda taburcu edildiği belirtilen Teyhun'un, apgar skorunun aslında yazılanın aksine düşük olduğu tespit edildi. Teyhun'un sevk edildiği hastanede hazırlanan raporda, apgar skoru düşük, genel durumu kötü halde hastaneye getirildiği ve solunum depresyonu geçirdiği belirtildi. Malatya İnönü Üniversitesi'nden alınan roparda ise Teyhun'un yardım, mekanik destek ve yardımcı cihaz olmadan ayağa bile kalkamadığı ve yüzde 88 ağır engelli olduğu kaydedildi. Raporlarda, Teyhun'un ortez, protez, işitme cihazı ve tekerlekli sandalye kullanması gerektiği, geçirdiği rahatsızlık nedeniyle tuvalet ihtiyacını bile kontrol edemediği ifade edildi.

4 MİLYON LİRALIK TAZMİNAT DAVASI

Çocuklarının beyin felci geçirmiş şekilde doğmasından özel hastane ve doktoru sorumlu tutan Teyhun ailesi, haklarını aramak için Avukat Ömer Şeran'a başvurdu. İddiaya göre; hastaneye başvurup, müvekkili ile ilgili belgeleri isteyen Avukat Şeran'a, raporların bir kısmı verilmedi. Şeran, aldığı kısıtlı belgelerle doğumun yapıldığı özel hastane ve gebelik sürecini takip edip, doğumu gerçekleştiren doktor Z.S.C. hakkında 4 milyon lira tazminat davası açtı.

AİLESİNDEN HABERSİZ BAŞKA HASTANEYE GÖNDERDİLER

Tüketici Mahkemesine verdiği dilekçede, hastane ve doktorun gebe anneyi 5 saat bekletip, sezaryene almamalarının tıp kuralları ile uyuşmadığına dikkat çeken Avukat Ömer. Şeran, "İhmali davranış bebeğin beyninde ağır hasar oluşturmuştur. Bebek, uzayan doğum esnasında beynine oksijen gitmemesi ve plasenta içinde yaşadığı stres nedeniyle yüzde 88 ağır engelli olarak doğmuştur. Hazırlanan raporda, gerçekte olmayan bir durumun senaryosu çizilmiş, bebeğin gayet sağlıklı doğduğu yazılmıştır. Doğum esnasında büyük hata yapan davalılar, bu durumun üstesinden gelemeyeceklerini anlayınca bebeği habersiz olarak, tespit edemediğimiz bir araçla başka bir özel hastaneye sevk etmiştir. Doğumdan sonra hazırlanan rapor tam bir skandaldır. Bebek, apgar skoru düşük,acil müdahale ve canlandırma gereksinimi duyulması nedeniyle başka hastaneye sevkedilmiş olmasına rağmen, raporda, sağlığının mükemmel olduğu yazılmıştır. Bu rapor doğum sırasında gerçekleşen ihmalin nasıl örtbas edilmeye çalışıldığının açık göstergesidir. Doğum sırasında oksijensiz kalması sebebiyle Serebral Palsi tanısı konduğu açıktır. Alacak miktarının yüksek olması ve davalıların ödeme yapmamak için mal kaçırma ihtimali olması sebebiyle ihtiyadi tedbir kararı verilmesinİ talep ederiz." dedi

AYAKTA BİLE DURAMIYOR

Sezaryan isteği kabul edilmeyen ve normal doğum yaptırılan Rojda Teyhun ise, 9 ay boyunca sağlıklı olduğu söylenen bebeğinin Serebral Palsi hastası olarak doğması üzerine büyük üzüntü yaşadı. 5 yaşına giren ve annesinin yardımı olmadan ayakta bile duramayan Muhammed Mustafa hayata tutunmaya çalışırken, ailenin 4 çocuğu da psikolojik sorunlar yaşamaya başladı. Hasta kardeşlerine daha çok ilgi gösterilmesi nedeniyle hırçınlaşan diğer kardeşler yaşadıkları travmayı atlatmaya çalışırken, hasta çocuğu nedeniyle içine kapanan Rojda Teyhun sosyal çevresiyle bağlarını koparıp, tüm zamanının çocuğuna ayırmaya başladı. Tek amacının çocuğunu yaşatmak olduğunu söyleyen Teyhun, kendisine birşey olması durumunda oğluna kimin bakacağının endişesini yaşadığını belirtti. Kamu kuruluşunda memur olarak çalışan baba İsmail Teyhun ise, çocuğunu doktora götürmek için işyerinden sık sık izin almak zorunda kalınca, sıkıntılar yaşamaya başladı.

"GÜNDE 8 SAAT FİZİK TEDAVİ ALMASI GEREKİYOR"

Hamileliğinin son anına kadar herşeyin normal olduğunun kendilerine bildirildiğini söyleyen Anne Rojda Teyhun, "Doktor hatası nedeniyle doğum sırasında çocuğun kalbi durdu. Bu sürecin nasıl yaşandığını bile bilmiyoruz. Çocuğun oksijensiz kaldığını biliyorduk ama böyle kalıcı hasar olacağından ve hayatımızın bu denli değişeceğinden bilgimiz olmadı. Muhammed küçükken anlamıyorduk. Bir süre sonra hareketlerinin normal olmadığını fark ettik. Gelişiminin yavaş olduğunu sandık. Hastaneye götürdüğümüzde hasar olduğunu öğrendik, fizik tedaviye başladık ve farklı bir dünyaya girdik. Muhammed'den öncesi ve sonrası olarak sanki iki farklı dünya gördük. Günde 8 saat fizik tedavi alması gerekiyor ama devletin verdiği tedavi süresi 2 saat. Sadece bunu yapabiliyoruz. Psikolojik olarak çok etkilendik. Farklı bir dünya ve hayata girdik. Bu şekilde bir insan hayatıyla oynandı. Bizim başımıza geldi, başkasının başına gelmesin. İnsan hayatı bu kadar basit olmasın. Bir ihmal yüzünden bir çok insanın hayatı mahvolabiliyor."dedi.

ŞERAN: ADALETİN YERİNE GELMESİNİ BEKLİYORUZ

Müvekkilinin hastaneye yattıktan sonra doğum için 9 saat bekletildiğini söyleyen Avukat Ömer Şeran, "Müvekkilim sezaryenle doğum yapma talebi reddediliyor. Akşam saatleri

bebeğin kalbinin durduğu ve beynine oksijen gitmediği anlaşılıyor ve apar topar doğuma alınıyor. Hastanenin raporlarında bebeğin çok sağlıklı olduğu taburcu edildiği söyleniyor. Ama bilmediğimiz bir yöntemle ve sağlık kurallarına aykırı olarak başka hastanenin acil servisine sevk ediliyor ve 27 gün yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. Bu durum ailesine bildirilmiyor ve bebeğin sağlıklı olduğu söyleniyor. Zaman geçtikçe çocuğun normal yaşamda yapması gereken hareketleri yapmadığı gözlemleniyor ve hekime gidiyor. Doğum esnasında bebeğin kalbinin durmasından kaynaklı beynine oksijen gitmediği, Muhammedin beyin ve kas koordinasyonunu etkileyen engelli bir hastalığının olduğu ortaya çıkıyor. Ülkemizde hekim hatalarının uzmanlık dalına göre ayrılmasında yüzde 27'lik oranla kadın hastalıkları ve doğum uzmanları en önde yer almaktadır. Bir çok aile yasal hakkını bilmediğinden veya maddi gücü olmadığından bu tür davaları açamamaktadır. Biz sabırla, çok uzun bir süreçte adaletin yerine gelmesini beklemekteyiz. Muhammed ömrünün bundan sonrasını annesi, babası ve kardeşlerine bağımlı olarak geçirecek. Büyük olasılıkla yürüyemeyecek, koşamayacak, okul yaşantısı olmayacak. Özel sınıflarda eğitim görmek zorunda olacak. Belki de hiç bir zaman eğitim göremeyecek, özel bakıma muhtaç olacak ve ağır ameliyatlar geçirecek. Bu tazminat ailenin ve Mmuhammed'in mağgduriyetini hiçbir zaman karşılamayacak. Fakat bir nebze de olsa aileye yardımcı olmak adına bu tazminatı talep ettik"dedi.

Görüntü Dökümü:

----------------------

Teyhun ailesinden görüntüler

Annenin çocuğa yemek yedirmesi

Muhammed'e fizik tedavi kıyafeti giydirilmesi

Muhammed'le kardeşlerinin oyun oynaması

Anne Rojda Teyhun ile röportaj

Çocuğun bahçeye indirilmesi

Çocuğun bahçede kardeşleriyle oynaması

Avukat Ömer Şeran ile röportaj

Avukat Şeran'ın çalışması

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Felat BOZASLAN-Burak EMEK

================================================================

4)5 ÇOCUK ANNESİNİN CİNAYET SANIĞINA VERİLEN CEZA FAZLA BULUNDU

ERZURUM'da evli sevgilisi 5 çocuk annesi Hanım Çakmak'ı (32) 12 yerinden bıçakladıktan sonra iş makinesi altına atan Lokman Serçeoğlu'na (31) 1'nci Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği müebbet hapis cezasını Yargıtay, fazla buldu. Yargıtay, Hanım Çakmak'ın sevgilisini iteklemesi, tokat atması ve hakaret etmesinin haksız tahrik sayılmasını istedi.

Olay, 17 Mart 2015 günü, merkez Palandöken İlçesi'ne bağlı Solakzade Mahallesi, Şifa Sokak'ta meydana geldi. Lokman Serçeoğlu, cep telefonu ile dışarı çıkmasını evli sevgilisi Hanım Çakmak ile sokakta buluştu. Aralarında çıkan tartışma üzerine Serçeoğlu bıçakla Hanım Çakmak'ı ağır yaraladı ve iş makinesinin önüne itti. Kadın olay yerinde ölürken, evinde yakalandıktan sonra sevk edildiği adliyede tutuklanan Serçeoğlu hakkında Erzurum 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Serçeoğlu da Hanım'ın eşi olan Hamza Çakmak üzerine kayıtlı çocukları Y.B. ve Y.Z.'nin kendi soyadını alması için 2'nci Asliye Hukuk Mahkemesine başvurdu.

'KIZIMI 12 YERİNDEN BIÇAKLAYIP, 30 METRE SÜRÜKLEDİ'

1'nci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada Hanım Çakmak'ın babası Fazlı Çelik, taksi şoförlüğü yapan Lokman Serçeoğlu'na dönerek, "Bu cani, kızımın kalbine 12 bıçak saplıyor, sonra 30 metre sürükleyip iş makinesinin altına atıyor. Bu nasıl bir canavarlık izah edin bana? İnsanı ancak Allah ve devlet öldürebilir. Topluma çıkamıyorum, namusum yerlerde çiğnendi" dedi.

'KİMSE BENİM İSMİMLE OYNAYAMAZ'

Hanım Çakmak ile 2010 yılında çalıştıkları huzur evinde tanıştıktan sonra ilişkilerinin başladığını ifade eden Serçeoğlu, namusunu temizlediğini savundu. Serçeoğlu "Hacı amcaya sorum olacak. Olay esnasında benim yanımda mıydı, 30 metre sürükledi diyor? Ben utandığımdan ihaneti söyleyemedim. Senin namusun ayaklar altına serilmedi, benim namusum serildi. Kimse benim ismimle oynayamaz. Benim namusum yerlere düştü, ben de namusumu temizledim. Olay yerine tasarlayarak gitmem söz konusu değil. Sadece konuşmak için gittim. Hanım Çakmak aşırı yalanlarla üstüme gelince kendimi tutamadım ve olan oldu. Mahkemeye takım elbiseyle gelmemin sebebi indirim alabilmek niyeti değildir. Makamınıza ve huzurunuza duyduğum saygıdan dolayıdır. Hanım Çakmak'ın babasından özür diliyorum, ellerinden öpüyorum. Hanım'ı seviyordum, iki çocuğumuz var. O bir gün öldü, ben her gün öleceğim. Yaptığım hatadan dolayı pişmanım" diye konuştu.

MAHKEME HAKSIZ TAHRİK UYGULAMADI

Erzurum 1'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 12 Kasım 2015'de yapılan karar duruşmasında Lokman Serçeoğlu, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Hazırlanan gerekçeli kararda, sanık ile maktül arasında cep telefonu ile olaydan önce ve olayın olduğu güne kadar sık sık mesajlaşma ve karşılıklı görüşme yapıldığı vurgulandı. Savunmalarında Hanım Çakmak'ın kendisine olay günü küfür edip tokat attığını ileri süren Lokman Serçeoğlu için haksız tahrik uygulanmadığına işaret edilen kararda, şöyle dedi:

"Maktülün kendisini yalancı olmakla suçladığı, bunun üzerine maktülün küfredip, kendisini iteklemesi üzerine kendisinin de bir anda sinirlenerek üzerinde taşıdığı bıçağı çıkardığını ve vurduğunu, ilk vuruşundan sonrasında hatırlamadığını savunmuş ise de sanığın kardeşi İsmail Serçeoğlu'nun maktülün öldürmesinin sebebi olarak ihanetini gerekçe olarak gösterdiği, maktülün tokat attığının tanıklar tarafından gözlemlenmemesi, maktüle 12 adet öldürücü mahiyette olduğu ve sanığa göstermiş olduğu küfür ya da tokat şeklindeki eylemlerin uzun süredir birliktelik yaşadığı bir bayana karşı göstermesi gereken bir tepkinin çok ötesinde olduğu dikkate alındığında maktulden kaynaklanan haksız bir eylem olmadığı kabul edilmiştir."

KATİLİNİ 'ÖMRÜM' DİYE KAYDETMİŞ

Hanım Çakmak'ın cep telefonunda Lokman Serçeoğlu'nun 'Ömrüm' diye kayıtlı olduğuna işaret edilen 1'nci Ağır Ceza Mahkemesi kararında, Lokman Serçeoğlu'na iyi hal indirimi de uygulanmadığı belirtildi. Serçeoğlu'nun 112 veya 155'i aramayıp olay yerinden kaçtığına dikkat çekilen kararda, "Bir başka kişi ile evli ve çocuklu olduğunu bildiği halde onunla uzun süre gayri meşru ilişki içerisine girmiş olan, kovuşturma aşamasında da samimi bir şekilde pişmanlık duymak yerine maktul yakınlarına karşı tehdit boyutuna ulaşacak şekilde agresif ve tepkisel davranışlar içerisine giren sanık lehine taktiri indirim maddesinin uygulanmasına gerek duyulmamıştır."

YARGITAY: FAZLA CEZA VERİLMİŞ

Kararın temyiz edilmesinin ardından dosya Yargıtay 1'nci Ceza Dairesinde incelendi. Yargıtay, sanığın kollukta sıcağı sıcağına verdiği ilk ifadesinde maktülü, kendisine hakaret etmesi, montunun yakasından tutarak iteklemesi ve tokat atması nedeniyle sinirlenerek öldürdüğünü hatırlattı. Yerel mahkemenin, aksi ispat edilmeyen sanık beyanına itibar etmeyerek TCK'nın 29'uncu maddesi uyarınca asgari oranda haksız tahrik indirimi yapılması gerektiği gözetilmeden uluşa uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme yaptığı bildirildi. Haksız tahrik hükümlerini uygulamayan mahkemenin fazla ceza verdiğini belirten Yargıtay kararı bozdu. Kararı bozarak yerel mahkemeye gönderen 1'nci Ceza Dairesi cezanın düşürülmesini istedi.

Görüntü Dökümü

-------------------------ARŞİV

-Olay yeri

-İş makinesi altına atılan kadın

-Sağlık ekipleri

-Cesedin götürülmesi

-Lokman Serçeoğlu'nun adliyeye getirilmesi

(Haber-Kamera: Hümeyra PARDELİ/ ERZURUM,

============================================================

5)SEFER GÖREV EMRİYLE GELEN YEDEK PERSONELDEN GERÇEĞİ ARATMAYAN TATBİKAT

KIRKLARELİ'nde sefer görev emrini alarak askeri birliklere katılan 2041 yedek personel, aldıkları kısa eğitimlerin ardından gerçeği aratmayan tatbikatta büyük başarı sağladı. Yıllar önce terhis olan yada emekli olan yedek personel tatbikat sayesinde yeniden askeri üniforma giymenin gururunu ve heyecanını yaşadı.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) planlı faaliyetleri arasında yer alan 'Yıldırım 2018' seferberlik tatbikatı Kırklareli'nde gerçekleştirildi. Kırklareli 55'nci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda tatbikata sefer görev emrini alarak çoğunluğu yakın kentlerden olmak üzere Türkiye'nin bir çok şehrinden 95'i subay, 186'sı astsubay, 457'si uzman erbaş olmak üzere 2041 yedek personel ile 225 araç katıldı. Tatbikatı 5'nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Gürsel Yüz ve 55'nci Mekanize Piyade Tugay Komutanı Albay Cihan Uzun da izledi.

YENİ ASKERLERİN ÜNİFORMA HEYECANI

Yıldırım 2018 tatbikatında, askerlik hizmetini yıllar öncesinde tamamlayan subay, astsubay ve erlere 'silah altı' daveti gönderildi. Tatbikat kapsamında Kırklareli'ne gelen yedek personel, 55'nci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında toplandı. Kayıt işlemlerinin ardından askeri kıyafet ve teçhizatları dağıtılan yedek personel, sağlık kontrolünden geçirildikten sonra birliklerine katıldı. Türkiye'nin bir çok şehrinden yeniden asker ocağına gelen yedek personel, eski silah arkadaşlarıyla buluşurken, askeri üniformayı giymenin gururunu ve heyecanını yaşadı.

ATIŞLARDA BÜYÜK BAŞARI

Yıldırım tatbikatına katılan yedek personel, teknolojisi yenilenen zırhlı araçları ve silahlar konusunda eğitime alındı. 25 metre mesafeden test ve sıfırlama atışı yapan yedek personel, 200 metre mesafeden kadro silahlarıyla gerçekleştirilen atışlarda yüksek başarı sağladı. Tatbikat 55'nci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı Mahmut Şevket Paşa Kışlası, Orgeneral Haydar Sükan, Orgeneral Namık Kemal Ersun, Tümgeneral Muzaffer Ergüder ile Tümgeneral Muhittin Önür kışlalarında gerçekleştirildi.

SUYUN ALTINDA GİDEN TANK

Yedek personel, aldığım eğitimlerin ardından Tüm General Muhittin Önür Göleti'nde durgun sudan geçiş ve senaryo gereği 'düşman' bulunan tepeyi ele geçirme tatbikatında yer aldı. Tatbikatta senaryo gereği, göletin karşı yakasında bulunan bir tepeye taarruz edildi. Yüzleri boyanan ve can yelekli Mehmetçikler fiberglas botlarla göletten sessizce karşı kıyıya geçti. Tepede 'düşman' bulunan alana sis bombaları atılırken, hücum botları da takviye birlikler getirdi. Tepe kısa sürede ele geçirilirken, Zırhlı Muhabere Aracı (ZMA) ile Geliştirilmiş Zırhlı Personel Aracı (GZPT) araçları suyun altından geçerek karşıya ulaştı. Diğer zırhlı araçların geçişi için gölet üzerine köprü kuruldu.

TÜRK YAPIMI SAMUR, GÖĞÜSLERİ KABARTTI

Yıldırım 2018 tatbikatında göletin iki farklı bölgesinde karada da ilerleme yeteneğine sahip araç olan Seyyar Yüzücü Hücum Köprü (SAMUR), kullanıldı. Türk yapımı olan SAMUR karadan ilerleyerek suyu girerek kısa süre seyyar köprü haline geldi. Bu seyyar köprüler kısa sürede tank ve tekerlekli askeri araçların karşı kıyıya geçişini sağladı. Yaklaşık 30 derecelik sıcak havada gerçekleştirilen 'Yıldırım 2018' tatbikatında büyük başarı elde edildi. Yedek personel tatbikatın ardından 5'nci Kolordu Askeri Bandosu'yla eğlendi.

Tatbikat, seferberlik ve savaş hallerinde devletin bütün güç ve kaynaklarının barış durumundan seferberlik ve savaş durumuna en çabuk ve etkin biçimde geçmesi hedeflendi. Ayrıca tatbikata Kırklareli Valiliği'nin yanı sıra Türk Kızılayı, Kırklareli Sağlık Müdürlüğü, TÜRKSAT A.Ş., seyyar istasyonlar kurarak hava tahminlerini ileten Meteoroloji Müdürlüğü, DSİ 11'nci Bölge Müdürlüğü, karayolları, Kırklareli Belediye Başkanlığı da destek verdi.

Görüntü Dökümü:

----------------

-55^nci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı

-Yedek personele zırhlı araç ve silah tanıtımı

-Araçlar ve silahlar

-Kızılay kan istasyonu

-Kan veren askerler

-Yedek personel çadırları

-Askere silah eğitimi

-Silah eğitimi detay

-Atış eğitimi

-Hedefleri vuran askerler

-Askeri yemekhane

-Kızılay yemekhane çadırı

-Askerlerin internet ve telefon odaları

-Düşman tepeyi ele geçirme taarruzu

-Botla askerlerin kıyıya gelmesi

-Askerlerin kıyıda çatışması

-Zırhlı araçların göletten karşıya geçişleri

-Suyun altında ilerleyen zırhlı araç

-Gölete seyyar köprüler kurulması

-Tankların gölette taşınması

-Karadada ilerleyen SAMUR'un suya inmesi

-Hucüm köprüsü oluşturmaları

-Zırhlı aracın SAMUR ile taşınması

-Kurulan seyyar köprüler ve araçların geçişi

-Askeri bando konseri

-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Engin ÖZMEN/KIRKLARELİ,-

============================================================

6)HAYALİNİ KURDUĞU ŞİİR KİTABI YAYINLANDI

ZONGULDAK'ın Ereğli ilçesinde, doğuştan bedensel engelli 24 yaşındaki Yasin Çiçek, hayalini kurduğu şiir kitabını çıkartmanın mutluluğunu yaşıyor. Yasin Çiçek engelli olmanın kendisine engel olmadığını söyleyerek, "Uzun süredir yazdığım şiir kitabım okuyucularla buluşacak. Engelli olmam bir şeyleri başarmama engel değil. Küçüklükten beri hayalimdi" dedi.

Ereğli'de yaşayan Yasin Çiçek'in uzun zamandır üzerinde çalıştığı 'İmza' adlı şiir kitabı yayınlandı. Yasin Çiçek, şiir kitabı yayınlamanın çocukluğundan beri hayali olduğunu söyledi. Kitabında engellilerin sorunlarını şiirle anlattığını, aşk ve sevginin de yer aldığını ifade eden Çiçek, "Ben engellilerin kalemi olmaya çalışıyorum. Hayalimde bir kitap çıkartmak vardı. Onu da geçen günlerde bitirdim. Kitabım şiir ve edebiyat üzerine oldu. Engellenmiş bir birey aşkı nasıl anlatır, kendi tanımını nasıl anlatır onları anlatmaya çalıştım. Okuyucular kendinde çok şey bulacak. Normal bireylerde, özel bireylerde çok şeyler bulacak. Herkes bir şeyleri kafaya koyduğunda her şeyi yapabilir. Ben bunu gösterdim. Göstermeye de çalışıyorum" dedi.

Engelli bireylerin bir şeyler üretmek için mücadele etmesi gerektiğini sonunda mutlaka başarıya ulaşacaklarını söyleyen Çiçek, "Engelli olmak bir çok şeyi yapmamıza engel gibi gözükse de bir çok şeyi yapmamıza da engel değil" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Yasin Çiçek'in sahilde dolaşması

-Kitabını yakınlarına ve dostlarına göstermesi

-Dostları ile sohbeti

-Yasin Çiçek ile röportaj

-Yasin Çiçek'in kitabı detaylar

Süre: (3.56) Boyut: (724 MB)

Haber-Kamera: Sinan KABATEPE/EREĞLİ(Zonguldak),

==============================================================

7)AŞİRET KARARI İLE 19 YAŞINDA MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI OLDU

Muş'ta yaşayan 'Ğıyanlı' aşireti mensubu Mülkinaz-Setfetullah Olcay çiftinin 7 çocuğundan 5'incisi olan 19 yaşındaki Ferhat Olcay, Ak Parti'den miletvekili aday adayı oldu. Aşiretin kararı ile aday adayı olduğunu belirten lise mezunu Olcay, siyasette gençlerin dinamizminden yararlanılması gerektiğini söyledi.

AK Parti İl Başkanlığına giderek, 24 Haziran 2018'de gerçekleştirilecek 27'nci Dönem Milletvekili Genel Seçimi için aday adaylığı başvurusu yaptı. Üniversite sınavlarına hazırlandığını söyleyen Olcay, ülkesine güzel hizmetlerde bulunmak istediğini belirtti. Gençler olarak geleceği ortak akıl, özgürlük ve bilimle inşa edeceğimiz güzel, mutlu günlere olan inancıy aday adayı olduğunu vurgulayan Olcay, "Mensubu olduğum 'Ğıyanlı' aşireti aday olmamı istedi. Bende üzerime düşen görevi yapıyorum. Siyasette gençlerin mutlaka olması gerek" diye konuştu.

Milletvekili aday adayı Ferhat Olcay'ın babası Setfetullah Olcay, kendisinin de genç yaşta siyasete girdiğini belirterek, "Aile reisleri toplanarak aldıkları karar ile en küçük oğlum Ferhat'ın Milletvekili aday adayı olmaya karar verdiler. Allah yolunu açık etsin. Hakkından hayırlısı ne ise o olsun" dedi

Görüntü Dökümü

--------------------------:

-Millet vekili aday adayının konuşması

-Aday adayının babası Seyfetullah Olcay'ın açıklaması

-Röportaj

Haber-Kamera: Eser AYDIN / MUŞ,

=================================================

8)EVİNİN ÇATISINA SERA KURDU

ZONGULDAK'ın Çaycuma ilçesinde yaşayan Hayri Arslan, iki katlı evinin üzerine kurduğu serada yetiştirdiği ürünlerle, 10 yıldır evinin ihtiyaçlarını karşılıyor. Arazisi olmaması nedeniyle evinin tavanına sera kurduğunu söyleyen Hayri Arslan, yetiştirdiği domates, biber, fasulye ve salatalık gibi ürünlerle evinin mutfak ihtiyacını karşıladığını söyledi.

Çaycuma Çomranlı köyünde yaşayan çiftçi emeklisi evli ve 2 çocuk babası Hayri Arslan, 10 yıl önce evinin yakınına sera kurmak istedi. Ancak yakında arazisi olmayan Hayri Arslan, iki katlı evinin çatısına sera kurdu. Hayri Arslan, 10 yıldır yetiştirdiği domates, biber, fasulye ve salatalık gibi ürünlerle evinin mutfak ihtiyacını karşıladığını söyledi. Sera sayesinde ısı yalıtımı da sağladığını belirten Hayri Arslan, evinin yazları serin kışları ise sıcak olduğunu ifade etti.

Hayri Arslan, serayı gördükten sonra birkaç kişinin de evinin çatısına sera yaptığını belirterek, "10 yıl önce evimin yakınında sera yapacak yer yoktu. Yerlerimde kamulaştırıldı. Ev eski olduğu için çatı yapmayı düşünüyorduk. Çatı eve ağırlık yapar diye düşündük ondan sonra bu fikir geldi aklıma. Sera sayesinde kışın sıcak yazın serin oluyor ev. Ayrıca yetiştirdiğimiz ürünlerle evin ihtiyaçlarını gideriyoruz. Suya dayanıklı olan söğüt ağacından yaptığım masa üzerine toprak koydum. Tahtaların altına da tuğla koyarak yerden yüksekte kalmasını sağladım" dedi.

SUYU AÇIK BIRAKINCA EVİ SU BASTI

Hayri Arslan, civar köylerden serayı incelemeye gelenlerin olduğunu söyledi. Birçok kişinin seradan yapmak için kendisinden bilgi aldığını söyleyen Hayri Arslan, "Büyük ilgi çekti. İlk başta sıcak bakmayanlar, aldığım verimi görünce sıcak bakmaya başladılar. Bir keresinde seradaki suyu açık bırakması sonucu evin içini su bastı. Artık dikkat ediyorum. Diğer evimin üzerine de yapmak istedim ama çocuklarım istemedi" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

-------------------------

-Evin üzerindeki sera

-Ev ve seradan detaylar

-Evin önünde Hayri Arslan ile röp.

-Seraya girmesi

-Sera içinde fidanlarla ilgilenmesi

-Seradan detaylar

-Sera içinde Hayri Arslan ile röp.

-Çatıdan detay

Süre: (8.18) Boyut: (930 MB)

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
'Kayyum atanacak belediye sayısı 16'yı bulacak' iddiası

"16 belediyeye daha kayyum" iddiası! Bir şehre özellikle dikkat çekildi

Tunceli'de kayyum gerginliği! Polis barikatını aşmak istediler

Polisle kalabalık arasında arbede çıktı

Kayyum kararının ardından harekete geçen CHP, 414 belediye başkanını Ankara'ya çağırdı

Kayyum kararının ardından harekete geçtiler! 414 belediye başkanına çağrı

İstanbul'da kar yağışı beklenen ilçeler

İşte İstanbul'da kar yağışı beklenen ilçeler

title