Dha Yurt Bülteni-16
Kocaeli'ndeki Erdoğan'a benzemeyen büst yerinden kaldırıldıKOCAELİ'de bulunan 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Anıt Parkı'ndaki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan büstü, 'Büst Erdoğan'a benzemiyor' tartışmalarının ardından belediye tarafından kaldırıldı.
Kocaeli'ndeki Erdoğan'a benzemeyen büst yerinden kaldırıldı
KOCAELİ'de bulunan 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Anıt Parkı'ndaki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan büstü, 'Büst Erdoğan'a benzemiyor' tartışmalarının ardından belediye tarafından kaldırıldı.
İzmit Belediyesi tarafından Topçular Mahallesi Gazanfer Bilge Bulvarı'nda 15 Temmuz tarihinde 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Anıt Parkı açıldı. Bin 850 metrekarelik alan içerisine yapılan parkta 15 Temmuz gecesi şahit olanların isimleri, Recep Tayyip Erdoğan'ın büstü, darbe gecesi yaşananların anlatıldığı rölyefler, sembolik olarak 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, süs havuzu, çocuk oyun alanı, yeşil alanlar ile oturma alanları yer alıyor.Erdoğan'a benzemediği iddiasıyla gündeme gelen büst İzmit Belediyesi yetkilileri tarafından kaldırıldı. Büstün biraz daha Recep Tayyip Erdoğan'a benzetilebileceğini söyleyen Özgür İçmen, "Bende bu mevkide oturuyorum geçtiğimiz günlerde yine gelmiştim süslerim geçmeye daha önce gelmiştim Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın heykelini gördüm aslında benzedi veya benzemedi diyebilirim ama biraz daha benzetilebilirdi ama sonuç olarak yapmışlar böyle kalsaydı daha iyi olabilirdi " dedi. Heykelin bazı bölümlerinin benzediğini söyleyen Mehmet Lafçı, "Heykelin çene kısmı, dudakları, bıyığı ve burnu gözleri benzemekte olup ama kafa şeklinde hata oluşmuş. Acemi bir yapım var." diye konuştu. Büstün Erdoğan'a benzemediği eleştirileri üzerine açıklama yapan İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan, "Zaten hiç kimse Erdoğan'a benzeyemez" diyerek büstü savunmasının ardından bir daha da açıklama yapmadı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------------------------
-Parkın genel görüntüsü
-Erdoğan büstünün söküldüğü yer
-Vatandaşlarla rop
Görüntü Dökümü (ARŞİV)
------------------------
-Parkın açılması
-Başkan ve valinin konuşması
-Kapsülün konulması
-Parktan detaylar
Haber: İZMİT(Kocaeli)
==============================================
FETÖ sanığı tuğamiral: Kaçış planına beni dahil etmemişlerdi
KOCAELİ'de FETÖ/PDY silahlı terör örgütü davaları kapsamında hazırlanan 872 sayfalık iddianame kapsamında 53 tutuklu 92 sanık hakkında açılan davanın ikinci gününde ifadeler alınmaya başlandı. 15 Temmuz öncesinde Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı olarak Tuğamiral rütbesiyle görev yapan Hayrettin İmren mahkemeye verdiği ifade de "Tuğamiral Nazmi Ekici ve diğerleri beni kaçış planına dahil etmediler. Yalnız kalmaktan korktum. Teslim olmak istedim" dedi
Kocaeli'de dün görülmeye başlanan FETÖ/PDY silahlı terör örgütü davaları kapsamında hazırlanan 872 sayfalık iddianame kapsamında 53 tutuklu 92 sanık hakkında açılan dava kapsamında tuğamiral Hayrettin İmren' hakkındaki iddiaları yanıtladı. Cemaatçi olduğunu kabul etmeyen İmren kaçış planına kendisinin dahil edilmemesi sonucu yalnız kalmaktan koktuğunu söyledi. Mahkeme başkanının 15 Temmuz akşamı yaşananları kimin yaptığını, hangi terörist gurubu yaptığını düşünüyorsunuz? sorusu üzerine Hayrettin İmren, "Cemaat yaptı, bu zaten kesinleşti.ö dedi. Mahkeme başkanının neden seni seçtiler? sorusu üzerine İmren, "Milliyetçi ve vatansever olduğumu biliyorlardı, bu duygularımdan yararlandılarö dedi. İddianamede tanıkların "15 Temmuz akşamı donanmaya gelecek ticari taksilerden Hayrettin İmren'in haberi vardıö ifadelerine yönelik yöneltilen sorular üzerine Hayrettin İmren, "2 veya 3 taksi ile SAT'çılar geleceklerdi, gelmediler. SAT'çılardan birine İsmet Coşkun'un telefonundan mesaj attım. 'Allah belanızı versin' yazdığım doğrudur. O akşam görevleri vardı gelmediler, beni zor durumda bıraktılar göreve gelmedilerö dedi. O gece sabaha karşı Tezcan Kızılelma'nın kendisini aradığını belirten Hayrettin İmren, Tezcan bana 'Birliğimin önünü kapattılar, askerlerime yemek bile alamıyorum, senin de öyle mi?' diye sordu. Bende ona bizim de önümüz kapalı cevabını verdim. Ayrıca o gece Gölcük'ten sevilen bir esnaf olan kuyumcuyu aradım, "Sen sevilen esnafsın, burada halk toplandı, kötü olaylar olmasın gelip kalabalığa konuş dağılsın' dedim. Gelmeyeceğini söyledi. Aynı şeyleri esnaf ve sanatkarlar odası başkanına da söyledim. O da kabul etmedi. Kötü olaylar yaşanmasın diye bunları söyledim" dedi.
ARAMIZDA TARTIŞMA ÇIKTI
Darbe girişimin bastırılmasının ardından firar ettikleri süreci anlatan Hayrettin İmren, "Saklanırken Nazmi Ekici sürekli viber üzerinden görüşmeler yapıyordu. Odaya girmemizi istemiyordu. Ben onun cemaatin üst düzey yetkileri ile konuştuğunu değerlendirdim. İstanbul'a geldiğimizde ben artık bu işe sürüklendim deyip devam ettim. İstanbul'da saklanırken Nazmi Ekici kaçış için görüşmeler yapıyordu. Kendisi zaten kaçmaya hazırdı. Pasaportu ve ihtiyacı olacak şeyleri hep hazırdı. Onlara amiral olarak yakalanırsak bu ülkemize zarar veririz dedim. Teslim olalım dedim kabul etmediler. Sonra beni kaçış planına dahil etmeyeceklerini anladım. Aramızda tartışma çıktı. Onlar kaçacak ben burada yalnız kalacağım, zaten sonra da bana teslim ol derler diye düşündüm. O gece moralim bozuk bir şekilde yattım. Sabah da TV'de ölen insanları gördüm, Suriye harekatını izledim, beni çok etkiledi. 155'i aradım meşguldü. Sitenin güvenliğine gidip durumu anlattım polis çağırdı ve teslim oldum" diye konuştu.
STRESTEN 5 KİLO VERDİM
Darbeyi 11 Temmuz günü öğrendiğini belirten Hayrettin İmren, haberi aldıktan sonra korktuğunu ve 5 günde 5 kilo verdiğini söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: "11 Temmuz günü bana benimle İstanbul'da görüşmek isteyen birinin olduğunu konunun çok önemli olduğunu söylediler. Ben de merak ettim ailemle veya işimle ilgili bir şeyler olabileceğini düşünerek istemeye istemeye gittim. İstanbul Ümraniye'de bir eve gittik burada Ömer Faruk Harmancı ile karşılaştık. Bana Cuma günü yani 15 Temmuz günü sıkı yönetim ilan edileceğini ve detayların bir SAT Komandosu tarafından iletileceğini söylediler. Genelkurmay Başkanlığı dahil mi diye sorduğumda evet dediler. 15 Temmuz günü Ahmet İskender Yıldırım, Yalçın Payal ve Kemal Mithat Gül'ü etkisiz hale getirip gelecek olan SAT Komandolarına teslim etmemi istediler. Bana Cumhurbaşkanına yönelik operasyon veya darbeyle ilgili bir şey demediler. Ben PKK'ya karşı ülke genelinde bir sıkıyönetim yapılacağını sandım bu yünden destek verdim. Sıkıyönetim haberini aldıktan sonra Cuma gününe kadar içim içimi yedi. 1980 dönemini de yaşadım sıkı yönetimin iyi bir şey olmadığını biliyorum uyumadım, yemedim içmedim stresten 5 günde 5 kilo verdim" şeklinde konuştu.
O TELEFONU AÇSAYDIM BURADA OLMAZDIK
Olay gecesiyle alakalı olarak evden komutanlığa gittiği sırada Donanma Komutanının kendisini aradığını ve telefonu açamadığını belirten İmren, şunları söyledi: "15 Temmuz günü saat 21.00 sıralarında askeri hattıma sivil bir numaradan telefon geldi merak edip açtım arayan Ömer Faruk Harmancı'ydı sıkıyönetim ilan edildiğini ve derhal sıkıyönetim harekatına başlayacaklarını söyleyerek Ahmet İskender Yıldırım, Yalçın Payal ve Kemal Mithat Gül'ü etkisiz hale getirmemi istedi. Bu askerleri ona teslim ettikten sonra Maltepe Cezaevi'ne götüreceklerini anlattı itiraz ettim ve yapamam dedim. Ama bana sıkıyönetim mahkemelerinin kurulacağını o zaman benim de kötü olacağımı söyleyince kabul etmek zorunda kaldım. Benim darbeden haberim yoktu sıkıyönetim ilan edileceğini sanıyordum. Evimden donanmaya doğru giderken telefonum çaldı ve donanma komutanı aradı. Basiretim bağlandı, kaderim sürükledi telefonu açamadım. O an telefonu açmış olsaydım komutanımın sözünü dinlerdim şu anda burada bulunan kimse burada olmazdı" dedi.
O GECE KATLİAMA ŞAHİT OLABİLİRDİK
15 Temmuz gecesi vatandaşla silah kullanıp kullanmadığı sorusunu yanıtlayan İmren şunları söyledi: "15 Temmuz gecesi vatandaşlar Merkez Komutanlığı önünde toplanmaya başladığı zaman halk galeyana gelmişti. Gözleri hiçbir şey görmüyordu ve birliğin içerisine girmeye çalışıyorlardı. Halk merkez komutanlığın önündeki askerlerin üzerine yürümeye başlayınca askeri personelime havaya ateş etmeleri için emir verdim. Çünkü orası benim birliğim ve içeriye sivil sokmamam gerekiyordu. Gelen vatandaş PKK'lı olabilir, IŞİD'li olabilir askerlere zarar verebilirlerdi. Bu yüzden içeriye kimseyi almadım. İkaz etmek için havaya ateş etmeseydik o gece belki de Türkiye'de yıllarca unutulmayacak bir katliama şahit olabilirdik. Ben o akşam hiç ateş etmedim ve daha sonra emir subayıma itfaiyeyi arayıp bir araç istemesini söyledim. Halk yatışmasaydı su sıkıp uzaklaştırmaya çalışacaktık halka ateş açmak isteseydim, itfaiye çağırmak için emir vermezdim. Daha sonra askeri personele dışarıdaki halk ile beraber slogan atmalarını söyledim. Slogan atınca halk biraz yatıştı askerleri alkışladıktan sonra gittiler. Kimse yaralanmadı bile."
İddianame: 15 Temmuz öncesinde Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral rütbesinde görev yapan Hayrettin İmren'in örgüt içerisine Seçkin Kod adını kullandığı, Darbe girişimini organize eden ve yönlendiren konumda olup Sıkıyönetim Darbe Planında görevlendirilmesinin bulunduğu belirtildi. İddianamede İmren hakkında yapılan tespitlerde "11 Temmuz 2016 tarihinde şüphelilerden Mert Kod adlı sivil/mahrem abi Yakup Dalkılıç ile birlikte İstanbul Ümraniye'de örgüt üyelerinin katılımıyla düzenlenen Ömer Faruk Harmancık'ın organize ettiği darbe toplantısına katıldığı, bu toplantıda darbe ile ilgili olarak talimatları aldığı, Gölcük Donanma Komutanlığı ve bağlı birliklerde Darbe girişimini yönlendiren, sevk ve idare eden Amirallerden olduğu, Darbe girişimi gecesi darbeyi yönlendiren üst tepe yönetimi ile sürekli irtibat halinde olduğu, darbe girişiminin başarısız olması sonrasında diğer amiraller Ayhan Bay ve Nazmi Ekici ile birlikte kaçarak bir müddet Kocaeli'de sonrasında da İstanbul'da saklandığı, darbe girişimi gecesi amiraller Ahmet İskender Yıldırım ve Yalçın Payal'in gözaltına alınarak cezaevi aracıyla İstanbul'a gönderilmeleri olayını yönlendirdiği, Donanma Komutanlığı'nda kendisine karşı gelen bazı askerleri gözaltına aldırarak nezarethaneye koydurduğu, Donanma Komutanlığı giriş kapısı önünde toplanan vatandaşların dağılması amacıyla himayesinde bulunan askeri personele ateş emri verip ateş ettirdiği, kendisinin de ateş ettiği, 25 Temmuz 2016 tarihinde 668 sy KHK ile TSK'dan çıkartıldığı, ifadeleri yer aldı.
Haber: Selda Hatun TAN-Alişan KOYUNCU/KANDIRA(Kocaeli),
========================================
Tümgeneral Tarakçı: Son terörist kalana kadar mücadeleye devam
ŞIRNAK'ta bulunan 23'üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Veli Tarakçı, güvenlik korucuları ile düzenlediği güvenlik toplantısında yaptığı konuşmada terörle kararlı mücadelenin devam edeceğini belirterek, "Bizim rabiamız 4. Bunlardan biri asker, biri polis, biri jandarma diğeri de güvenlik korucularıdır. Devlet, adalet ve hakkaniyet temelleri üzerinde büyür. Devlet, çözüm sürecinde vereceğini verdi. Artık Devletin o demir yumruğunu kafalarında görecekler. Biz bu toprakları bedava bulmadık. Biz bu toprakları ısmarlama almadık. Şırnak'ta 33 yıl içerisinde bin 261 şehit verdik. Ama yaptığımız şey şudur; bire beş. Bir kardeşimize karşı beş alacağız" dedi.
23'üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Veli Tarakçı, İl Jandarma Komutanı Albay Selçuk Yıldırım, Çakırsöğüt 1'inci Jandarma Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Ercan Yaşin ile birlikte, özel bir otelde bölgede görev yapan güvenlik korucuları ve korucubaşları ile güvenlik toplantısına katıldı.
"BİZİM RABİAMIZ 4"
Burada konuşan Tümgeneral Tarakçı, güvenlik korucularının da sistemin bir parçası olduğunu belirterek, "Sizler güvenlik sisteminin bir parçasısınız. Bizim her yerde olduğu gibi Şırnak genelinde güvenlik konusunda 4 ana unsurumuz var. Bizim rabiamız 4. bunlardan bir tanesi asker, bir tanesi polis, Birtanesi Jandarma bir tanesi de güvenlik korucularıdır. Dolayısıyla bu dörtlü bu bölgede birbirinden ayrılmaz ve birbirinin destekçisi olan ve birbirini gönülden destekleyen 4 ana unsurdur. Bu 4 ana unsurdan biri olan siz güvenlik korucularımızla hem tanışıp hem de görüş alışverişinde bulunmak için bu toplantıyı yaptık. Sizlerle paylaşmak istediğimiz birinci husus, sizler güvenlik kuvvetlerinin bir parçasısınız. Bunu asla unutmayın. Sivil elbise giyiyor olabilirsiniz, farklı yerlerde görev yapıyor olabilirsiniz. Ama Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin sistemi, bu bölgede sizi kanunla, kanundan aldığı destekle sizleri güvenlik kuvvetlerinin bir parçası yaptı. Yaptığımız her işte, attığımız her adımda Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil ettiğimizi aklımızdan çıkarmayacağız" dedi.
"DEVLET ADALETSİZ OLMAZ"
Devletin adalet ve hakaniyet temelleri üzerinde büyüdüğünü ifade eden Tümegeral Tarakçı," Hiçbir zaman devlet adaletsiz olamaz. Devlet adalet ve hakaniyet temelleri üzerinde büyür. Devlet Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkese eşit mesafede ve hukuk önünde eşit mesafede davranmak ve bütün faaliyetlerini ona göre yapmak zorundadır. Peki bunu yaparken güvenlik kuvvetleri ne yapacak? Güvenlik kuvvetleri de devletin bu prensiplerini sahaya yansıtacak. İşte sizler ve bizler bize verilen her türlü görevde devletin adalet ve merhamet prensibini daima uygulayacağız. Bizler hukuksuz iş yapamayız. Bizler kanunsuz iş yapamayız. Yaptığımız her işi kanundan alırız. ve devletin Allah zeval vermesin, bu konuda bizlere verdiği çok büyük bir destek var. Bu destek başta sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere, sayın Başbakanın, hükümet üyelerinin, devletin bütün kademelerinin maalesef 40 senedir bu bölgesiinin başında olan 40 senelik bir belanın temizlenmesi ile ilgili kararlılıktır. Devlet, terörle mücadelede son terörist kalana kadar mücadele etmeye devam edecek. Bu konuda devletin kararlılığından hiç bir şey vazgeçiremez. Bunu başta siz değerli korucu kardeşlerimin bilmesini istiyorum. Devlet kesinlikle terörle mücadelede kararlıdır. ve bundan geri adım atması söz konusu değildir. Suriye'deki, Irak'taki, hem doğumuzdaki, hem batımızdaki olayları beraber bir araya getirdiğiniz zaman buna mecbur olduğumuzu sizler de zaten görürsünüz" diye konuştu.
"DEVLETİN O DEMİR YUMRUĞUNU KAFALARINDA GÖRECEKLER"
40 yıldır devletin her türlü metodu denediğini anlatan Tümgeneral Veli Tarakçı, çözüm sürecine de atıfta bulunarak, şöyle konuştu:
"Geçmişte devlet 40 senedir bu mücadelenin içinde her türlü metodu denesi. Her türlü yolu denedi. En son çözüm süreci ile de verebileceği her şeyi verdi. Artık bu saatten sonra devletin bir gram dahi kimseye vereceği yoktur. Ama alacağı çok şey vardır. Devlet bu bölge için yapabileceği maddi, manevi her şeyi fazla fazla yaptı. Ama terör örgütü mensupları maalesef bunu anlamadı. Maalesef bunu son derece kötüye kullandı. Bu memleketin menfaati aleyhine kullandı. ve ne mutlu ki halkımız da bu gerçeği çok açık ve çıplak olarak gördü. Dolayısıyla bizim güvenlik kuvvetleri olarak devletin bu kararlılığını sahaya indireceğiz. ve devletin adalet ve merhameti ile biz üstümüze düşeni fazlasıyla yapmaya devam edeceğiz. Üstümüze düşen çok açık olarak şu, bütün uyarılara rağmen dağda halen mücadele etme gafletinde bulunan, bu hatada bulunan, halen kendisini saçma sapan şeylerle başkasının uşaklığını yapan, yurt dışının taşeronluğunu yapan, halen bu işi yapmaya ısrar ederlerse, devletin o demir yumruğunu kafalarında görecekler. Hepimizin eliyle, devletin bütün merhametiyle, elbirliği ve kalbiyle, kucağını ve gönlünü açmasına rağmen, eğer halen devletin elini sıkmamaya, devlete biat etmemeye, devletin kanunlarını ve kurallarını tanımıyorlarsa, çok açık ve net söylüyoruz; Yapacak hiçbirşey yok. Devlet ona gerektiği gibi muamele edecek. ve devletin bu kararlılığı, demir yumruğu onalarla tanışacak."
"BİZ BU TOPRAKLARI ISMARLAMA ALMADIK"
Ama bunun yanında geçmiş yıllarda gaflete ve hataya düşmüş olsa dahi, doğru yolu bulan, Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerinde oynanan oyunların farkında olan, bütün bu 40 senedir yapılan zulmün sadece ve sadece bu bölge halkına yapılan kötülüğü gören ve bölge halkının ne kadar geri bırakıldığını, ne kadar ihmal edildiğini ve o terör yüzünden, o huzursuzluk yüzünden, bu bölgenin neler kaybettiğini bilen ve anlayan gruplar için de devletin şefkati açık. Tövbe edecekler, devletin kanunlarına riayet edecekler. ve bu topraklarda huzur içinde yaşamaya devam edecekler. Biz güvenlik kuvvetleri olarak devletine, halkına sahip çıkarak, halkıyla beraber bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Güvenlik kuvvetleri Türkiye Cumhuriyeti ve bu milletin bağrından çıkan bir unsur. Biz farklı yerden gelme değiliz. Bu mücadele hepimiz adına vatan kanlar ile ıslanmış, atalarımızın kanları ile ıslanmış her bir santim toprağı müdafa uğrunadır. Biz bu toprakları kolay elde etmedik. Biz bu toprakları bedava bulmadık. Biz bu toprakları ısmarlama almadık. Bu topraklar bize atalarımızdan yadigar ve emanet ve kanlarımızla santim santim elde ettiğimiz, santim santim ele geçirdiğimiz yurt bu. ve bunları yurt belirlemişiz. Türkü ile, Kürdü ile, Lazı ile Çerkez'i ile et ve tırnak olmuşuz. Bir müşterek mücadele uğruna bu mücadele etrafına toplanmışız ve yüz yıllardır bu toprakların mücadelesini vermişiz ve vermeye devam ediyoruz dedi.
"1984'TEN BERİ BİN 261 ŞEHİT VERDİK"
1984'ten beri Şırnak'ta bin 261 şehit verildiğini hatırlatan 23'üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Veli Tarakçı, "Dolayısıyla sizlerle beraber bu topraklarda, sizlerle beraber nice kanlar dökmüşüz. Tabi bu vesile ile hepinizin ailesinden sayısız şehitler var. Bu tümen sizlerle beraber, sizlerin dostları, akrabaları, eşleri ile beraber bugüne kadar bin 261 şehit vermişiz. 1984'ten itibaren bin 261 şehit vermişiz. Bunun içinde silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz, güvenlik korucularımız, memurlarımız, sivil halkımız var. Artık diyoruz ki 40 sene yeter. 40 sene bu topraklar acı ile yoğruldu. Bir 40 sene daha acı ile yoğrulmasına biz güvenlik güçleri olarak müsaade etmeyeceğiz. Vebalimiz var. Atalarımızdan aldığımız vebalimiz var. Onların yüzü suyu hürmetine. Doğruluğun, adaletin ve merhametin, devletin bekasının yüzü suyu hürmetine borcumuz var. ve bu borcumuzu bin 261 kişi ile bugüne kadar ödedik. Bundan sonrada ödemeye devam ederiz. Atalarınızın yaptığı gibi doğruyu seçtiniz ve Devletin yanında safınızı tutunuz zaten alternatif yok. Devletin safında yer almayanın kaderi yok, yazısı yok, geleceği de yok. Suriye'nin hali ortada. Devletin yanında yer almayıp, vatansız ve milletsiz olmanın en büyük acısını eşiniz, dostunuz, akrabanız, var onlardan dinleyeceksiniz. Kuzey Irak'ın durumu ortada. Huzur olmayan bir yerde çoluk, çocuk gelecek olabilir mi? Güvenliği olmayan bir yerde bağımsızlıktan bahsedilebilirimi? Bu sene herkesin safını seçeceği senedir. Sizler zaten seçtiniz, sizlerle benim işim yok. Bunu anlatın diye söylüyorum, herkes lütfen safını belirlesin Devlet de bilsin" şeklinde konuştu.
"BİR KARDEŞİMİZE KARŞI BEŞ ALACAĞIZ"
Mücadele esnasında 'ısrarla ben dağda senin karşına çıkacağım' diyenlere de dersini vereceğiz ve vermeye devam edeceğiz. Bu süre zarfında canımızı yakabilirler mi? Evet canımız yanıyor. Geçenlerde şehit olan rahmetli korucumuz Mehmet Paksoy. Arkadaşlar, 'bir Mehmet gider bin Mehmet gelir' bu memleketin mayası nice Paksoylar doğmaya müsaittir. Canımız acır, üzülürüz, kahroluruz. Ama asla yılmayız ve yılmacağız da. Hırsımız daha fazla olacak. İntikamımız daha güçlü olacak. İnadımız çok daha yükseklerde olacak. Üzüleceğiz, bağrımıza taş basacağız. İşimizi yapmaya devam edeceğiz. Yarın başka bir kardeş saldırısı olabilir mi? Olabilir. Çünkü bunların işi kalleşlik, bunların işi acizliktir. Çoluk, çocuk silahsız, artık onları vurdular. Karşımızdaki de çocuk. Ama onların efendileri, bunlara burayı karıştırma görevleri verdiler. ve maalesef bunlar bir türlü uyanamadılar. Bir türlü gerçeği göremiyorlar. Dolayısıyla hiç fark etmez. Ama yaptığımız şey şudur; bire beş. Bir kardeşimize karşı beş alacağız. Ne olursa olsun. Ama gönül istiyor ki, artık yüreği mürekkep okuyan, birazcık internete ve gazeteye bakan, Suriye'yi, İran'ı, Irak'ı Ermenistan'ı şöyle bir çevreye bakanlar artık bu gerçeği görmüyorlarsa, ne zaman görecekler. Düşman o kadar net ki. Düşüncüleri o kadar net ki, ne zaman göreceğiz bunları? Allah bize nasıl bir işaret verecek ki, bunları anlayabilmemiz için" ifadelerini kullandı. 23'üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Veli Tarakçı'nın konuşmasından sonra toplantı basına kapalı olarak devam etti.
Görüntü Dökümü
-Toplantıdan görüntüler
-Tümgeneral Veli Tarakçı'nın konuşması
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Sekvan KÜDEN/ŞIRNAK,
========================================
Lise öğrencisi babasını çift kırma tüfekle öldürdü
MUĞLA'nın Marmaris İlçesi'nde yaşayan lise öğrencisi 16 yaşındaki E.A. (Emirhan Arıcı), tartıştığı babası 46 yaşındaki Şeref A.'yı çift kırma av tüfeğiyle öldürdü. Yolcu minibüsüyle kaçan E.A., Köyceğiz girişinde polis tarafından yakalandı.
Olay, bugün saat 14.00 sıralarında, Armutalan Mahallesi 308 sokak üzerindeki lüks bir villada gerçekleşti. Lise öğrencisi E.A., bilinmeyen bir nedenle yanında kaldığı babası Şeref A.'yla tartıştı. Bir süre sonra baba Şeref A., villanın salonundaki kanepede uyudu. Babasının ruhsatlı çifte kırma tüfeğini alan E.A., önce başına, ardından göğsüne ateş etti. Ağabeyini arayıp olayı anlatan E.A., elektrikli bisiklete binerek otobüs garajına gitti. Buradan Köyceğiz ilçesine giden bir minibüse binerek Marmaris'ten kaçtı. İhbar üzerine villaya giden polis ekibi, kapıyı açan olmayınca pencerelerden içeriyi kontrol etti. Bir kişinin koltuk üzerinde kanlar içinde hareketsiz yattığını fark eden ekipler, çilingirle içeri girdi. Çağrılan sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde, iki çocuk babası Şeref A.'nın öldüğü anlaşıldı. Şeref A.'nın önce Marmaris Devlet Hastanesi morguna ardından otopsi için Muğla Adli Tıp Kurumu'na götürüldü. İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri, babasını öldürdüğü öne sürülen E.A.'nın bulunması için harekete geçti. E.A.'nin Köyceğiz'e giden bir minibüste olduğu belirlendi. Minibüs Köyceğiz ilçe girişinde durdurulup, E.A. yakalandı. Olayla ilgili olarak villanın dışındaki güvenlik kameralarının görüntüleri de incelendi ve cinayette kullanılan çift kırma tüfek emniyete götürüldü. Şeref A.'ya bir süre önce babasından yüklü bir miras kaldığı, sonrasında Aksaz Deniz Üssü Komutanlığı'ndaki, teknisyen olarak çalıştığı işinden istifa ederek kendisine iş kurmayı planlandığı belirtildi. Eşine de şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açtığı öğrenilen Şeref A.'nın, oğlu E.A. ile birlikte kaldığı kaydedildi. E.A.'nın babasını öldürdükten sonra fotoğrafını çekip sosyal medyadan paylaştığı öğrenildi. Polis, olayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü bildirdi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
----------------------------------
Villa önü ve bahçesinden görüntü
Öldürülen Şeref A'nın fotoğrafı
Öldüren lise öğrencisi E.A. fotoğrafı
(Toplam: 3 dakika 7 saniye-224 MB görüntü)
Haber- Kamera: Ali GÜNDOĞAN / MARMARİS (Muğla),
========================================
Otomobil şarampole devrildi: 2'si ağır 6 yaralı
SİVAS'ın Suşehri ilçesinde kontrolden çıkan otomobilin şarampole devrilmesi sonucu meydana gelen kazada 2'si ağır olmak üzere 6 kişi yaralandı.
Kaza saat 15: 30 sıralarında ilçeye bağlı Güngören köyü yakınlarında meydana geldi. Güngören köyünden Suşehri istikametine gitmekte olan Kadir Yüksel (41) yönetimindeki 10 PN 206 plakalı otomobil sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kontrolden çıkarak şarampole devrildi. Kazada otomobil sürücüsü Kadir Yüksel (41) ile otomobil içerisinde bulunan Şaban Yüksel (85), Dursaliye Yüksel (43), Gülizar Yüksel (39), Gülsüm Yüksel(12) ve Kaan Yüksel (9) yaralandı.Kazanın duyulmasının ardından bölgeye ambulanslar sevk edildi. Yaralılar ambulanslarla Suşehri Devlet Hastanesi'ne getirilerek tedavi altına alındı. Şaban Yüksel ile Dursaliye Yüksel'in hayati tehlikelerinin olduğunu öğrenildi. Kaza ile ilgili soruşturma başlatıldı.
Görüntü Dökümü
-------------------------
-Yaralıların hastaneye getirilişi
-Genel Görüntüler
(55MB)
Haber-Kamera: Bülent TATLI/SUŞEHRİ(Sivas),
=========================================
Liselilerden Edremit sahillerinde temizlik
BALIKESİR'in Edremit İlçesi'nde kendilerine 'Budaras Etkinlik' adını veren liseliler, Edremit sahillerinde temizlik çalışması başlattı. Şimdiye kadar çeşitli çevre konularında sosyal faaliyetlerde bulunan öğrencilere aralarında Edremit Belediye Başkanı Kamil Saka'nın da bulunduğu büyükler de eşlik etti.
Edremit ilçesi sahilleri okulların açılması ve yaz sezonun bitmesiyle birlikte boşaldı. Geriye; tatil yoğunluğunda kalan özellikle sigara izmaritlerini oluşturduğu atıklar kaldı. Çevre temizliği ve bilincine dikkat çekmek isteyen 35 lise öğrencisi, 15 kilometrelik sahil bandını temizleme başladı. 12-13 kişilik gruplara ayrılan öğrenciler, 1 hafta boyunca temizlik yapacak. Edremit Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğünce eldiven, çöp poşeti ve yerdeki atıkların alınması için maşa desteği verildi. Doğuş Üniversitesi Endüstri Mühendisliği son sınıf öğrencisi Efekan Kadan, "Benimde mezun olduğum liseden arkadaşlarım ile buradayız. Buradaki arkadaşlarla aynı liseden mezun oldum. Adımız 'Budaras Etkinlik' grubu ve Edremit Şehit Mustafa Serin Fen Lisesi öğrencilerinden oluşuyor. Yaş aralıkları 14 ile 18. Şimdiye kadar 10 sosyal sorumluluk projesi düzenledik. Sahillerin kirli olmasından, arkadaşlarımız şikayetçiydi. Biz de 'Şikayet etmektense, çözüm noktası olunmasından yana olmalıyız' diye düşündük. Kış ayları geldiği için rüzgardan dolayı sahildeki çöpler, denize uçacağından dolayı biz de temizleyelim; denizlerimiz kirlenmesin, çevremiz temiz kalsın istedik" dedi. Öğrencilerle birlikte Akçay sahilinde çöp toplayan Edremit Belediye CHP'li Başkanı Kamil Saka ise "Öğrencilerimizin bu hareketi çok güzel. Çocuklarımız deniz kıyılarındaki kirliliği, atılan pet şişeleri gördükçe bunların temizlenmesi konusunda kendi aralarında bir örgütlenme yapmışlar. Çocuklarımızın bu yapmış olduğu örgütlenmeye biz de belediye olarak katkıda bulunduk. Onlara maşa, eldiven ve çöp torbası gibi destek vermek suretiyle deniz kıyılarımızın biraz daha temizlenme konusunda birlikte çalışmaya başladık. 15 kilometre uzunluğunda bir sahilde yapacağız bu çalışmayı. Umuyorum bunları atan insanlar çocuklarımızın çalışmasını gördükçe utanır bir daha atmaz diye düşünüyorum. Bu sayede denizlerimiz de temiz kalarak gelecek kuşaklara temiz bir denizi aktarmış oluruz" dedi. Başkan Saka, basın mensuplarına da maşaları vererek çalışmaya dahil etti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------
Sahilden görüntü
Kamil Saka röp.
Öğrenciler röp.
Çevre görüntü
Haber- Kamera: Fatih Emrah ERDOĞAN / EDREMİT (Balıkesir),