Dha Yurt Bülteni-10
(Özel) - Kobani'ye geçmek isteyen 3 DHKP-C'li yakalandıİSTANBUL'dan, Suriye'nin Kobani kentindeki terör örgütü PYD saflarına katılmak üzere Şanlıurfa'ya gelen 3 kız, otogarda polis tarafından gözaltına alındı.
(Özel) - Kobani'ye geçmek isteyen 3 DHKP-C'li yakalandı
İSTANBUL'dan, Suriye'nin Kobani kentindeki terör örgütü PYD saflarına katılmak üzere Şanlıurfa'ya gelen 3 kız, otogarda polis tarafından gözaltına alındı. Yaşları 18'den küçük şüphelilerin terör örgütü DHKP-C üyesi oldukları belirlendi.
Yapılan ihbarı değerlendiren Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube ekipleri, İstanbul'dan Şanlıurfa'ya gelen, yaşları 18'den küçük 3 kızın, Suruç İlçesi üzerinden terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı PYD saflarında eğitim almak üzere Kobani'ye geçeceği bilgisine ulaştı. Bunun üzerine harekete geçen ekipler, takibe aldıkları şüphelileri, Şanlıurfa Şehirlerarası Otobüs Terminali'nde bir otobüste gözaltına aldı. Sağlık kontrolünden geçirilen şüpheliler, emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------------------
Hastane
Gözaltına alınan kızlar
Kızların polis aracına bindirilmesi
Genel ve detay görüntüler
Haber: Ali LEYLAK-Kamera: Ömer ŞULUL-ŞANLIURFA-DHA)
=========================================
Başbakan Yıldırım: Şeytan taşlamadan arta kalan zamanda kalkınma için çalıştık
ELAZIĞ Fırat Üniversitesi'nin akademik yılı törenine katılan Başbakan Binali Yıldırım, hükümet olarak son 15 yıl içerisinde, sağ-sol, Alevi-Süni, PKK, DEAŞ ve FETÖ gibi terör örgütlerine karşı verilen kararlı mücadeleye rağmen Türkiye'nin Avrupa'da 5'inci ülke konumuna geldiğini belirterek, "Şeytan taşlamadan arta kalan zamanda kalkınma için çalıştık" dedi.
Fırat Üniversitesi'nde düzenlenen bir törenle, Rektörü Prof. Dr. Kudbeddin Demirbağ, 2017-2018 akademik yılı törenine katılan Başbakan Binali Yıldırım'a fahri doktora ünvanı verdi. Daha sonra burda konuşan Başbakan Yıldırım, AK Parti hükemeti dönemindeki son 15 yıl içerisinde meydana gelen olayları, ekonomik gelişmişliği ve kalkınma ile Suriye ve Irak'ta yaşanan olayları değerlendirdi. Başbakan Yıldırım, öğrencilere sık sık yabancı dil başta olmak üzere gelecek için çok iyi çalışmaları ve sağlıklı kararlar almaları uyarısında bulundu.
"DÜNYA KÜRESEL BİR KÖY HALİNE GELDİ"
Dünyanın küresel bir köy haline geldiğini anlatan Başbakan Yıldırım, "Dünya küresel bir köy haline geldi. Sadiece Türk meselesi değil internet, bilişim teknolojilleri ve yapay zeka gibi yeni hayatımıza giren alanlar, bizi küresel aktör haline getiriyor. O bakımdan yarışta geride kalmamak, başa görüşen, söz sahibi milletler arasında yerimizi almak için zamanı çok iyi değerlenidrmek lazım. Şu anda zaman paranın önüne geçmiştir, vakit nakittir deriz ya gerçekten doğrudur. Parayı kaybettiğinizde bulabilirsiniz ama zamanı geri getirme şansınız yok. Onun için yapacağımız her işte, zamanı etkili bir şekilde kullanıp kendimizi geleceğe hazırlamamız lazım. Gençlik yılları, öğrenci psikolojisi, 'bugün olmazsa yarın' gibi düşünceler hepimizde var. Ama unutmayın zaman su gibi akıyor" dedi.
SORUNLARI TORUNLARIMIZA HAVAL ETMEDİK
Son 15 yıl içerisinde Türkiye'nin ekonomik olarak 3 kat büyüdüğünü hatırlatan Başbakan Yıldırım, "15 yıl içinde Türkiye'yi 3 kat büyüttük. 230 millyar dolardan, 863 milyar dolar milli gelir seviyesine çıkardık. 'Hep bunları görüyoruz, yüzlerine alıştık, başka bir değişiklik olsa' diye aklınıza gelebilir. Biz değişikliğe karşı değiliz. Daha iyi yapacak varsa buyursun gelsin, başımızın üstünde yeri var. insanımızın gelecek umudunu, hedefini, özlemini gerçeğe dönüştürmek için taş üstüne taş koyduk, laf üstüne laf koymadık. Sorunlarımızı torunlarımıza havvale etmedik. Sorunların üzerine kararlılıkla gittik, yoları böldük, hayatları, gönülleri birleştirdik. Yoları böleriz de Türkiye'yi böldürtmeyiz" diye konuştu.
"15 TEMMUZ'DA, TÜRK MİLLETİNİN NASIL BİR MİLLET OLDUĞUNU 7 DÜVELE GÖSTERMİŞTİR"
1860 yılında Osmanlı İmparatorluğu ile hesap görmek isteyen şer odaklarının oyunlarının yarım kaldığını, o şer odaklarının yarım kalan hesabı Türkiye Cumhuriyeti ile görmeye çalıştığına dikkat çeken Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Etrafımıza bir şer çemberi oluşturmaya gayret ediliyor. Bu oyun yeni değil gençler. Bu oyunun yüz yıldan fazla geçmişi var. 1860'lara gidiyor. O günden bu güne yarım kalmış hesapları var. O gün Osmanlı ile hesabı görmeye çalıştılar, şimdi Türkiye Cumhuriyeti ile görmeye çalışıyorlar. Ama bunu herkes bilsin; bu aziz millet 15 Temmuz'da herkese bilen, bilmeyen yedi düvele Türk Milleti'nin nasıl bir millet olduğunu göstermiştir. Bayrağı indirmemiş, ezanları dindirmemiştir. Onun için ülkemizin geleceği her bakımdan parlaktır. Yarınımız bugünümüzden çok daha güzel olacaktır. Endişeniz olmasın. Biz sizlere her yönüyle, sorunları çözmüş bir ülke emanet etmek içni başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere ekip olarak çalışıyoruz, gayret ediyoruz."
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE BURS MÜJDESİ
Türkiye'nin 81 ilinde daha önce 76 üniversite olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, AK Parti hükümeti döneminde bu sayının 185'e çıktığını ifade ederek, "Üniversiteler ile ilgili son 15 yılda ne oldu? Bakalım. 81 il var, 76 üniversite vardı. Her ilde bir üniversite değil, 50 ilde ya vardı, ya yoktu. Büyük illerde çok fazla vardı, bazılarında da yoktu. Bugün her ilimizde üniversite var, sayı da 76'dan 185'e çıktı. Bin 665 fakültemiz var. Öğrenci sayımız 7 milyonu aşmış, 7 milyon demek, Birleşmiş Milletler'e ye olan 60 ülkenin nüfusundan fazla. Okullara bilgi, iletişimle ilgili her türlü alt yapı yapmışız. Sadece yol yapmadık, akıl yolu da yaptık. Geniş bant interneti de en ücra köşeye götürdük. Doğuda ne varsa, batıda da o var. İletişimde sayısal uçurumu ortadan kaldırdık. Şu anda okullarımızda etkileşimli tahtalar var. İnternet bağlantısı var, hocalarımız merkezi sistemle Ankara'dan sınav sorusu alıp, imtihar yapabiliyor. Bir ilden başka bir ile gelene öğrencilerimizin en büyük problemi yurt sorunuydu. Burda sorun halledilmiş değil, bunun için gayret ediyoruz. 190 yurt vardı, 562 yeni yurt buna ilave ettik. 752'ye sayı çıktı. Hizmet standardı yükseldi. Koğuş sistemi vardı, şimdi otel odaları gibi 3 öğrencinin bir arada kalacağı yurtlarımız var. Öğrencilerimiz burs ve kredilerle desteklenmiyordu. İlk başladığımızda 2003 yılında öğrenci başına 45 lira burs, yada kredi veriliyordu. 2017'de 425'ti, 470'e çıktı. Hayırlı olsun, bunu da ilk Elazığ'da açıklamış oluyoruz" şeklinde konuştu.
AVRUPA'NIN 5'İNCİ ÜLKESİ KONUMUNA GELDİK
Dünyanın 17'inci büyük ekonomisi haline gelen Türkiye'nin tüm olumsuzluklara rağmen Avrupa'nın 5'inci ülkesi olduğunu kaydeden Yıldırım, "Bunlar önemli ama yetmez. Türkiye dünyanın 17'inci büyük ekonomisi olan ülkesi. Ama hedefimiz Türkiye'yi parmakla gösterilen, iki elin parmaklarıyla gösterilen ülkeler arasına sokmak. Aslında satın alma gücü ve kalitesinğe göre 13'inci sıraya yükseldik. Avrupa'da da son 15 yılda 3 ülkeyi geride bıratık. Hollanda, İspanya ve İsveç'i geride bıraktık. Avrupa'nın 5'inci ülkesi konumuna geldik. Türkiye'nin potansiyeli, imkanları büyük, çünkü Türkiye'nin geçmişi var, tarihi derinliği var, medeniyet birikimi var. Yıylardan beri dünyanın batısı ile doğsunu buluşturmuş, çatışmaları kardeşliğe dönüştürmüş bir ulus milleten bahsediyoruz" ifadelerini kullandı.
KÜRT REFERANDUMU
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin referandum kararından sonra yaşanan olayları da değerlendiren Başbakan Yıldırım, şunları söyledi: "Bakın Irak'ta bir takım gelişmeler oldu. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi referandum kararı aldı. Dedik ki, etmeyin yapmayın, kendi halkınaza karşı yanlış yapıyorsunuz, onları mağdur edersiniz kafanıza göre karar alırsanız. Hadi siz bedel öderseniz neyse ama ordaki Kürtler'e, Türkmenler'e, Ezidiler'e ve Araplar'a, her türlü etnik kimliğe sahip insanlara bu bedeli ödetmeye hakkınız yok. Fakat dinleyen mi oldu? Şimdi ne oldu? Başladıkları yere geri geldiler. Bütün kazanımlarını kaybettiler. Tabi şartlar ne olursa olsun, biz biriz, beraberiz. Hiç bir zaman burada olup bitenden, orada yaşayan kardeşlerimize bir zarar gelsin istemeyiz. Bizim derdimiz burda birliği, dirliği, kardeşliği bozmaya çalışan dış aktörlerdir. Dış aktörler güney sınırımız boyunca hem Irak, hem Suriye'de yapay devlet hevesi içerisine girmiştir. Ancak şunu herkes bilmelidir ki, bu aziz millet buradaki şer ittifakına asla müsamaha göstermeyecektir. Bölgedeki statü değişikliği Irak'ın, Suriye'nin toprak bütünlüğü üzerine oyananan oyunlar, doğrudan Türkiye'yi ilgilendirir. Hiç kimse bu Türkiye'nin işi değil diyemez. Tarihe baktığımızda, bu sınırların hangi şartlarda oluştuğunu biliyoruz. O otarafla, bu taraf farasında bir fark yok. Bu yapıyı bozmaya çalışan şer odağı oluşturmaya çalışanlar, eninde sonunda amacına ulaşamayacaktır. Bizim hedefimiz bölgede kardeşliğin yerleşmesidir. Buradaki oluşan her olumsuzluğun faturasını biz karşılıyoruz. Sorun üretmekten başka hiç bir rolü olmayan ülkelerin burada racon kesmesi kabul edilebilir bir şey değil. Sevgili katılımcılar, gençler oyuna gelmeyelim. Birliğimizi kardeşliğimzi gözümüz gibi koruyalım. Bir olursak, diri olursak, birlikte Türkiye olursak evellallah hiç kimse bize bir şey yapamaz. Tarih boyunca etnik kimliğimizi hiç öne çıkarmadık. AK Parti olarak ilk gün dedik ki, bizi birleştiren inancımız var, dinimiz var yüce İslam var."
GEZİ OLAYLARININ ARKASINDA
Türkiye'nin medeniyet yolculuğunu yavaşlatmak için şer yapılanmalarının tarih boyunca varolduğuna dikkat çeken Başbakan Yıldırım, buna karşı her zaman tedbirli olmak gerektiği uyarısında bulunarak, "Bir zaman sağ-sol, bir zaman Alevi-Sünni, olmadı PKK, olmadı DEAŞ, olmadı FETÖ. Malesef bizim enerjimizi azaltan, medeniyet yolculğuumuzu yavaşlatan bu şer yapılanmalarına karşı daha tedbirli olmamız lazım. Daha uyanık olmamız lazım, büyük fotoğrafa, geleceğe odaklanmamız lazım. Gelecek bizim, gelecek sizlerin. 30 yıl öncesine gidelim; göç doğudan batıya gidiyordu. Şimdi zenginlik noktaları doğuya doğru gidiyor. Hangi yöne giderse gitsin geçeceği yol anadoludur. Şimdi havacılığın kalbi, merkezi Türkiye'dir. Bunu nerden söylüyorum; Türkiye, 2003 yılında havacılık pastasından yüzde yarımdan az pay alıyordu, yüzde 0.45. Şimdi yüzde 2'nin üzerine çıktı, başka bir deyişle 30 milyondan çıktı 200 milyona, 15 sene içerisinde. 200 milyon yolcu kapasiteli hava limanı yapıyoruz. Bunu yapınca bazılarının keyfi kaçıyor, kıskanıyor. 'Ne yapalım da bunu yavaşlatalım, engelliyelim.' Gezi olaylarının arkasında 100 yıl sonra faizlerin yüzde 5'in altına düşmesi, IMF'ye borcun ödenmesi, yolların, köprülerin yapılması var. O zamanlar da benzer olaylar Latin Amerika ülkelerinde de vardı. Türkiye ile aynı anda oldu. Onlar, 'paraları çarçur etmeyin' diye sokakta bağırıyordu. Bunlar da, 'yol, köprü, havalimanı' yapmayın diyorlardı. Bu olayların onda biriyle başka bir ülke karşılaşsaydı, şu anda yerle bir olmuştu. Maksat başka, yeşil çevre, yol bahane, amaç Türkiye'nin medeniyet yolunda tökezlemesidir" dedi.
ŞEYTAN TAŞLAMADAN ARTA KALAN ZAMANDA KALKINMA İÇİN ÇALIŞTIK
2008 yılında yaşanan küresel kriz, terör ve şiddet olaylarına rağmen bunlarla başarılı bir şekilde mücadele edildiğini kaydeden Başbakan Yıldırım, "2008'de küresel bir kriz oldu, hala devam ediyor. Dünya küçüldü ekonomik olarak küçüldü. 80 trilyonluk dünyanın serveti, 40 trilyona geldi. Eski günlere gelmiş değiliz. Dünyada büyüme oranları yüzde 3'lerde seyrediyor. Türkiye'de yüzde 5. ve 5.6. Yani dünyanın 2 katı. Peki neye rağmen? Yaşadığımız olaylara bakın. Küresel kriz var. Darbe girişimleri var, Cumbaşkanı seçtirmemek için 367 icadı var, Gezi olayları var, 17-25 Kasım olayları. Tüm bunlara rağmen Türkiye büyümeye devam ediyor. İşte bu Türkiye'nin farkını ortaya koyuyor. Bu olayların onda biriyle karşılaşmış bir ülke belini doğrultamazdı. Evellalah bu kumpas ve engellerle mücadele eittik, hem de kalkınma için gerekli hizmetleri yaparak bugünlere geldik. Tabiri caizse, şeytan taşlamadan arta kalan zamanlarda ülkeyi kalkındırmak için var gücümüzle çalıştık" şeklinde konuştu.
ÜNİVERSİTE SINAVINI ANLATTI
Konuşmasının son bölümünde de değişen üniversite sınavının iki aşamalı olacağını anlatan Başbakan Binali Yıldırım, "Bir milyonun üzerinde gencimizi, daha doğrusu eskilerle birlikte 3.5 milyon genci ilgilenidriyor. Sınavlarda değişikliğe gidiliyor. Sadeleştirme, yani iki kademeli seçimden ama aynı günde yapılacak bir sisteme geçiliyor. Yüksek öğretim sınavı, sabah ve öğlen 2 oturumdan söz ediyoruz. Öğrencilerimiz 3-4 ay boyunca üniversite giriş sınavı telaşıyla yaşasın istemiyoruz. Esasında üniversitede geldiğimiz nokta şu; bugün liselerimizin mezun ettiği öğrenci sayısıyla, üniversitelerin kabul ettiği öğrenci sayısı hemen hemen aynı, birbirinie çok yakın. 'Ne gerek var o halde sınav' diyebilirsiniz. Ama geçmişten gelen 2.4 milyon öğrencimiz var. Hepsi Elazığ Fırat Üniversitesi'ne girmek istiyor diyelim. Ne oluyor orda, bir sıkışma oluyor. O yüzden bir seçici sisteme ihtiyaç var. Bunu belirleyecek olan da ortaokul, liseden 12 yıllık temel eğitimden aldığınız beceri, birikim ve artı sınav. Bununla nereyi hakediyorsanız oraya girmiş olacaksınız. Önümüzdeki yıl üniversite girişi bu kadar stresli olmasını gerektirecek bir durum yok
Görüntü Dökümü
Başbakan'a fahri doktora ünvanının verilmesi
Başbakan Yıldırım'ın konuşması
Haber-Kamera: Ahmet ÜN/ELAZIĞ, -
NOT : AKTÜEL GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR
=================================================
Başkan Uğur, mantar eğitim programına katılmadı
BALIKESİR Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Edip Uğur, bugün Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen 1. Kazdağları Yaban Mantarı Eğitim Festivali'nin açılış törenine, programında olmasına rağmen katılmadı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın istifasını istediği belediye başkanları arasında olan Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Edip Uğur, dün (cuma) gece bir düğün törenine katılıp nikah kıydı. Başkan Uğur, dün Twitter hesabından paylaştığı fotoğrafta ise, "Serap ve Rasim çiftinin nikah akdini gerçekleştirdik. Genç çiftimize ömür boyu mutluluklar diliyorum" diye yazdı.
Başkan Uğur, bugün ise Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Dairesi'nce Burhaniye'nin Börezli Mahallesi'ndeki Çiftçi Eğitim Merkezi'nde düzenlenen ve 2 gün süreceği belirtilen Kazdağları Yaban Mantarı Eğitim Festivali'nin açılış törenine, programında yer almasına rağmen katılmadı.
Haber: BALIKESİR
===============================================
Firuz Kanatlı, son yolculuğuna uğurlandı
ESKİŞEHİR'de geçen Çarşamba günü tedavi gördüğü hastanede vefat eden ETİ Şirketler Grubu'nun kurucusu ve Onursal Başkanı Firuz Kanatlı (85) son yolculuğuna uğurlandı.
Vefatı iş dünyası ile Eskişehir'de büyük üzüntüyle karşılanan Firuz Kanatlı için öğleyin Eskişehir'in Hoşnudiye Mahallesi'ndeki Gümülcine Camii'nde tören düzenlendi. Cenaze törenine Firuz Kanatlı'nın oğlu, ETİ Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Firuzhan Kanatlı, kızları Gülden ve Aydan Kanatlı ile Eskişehir Vali Vekili Şahin Tütüncü, Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Yılmaz Büyükerşen, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Harun Karacan, Ak Parti Milletvekili Emine Nur Günay, CHP Milletvekili Utku Çakırözer, Ülker'in sahibi Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker'in de aralarında bulunduğu işadamları ile çok sayıda kişi katıldı.
MURAT ÜLKER,BAŞSAĞLIGI DİLEDİ
ETİ Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Firuzhan Kanatlı Gümülcine Camii bahçesinde taziyeleri kabul etti. Murat Ülker, Firuzhan Kanatlı'ya başsağlığı diledi. Bir süre Firuzhan Kanatlı'nın elini tutan Murat Ülker daha sonra cami bahçesindeki cemaatin bulunduğu yere geçti. Murat Ülker, 2 yıl önce de yine aynı camide Firuzhan Kanatlı'nın vefat eden annesi Gülay Kanatlı'nın cenazesine de katılmıştı.
Gümülcine Cami avlusuna cenazeye katılanlar sığmayınca, tabut caminin arka bahçe giriş bölümüne alındı. Öğle namazının ardından İl Müftüsü Bekir Gerek, cenaze namazını kıldırdı.
Cenaze namazının ardından Firuz Kanatlı'nın tabutu omuzlarda yaklaşık 300 metre taşınarak Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi'ndeki ETİ Plaza'nın karşısında bulunan evinin önüne getirildi. ETİ Plaza'nın önündeki ETİ amblemli bayrakların yarıya indirildiği dikkat çekti. Evin önünde okunan duanın ardından Firuzhan Kanatlı yaptığı konuşmada "Hepinizden Allah razı olsun. Babam gönülden Eskişehir sevdalısı. Eskişehir'de büyüdü. Allah hepinizden razı olsun. Ben ve ailem adına sizlere teşekkür ediyorum" dedi. Firuz Kanatlı'nın cenazesi götürüldüğü Asri Mezarlığı'ndaki aile kabristanında gözyaşları içinde toprağa verildi.
FİRUZ KANATLI KİMDİR?
Firuz Kanatlı, 1932 tarihinde Eskişehir'de doğdu. Ailesi, Gümülcine'den 1924 yılında Türkiye'ye göç ederek önce Adapazarı'na sonra Eskişehir'e yerleşti. İlkokul üçüncü sınıfa kadar Eskişehir'de okudu. Daha sonra da Galatasaray Lisesi'ni bitirdi. İsviçre Cenevre Üniversitesi'nde işletme eğitimi aldı. İsviçre'den dönüşünde babasına ait olan Gümülcineli Un Fabrikası'nda çalışmaya başladı. Fabrikanın ismi sonradan Kanatlı Un Fabrikası oldu. Fakat amcasının çocukları da orada oldukları için herkese yetmeyeceğinden yeni iş arayışına girdi. Bu arada askerliğini 1957-1958 yıllarında İstanbul, Terkos'a yakın Yassıviran'da yaptı. Askerde kantin sorumlusuyken aklına bisküvi yapma fikri girdi. Askerlik dönüşü de bunu gerçekleştirdi. 1958 yılında Gülay hanımla evlendi.
Eti markasıyla 1962 yılında Eskişehir'de üretime başladı. Eti Bisküvi Fabrikası, bir yıl sonra 22 çalışanıyla üretime geçti. 1965 yılına gelindiğinde Eti artık Türk mühendislerin de katılımıyla otomasyona geçişi tamamladı. 1972'de ticari unvanı 'Eti Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.' olarak değişti. İlk ihracatını 1974'te Kıbrıs'a gerçekleştiren Eti, beş yıl sonra grup şirketlerinin tüm makine ve tesis ihtiyaçlarını kendisi karşılamaya başladı. 1980'de 'Tam Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.' olarak Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi'nde kuruldu. Bisküvi, çubuk kraker ve kek üretimine başlayan firma, bir yıl sonra ürünlerin pazarlaması ve satışını etkin olarak yürütebilmek için Eskişehir merkezli 'Eti Pazarlama ve Sanayi A.Ş.'yi kurdu. 1983'te ilk kez 'sanayi tipi kek' üretimine başlayan Eti, aynı yıl İngiltere Alimentacion Europe ve Golden Mercury International Ödülleri'ni almaya hak kazandı. 1988 yılında, Türk Standartları Enstitüsü, ambalajlarıyla da beğenilen Eti ürünlerini, birinciliğe layık gördü. 1992'de Eti Gıda A.Ş. Organize Tesisleri hayata geçirildi. Türkiye'nin bisküvi sektöründeki ilk ISO 9002 belgesini alan firma, Kasım 2001 - Mart 2002 arasında yapılan 'Tüketicinin En Güvendiği Marka' anketi sonucunda 2002 Kalite Ödülü'nü aldı. Bugün Eti'nin kraker, kek, turta, gofret, çikolata kaplamalı ürünler, çikolata, sağlık ve çocuk ürünleri kategorilerinde 150 çeşidi aşkın ürünü bulunuyor. Firuz Kanatlı'nın eşi Gülay Kanatlı 5 Ağustos 2015 tarihinde tatil için gittiği Yunanistan'ın Sömbeki (Simi) Adası'nda geçirdiği kalp krizi sonucunda yaşamını yitirdi. Firuz Kanatlı'nın halen Eti Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten oğlu Firuzhan ile kızları Gülden ve Aydan bulunuyor.
Görüntü dökümü:
-Firuzhan Kanatlı'nın cami bahçesinde taziyeri kabul etmesi,
-Murat Ülker'in Firuzhan Kanatlı'ya başsağlığı dilemesi,
-Cenaze törenine katılanların,
-Cenaze namazından,
-Cenazenin omuzlarda taşınarak evin önüne getirilmesi,
-Firuzhan Kanatlı'nın kısa konuşmasından çekilen görüntüler
Haber-Kamera: Eyüp KELEBEK-Kemal ATLAN-ESKİŞEHİR,
====================================
Ulusoy'dan Avrupa ülkelerine vize tepkisi: Allah cezanızı versin
ÇANAKKALE'ye gelen Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy, Avrupa ülkelerinin Türkiye'ye vize uygulamasına "Allah cezanızı versin" diyerek tepki gösterdi.
TÜRSAB'ın bu yıl 4'üncüsü düzenlenen 'Genişletilmiş Bölgesel Yürütme Kurulu Toplantısı' kapsamında, Troia Antik Kenti'nde '2018 Troya Yılı' lansman toplantısı düzenlendi. Çanakkale Valisi Orhan Tavlı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Onur Gözet, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, Çanakkale Körfez Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Turgay Kılıç, Troia Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan ile TÜRSAB üyesi seyahat acenteleri toplantıya katıldı. Öncesinde, Truva atı önünde kokteyl verildi. Ardından özel olarak hazırlanmış Truva atı şeklindeki pasta, Başaran Ulusoy ve Vali Tavlı tarafından kesilip, konuklara ikram edildi. Vali Tavlı, Ulusoy ve davetliler, daha sonra antik kent içindeki antik tiyatroda düzenlenen törene geçti. Saygı duruşunda bulunulması, İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından protokol konuşmalarına geçildi.
TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, Çanakkale'nin ülkenin önsözü olduğunu söyleyip önemine değindi. Avrupa ülkelerinin Türkiye'ye vize uygulanmasına değinen Ulusoy, "Tarihin belleklerine hücum etmeyeceksin. Evet, kullanarak korumayı öğrenmemiz lazım. Ama o kadar zenginlik vermiş ki Allah bize. Petrol vermemiş ama suyu vermiş, tarımı vermiş, güzel topraklar vermiş. Kazıyorsun Zeugma çıkıyor. Baraj yapmaya kalkıyorsun. Hasankeyf mi baraj mı tercihini zor kullanan bir ülkeyiz. Ama buradan da sesleniyorum. ve Avrupa ülkelerine sesleniyorum. Bizim sırtımızı okşayın. Bizim sırtımızı kaşımayın. Kaşıdığınız zaman tırnaklarınız kırılır. Bizde hafif çizik olur ama ertesi gün o çizikler gider. Ama sizin tırnaklarınız kolay kolay yerine gelmez. Bize vize koyuyorsunuz. Allah sizin cezanızı versin. Ne vizesi. Bu ülke vize koyulacak ülke mi? Medeniyet Doğu'dan Batı'ya gelmiştir. Biz Doğu'nun sınırındayız. Bizim sınırımız kim Avrupa. Avrupa'nın sınırı kim Okyanus" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Truva Antik kentindeki lansman toplantısı ve kokteylden görüntüler
-Truva Atı pastasının kesiminden görüntüler
-Antik kent içinde yer alan tiyatro'daki törenden görüntüler
-Başaran Ulusoy konuşma görüntüsü
Haber-Kamera: Mustafa SUİÇMEZ / ÇANAKKALE,
==================================
MHP'lilerden Bodrum'da 'Zehirsiz Yaşam Hakkımız' eylemi
MUĞLA'nın Bodrum ilçesindeki katı atık depolama tesisinde bir haftadır süren yangın nedeniyle zehir soluduklarını belirten MHP İlçe Başkanı Cengizhan Sancar, gaz maskeleriyle katıldıkları 'Zehirsiz Yaşam Hakkımız' eyleminde Muğla Büyükşehir Belediyesi ve hükümetin bu soruna acil çözüm bulmasını istedi.
Bodrum'a 5 kilometre uzaklıktaki Yokuşbaşı Mahallesi'nde katı atık depolama tesisinde bir haftadır devam eden yangın nedeniyle MHP Bodrum İlçe Başkanlığı tarafından 'Zehirsiz Yaşam Hakkımız' eylemi düzenlendi. MHP İlçe Başkanı Cengizhan Sancar, yönetim kurulu üyeleri ve yaklaşık 50 Bodrumlunun katıldığı eylemde katı atık depolama tesisine gelenler çöplük alanında inceleme yaptı. Yanlarında getirdikleri gaz maskeleri ve 'Zehir Solumak İstemiyoruz' yazılı dövizleri taşıyanlar, halen yanmakta olan vahşi depolama alanından çıkan dumanların önünde tepkilerini dile getirdi. Astım hastası olduğunu söyleyen Kanuni Sultan Süleyman Lisesi 11. sınıf öğrencisi Kaan Selim Varan, sorunun acilen çözülmesi gerektiğini belirterek, "Bodrumluyum. Denizi, ormanları ile cennette yaşadığımızı kabul ediyoruz ama özellikle son beş yıldır bizi cehennemde yaşamaya mahkum ettiler. Astım hastasıyım buna rağmen çözüm olur umuduyla bugün eyleme geldim. Sesimizi duysunlar her sabah okula giderken 20 bin öğrenci zehir soluyarak okula gidiyor. Bu kabus ne zaman bitecek o da belli değil. Atılan ne bir adım var ne de alınan bir önlem var" dedi.
"EVLERİMİZİN ÖNÜNDEN KÜL TOPLAMAKTAN BIKTIK"
Bodrumlu olan mali müşavir 43 yaşındaki Fatma Çırakoğlu ise maskesi ile yaptığı açıklamada "Buraya 40 yıldır çöp dökülüyor. Ancak son 5 yıldır sık sık yangın çıkıyor ve biz zehir solumaya başladık. Her gün zehirli gaz solumaktan, evlerimizin önünden kül toplamaktan bıktık. Tüm siyasi partilerin bir araya gelerek bu soruna bir çözüm bulması gerekiyor. Yaz aylarımız kabus oldu, geceleri pencereleri açamadan yatmak zorunda kaldık. Zehir soluyarak işe gitmek zorunda kaldık. İlgililer buraya gelsinler, durumu görsünler" dedi.
HASTANE BAŞVURULARI ARTTI
Sadece Bodrumlunun değil yaz tatiline gelen yerli ve yabancı misafirlerin de hayati tehlike altında olduğunu savunan Uzman Dr. Murat Bozlar ise özel kliniklere ve hastanelere başvuran hasta sayısında ciddi artışlar olduğunu kaydetti. Bozlar, "Bu zehirli gazlar sadece solunum sistemi rahatsızlıklarını değil ileride telafisi mümkün olmayan akciğer ve karaciğer kanser rahatsızlıklarını da tetikleyecektir. Bu durumu hem hastalarımıza hem de yabancı konuklarımıza anlatmakta zorluk çekiyoruz" diye konuştu.
"BODRUM'UN ÜZERİNE KARA BULUTLAR ÇÖKTÜ"
MHP İlçe Başkanı Cengizhan Sancar, Bodrum'un bir turizm kenti olduğunu ve turizmin sıkıntılı bir süreçten geçtiğini öne sürerek, "İnanın şu anda maskelerle birlikte nefes almakta güçlük çekiyoruz. Yeter artık 40 yıldır bu zehiri soluyoruz. Zehir solumak Bodrum'un kaderi olmamalı. Sorun partiler üstü sorun haline geldi. Muğla Büyükşehir Belediyesi, her yıl Bodrum'dan liman hizmetleri, turizm gelirleri ve alınan vergileri topladığınızda 30 milyon TL gelir elde ediyor. Biz üzerimize düşen görev her neyse yaparız. Ama Büyükşehir Belediyesi ve hükümet de bu soruna acil çare bulsun. Konuyu sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli'ye de ilettik. Biz insanları veya kurumları suçlayarak bu sorunun çözülemeyeceğinin bilincindeyiz. Her yıl bir kriz çıkıyor ve turizm olumsuz etkileniyor" diye konuştu.
Bir haftadır katı atık depolama alanındaki yangının kentin üstünde kara bulutlara neden olduğunu ileri süren Sancar, "Bu yıl Bodrum'un üzerine kara bulutlar çöktü. Cennete tatile geldim, diyen turiste bu kara bulutları nasıl anlatırsınız? Burada yaşayan 200 bin insana bu havayı solumayı nasıl reva görürsünüz? Ne yapacaksak yapalım tüm partiler birleşelim şu zehiri, dumanı çocuklarımıza yaşlılarımıza insanımıza solutmayalım" dedi.
Eylem sırasında da kamyon ve traktörlerin Bodrum kent merkezinden getirdikleri çöpleri alana dökmeye devam ettikleri görüldü. Yaklaşık 30 dakika katı atık depolama alanında duran MHP'liler ve vatandaşlar daha sonra sessizce dağıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Yanmaya devam eden çöplük alanından ve dumanlardan görüntü,
-Sırasıyla Cengizhan Sancar, Fatma Çırakoğlu, Dr. Murat Bozlar ve Kaan Selim Varan ile röp.
-Katı atık depolama alanına çöp dökmeye devam eden kamyon ve traktörlerden görüntü.
Haber: Yaşar ANTER -Kamera: Hülya ELTEŞ / BODRUM (Muğla),
=========================================
Prof.Dr. Canan Karatay: En sağlıklı et pastırmadır
İÇ Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, Kayseri'de katıldığı Kitap Fuarı'nda, "En sağlıklı et pastırmadır. Pastırma ve sucuk doğal olarak yapıldığı zaman çok önemlidir. Pastırma çiğ olarak bol tüketilebilir" dedi.
Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 1'inci Kitap Fuarı'na katılan İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof.Dr. Canan Karatay, sevenleri ile buluştu. Hastalıkların temelinde yanlış beslenme ve yaşam biçiminin bozulması olduğunu belirten Prof.Dr. Karatay, her türlü kanser, şeker hastalığı, tansiyon, alzheimer, depresyon, unutkanlık ve bağışıklık sisteminin çökmesi gibi hastalıkların temelinde yanlış beslenme olduğunu söyledi. Prof.Dr. Karatay, "Yanlış beslenme sonucu vücudumuzda çıkan bir reaksiyonlar ortaya çıktı. Mineraller meyvelerden ve topraktan yok olduğu zaman hastalıklar artıyor. Çünkü bizim vücudumuzu gençleştiren, güçlendiren ve mikroplarla savaşımızı sağlayan hücrelerimizde hiçbir canlanma olmuyor" dedi.
"2 YAŞINDAN KÜÇÜKLERE ŞEKER VERDİĞİNİZ ZAMAN KALP HASTASI OLUYOR"
Prof. Dr. Canan Karatay, kalp hastalığının 31 yıl içinde yüzde 400, kronik bronşitin yüzde 800, astım hastalığı yüzde 4 bin arttığını belirtirken, "Amerikan Kalp Derneği 2 yaşına kadar olan çocuklara şeker verilmeyeceğini söylüyor. 2 yaşından küçük çocuklara şeker verdiğiniz zaman ileride kalp hastası oluyorlar. Dünya Sağlık Örgütü de şekere karşı çok büyük savaş açtı. Yediğimiz, içtiğimiz bütün şekerler kan şekerimizi yükseltiyor. Bu yükselirken vücudumuzun her hücresi için toksit olduğunu gördük. Vücudumuz sizden, benden akıllıdır. Organizma kendini korur. 'O ilacı aldığımda hastalanmayacağım' demek hikaye. İlaçlar bizi hiçbir hastalıktan korumaz. Vücuda fırsat verirsek o kendini korur" diye konuştu.
"PASTIRMA ÇİĞ OLARAK BOL BOL TÜKETİLEBİLİR"
Et konusuna değinen Prof.Dr. Karatay, "En sağlıklı et pastırmadır. Pastırma ve sucuk doğal olarak yapıldığı zaman çok önemlidir. Tabi katkı maddesi olmayacak. Pastırma çiğ olarak bol bol tüketilebilir. Tabi Kayseri deyince mantı da aklımıza gelir. Eğer göbekliyseniz ve karaciğeriniz yağlıysa mantı olmaz" dedi.
MEYVE SUYU UYARISI
İzleyicilere meyve sularını içmeme önerisinde bulunan Prof.Dr. Karatay, şöyle konuştu: "Bildiğiniz gibi ilk meyve suyu fabrikaları Kayseri'de üretime geçmişti. Meyve suları artık çok değişti. Vücuda sıvı şeker olarak giriyor. Bilhassa çocukların alkolüdür. Karaciğeri yağlandırıyor. Erkeklerin memelerinin büyümesi, karaciğerin yağlanması ve buna 12-13 yaşında başlaması 35-40 yaşlarında kalp krizine sebep verebilir. Yasaklanması gerekir diye düşünüyorum. Çünkü mısır şurubu içerek şekeri beyaz şekerden 7 kat daha fazla zehirlidir. Eskiden bira göbeği, alkol göbeği denirdi. Şimdi fruktoz, ekmek göbeği deniyor. Göbekte yangın başladığı zaman bütün hastalıkların temeli atılmış oluyor. Doğal olan her şey bu yangını söndürüyor. Meyve suyu yerine ayran ve saf zeytinyağı var."
Görüntü Dökümü:
-Prof. Dr. Canan Karatay'ın konuşması
-Genel detay
Haber - Kamera: Olcay DÜZGÜN/KAYSERİ,DHA)
=======================================
Düzenek kurup intihar etti
ADANA'da psikolojik tedavi gören 26 yaşındaki Emre Görür, evdeki odasına kurduğu pompalı tüfekli düzenekle intihar etti.
Olay sabah saatlerinde merkez Çukurova İlçesi Toros Mahallesi'nde meydana geldi. İstanbul Üniversitesi Fizik Tedavi Bölümü'nden mezun olan Emre Görür, iddiaya göre kız arkadaşıyla yaşadığı sorunlar nedeniyle bunalıma girdi. 6 aydır tedavi gören Görür, yurt dışına dil eğitimine gidecek olan kız arkadaşını uğurlamak için ailesiyle birlikte İstanbul'a gitmeye karar verdi. Ancak sabah erkenden uyanarak pompalı tüfeğin tetiğine tutuşturduğu ipi oda kapısının koluna bağlayıp, namlunun önüne geçen Görür, beklemeye başladı. Oğlunu uyandırmak için odaya anne Hülya Görür, kapıyı açınca tüfek ateş aldı. Kafasından yaralanan oğlunun ölümüyle sinir krizi geçiren anne, gözyaşlarına boğuldu. Baba Bilal Görür'ün de ifadesini alan polis, olayla ilgili soruşturma başlattı.
Görüntü Dökümü
------------------------
Apartmandan görüntü
İntihar eden gencin yakınlarının görüntüsü
Olay yerindeki ambulansın görüntüsü
Apartmanın dış görüntüsü
Olay yerindeki polis aracının görüntüsü
Yakınlarının ağlaması
İntihar eden gencin annesinin görüntüsü(siyahlı)
İntihar eden gencin sağlıklı fotoğrafları
Haber-Kamera: Çağlar ÖZTÜRK-ADANA,
========================================
Abant'ta sonbahar yoğunluğu
BOLU'da, sonbahar ile ağaçların yapraklarının sarardığı doğa harikası Abant Tabiat Parkı, hafta sonunda yoğun ilgi gördü.
Doğal güzellikleriyle ünlü Abant, Ekim ayının sonuna doğru ağaçların sararmasıyla birlikte ayrı güzelliğe büründü. Otellerin büyük oranda dolu olduğu Abant'a günübirlik tatilciler de akın etti. Tatilciler, göl çevresindeki alanlarda mangal yakıp piknik yaptı. Tatilcilerin kimisi faytonlarla göl turu atarken kimisi kiraladıkları bisikletlerle göl etrafında gezdi. Bazıları da sonbahar ile birlikte renk cümbüşünün yaşandığı tabiat parkında göl çevresinde gezintiye çıktı. Sararan yaprakların dökülüp kıyı bölgelerde biriktiği göl manzarasıyla fotoğraf çektiren tatilciler, gün boyu doğanın keyfini çıkardı.
Görüntü dökümü:
-Abant'tan manzaralar
-Fotoğraf çekilenler
-Bisiklete binenler
-Faytonlar
-Sararmış yapraklar
-Detaylar
Haber-Kamera: Murat KÜÇÜK/BOLU,
=========================================
Çanakkale'de 18 kaçak yakalandı
ÇANAKKALE'nin Ayvacık İlçesi'nden fiber tekneyle, yasa dışı yollarla Yunanistan'ın Midilli Adası'na gitmeye çalışan 18 kaçak, sahil güvenlik ekiplerince yakalandı.
Ayvacık açıklarında devriye görevi yapan Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, bu sabah Assos Kadırga Burnu Mevkii'nden denize açılan bir grubun 5 metre uzunluğundaki fiber tekneyle Yunanistan'ın Midilli Adası'na gitmeye çalıştığını belirledi. TCSG-6 Bot Komutanlığınca denizden 2 mil açıkta düzenlenen operasyonda, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu, 17'si Afganistan, 1'i Cezayir uyruklu 18 kaçak yakalandı. Küçükkuyu'daki Sahil Güvenlik Karakolu'na getirilen kaçaklara battaniye, yiyecek ve içecek dağıtıldı. Kaçaklar, işlemlerinin ardından Ayvacık Yabancılar Geri Gönderme Merkezine teslim edildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Kaçaklardan görüntüler
Haber-Kamera: Dilara ERDİNÇ / KÜÇÜKKUYU (Çanakkale),
============================================
Aranan firari Dalaman'da yakalandı
MUĞLA'nın Dalaman Açık Ceza İnfaz Kurum'undan 1.5 yıl önce firar eden, cinayetten hükümlü A.S., polis tarafından yakalandı.
Dalaman Açık Ceza İnfaz Kurum'unda cinayetten ve yaralamadan hükümlü A.S., 1.5 yıl önce firar etti. Dalaman İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, A.S.'nin Dalaman'ın Söğütlüyurt Mahallesi'nde saklandığını belirledi. Dün yapılan operasyonda yakalanan A.S., bugün sevk edildiği adliyede tutuklandı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Zanlının adliyeye getirilişinden görüntü
Genel ve Detay görüntü
Haber- Kamera: Cihan KAYA / DALAMAN (Muğla),
===============================================
200 bin euro ile 'Sevgi evleri' yaptıran hayırsever kadın kurtarılamadı
EDİRNE'de ölen eşinin adını yaşatmak için 40 yıldır biriktirdiği 200 bin Euro'yu bağışlayıp, kimsesiz çocuklar için sevgi evleri yaptıran 78 yaşındaki Melahat Datenin, kanser tedavisi gördüğü hastanede kurtarılamadı.
Edirne'nin merkeze bağlı Büyük Döllük Köyü'nde oturan Melahat Datenin, 2014 yılında daha önce ölen eşi Hulusi Datenin'in vasiyeti üzerine 40 yıldan bu yana çalışarak biriktirdiği 200 bin Euro'yu kimsesiz çocuklar için kullanılmak üzere Edirne Valiliği'ne bağışladı. Valilik ile yapılan protokol ardından Datenin'in bağışı Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından korunmaya muhtaç çocuklar için yapılan sevgi evleri projesinde kullanıldı.
İnşaatın geçen yıl Ekim ayında tamamlanması ardından sevgi evlerine Hulusi-Melahat Datenin'in adı verildi. Açılışında sevinçten konuşamayan Melahat Datenin, "Bugünleri bana gösterenlerden Allah razı olsun. Ne diyeceğimi bilmiyorum sevinçten. Biz zamanında yapamadık, beyim yapamadı. Servetim helal olsun. Yavrularım yaşasın. Yeter be kızanım, zaten ne anlatacağımı bilemiyorum" demişti.
Bir süredir kolon kanseri olan ve Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Onkoloji Bölümü'nde tedavi gören Datenin, kanserin yayılması üzerine hayatını kaybetti.
ALMANYA'DA BİRİKTİRDİ, TÜRKİYE'DE BAĞIŞLADI
Servetinin 200 bin Euro'sunu bağışlayan Melahat Datenin, 1969 yılında Almanya'ya giderek orada 25 yıl metal fabrikasında çalıştı. 55 yaşındayken emekli olan ve Türkiye'ye döndükten sonra Büyük Döllük Köyü'nde tarla satın alan Melahat Datenin, tarlasının birçok işini kendisi yaptı. Çocuk sitelerinin açılmasıyla birlikte vefat eden eşinin vasiyetini yerine getiren Melahat Datenin, bunun sevincini yaşamıştı.
GÖZYAŞLARI ARASINDA TOPRAĞA VERİLDİ
Hayatını kaybeden Melahat Datenin, yaşadığı Büyükdöllük Köyü'nde Edirne Valisi Günay Özdemir, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Bilgin Özbaş ile yakınları ve köylülerin katıldığı cenaze töreniyle gözyaşları arasında toprağa verildi. Evinin önünde helallik alınan Datenin'in ablası 83 yaşındaki Sebahat Çetin, ayakta güçlükle dururken, kardeşinin tabutuna sarılıp gözyaşları döktü. Çetin, "Kardeşimle ölmeden önce hastanede helalleştik. Hakkını helal et diye ağladı" dedi.
Melahat Datenin'in tabutunu taşıyan Edirne Valisi Günay Özdemir, "Melahat teyzemiz çok hayır sever biriydi. Tek dileği yaptırdığı çocuk yurdunda çocukları görmekti. İnşaat bitti ve ölmeden önce çocukları gördü. Allah rahmet eylesin" dedi. Datenin, köy mezarlığında toprağa verildi.
Görüntü Dökümü
---------------------------
Cenazeden detaylar
Yakınlarının ağlamaları
Vali Özdemir'in tabutu taşıması
Vali Özdemir'in açıklaması
Yakınlarının konuşmaları
Toprağa verilmesi
Detaylar
Haber-Kamera: Ali Can ZERAY/EDİRNE,
======================================
Aşkları engel tanımadı
BOLU'nun Mudurnu İlçesi'nde bedensel engelli çift 57 yaşındaki Mustafa Baştürk ve 45 yaşındaki Zuhal Sever, evlenerek dünya evine girdi.
Mudurnu'da oturan ve 12 yaşında elektrik akımına kapılması sonucu görme yetisini kaybedip belden aşağısı felç olan Mustafa Baştürk ile İstanbul Beykoz'da oturan ve 1 yaşında çocuk felci geçirdiği için yürüyemeyen Zuhal Sever, ortak arkadaşları vasıtası ile geçen yıl tanıştı. Arkadaş olan ve aralarında gönül ilişkisi başlayan çift evlenmeye karar verdi. Mudurnu Devlet Hastanesi'nde memur Mustafa Baştürk ve Zuhal Sever, yakınlarının desteğiyle Mudurnu Belediyesi Nikah Salonunda düzenlenen nikah töreniyle evlendi. El ele tutuşan çift, birbirlerine sarılarak mutluluklarını paylaştı. Mustafa Baştürk, zaman zaman duygulanarak ağladı. Çift, nikahın ardından müzik eşliğinde tekerlekli sandalye üzerine dans ederek eğlendi.
Mustafa Baştürk, hayatının en mutlu gününü yaşadığını söyleyerek, "Sevgi hiçbir şeye engel değildir. Sevgi, her engeli aşar. Bugün hayatımın en mutlu günü. Sevdiğim kadınla evleniyorum. Bu dünyadaki en güzel duygu" dedi. Zuhal Sevre de çok güzel duygular içinde olduğunu ve mutlu olduğunu söyledi.
Görüntü dökümü:
-Engelli gelin ve damatın el ele tutuşması
-Yakınlarının tebriklerini kabul etmeleri
-Damadın ağlaması
-Oyun havaları eşliğinde eğlenmeleri
-Detaylar
Haber-Kamera: Murat KÜÇÜK/MUDURNU(Bolu),
================================================
Gaziantep'te, Zahire Üretim Evi açıldı
GAZİANTEP Büyükşehir Belediyesi tarafından 'Nesilden Nesile Kültür' projesi kapsamında 'Gaziantep Zahireleri Üretim Evi' açıldı. Belediye Başkanı Fatma Şahin, açılış töreninde yerel türkücü Ahmet Özoğlu ile birlikte Gaziantep yöresine ait 'Bahçelerde Mor Meni' türküsünü söyledi.
Akyol Mahallesi'nde tarihi Gaziantep Evi'nin restore edilmesiyle yapılan Gaziantep Zahireleri Üretim Evi'nin açılışına; Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, yazar Ahmet Ümit, huzurevi sakinleri ve davetliler katıldı. Fatma Şahin, açılış töreninde yaptığı konuşmada, kentte üretilen yiyeceklerin hepsinin tarihi bir kültürü olduğunu ifade ederek, bu kültürü gelecek nesillere aktarmak için üretim evi açtıklarını söyledi.
Zahire üretim evinde üretilecek ürünlerin eskiden yapıldığı gibi tamamen doğal olacağını kaydeden Şahin, "Annelerimizin lezzetini geleceğe taşımak istiyoruz. Bu bizim medeniyetimiz. Aynı zamanda büyük bir ekonomi. Ülke ekonomisi, gastronomi ve turizm üzerinden gidiyor. Geçmişten aldığımız güçle geleceğe gidiyoruz. Yerelden evrensele, geçmişten geleceğe lezzetin başkentindeyiz. Ninelerimizin, ecdadımızın yöresel tatları nasıl sağlığa, lezzete dönüştürdüğünü gösteren bir alt yapıdan geliyoruz. Üzüm suyuna bastık çalacağız. Fıstığımızdan, cevizimizden sucuğumuz var. Bunların nasıl yapıldığını göstereceğiz. Lezzetini ve sağlığını hatırlayacağız" diye konuştu.
Yazar Ahmet Ümit ise, eski anılarının canlandığını kaydederek, "Kendi kültüründen kopmamak lazım. Ben Gaziantep'e geldiğimde bunu görüyorum. Kültürüne sahip çıkan bir anlayış var. Bunun da desteklenmesi gerek. Mutfak Sanatları Merkezi'nde de kazan yemeklerinin yaşatıldığını gördük. Kendisi de Şehreküstülü olan Fatma hanımla beraber kitap festivali başlattık. O büyüyerek devam ediyor. Yemeklerimiz tescillendi. Şimdi tarihimizin, sanatımızın tescillenmesi gerekiyor. Gaziantep eskiden divan edebiyanın başkentiydi. Geçmişle gelecek arasında bağ kurarak şehrimizin hak ettiği yere gelmesi için el birliğiyle çalışacağız" dedi.
Konuşmaların ardından evin açılışı yapılırken, Fatma Şahin ve Ahmet Ümit de huzurevi sakinleri ile yöreye özgü lezzetlerden pekmez sucuğu ve pestil yaptı. Şahin ayrıca yerel sanatçı Ahmet Özoğlu ile birlikte 'Bahçelerde Mor Meni' türküsünü seslendirdi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------------------------
Zahire evinin buluduğu yer
Açılışa katılanlar
Fatma Şahin'in konuşması
Üzüm suyunda cevizli sucuk yapılması
Fatma Şahin'in türkü söylemesi
- Genel ve detay görüntüler
Haber- Kamera: Eyyüp BURUN-GAZİANTEP-DHA)
============================================
Altnözü Zeytin ve Zeytinyağı Festivali
HATAY'ın Altınözü İlçesi'nde bu yıl ilki düzenlenen Zeytin ve Zeytinyağı Festivali başladı. Festivalin ilk gününde üreticiler ve zeytinyağı işletmecilerine 'Zeytinyağı Tadım Eğitimi' verildi.
Sultan Abdülhamit Han Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde gerçekleştirilen zeytin tadım eğitimini Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Komisyon (UZZK) Başkanı Ümmühan Tibet verdi. Ülkemizdeki zeytin ağacı sayısı hakkında bilgiler veren ve Hatay'ın bu sıralamada dördüncü olduğunu belirten Ümmühan Tibet, "Antakya ağaç varlığı bakımından ülkemizde 3 veya dördüncü sıralarda, o konuda çekişme var. Ağaç varlığı 25 milyonla Aydın birinci, 20 milyonla İzmir ikinci, Manisa ve Antakya üçüncülük için yarışıyor, Antakya bu dönemde ağaç sayısında artış yaşandı, 2.5 - 3 milyon kadar Antakya'daki ağaç varlığı artmış durumda" dedi.
Ülkemizdeki zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin büyük kooperatiflerle çalışan İspanya yerine, küçük aile şirketleriyle katma değeri yüksek ürünler üreten İtalya'yı örnek alması gerektiğini vurgulayan Tibet, "Zeytincilik sektörüne baktığımız zaman İtalya örneğini almalıyız. Çünkü orada küçük aile işletmeciliği ve katma değer, kalitesi yüksek ürünler var. İspanya'da ise emtialaşmış ve çok yüksek üretim kapasitesinde, kalitesi yüksek ama kooperatifleşmesi çok yüksek, onların bir günde ürettiğini biz bir yılda üretiyoruz. Bizim katma değeri yüksek, coğrafi işaretleri alınmış, organik ürünlerle markalı ambalajlı ürünlere yönelmemiz ve aile başı gelirimizi bu yönde artırmamız lazım" diye konuştu.
KAYMAKAM UYGUR: HER FABRİKAYA BİR UZMAN LAZIM
Altınözü Kaymakamı Bülent Uygur ise, ilçede bulunan her zeytinyağı fabrikasının bir tadım uzmanı bulundurması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Türkiye'deki her zeytin ağacından biri Hatay'da yaşıyor, çok büyük bir değer, bu ne kadar biliniyor Hataylılar tarafından ben pek bilmiyorum. Her 10 ağaçtan birinin, her 10 litreden 1 litre zeytinyağının burada üretilmesinin bir anlam ifade etmesi gerek markalaşma, gerek coğrafi işaretler ve tadım eğitimleriyle uzmanların sizin ürünlerinize bir değer biçmesi gerekiyor, bizim Altınözü'nde 40'ın üzerinde zeytinyağı fabrikamız ve markalaşma yolunda önemli adımlar atan işletmelerimiz varsa, bu fabrikalarda birer tadım uzmanı bulundurmalıyız. Zeytinin ana vatanı Doğu Akdeniz'se, bu sektöre Ege'nin değil bizim yön vermemiz lazım."
Yapılan açılış konuşmalarının ardından UZZK Başkanı Ümmühan Tibet tarafından, katılımcılara uygulamalı olarak zeytinyağının kalitesini anlamaya yönelik zeytinyağı tadım eğitimi verildi. Festival yarın gerçekleştirilecek etkinliklerle sürecek.
Görüntü Dökümü
----------------------
Festival tabelası
Açılış konuşmaları
UZZK Başkanı Ümmühan Tibet'in konuşması
Altınözü Kaymakamı Bülent Uygur'un konuşması
Katılanlardan detaylar
Zeytinyağı tadım eğitiminin verilmesi
Tadım eğitimi alanlardan detaylar
Haber-Kamera: Ramazan ÇELİK/HATAY,
==========================================